Zamanımızın çoğunu şeyleri umursayarak harcadık. Thomas Nagel, (söz konusu) fenomeni çok iyi tasvir etmişti:
İnsanlar, (hayatlarındaki) detaylar üzerine devasa boyutlarda enerji, risk ve muhasebe sarf ediyorlar. Birinin; kendi dış görünüşü, sağlığı, seks hayatı, duygusal dürüstlüğü, topluma yararı, öz-bilgisi, ailesi, meslektaşları veya iş arkadaşlarıyla kurduğu bağların kalitesi, işini ne kadar iyi yaptığı, dünyayı veya dünya üzerinde neler döndüğünü anlayıp anlamadığı üzerine nasıl da çaba sarf ettiğini düşünün. Bir insan hayatı sürdürmek, herkesin on yıllarca süren yoğun bir ilgi vakfettiği tam zamanlı bir iştir.
(Nagel 1971, 719-720)
Bu yoğun ilgi ne için? Ya yaptığımız hiçbir şey aslında anlam ifade etmiyorsa? Başka bir deyişle, ya nihilizm doğruysa?
Bu gönderide irdeleyeceğim soru budur. Bunu, Guy Kahane’in meseleyi kusursuz ve aydınlatıcı şekilde inceleyen “Hiçbir şey anlam ifade etmezse” isimli yakın zamanda yayınlanmış makalesi yardımıyla yapacağım. Makale esasında nihilist görüşü savunmuyor fakat nihilist olmanın anlamını ve nihilist görüşün imalarının neler olabileceğini açıklığa kavuşturuyor. Bunu yaparken, nihilizm doğruysa gündelik hayatlarımızın pek de değişmeyeceğini varsayan, çağdaş metaetikteki garip nihilist görüşe itiraz ediyor. Kahane bunu mantıksız buluyor ve bunun nedenlerini açıklamaya çalışıyor.
Takip eden kısımda, Kahane’in analizinin temel unsurlarını tartışacağım. Nihilizmin ne olduğunu tanımlayıp değerlendirici ve pratik versiyonları arasında ayrım yaparak başlayacağım. Daha sonra bazı meta-etikçilerin nihilizmin doğruluğuna yönelik tuhaf deflasyonist tutumlarını inceleyeceğim. Sonra Kahane’in bu deflasyonist tutumlara karşı eleştirisini masaya yatırarak kapatacağım. Göreceğimiz gibi Kahane, eğer nihilizmin doğru olduğu kanısına varırsak gündelik hayat koşturmacamıza eskisi kadar önem vermemizin düşük ihtimal olacağını savunuyor. Aksine, pek çok şeyin değişmesini bekleyebiliriz.
1. Nedir Bu Nihilizm?
Nihilizm, hiçbir şeyin anlam ifade etmediği görüşüdür. Birbirinden farklı iki türü vardır. İlki Kahane’in şu şekilde tarif ettiği değerlendirici nihilizmdir:
Değerlendirici Nihilizm: Hiçbir şey iyi ya da kötü değildir – yahut – tüm değerlendirici önermeler yanlıştır.
Birkaç hafta önce işe doğru yürürken şiddetli bir yağmurun yağdığını, ayağınızı çarpıp ayakkabınızın tabanını yırttığınızı ve akabinde bir arabanın üzerinize su sıçrattığını ve ıslanmış bir vaziyette işe geç kaldığınızı hatırlıyor musunuz? O zamanda bunun ‘kötü’ olduğunu söylemiştiniz. Eğer değerlendirici nihilizm doğruysa, böyle söylemekte hatalıydınız. Hiçbir şey gerçekten iyi ya da kötü olamaz çünkü bu nitelikleri belirli olaylara veya durumlara atfeden değerlendirici önermeler her zaman yanlıştır. Ve bu sadece küçük bir örnekti. Değerlendirici nihilizm ayrıca, ‘cinayet kötüdür’, ‘haz iyidir’ gibi daha ciddi önermeleri de kapsar. Bu önermeler de doğru değildir.
Değerlendirici nihilizm, nihilizmin temelidir. Ancak yaygın görüş bunun nihilizmin başka bir türüne daha yol açtığıdır:
Pratik Nihilizm: Herhangi bir şey yapmak, istemek veya hissetmek için hiçbir gerekçemiz yoktur.
Buradaki düşünce; eylemi, arzuyu ve duyguyu motive eden şeyin değerler olması gerektiğidir. Islanmanın ve işe geç kalmanın kötülüğü beni gelecekte bu sonuçtan kaçınmaya motive etmeli. Beni evden daha erken çıkmaya, daha uygun yağmurluk ve ayakkabı giymeye motive etmeli. Oysa hiçbir şey gerçekten iyi ya da kötü değilse tüm bu motivasyon gücü yok olur. Bu psikolojik değil normatif bir iddiadır (psikolojiye sonra değineceğiz). Bu; yapmak, istemek ve hissetmek için gerekçelere sahip olmakla ilgilidir. Pratik nihilizm bizi tüm bu nedenlerden mahrum bırakmaktadır.
Pratik ve değerlendirici nihilizm sıklıkla bir arada gider, fakat ayrılabilirdiler. Kahane değerlendirici nihilizmin ancak pratik gerekçeler konusunda sonuççu bir görüşü benimserseniz pratik nihilizmi ima edeceğini iddia etmektedir. Eylem üzerinde sonuçcu olmayan kısıtlamalar varsa o zaman bir sonucun veya olgusal durumların iyiliği veya kötülüğü, eylem için gerekçelerinizin olup olmadığını belirleme hususunda her zaman kesin olmayabilir. Bununla birlikte, nihilizmin sonuçları konusunda endişe duyan birçok kişi her ikisinden de endişe duyduğundan nihilizmin iki biçimini birlikte ele almakta yarar vardır.
Peki neden endişeleniyorlar? Nihilizmi kabul etmenin getireceği sonuçlara ilişkin bazı yanılgılar vardır. Pek çok yazar nihilizmden kısık sesle ve dehşete düşmüş bir tonla bahsetmektedir. Burada, eğer nihilizme gerçekten inanırsak hayatlarımızın boşluğu karşısında bunalacağımıza ve çaresizliğe ve intihara sürükleneceğimize yönelik bir düşünce vardır. Kısacası, eğer nihilizm doğruysa hayatlarımız daha kötü olacaktır. Bu, nihilizmi yanlış kavramaktır. Klasik karşılığı vermek gerekirse; eğer hiçbir şeyin anlamı yoksa, hiçbir şeyin anlamı olmamasının da bir anlamı yoktur. Ya da daha değerlendirici bir tabirle:
Çaresizliğe Neden Yoktur: Nihilizm doğruysa onun doğruluğu hayatlarımızı daha kötü (veya daha iyi) yapamaz zira nihilizm hususi bir var olma durumunun daha iyi ya da daha kötü olduğunu söyleyememenize yol açmaktadır.
Elbette ki nihilizmin doğruluğuna nasıl tepki verdiğimiz ampirik bir meseledir. Bazı insanlar hiçbir şeyin önemli olmadığı düşüncesiyle çaresizliğe kapılıyor olabilir. Ancak bunun muhtemel nedeni, nihilist olmayan görüşlere dolaylı yoldan sarılmalarıdır. Şeylerin, kendileri için gerçekten daha iyi veya daha kötü olabileceğini; çaresizlikleri için gerekçeleri olabileceğini varsayarlar. Eğer nihilizm doğruysa aslında bunların hiçbiri mümkün olmaz.
2. Deflasyonist ve Muhafazakâr Metaetik Nihilizm
Artık nihilizm hakkında daha sıkı bir kavrayışa sahip olduğumuza göre bazı daha kapsamlı meseleleri ele alabiliriz. Bunlardan birisi nihilizmin çağdaş metaetik tartışmalarındaki rolüdür. Metaetik, ahlak felsefesinin ahlaki iddiaların ontolojisi ve epistemolojisiyle ilgilenen dalıdır. Ahlaki iddialar tamamıyla neyin iyi, kötü, doğru ve yanlış olduğuyla ilgilidir. Bazı metaetikçiler, ahlaki iddiaların nesnel olarak doğru ya da yanlış olabileceğine (yani şeylerin gerçekten iyi/kötü ve doğru/yanlış olduğuna) inanan bilişselcilerdir. Gayri-bilişselciler ise bu görüşü reddederler. Gayri-bilişselciliğin pek çok farklı ekolü vardır, ancak Kahane’nin analizinin odak noktası hata kuramcılarınınkidir. [1]
Hata kuramcıları, tüm ahlaki söylemimizin bir hataya dayandığını savunurlar. Hata şuradadır; ‘İşkence kötüdür’ dediğimizde ‘Su H2O’dur’ gibi bir iddiada bulunduğumuzu zannederiz fakat yanılırız. İkinci ifade nesnel olarak doğru ya da yanlış olmaya kabilken, ilki değildir. Kısacası ahlaki söylemimiz hata içindedir: Nesnel değerler (veya doğrular ve yanlışlar) yoktur. Ünlü hata kuramcıları arasında JL Mackie ve Richard Joyce bulunmaktadır.
Bu şekilde tanımlandığında, hata kuramcıları nihilizmi benimser gibi görünmektedir. Bunun onların gündelik ahlaki pratiği terk etmelerine neden olacağını düşünebilirsiniz. Ancak garip bir şekilde bunu yapmıyorlar. Birçoğu metaetik anlayışlarına karşı tuhaf deflasyonist bir tutum benimsemekte. Evet, nesnel olarak iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış diye bir şeyin olmadığı doğru ama bu, hayatlarımızı nasıl yaşadığımızı çok da değiştirmemeli. Mackie’den alınan aşağıdaki pasajı düşünün:
Nesnel değerlerin reddedilmesi aşırı duygusal bir tepkiyi, hiçbir şeyin anlam ifade etmediği hissini beraberinde getirebilir. Elbette bu doğru değildir; nesnel değerlerin eksikliği öznel kaygılardan vazgeçmek için iyi bir gerekçe değildir.
(Mackie 1977, 34)
Mackie’nin buradaki iddiası şudur ki hata kuramı doğru olsa bile insanların, şeylere değer yüklemesi ve hayatlarını o âna kadar sürdürdükleri gibi sürdürmeleri mümkündür. Bu, çalışmasının başka bir yerinde ‘ahlaki’ bir şekilde davranmaya devam etmenin pratik faydasından bahsettiği bölümlerde pekiştiriliyor. Bazılarının belirttiği gibi; seminer odasında hata kuramcısı, sokaktaysa pratik-değerlendirici-realist olmalıyız.
Kahane, bu deflasyonist tutumun başlı başına bir hata olduğunu düşünmektedir. O’na göre bu tutum değerlendirici ve pratik nihilizmin imalarını ciddiye almamaktadır. O’na göre, Mackie’nin yolundan gidebilmemiz için nihilizmin hakikatini kabul ettikten sonra iki şey yapmamız imkân dahilinde olmalıdır:
- A. Nihilizme inanmaya başlamadan önce sahip olduğumuz öznel kaygılara sahip olmaya devam etmeliyiz (yani bazı şeylerin değerli olduğuna, değersiz olduğuna vb. inanmalıyız).
- B. Bu kaygıları eylemlerimizi yönlendirmek için kullanabilmeliyiz (yani araçsal muhakeme yapabilmeliyiz).
Kahane araçsal muhakeme gibi bir şeye ayak uydurmamızı olası görürken, aynı öznel kaygılara sahip olmaya devam edeceğimize güveniyse çok daha azdır. Bunun için daha sonra ele alacağımız bir argümanı bulunmaktadır.
3. Deflasyonist Görüşe Karşı
Kahane’nin argümanı biraz ayrıntılıdır. Ben basitleştirilmiş bir versiyonunu tasvir edeceğim. Basitleştirilmiş versiyon normatif psikolojimizle ilgili iki iddiaya, yani nihilizmin doğruluğuna inanmaya başlarsak ne olması gerektiğine odaklanıyor. Ampirik gerçeklik biraz farklı olabilir ve Kahane de bunu kabul ediyor, fakat argümanının psikolojimizin nasıl işlediğine dair birtakım temel gerçeklerden yola çıktığını düşünüyor.
Söz konusu iki ana iddia şu şekildedir:
İnanç Kaybı: Eğer nihilizmin doğruluğuna inanmaya başlarsak, değerlendirici inançlarımızın çoğunu (ya da tümünü) yitiririz.
Kovaryans Tezi: Öznel kaygılarımız, değerlendirici inançlarımızla öyle bir kovaryans içindedir ki ikincisinin kaybı muhtemelen birincisinin de kaybına yol açacaktır.
Bu iddialar daha sonra aşağıdaki şekilde çalışan bir argümana entegre edilir:
- (1) Daha önce yaşadığımız gibi yaşamaya devam edeceksek öznel kaygılarımızı sürdürmemiz gerekir.
- (2) Nihilizme inanmaya başlarsak muhtemelen değerlendirici inançlarımızın çoğunu (muhtemelen hepsini) kaybedeceğiz.
- (3) Eğer değerlendirici inançlarımızın çoğunu (muhtemelen hepsini) kaybedersek o zaman muhtemelen öznel kaygılarımızı da kaybedeceğiz.
- (4) Dolayısıyla, nihilizme inanmaya başlarsak muhtemelen daha önceden yaşadığımız gibi yaşamaya devam etmeyeceğiz.
Bu, olasılıksal bir argümandır. Neyin kesinlikle gerçekleşeceğinden ziyade, neyin muhtemelen gerçekleşebileceğine ilişkindir. Peki bunun temel önermeleri nasıl savunulabilir?
İnanç kaybı iddiası olan ikinci öncül ile başlayacağız. Bu iddianın lehine olan ilk bariz husus, değerlendirici nihilizmin doğrudan doğruya değerlendirici inançların yanlışlığını gerektirmesidir. Eğer hiçbir değerlendirici önerme doğru değilse o zaman bu tür değerlendirici önermelere dair sahip olduğumuz tüm inançlar yanlış olmalıdır. Asıl soru, bunun, akabinde değerlendirici inançlarımızı kaybedeceğimiz anlamına gelip gelmediğidir. Bunun mantıksal çıkarımı nettir, ancak insan psikolojisi her zaman mantığı takip etmez. İnsanların kafalarında aynı anda birbiriyle çelişen inançlar taşıyabileceği tahayyül edilebilirdir. Ancak bu istikrarsız bir olgusal durumdur. Zaman içinde, insanların bu inançlardan biri lehine tercihte bulunmalarını bekleriz. Kahane görüşünü izah etmek için bir düşünce deneyi kullanmaktadır:
Cadı İnancı: Bob’un, tanıdığı iki kişinin (Anne ve Claire) cadı olduğuna inandığını düşünelim. Ancak Bob’u cadıların var olmadığına, yani hiç kimsenin cadı olmadığına ve olamayacağına ikna etmeyi başardığınızı varsayalım. Anne ve Claire’in cadı olduğuna inanmaya devam edecek midir? Bunun nasıl olacağını en azından uzun vadede görmek zordur. Genel önermeyi (“cadılar yoktur”) kabul etmesi, daha spesifik önermelerle (“Anne bir cadıdır” ve “Claire bir cadıdır”) sürekli bir gerilim içinde olacaktır. Eninde sonunda, bir şeylerden ödün vermek zorunda kalacaktır.
Bu kesinlikle akla yatkın görünmektedir. Ve eğer cadı inancı mevzusunda bunun gerçekleşmesini bekliyorsak nihilizm mevzusunda da bunun gerçekleşmesini beklemek doğal görünmektedir. Neticede, iki senaryo yapısal olarak benzerdir. Eğer “Hiçbir şey anlam ifade etmiyor” genel önermesine inanmaya başlarsam, “İşim anlam ifade ediyor” gibi spesifik önermelere inanmaya nasıl devam edebileceğimi görmek zordur. Nihilizme olan bağlılığımın sarsılması elbette mümkündür, bazı zamanlar ona inanırken bazı zamanlar ona olan inancımı yitirebilirim. Bu da işimin anlam ifade ettiği ve işimin hiçbir anlam ifade etmediği inançları arasında mekik dokumama sebep olabilir. Ancak bağlılığım konusunda tereddütsüz olursam diğer değerlendirici inançlarım yavaş yavaş yok olacaktır.
Bu da bizi, bu değerlendirici inanç kaybının öznel kaygılarımı etkilemesi gerektiğini savunan üçüncü önermeye götürmektedir. Kahane bu görüş için ayrıntılı bir argüman sunmamaktadır. Değerlendirici inancın kovaryansının, psikolojimizin temel bir gerçeği olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. Buna karşı çıkmak için, değerlendirici inancın epifenomenalist bir görüşünü benimsemek gerekir. Bu görüş, değerlendirici inancın ‘kaygılarımızın yapısı’ üzerinde nedensel bir etkisi olmadığını savunur. Zihin felsefesinde bu fikri kabul eden bazı materyalist yaklaşımlar olabilir, ancak bu yaklaşımların da kendi maliyetleri vardır.
İkinci ve üçüncü öncüller doğruysa, sonuç da bunları takiben doğru olur. Mackie gibi hata kuramcılarının deflasyonist görüşü mantıksız görünmektedir. Nihilizme inanmanın hayatlarımız üzerinde zincirleme bir etkisi olması muhtemeldir. Muhtemelen seminer odasındayken nihilist, sokakta ise değerlendirici realist olamayız. Bu şeylerden yalnızca biri olabiliriz.
4. Sonuç
Tüm bunlar hakkında söyleyecek çok fazla şeyim yok. Kahane’nin argümanı, en azından kendi ortaya koyduğu sınırlandırmalarla birlikte yorumlandığında bana doğru görünüyor. Kahane normatif psikoloji ile uğraşıyor, ampirik psikoloji ile değil. Nihilist inancın kişinin davranışları üzerindeki etkileri hakkında daha fazla ampirik kanıt elde etmek enteresan olurdu, ancak öyle tahmin ediyorum ki bu konuda herhangi bir deney yapmak zor olur. Ayriyeten epifenomenalist görüşle daha çok haşır neşir olmanın da ilginç olacağını düşünüyorum.
Editör Notu
[1] Burada hata kuramcılığı gayri-bilişselci bir görüş olarak ele alınmış olsa da bu aslında bilişselci bir teoridir. Hata teorisyenleri ahlaki önermelerin doğruluk değeri alabileceklerini ancak bu değerin her zaman “yanlışlık” olduğunu savunurlar. İlerleyen paragraflar bu mülahazaların ışığında okunmalıdır. (Çevirmenin notu)
John Danaher – “Understanding Nihilism: What if nothing matters?”, (Erişim Tarihi: 28.05.2024)
Çevirmen: Alperen Kılınçer
Çeviri Editörü: Gökdeniz Tosun