Çernobil’i Fukushima ve Üç Mil Adası’ndan Ayıran Ne? — Jim Geraghty

/
1270 Okunma
Okunma süresi: 5 Dakika

HBO’nun yeni biten Chernobyl mini dizisine gelen aptalca yanıtlardan biri, dizinin Sovyetler Birliği’ni adil olmayan biçimde hedef gösterdiğiydi.  “Üç Mil Adası Felaketiyle ilgili mini diziler nerede? Fukushima’yla ilgili mini diziler nerede?”

Bu argüman şuna çıkıyor, “İki nükleer tesis felaketi daha duydum, demek ki hepsi aynı.”

Geçen Şubat’ta yazdığım gibi, göz ucuyla bir araştırma yapmak bile üç durumun birbirinden farklı olduğunu anlamaya yetiyor. Üç Mil Adası’nda 1979’da gerçekleşen kısmi erime ve radyasyon sızıntısı ciddiydi — fakat halk hızlıca bilgilendirilmişti. Üç Mil Adası, ABD’de nükleer gücün imajını sonsuza kadar kirletti; kazadan 30 sene sonra bile tek yeni nükleer tesis açılmadı. Radyasyon sızıntısının etkileri, şükürler olsun ki, hafifti. ABD Nükleer Regülasyon Komisyonu şöyle özetliyor:

Kazayı takip eden aylarda, radyasyonun Üç Mil Adası bölgesindeki insan, hayvan ve bitki yaşamı üzerine ters bir etkiye sahip olma ihtimali soruları sorulmuşsa da, hiçbiri doğrudan kazayla ilişkilendiremedi. Bölgeyi izleyen birçok hükümet organı hava, su, süt, bitki, toprak ve gıda maddelerinden binlerce örnek topladı. Kazaya çok düşük seviyede radyonüklidler atfedilebilir. Fakat Columbia Üniversitesi ve Pittsburg Üniversitesi gibi saygın birçok kurumun kapsamlı araştırma ve değerlendirmeleri, reaktöre ciddi bir zarar gelmesine karşın kazadan asıl sızanların bireylerin fiziksel sağlığına ya da doğaya görmezden gelinebilecek derecede ufak etki ettiğini buldular.

Ne tesiste ne de tesis çevresindeki kimse kaza sırasındaki radyasyon sızıntısından öldü; yıllar boyunca muhafazakarlar şöyle kara bir espri yapmıştı, “Ted Kennedy’nin arabası yüzünden ölen insanların sayısı Üç Mil Adası kazası nedeniyle ölenlerin sayısından fazla.”  Fakat bu muhtemelen bu facianın etkilerini biraz azımsamak olur. 2017 yılında bir Pensilvanya Eyalet Üniversitesi çalışması, radyasyon sızıntısı ile bölgedeki tiroid kanser oranlarındaki artış arasında korelasyon olduğunu buldu. Tesisin çevresindeki bölgelerde doğan ve sızıntı esnasında bölgede olan 44 kanser hastası üzerine yapılan çalışmada, hastaların “sızıntıya maruz kaldıktan sonra beş ila 30 yıl arasında, ortalama bir tiroid kanseri vakasından 11 sene önce tiroid kanseri geliştirdiği” bulundu.

Fukushima depremlere ve tsunamilere dayanacak şekilde yapılmıştı, fakat Mart 2011’deki 9.1 şiddetindekine (ki bu deprem kaydedilmiş en güçlü dördüncü deprem, Dünya’nın yörüngesini değiştirecek kadar) değil. Tsunami 13 ve 15 metre arasındaydı, nükleer tesisin deniz seddi 5 metreydi. Depremin merkez üssü tesise çok yakındı, nükleer reaktörlere yaklaşık 50 kilometre uzakta. Fukushima’yı tasarlayan, inşa eden, yöneten ve işleten insanlar bir felakete hazırlıklıydı — sadece tesise bu kadar yakın ve bu kadar büyük ölçekli birine değil. Her ne kadar işleten şirket zararın boyutunu olduğundan ufak göstermişse ve doğru terim olan “erime”yi kullanmamışsa da, Japonya halkı ve dünya potansiyel tehlikenin neredeyse hemen farkına varmıştı.

Bu HBO dizisi hakkında ilk yazdığımda şöyle belirtmiştim, “mahcubiyet duymaktan kaçınmak için arsızca yalancılığa başvurmak insana ait bir özellik, sadece sosyalistlere değil. Dünya üzerindeki neredeyse her hükümet sisteminde, sistemi yönetenler kendi şahsi çıkar hislerini ve ulusal çıkar hislerini birbirine karıştırabilir.” (Twitter’da yazının başlığına yanıt veren ahmakların hiç yazının bu kısmına kadar inmedi ya, neyse.)

Fakat Çernobil, riskleri inkar edilmesi, yayılan radyasyonun miktarının büyüklüğü, çevreye gelen zarar ve yetkililerin bu kazaya verdiği yanıt bakımından çok daha farklı ölçekte bir felaketti.  Hatta bir şey söylenecekse, HBO dizisinin Sovyet yönetiminin en kötü seçim ve politikalarından bazılarını diziye eklemediği bile söylenebilir.9

Dizide bahsedilmeyen ufak bir detay:

Kremlin’in Ukrayna’nın özgün kültür ve tarihini yok etme amaçlı Ruslaştırma programının bir parçası olarak (a) Ukrayna dili marjinalleştirilmişti, gölgeye itilmişti; ve (b) 1986 Şubatı’nda, Kyiv’de Ukrayna dilinde yayın yapan bir edebi derginin felaketten aylar önce Çernobil’deki tüm sorunlara dair makale yayınlanmıştı, fakat bu açık uyarı Ukrayna dilinde olduğu için ve Ukrayna dili marjinalleştirildiği için o zamanlar ne Rusça konuşan Moskova’da ne de nükleer tesisi işletenlerce fark edildi, çünkü hepsi ya etnik Rustu ya da Rusça konuşan Ukraynalılardı. Zamanın baskıcı Sovyet toplumunda bile Çernobil felaketinin gerçekleşmeyi beklediğini söyleyen cesur ruhlar vardı —fakat bu uyarılar yasaklı Ukraynaca yapıldığı için aşağılanmış ve görmezden gelinmişti.

Tesiste olan şey bir felaketti; fakat daha büyük felaket Sovyet hükümetinin yanıtıydı. Moskova, tesiste bir şey olduğunu kamudan üç gün boyunca saklamıştı. Belki de en affedilemezi hükümetin yardım tekliflerini reddetmesiydi:

ABD’den Amerika’daki gönüllü kuruluşlar dahil olmak üzere pekçok yerden destek ve yardım teklifi götürülmüştü. Yardım teklifleri şiddetlice terslenmişti, bir istisna hariç. Kremlin’le olan sıkı dostluğu münasebetiyle Armand Hammer kemik iliği uzmanı olan Amerikan doktor Robert Gale’i yaralılara yardım etmek için davet etmişti —Moskova’da, Kyiv’den 750 kilometre uzakta. Gale, Ukrayna’ya alınmıyordu.

Daha da kötüsü var; dizinin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı atlamasına şaşırdım:

Radyasyon Ukrayna kırsalına dökülmeye devam ederken, Sovyet hükümeti yıllık şaşaalı İşçi Bayramı törenini Moskova’da düzenlemişti. Kremlin’in yanıtının mimarı olan Mikail Gorbaçov, Kızıl Meydan’daki kalabalığa gülümseyip el salladı. Güneyde, Çernobil yangılarının halâ kontrol altına alınamadığı yerin sadece 145 kilometre ötesindeki Kyiv’de Sovyetler devasa bir tören daha düzenledi, buna Kyiv’in merkez caddesi Khreshchatyk’ta çocuk dansı da dahildi. Belki de Kyiv’deki bu İşçi Bayramı’nın öncekilerle arasında göze çarpan tek fark, yürüyüşçüler ve dansçıların normalde Komünist Parti liderlerinin oturduğu yere geldiklerinde koltukları boş görmeleriydi. “Sınıfsız” Sovyet toplumunun bazı üyelerine ülkenin başkentinden uzaklaşmaları gerektiğine dair bilgi gelmişti. Ayrıca İşçi Bayramı bisiklet yarışı da vardı. Egzersiz ve derin nefes alma — radyasyonu daha iyi içe çekebilmek için.

HBO dizisinin çok canlı biçimde tasvir ettiği şey, reaktör patlamasının  o kadar da kötü olmadığına dair genel içgüdü. Çernobil, en iyi şekilde Sovyet sisteminin ahbap-çavuşçuluğunu, cahil ve beceriksiz yönetimini, yetersiz fonlamasını, gizlilik fanatizmini ve ucuz ve hatalı nükleer gücünü ağır bir bedelle ödemesi olarak özetlenebilir.

Birileri Üç Mil Adası ya da Fukushima’ya dair güzel bir mini dizi yapabilir mi? Pek tabi ki. Fakat sırf genel halk — işleyen 450 nükleer güç reaktöründen— bu üçünü duydu diye hikayelerin ya da derslerin aynı olduğu anlamına gelmiyor. Çernobil’in aralarından en kötü felaket olma sebebi Sovyet hükümetinin işleyişiydi — ve eğer dizideki bu dersi kaçırdıysanız, diziye dikkatinizi verdiğiniz söylenebilir mi?


Yazan: Jim Gerarghty

Kaynak: The National Review

Çevirmen: Talha Gülmez

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Kürtaj Çetrefilli bir Meseledir — Michael Huemer

Sonraki Gönderi

Kendimize Gülme Yükümlülüğü ve Hiçbir Yerden Bakış — David L. Duffy

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü