Isaiah Berlin’in İki Özgürlük Kavramı: Negatif ve Pozitif Özgürlük – Joseph T F Roberts

//
380 Okunma
Okunma süresi: 7 Dakika

Isaiah Berlin negatif ve pozitif özgürlük kavramlarını popüler hâle getirmiştir. Peki bu iki özgürlük türü arasındaki fark nedir ve biri diğerinden daha iyi midir?

Soğuk Savaş’ın arka planında yazılan Isaiah Berlin’in İki Özgürlük Kavramı, yirminci yüzyıl siyaset felsefesinin kanonik bir parçasını sunmaktadır. Bu makalede Berlin, pozitif ve negatif özgürlük arasındaki ayrımı açıklamaktadır. Bu iki özgürlük anlayışı arasındaki farklar nelerdir? Ve Berlin pozitif özgürlüğün tiranlığa dönüşme potansiyeline sahip olduğunu nasıl savunmaktadır?

Isaiah Berlin İki Özgürlük Kavramı’nı Neden Yazdı?

20. yüzyıl siyaset felsefecisi ve tarihçisi Isaiah Berlin, Özgürlüğün İki Kavramı’nı felsefecilere oturdukları yerden konuşmayı bırakmaları, çalışma alanlarından çıkmaları ve siyasetin karmaşık dünyasıyla ilgilenmeleri için bir çağrı olarak yazmıştır. Ahlaki ve siyasi görüşlerin gücü göz önüne alındığında, filozofların, gerçeklere karşı duydukları doğal korkunun ve zor bir mesele olan ‘gerçeklerin ne olduğunu bulmanın’ üstesinden gelmeleri gerekir. Bunun nedeni Isaiah Berlin’in filozoflara biçtiği hayati roldür: siyasi ve ahlaki doktrinlerin fanatik bir şekilde benimsenmemesini sağlamak (Berlin, 2002, s. 167).

Berlin aslen bu makaleyi 1958’de Oxford Üniversitesindeki açılış dersi olarak vermiştir. O zamanın en büyük siyasi sorunu Soğuk Savaş ve özellikle de hükümetin itaat sağlamak için vatandaşlarını ne ölçüde zorlayabileceğiydi. Berlin’in sözleriyle:

Neden ben (ya da herhangi biri) bir başkasına itaat etmeliyim? Neden istediğim gibi yaşamayayım? İtaat etmek zorunda mıyım? İtaat etmezsem, baskılanabilir miyim? Kim tarafından, ne ölçüde, ne adına ve ne uğruna?
(Berlin, 2002, s. 168)

Bu sorulardan herhangi birinin cevabı kaçınılmaz olarak özgürlük kavramını içerecektir. Özgürlük, aynı mutluluk ve adalet gibi, evrensel olarak değerli görülür. Hiç kimse özgürlüğe açıkça karşı değildir. Ancak bu, izin verilebilir baskıya ilişkin soruların yanıtları konusunda herkesin hemfikir olduğu anlamına gelmez. Bunun nedeni, aynı adalet gibi, özgürlük kavramına da pek çok anlam yüklenebilmesidir.

Berlin, komünist ve kapitalist dünyalar arasındaki anlaşmazlığı özgürlüğün anlamına ilişkin bir anlaşmazlık olarak görmektedir. Berlin, Two Concepts of Liberty (İki Özgürlük Kavramı) adlı kitabında özgürlüğün iki kavramını birbirinden ayırır: negatif özgürlük ve pozitif özgürlük.

Negatif Özgürlük Nedir?

Negatif özgürlük kavramı, aşağıdaki sorunun cevabında kendine yer bulan kavramdır:

Öznenin -bir kişi ya da bir grup insan- diğer kişilerin müdahalesi olmaksızın, yapabildiği ya da olabildiği şeyi yapmasına ya da olmasına izin verilen ya da verilmesi gereken alan nedir? (Berlin, 2002, s. 169)

Diğer bir deyişle, bir kişinin iradesinin diğerine dayatılmasının önünde engeller olduğunda negatif özgürlük artar. Bu anlamda özgürlük, “bu engellerin gücü ve üyeleri için açık tuttukları yolların sayısı ve önemi ile ölçülür” (Berlin, 2002, s. 211). Kısacası: Negatif özgürlük, bir şeyden özgür olmaktır.

Bu da şu soruyu akla getirmektedir: Neyden özgür olmak? Tüm kısıtlamalardan mı? Yoksa sadece bazılarından mı? Negatif özgürlük, temelde, diğer insanlar tarafından gerçekleştirilen baskı ve zorlamalarla ilgilidir. Sadece başkalarının eylemlerinden kaynaklanan kısıtlamalar özgürlük için önemlidir. Bu görüşe göre, Heidegger’i anlayamadığım, uçamadığım, zamanda yolculuk yapamadığım ya da ölümden kaçamadığım için özgürlüğüm kısıtlanmış değildir. Berlin’in terimi kullandığı şekliyle negatif özgürlük, yalnızca, isteklerimin “diğer insanlar tarafından, doğrudan ya da dolaylı olarak, bunu yapma niyetiyle olsun ya da olmasın” engellendiği durumlar için geçerlidir (Berlin, 2002, s. 170).

Negatif bir özgürlük anlayışını savunanlara göre, dilediğimizce yapabileceğimiz faaliyetlerin kapsamı ne kadar geniş olursa, o kadar özgür oluruz. Elbette, bize başkalarına müdahale etme gücü vereceğinden dolayı hepimiz sınırsız negatif özgürlüğe sahip olamayız. Herkesin özgürlüğü, herkesin özgürlüğünü sağlayabilmek adına ksııtlandırılmalıdır. Negatif özgürlüğü önemsiyorsak amaç, eşit ve önemli bir miktarda özgürlük sağlamaktır. Liberaller özgürlüğün sınırlarının tam olarak nerede yattığı konusunda anlaşamayabilirler, ancak hepsi “insan varlığının bir kısmının sosyal kontrol alanından bağımsız kalmasını” sağlamaya önem verirler (Berlin, 2002, s. 173).

Pozitif Özgürlük Nedir?

Pozitif özgürlük kavramı ise şu soruya verilen cevapla ilgilidir: “Bir kişinin şunu değil de bunu yapmasını ya da olmasını belirleyebilecek kontrol ya da müdahalenin kaynağı nedir ya da kimdir?” (Berlin, 2002, s. 173). Bu tanım ne yazık ki oldukça muğlaktır ve açıklanmayı gerektirir. Berlin’in açıklamasına göre bireyler, ” ‘Beni kim yönetecek’ sorusunun cevabının, kendimden olarak sunabileceğim biri ya da bir şey olması koşuluyla” pozitif özgürlüğe sahiptir (Berlin, 2002, s. 206).

Birçok pozitif özgürlük anlayışı bunu ‘gerçek’ ya da ‘içsel’ bir benlik tanımlayarak yapmaktadır. Bu görüşe göre özgürlük, rasyonelliğin emirlerini takip ederek elde edilir. Bu benlik, “irrasyonel dürtü, kontrolsüz arzular, ‘aşağı’ doğam, anlık zevklerin peşinde koşma” ile ters düşmektedir (Berlin, 2002, s. 179). Pozitif özgürlüğe ulaşmak için bu benliğimizin; gerçek, içsel ve daha rasyonel olan benliğimizin hedeflerine ulaşması yönünde disipline edilmesi ve eğitilmesi gerekir. Kısacası: pozitif özgürlük bir şeyi yapma özgürlüğüdür.

Berlin’e göre özgürlüğe ilişkin pozitif açıklamaların temel sorunu, baskıya ve totaliter politikalara izin vermeleridir. Bunu, akıl tarafından yönetilen ‘gerçek’ bir iç benlik ile ‘doğal’ benliklerimiz arasındaki bu analojiyi genişleterek yapar. Pozitif anlamda özgür olmanın kişinin irrasyonel, temel içgüdülerini bastırmayı gerektirmesi gibi, pozitif özgürlüğün toplumsal yönü de “toplumun üst düzey unsurlarıdaha iyi eğitimliler, daha rasyonel olanlar, ‘zamanlarının ve halklarının en yüksek kavrayışına sahip olanlar’ kişiler toplumun irrasyonel kesimini rasyonelleştirmek için baskı uygulayabildiğinde” elde edilir. (Berlin, 2002, s. 196).

Berlin’in iddiasına göre bu inanç, bir tür nihai hedefin peşinden gitmek üzere bir devrim başlatmak için gereken zorlamayı motive eden ve haklı çıkaran şeydir, örneğin Karl Marx’ın öngördüğü gibi olan sınıfsız bir toplum gibi. Eğer nihai hedef gerçekten değerliyse, zorlama özgürlükle bağdaşmaz değildir. Aksine, kolektif kendi-kaderimizi-tayin-etme yoluyla gerçek özgürlüğümüze ulaşmamızı sağlar (Honderich, 1995, s. 486)

Hangi Özgürlük Anlayışını Tercih Etmeliyiz?

Berlin’in üslubu zaman zaman anlamayı zorlaştırsa da, Berlin nihayetinde negatif bir özgürlük anlayışını tercih etmemiz gerektiğini savunmaktadır. Bunun nedeni, negatif özgürlüğün bireylerin hangi değerleri takip etmeleri ve hayatlarını nasıl sürdürmeleri gerektiğini bağımsız olarak belirlemelerine izin vermesidir.

Pozitif özgürlük, gördüğümüz gibi, “gerçek” ya da “rasyonel” benliklerini tatmin etmek adına insanların baskılanmasına izin verir. Hayattaki tüm iyi şeylerin prensipte uyumlu olduğuna dair bir inançla hareket eder. Başka bir deyişle, değer çoğulculuğunun reddine dayanır. Berlin, tüm insani değerlerin tatmin edildiği olası bir durum olduğu fikrinin metafizik bir hayal olduğuna inanır. Faydacıların ve diğer değer tekçilerinin inandığının aksine, tüm değerlerin derecelendirilebileceği ve sonucun maksimize edilebileceği evrensel bir ölçek yoktur. Bunun yerine, değerlerimiz çözülemez bir çatışma içindedir. Birinin peşinden gitmeyi seçmek (daha fazla eşitlik veya daha fazla adalet), kaçınılmaz olarak diğer değerlerle değiş tokuşları içerecektir (örneğin özgürlük). (Honderich, 1995, s. 92)

Tam da değerlerimiz bazen çatıştığı için seçme özgürlüğüne değer vermekteyiz; zira “yeryüzündeki insanlar tarafından gerçekleştirilebilecek mükemmel bir durumda, insanlar tarafından takip edilen hiçbir amacın asla çatışmayacağına dair bir güvenceye sahip olsaydık, seçimin gerekliliği ve ıstırabı ve bununla birlikte seçme özgürlüğünün merkezî önemi ortadan kalkardı” (Berlin, 2002, s. 214). Başka bir deyişle, negatif özgürlüğü korumamız gerekmektedir çünkü nihai bir amacın herkese uygulanabilir olduğu ütopyalar bulunmamaktadır.

Değerler arasında seçim yapmak zorunda kalmak insanlık durumunun kaçınılmaz bir parçasıdır. Pozitif özgürlük anlayışlarının aksine, negatif özgürlük insanlık durumunun bu yönüne saygı duyar çünkü bizi potansiyel olarak hatalı bir kapsayıcı hedefe hizmet etmek için hayatlarımızın bu kaçınılmaz yönünü bastırmaya zorlamayı amaçlamamaktadır.


Kaynakça

  • Berlin, Isaiah. (2002) ‘Two Concepts of Liberty’ in Hardy, Henry (Ed) Liberty. Oxford, Oxford University Press. pp. 166-217
  • Honderich, Ted. (Ed) (1995) The Oxford Companion to Philosophy. Oxford, Oxford University Press.

Joseph T F Roberts – “Isaiah Berlin’s Two Concepts of Liberty: Negative and Positive Liberty“, (Erişim Tarihi: 16.05.2024)

Çevirmen: Arda Özel

Çeviri Editörü: Gökdeniz Tosun

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Sınıf Neden Önemlidir? – Erik Olin Wright ile Röportaj

Sonraki Gönderi

Natüralizm ve Ahlaki Bilgi Problemi – Michael Huemer

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü