Taner Beyter: Hocam öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler, kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Zeki Özcan: Ben Uşak doğumluyum. Kariyerime 1982 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi’nde başladım. 2019 Ağustos’unda yaş haddinden emekli oldum. Kariyerime varoluşçulukla başladım daha sonra başta Hermenötik ve Fenomenoloji olmak üzere çeşitli felsefelerle ilgilendim. Antik felsefeden çeviriler yaptım; Aristoteles’in “Ruh Üzerine” ve” Nikomakhos’a Etik” adlı kitaplarını ve Plotinus’un “Dokuzluklar”ının iki cildini ve modern felsefeye ait bazı metinleri çevirdim. İnsan ve toplum bilimleriyle ilgilendim. Bu konuda iki cilt kitap yazdım. Çalışmalarımı son olarak dil felsefesi üzerinde yoğunlaştırdım.
TB: Ülkemizde 80 civarında felsefe bölümü mevcut, ortaya konulan işlere baktığımızda akademik anlamda Türkiye’de felsefenin durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
ZÖ: Türkiye’de felsefe üç tarzda yapılmaktadır.
1. Tüm Zamanlarcılık: Buna göre Platon ve Aristoteles felsefenin doğasını ve temel problemlerini belirlemiştir; onlar kendileri için aktüel bizim için potansiyel çözümleri içerir. Daha sonraki kuşaklar için yapılacak tek şey, yeni olan felsefi problemlerin çözümünü yorumla onlardan çıkarmaktır.
2. Paradigmacılık: Buna göre tıpkı bilimde olduğu gibi felsefede de problemler tarihsel dönemlere göre farklılaşır; antik döneme ilişkin deneyim dikkate alınmakla birlikte yeterli değildir; yeni problemler, yeni bakış açılarını ve kavramları gerektirir. Felsefe her dönemde farklılaşmalıdır.
3. Dil Felsefesi: Buna göre felsefe düşüncenin yani zihnin değil; anlam sorunlarını çözmektir. Felsefi problemlerin ne oldukları dilde verilmiştir. Bu problemleri çözebilmek için önce dilin işleyiş biçimi iyi analiz edilmelidir. Dil ister üst dil isterse gündelik dil olsun, teoria’ya karşıt dildeki felsefe yapmanın tek aracıdır. Anlam psikolojik süje olan filozofun zihninde keşfedebileceği bir entite değil; dilde objektif olarak verilmiş yargılar ve eylemsel ifadelerdir.
TB: Analitik dil felsefesi alanında oldukça değerli 3 ciltlik bir çalışmanız mevcut. Bu çalışmanızda neyi amaçladınız? Toplamda kaç cilt olmasını planlıyorsunuz?
ZÖ: Dil felsefesi çalışmalarımla şunları yapmak istedim: Tarihsel-metafizik ya da metafizik olmayan entelektüalist felsefeler totolojidir; indirgeyicidir, psikolojizmdir ve özcüdür; bizi filozofun zihnine hapseder. Oysa dil felsefesi bizi psikolojizmlerin ve kavramlar dediğimiz totolojilerin etkisinden kurtarır; dilimizde verilen objektif anlamın doğruluk koşullarını araştırır; iletişimde ortaya çıkan sorunları gidermeye çalışır dünyanın, insanın ve kültürün teorik olmayan bilgisini belirlemeye çalışır.
TB: Analitik dil felsefesinin ana çalışma ve uzmanlık alanınız olduğunu biliyoruz hocam. Neden bu alanı seçtiniz?
ZÖ: Dil felsefesinde karar kılmamla sonuçlanacak süreç 1990’lı yıllarda çeviri makalelerle başladı. 1994’te Paris’e gittiğimde dil felsefesiyle ilgilenmeye karar verdiğim için ilgili filozofların bütün kitaplarını aldım. Orada başlattığım Wittgenstein okumalarını sürdürdüm ve Austin’i tanımaya çalıştım. 2011 yılında “Viyana Çevresi Üzerine” adlı son derece önemli metinleri çevirdim. Dil felsefesiyle ilgilendikten sonra metafiziğin imkanından kuşku duymaya başladım ve Viyana Çevresiyle ilgili önemli metinleri çevirmem, Kant üzerinde Hume’un etkisine benzer bir etki yaptı. Bu etkiyle daha önce başlamış olan metafizikten uzaklaşmam kesin bir kopuş oldu. Artık dil felsefesinin şu an Austinci anlamda “İLK FELSEFE” olduğunu düşünüyorum.
TB: J. L. Austin üzerine yoğunlaşma sebebiniz nedir?
ZÖ: Austin, 2500 yıllık felsefe tarihinde en büyük keşiflerden birini yapmıştır; sözün bir eylem olduğunu ve bir eylem yaptırmaya yaptığını keşfetmiştir. Mantıkçı Pozitivizm’in doğrulama yöntemini kesin bir dille reddetmiştir. Ona göre, doğru ve yanlış önermelerin özelliği değildir; bu kelimeler olgu durumlarını anlatan sözceleri onaylamaya ya da reddetmeye yarar. Dil betimlemeye yaramaz; bir şey söylemek, bir şey yap(tır)maktır. Sözcelerimiz doğru veya yanlış değil, başarılı veya başarısızıdır. Sözcelerimizden bir şey yaptırabilenler başarılıdır yaptıramayanlar başarısızdır. Başarılı/başarısız kategorisi felsefe tarihinde en büyük dönüşümlerdendir. Dilsel kullanımlarımız anlamı olduğu kadar bilgiyi de açıklamaya yarar. Bilgi belli bir konudaki dilsel ifadelerin sayımı dökümü yapılarak analiz edilir. Buna lengüistik fenomenoloji denir. Kısaca dilde teorik olan hiçbir şey yoktur. Uylaşımsaldır. Bütün bu özellikler Austin’in felsefesiyle ilgilenmemin nedenleridir.
TB: Dil felsefesiyle ilgilenmek isteyen genç felsefecilere tavsiyeleriniz nelerdir?
ZÖ: Gençlere tavsiyelerim; öncelikle dil felsefesinin klasiklerini anlamak için Türkçe’de telif olan benimkiler de dahil, dil felsefesiyle ilgili kitapları titiz şekilde acele etmeden ve notlar tutarak okumaları; daha sonra dilimize çevrilen önemli dil felsefesi metinlerini, Frege’yi, Russell’ı, Carnap’ı; Wittgenstein’ı, Kripke’yi, Austin’i; Searle’ü; çok önemli olmakla birlikte gölgede kalan Ryle’ın “Zihin Kavramı”nı ve tıpkı telif kitapları birkaç defa okumalarıdır.
TB: Dergi olarak çalışmalarınızı uzun zamandır yakından takip ediyoruz ve dergimiz hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyoruz açıkçası. Bize yönelik eleştiri ve tavsiyeleriniz nelerdir?
ZÖ: Derginiz amatör arkadaşlarca çıkarılan son derece profesyonelce bir yayın. En heyecan ve umut verici yanı derginizin adı. Derginizin kapağındaki “Analitik” kelimesi sizlerin son derece takdire değer bir felsefe anlayışına sahip olduğunuzu gösteriyor. Metafizik doktrinlerin labirentlerinde sıkışıp kalmış entelektüellere bir çıkış sunuyor. Derginizin felsefe adına önemli yayınlar yaptığını büyük bir hoşnutlukla izliyorum. Yayın politikanızı da okuyucu kitlenizi düşündüğümde çok isabetli buluyorum. Çünkü analitik dil felsefesinin sadece uzmanları ilgilendiren teknik ayrıntılarına girmeden gençlere anlayacakları dilden ve bilecekleri kadar bilgi vermeye çalışıyorsunuz. Güncel sorunlarla ilgili yayınlarınızı da akıllı bir strateji olarak nitelendiriyorum. Başta siz olmak üzere bu derginin yayınlanmasında emeği geçen bütün arkadaşları yürekten kutluyor; heyecanınızın hiç bitmemesini diliyorum.
Zeki Özcan’ın yayınlanmış kitapları şunlardır:
Dil Felsefesi-I (Mantıkçı Paradigma)
Dil Felsefesi-II (Gündelik Dil Paradigması)
Dil Felsefesi-III (İkinci Wittgenstein’da Gramer Paradigması)
Dİl Felsefesi-IV (Austin’de Eylemsel Paradigma)
İnsan ve Toplum Bilimleri-I (Genel Bakış)
İnsan ve Toplum Bilimleri-II (Epistemolojik ve Kavramsal Sınırlar)
Viyana Çevresi Üzerine
Teolojik Hermenötik
Agustinus’ta Tanrı ve Yaratma
Din Felsefesi Yazıları-I
Din Bilim Yazıları-I
Harika bir röportaj olmuş. Zeki hocamızı son günlerde ben de takip etmekteyim. Şu cümlesi de zihnimdeki şüpheleri onayladı:
“Buna göre felsefe düşüncenin yani zihnin değil; anlam sorunlarını çözmektir. Felsefi problemlerin ne oldukları dilde verilmiştir. Bu problemleri çözebilmek için önce dilin işleyiş biçimi iyi analiz edilmelidir. ”
Çok teşekkürler, Sevgiler