Robert Nozick Niçin Liberteryendi? – Scotty Hendricks

Büyük beyinler niçin bize itici gelen pozisyonları savunur? Bugün Robert Nozick'in neden liberteryen olduğunu ele alacağız.

//
2362 Okunma
Okunma süresi: 8 Dakika

İnsanların niçin bizim sahip olduğumuzdan çok daha farklı bakış açılarına sahip olduklarını genellikle anlayamayız. Bunun yanı sıra, her zamankinden çok daha çeşitli ve birbirine bağlı olan dünyamızda, bunu durumu anlamaya çalışmalıyız. Bugün, bir kişinin niçin böylesi bir ideolojiyi destekleyebileceğini anlamak adına Robert Nozick’e ve onun muhteşem liberteryenizm savunusuna bakacağız

Nozick Kimdir?

Nozick, Harvard Üniversitesi’nden bir filozof. Pek çok farklı konu başlığını * çalışmış olmasına rağmen tartışmasız bir şekilde en çok politik çalışmalarıyla tanınmıştır. Nozick, liberter bir topluluğun arasına katılarak onların argümanlarını kabul edip Students for a Democratic Society’in Columbia/Güney Karolina şubesi haline gelecek oluşumu kurmadan önce, gençken bir sosyalistti.

Meslektaşı John Rawls’ın sosyal demokrasiyi zeki bir biçimde savunan Bir Adalet Teorisi adlı kitabı yayınlanmasından sonra, Nozick kendi siyasi pozisyonunu desteklemek için benzer argümanlara başvurmaktan ilham almıştı. Üç yıl sonra bitmiş olan ve piyasaya çıkan Anarşi, Devlet ve Ütopya (ADÜ), Nozick’in tek siyaset felsefesi kitabıydı.

Başlangıç Noktası Nereydi?

Nozick, oldukça basit bir öncülden yola çıkıyordu: “Bireylerin hakları vardır. Hiç kimsenin veya hiçbir grubun (haklarını ihlal etmeden) onlara yapamayacağı şeyler vardır.” ** Kitabının geri kalan kısımları, bir devletin bu hakları ihlal etmeden neler yapabileceğini tespit etmekle ilgidir.

Nozick “Haklar” Derken Neyi Kast Ediyor?

Nozick’in haklar yaklaşımı, bize veya mülkümüze gelebilecek her türlü zararlara karşı korumalar/tedbirlerdir. Böylece bu önlem veya tedbirler negatif haklardır diyebiliriz; yani diğer insanların bizi rahatsız etmeyeceğine ve rahatsız ettiklerinde onlardan tazminat/bedel talep edebileceğimize dair güvence sunarlar: Fakat başkasını bizim için bir şey yapmaya mecbur kılmazlar. Ne gibi mecbur kılmalar derseniz; mesela beslenme hakkından mahrum kalan veya bu konuda dezavantajlı olanları korumak adına bizden gıda yardımına dönüşen vergiler almak gibi. ***

Bu haklara sahip olmamız daha önce gerçekleşen bir hak ihlalini telafi etmemiz dışında, bu türden bir eyleme izin vermedikçe; herhangi bir sebeple insanlara onlar rıza göstermedikçe zarar vermenin veya mallarını kullanmak ve almanın yanlış olduğu anlamına gelir. Nozick, ne türden ve nasıl bir devletin meşru olduğuna karar verirken söz konu bu öncülün bize tek bir seçenek bıraktığını ileri sürüyor. Bu seçeneğe “minimal devlet” veya “gece bekçisi devleti” adını veriyor; bu devlet bugün var olan herhangi bir devletten çok, çok, çok daha küçüktür. ****

Minimalist Devlet Neler Yapabilir?

Nozick, gece bekçisi devletinin “tüm vatandaşlarını şiddete, hırsızlığa ve sahtekarlığa karşı koruma görevleri ve mevcut sözleşmelerin/kanunların uygulanması vb. şeyler ile sınırlı” olduğunu söylemektedir. Diğer yandan bu gece bekçisi devletinde herhangi bir vergi yoktur, çünkü vergi almak rızaları olsun ya da olmasın insanları mülklerini ve sahip oldukları şeyleri vermeye zorlamak olur.

Ayrıca böyle bir devlet, insanları, yaşamlarına dair kendi tercihlerini yapmaktan alıkoyan veya onların yapmak istemedikleri şeyleri yapmaya zorlayan yasalar çıkaramayacaktır.

Nozick Bu Yaklaşımın Niçin Oldukça İyi Olduğunu Düşünüyor?

Nozick haklı olarak, insanların birbirinden farklı olduğunu düşünür. Tam olarak da bunu göz önüne alarak birbirinden farklı ve çeşitli insan gruplarının hepsi için işlerin yolunda olduğu bir toplumu nasıl inşa edebileceğimizi sorar:

Wittgenstein, Elizabeth Taylor, Bertrand Russell, Thomas Merton, Yogi Berra, Allen Ginsberg, Harry Wolfson, Thoreau, Casey Stengel, The Lubavitcher Rebbe, Picasso, Moses, Einstein, Hugh Hefner, Socrates, Henry Ford, Lenny Bruce, Baba Ram Dass, Gandhi, Sir Edmund Hillary, Raymond Lubitz, Buddha, Frank Sinatra, Columbus, Freud, Norman Mailer, Ayn Rand, Baron Rothschild, Ted Williams, Thomas Edison, HL Mencken, Thomas Jefferson, Ralph Ellison, Bobby Fischer, Emma Goldman, Peter Kropotkin , siz ve aileniz. Bu insanların her biri için gerçekten de en iyi olan tek bir yaşam biçimi var mıdır?

Nozick bu sorunun cevabının “hayır” olduğunu düşündüğünden dolayı onun pozisyonu, yalnızca farklı insanların farklı yaşam planlarını izleyebilmesine izin veren bir “meta-çerçeve” (veya “meta-yapı, meta-taslak”) oluşturabileceğimizdir. Bundan dolayı Nozick’in kitabının başlığındaki “ütopya”yla ima ettiği şey tekil değil çoğuldur.

Minimalist devlette, insanların dışardan bir müdahale olmaksızın kendi başlarına ütopik topluluklar oluşturmaları mümkün olacaktır. Nozick, bu durumun minimalist bir devletin en büyük avantajlarından biri olduğunu ileri sürüyor; çünkü bu, insanların kendi yaşam tarzlarına uygun olan toplulukları seçmelerine, bu toplulukların yenilerini yaratmalarına, sevmedikleri toplulukları terk etmelerine veya bir güçlük olmaksızın ütopik hayallerden tamamen uzak kalmalarına izin verecektir.

Bu ütopik topluluklar püriten/tutucu, hedonist, komünist, kapitalist, kendini peynir yemeye adanmış veya insanların onları mutlu edeceğini düşündüğü başka şeylere dair olabilir. Minimalist devlet, yalnızca; hiç kimsenin bu yaşam biçimlerine dahil olmaya zorlanmamasını, bu topluluklar için topluluk içinde yaşayanlar dışında hiç kimsenin para ödemeye zorlanmamasını, imzalanan her türlü sözleşmeye riayet edilmesini ve hiç kimsenin topluluk üyelerine zarar vermeye veya dolandırmaya çalışmamasını sağlar. Her bir ütopyanın kaderi, tümüyle ütopyacıların elindedir.

Fakat Niçin Serveti Tekrar Dağıtmıyor veya Yoksullara Yardım Etmiyoruz? NASA Benzeri Şeyler Ne Olacak?

Nozick, herkesin aynı miktarda paraya sahip olmasını sağlamak gibi servet dağılımını arzu ettiğimiz bir kalıba sokmaya yönelik herhangi bir girişimin, devletin gündelik hayatımıza zalimce müdahalesini gerektireceğini iddia ediyor.

Nozick bunu açıklamak için meşhur bir örnek olarak, NBA efsanesi Wilt Chamberlain‘den bahis açar. Nozick bizden, her nasıl görünürse görünsün insanların Chamberlain’in basketbol oynamasını izlemekten hoşlandığı ve servet dağılımının mükemmelleştirilmiş olduğu bir toplum hayal etmemizi ister. Chamberlain, oynadığı her basketbol maçının bileti için 25 cent alır. Basketbol sezonunun sonuna geldiğimizde Chamberlain büyük miktarda para kazanmış olurdu; bu durumda da mevcut mükemmel servet dağılımı da ortadan kalkmış olurdu.

Nozick, söz konusu bu mükemmelleştirilmiş servet dağılımına nasıl tekrar geri döneceğimiz veya bu dağılımı ne kadar süre boyunca nasıl sürdürülebilir kılacağımızı sormaktadır. Nozick, ideal servet dağılımını muhafaza etmenin tek yolunun, bu örnek durumda insanlara bir basketbol maçı izlemek için bilet alamayacaklarını söylemek gibi, sert bir eylemde bulunmak olduğunu ileri sürüyor: Bu nedenle de ona göre, belirli türden sonuç modelleri gerektiren adalet teorileri, özgür bir toplumda uygulanamaz. Bundan ziyade Nozick servet dağılımının tek makul yolunun “Herkesten seçtiklerine göre, herkese seçildiklerine göre” ve kimse kimseden çalmadığı sürece işleri kendi haline bırakmaya izin vermek olduğunu savunuyor.

Nozick, uzay araştırmaları gibi geniş kapsamlı büyük işler söz konusu olduğundaysa, herkesin böylesi şeyler için para ödemek istemediğine dikkat çekiyor. Nozick’in anladığı şekliyle; insanların paralarını onların rızaları olmadan almak, onların haklarını ihlal etmektir. Tabi ki, minimalist devlet modelinde herkes, toplumsal problemlerin çözülmesine katkı sunmak veya insanlığın uzay yolculuğu hedefini daha ileriye taşımak için hayır kurumlarına bağışta bulunmakta özgür olacaktır.

Ama Niçin Bir Devlet Var ki? Haklarımızın Asla İhlal Edilmediğinden Emin Olmak İstiyorsak Hiçbir Türden Devletin Var Olmaması En İyisi Olmaz mıydı?

Nozick bu soruya epey zaman harcıyor. Kısaca cevabı, minimalist bir devletin kişilerin haklarını, devletsiz bir toplumdan çok daha iyi koruyabileceğidir. Bununla beraber, devletsiz toplumlarda yaşayan insanların zaman içinde devlet-benzeri oluşumlar yaratma eğiliminde olacaklarını ve bunu hiç kimsenin haklarını ihlal etmeden yapabileceklerini iddia ediyor.

Fakat İnsanların Haklarını İhlal Etmeksizin Bir Devlet Nasıl Ortaya Çıkabilir (Kurulabilir) Ki?

Nozick, devletsiz bir toplumda yaşayan insanların kendi haklarını koruyacak hizmetleri almak için şirketlere/acentelere ödeme yapmayı kabul edeceklerini savunuyor.

Zamanla, daha fazla müşterisi olan şirketler/acenteler diğerlerine göre avantaj elde edeceği için, spesifik bir alanda bu hizmetleri sağlayan tek bir kuruluşa doğru kaçınılmaz bir tekelleşme eğilimi olacaktır.

Böylesi bir sürecin sonundaysa, birçok bakımdan özel bir şirkete benzeyecek olsa dahi tüm niyet ve amaçları açısından devlet gibi davranan bir şeye sahip olmuş oluruz. Bilhassa Murray Rothbard olmak üzere pek çok anarşist, bu noktada Nozick ile hemfikir olma dahi o, söz konusu bu süreç ve sonucun hiç kimsenin hakları ihlal edilmeden gerçekleşebileceğini öne sürer.

Bu Fikirler, Akademi’deyken Solcu Olan Biri İçin Epey Büyük Bir Değişim Gibi Görünüyor.

Evet öyle, fakat Nozick bazı başka zeki liberteryenlerin etrafında dolaşmaktan ilham almıştı. O, kitabının önsözünde diğer dünya görüşleriyle yüzleşmenin ve onların argümanlarını ciddiye almanın önemini anlattığı için bunun garip bir şey olduğunu düşünmemişti.

Nozick daha sonraki kitabı olan The Examined Life’da, Anarşi, Devlet ve Ütopya’daki bir kaç yerde özellikle vergilerle ilgili olan birkaç fikrini niçin değiştirdiğini açıklamıştı. O, her şeyden evvel entelektüel gelişime ve yeni gerçekler kendini gösterdikçe fikirlerimizi değiştirmeye açık biriydi.

Robert Nozick, herkesin haklarına saygı duyulup bu hakların muhafaza edileceği, herkesin kendi yolundan gidebileceği, kişilerin başkalarının onlar için reçete olarak sunduğu bir yolda yardım etmek zorunda kalmayacağı bir dünyanın hayalini kuran parlak bir yazardı.

Nozick bize tüm liberteryenlerin yalnızca vergi oranlarını düşürmekle uğraşmadıklarını veya sürekli olarak Ayn Rand’ın korkunç derece berbat argümanlarını okuyan insanlar olmadıklarını göstermektedir. Onun sağlam argümanları herkesi ikna edecek olmasa dahi; söz konusu bu argümanlar, tümüyle benimsemediğimiz fikirlerin arkasında kolayca reddedilemeyecek bir mantık bulunduğu bize gösterebilir.


Çevirmen Notları

*Nozick siyaset felsefesi alanındaki çalışmalarıyla tanınmasına rağmen veganizm, etik ve epistemoloji gibi alanlara dair çalışmaları da oldukça dikkat çekicidir. Bu anlamda yazara katılmamak elde değil.

** Bu alıntı için şu makaleden yararlandım.

*** Nozick’in en ünlü argümanlardan birinin vergilendirmenin yurttaşları zorla çalıştırmak veya bir tür kölelik olduğu fikridir. Sizden alınan vergilerle, başkalarına yardım etmek sizin bir şeyi yapmaya zorlanmanız anlamına gelir. Ki sizden alınan vergiler sizin çalışma ve emeğinizin bir ürünü olup size aittir. Böylece, vergiler zorla alındığı için zorla çalıştırılmış olursunuz.

**** Bu yaklaşım bir tür Minarşizm olarak da bilinir.


Scotty Hendricks– “Why Robert Nozick was a libertarian“, (Erişim Tarihi: 11.06.2021)

Çevirmen: Taner Beyter

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Yemek Kültürüne Dair Rawlsçu Bir Teori – C. Thi Nguyen

Sonraki Gönderi

Kinizm (Felsefe Sözlüğü)

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü