Stoacılık başlıca bir ahlak felsefesi olarak bilinir ki bu da erdem ve karakter gelişimine odaklandığı anlamına gelir. Ahlaka odaklanan tüm ekoller temelde aynı soruyu sorar: iyi bir insan olmanın en iyi yolu nedir? Her felsefe farklı bir cevap verir fakat bir Stoacı cevabın doğaya uygun bir şekilde yaşamak olduğuna inanır. Burada Stoacıların dünya anlayışının onların doğa fikrini belirleyen fizik ve mantık kısmı olduğunu da belirtelim.
Adalet Yasası
Stoacılara göre evreni yönlendiren bir adalet yasası vardır; bu yasa kaosun evreni ele geçirmesini engeller. Tıpkı ağaçlar, kayalar ve hayvanlar üzerinde etkisi olduğu gibi, yıldızlar üzerinde de etkisi vardır. Stoacılar bu yapıyı (bizi içeren) mikrokozmos ile uyum içerisinde hareket eden makrokozmos (evren) olarak görür.
Başka bir varlıktan doğru tepkiyi beklemek bu varlığın doğasını bilmeyi gerektirir. Çiçeklerin konuşmasını, yunusların bir şeyler çizmesini beklemeyiz. Doğaları (fizikleri) bu eylemleri yerine getirmek için gerekli olan şeylerden yoksundur.
Bu, canlıların doğasına dair diğer Stoacı ilkenin genel bir açıklamasıdır. Bizim doğamız ise diğer hayvanlar ve organizmaların muhakeme yoksunluğundan ötürü onlardan farklılık gösteren muhakeme yeteneğimiz etrafında döner. Akıl yürüterek düşünebildiğimizden dolayı duygularımızı ve yaşamımızda gerçekleşen olaylara yönelik tepkilerimizi kontrol edebiliyor olmalıyız.
İşte bu muhakeme yeteneğimiz kontrol edemediğimiz şeyler olduğunu ve dolayısıyla bu şeyler hakkında üzülerek enerji kaybetmememiz gerektiğini anlamamıza olanak sağlar. Her zaman gitmek istediğiniz bir yer için tatil rezervasyonu yaptırdığınızı fakat pandemi nedeniyle tatilin iptal olduğunu düşünün. Sizin özel olarak bu duruma yapabileceğiniz bir şey var mıdır? Eğer sağlık sektöründeyseniz, belki bir şeyler yapabilirsiniz. Eğer değilseniz, durumunuzu kabul etmeli ve kalan zamanınızı değerlendirmelisiniz.
Stoacılar bu adalet yasası tarafından yönlendirilen kadere de inanıyorlardı. Bu durum var olan şeylerin var olması gerektiğinin garantisi veriyordu. Tatilinizin iptal olması gerekiyordu ve sizin bunu değiştirmek için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu. Zihinsel dengenizi sürdürmek için kontrol edebileceğiniz tek şey kendi his ve duygularınızdır. Bu içsel kontrol doğamızda var olduğundan elde edilebilirdir, yalnızca ona uygun bir şekilde yaşamayı seçersek.
Şeylerin Doğası
Şeylerin doğasına gelindiğinde, Stoacılar metafiziğe pek fazla odaklanmazlar; bunun yerine maddi fiziğe odaklanırlar. Bu fizik türü, mevzubahis nesnenin doğasını açığa çıkaran bir incelemeye başvurur. Bir nesneyi çalışarak bu nesneden nelerin meydana gelebileceğini kestirebiliriz. Gelişimini planlayabilir ve sonucunu tahmin edebiliriz. Yaşamlarımızı yaşanabilir kılan da tam olarak budur. Fasulye ekseydiniz ve sonucunda maymun toplasaydınız ne olurdu? Bu kaostur ve bununla başa çıkmak için yaratılmadık. Basitçe, doğamızda kaos yoktur.
Şeylerin doğasına uygun bir şekilde yaşamak beklentilerimizi daraltırken bakış açımızı genişletmek istiyorsak elzemdir. Evrendeki her şeyin bir rolü vardır. Her şey zeki bir kaynak tarafından yaratılmıştır ve bulmacanın her bir parçasının kusursuzca yerine oturmasının nedeni budur. Bir şeyin asıl doğasını bilmemek bir anahtar deliğine çatal sokmaya çalışmanıza yol açacaktır. Böyle bir amacı yoktur.
Bu imkansızlıklara odaklanmaktansa aklımızı dünyamızın esas doğasına odaklanmak için kullanmalıyız. Ancak bu durumda evreni ve içerisindeki yerimizi anlayabiliriz.
Carina Barbosa– “Living in Accordance With Nature”, (Erişim Tarihi 22.12.2020)
Çevirmen: Can Kalender