Evrim ve Bilimsel Anti-Realizm – Alexander Pruss

//
146 Okunma
Okunma süresi: 2 Dakika

Aşağıdaki iki ifadeyi göz önünde bulundurun:

  • 1. Evrim teorisinin doğru olduğuna inanmak için iyi bir nedenimiz yoktur.
  • 2. Bilimsel anti-realizm [gerçekdışıcılık] geçerlidir.

Şimdi (2) numaralı iddia, bilimin bize [ilgili bilimsel] önermelerin doğru olduğuna inanmak için iyi nedenler sunmadığını söyler. Ayrıca, aşağıdaki iddia tartışmasız bir şekilde barizdir:

  • 3. Evrim teorisinin doğru olduğuna inanmak için tüm iyi nedenler doğası gereği bilimseldir.

Bu nedenle (2), tartışmasız olan (3) ile birlikte (1)’i gerektirmektedir.

Ancak burada toplumumuzdaki söylemle ilgili bir tuhaflık söz konusudur: (1)’i savunan akademisyenlere [uzmanlara] karşı (2)’yi savunan akademisyenlere [uzmanlara] nispeten çok daha fazla öfke duyulmaktadır.

[Peki] böyle farklı bir tutumun haklı bir gerekçesi var mıdır?

Bu farklı tutumun bir açıklaması, (1)’i savunanların sıklıkla dini düşüncelerle [kaygılarla] hareket ederken, (2)’yi savunanların ise nadiren dini düşüncelerle [kaygılarla] hareket etmeleridir (birçok Müslüman gibi vesileciliği kabul etmedikleri ya da (1) yoluyla (2)’ye yönlendirilmedikleri sürece). Fakat bilimsel bir iddiayı dini gerekçelerle kabul ya da reddetmenin neden makul olduğuna dair iyi bir argüman olmadığı sürece, [söz konusu] farklı tutumun bu açıklaması bir gerekçe teşkil etmez. Elbette, zorunlu olarak Tanrı’nın var olmadığı durumların haricinde, bilimsel iddiaları dini dayanaklarla onaylamanın veya reddetmenin uygunsuz olduğu zorunlu bir gerçek değildir: Çünkü eğer Tanrı varsa, o zaman prensip olarak [Tanrı] salt bilimsel ilgi alanına giren gerçekleri ya da bilimsel ilgi alanına giren gerçekleri gerektiren dini ilgi alanına giren gerçekleri ortaya çıkarabilir.

Belki de açıklama şu şekildedir. Eğer birisi (1)’i tek başına ileri sürüyorsa, (2)’yi savunmadığını varsayarız (tıpkı Elbonluların insan olmadığını söyleyen birinin Elbonlu olmayanların insan olduğunu düşündüğü varsayıldığı gibi). Fakat aslında (1)’i savunmak için tek iyi neden (2)’dir. Yine de bir kişinin bir şeye kötü bir nedenle inanıyor olması, burada söz konusu olan türden bir öfkeyi haklı çıkarmaz. Ne de olsa bir kişi (2)’ye de gerçekten çok kötü nedenlerle inanabilir.

Şahsen ben (2)’yi reddediyorum. (1)’e gelince, görüşlerim oldukça karmaşık. Ortak ata ve doğal seçilimi önemli bir güç olarak kabul ediyorum, Behe-Dembski tarzı argümanların Akıllı Tasarım’ı oluşturmada başarısız olduğunu kabul ediyorum, fakat aynı zamanda hayvanların evrimsel tarihindeki her olayın natüralist[ik] olduğunu bilmediğimize de ikna olmuş haldeyim.


Alexander Pruss – “Evolution and scientific irrealism“, (Erişim Tarihi: 12.08.2025)

Çevirmen: Muhammet Berhak Demir

Editör: Taner Beyter

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Sibernetik Adına Bir Prolog: 1715 – 1716 Mektupları – Deniz Baha

Sonraki Gönderi

Analitik Filozoflar Diyagramı – Musa Yanık

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü