Yeni Başlayanlar için Özgür Düşünme Argümanı – Tim Stratton

/
327 Okunma
Okunma süresi: 9 Dakika

Özgür Düşünme Argümanı son zamanlarda büyük ilgi görmektedir. J.P. Moreland yakın zamanda Özgür Düşünme Argümanını (FTA) akademik literatürde açıklamak ve savunmak için benimle işbirliği yaptı (2022), EPS’de (Müjdeci Felsefe Derneği’nde) bu argümanı sunma onuruna eriştim (2023); İngiltere’den Unbelievable? adlı program beni tanınmış ateist filozof Alex Malpass ile konu hakkında tartışmaya davet etti (2024) ve on beş felsefeci, önemli rasyonalite türlerinin tam olarak neden liberteryen bir anlamda özgürce düşünme gücünü gerektirdiğini göstermeye odaklanan yakında çıkacak bir kitaba katkıda bulunuyor.

Bu tartışma çok hızlı bir şekilde son derece felsefi bir hal alabilir. “Öncel koşullar”, “dolaylı doksastik/sanısal istenççilik”, “düzenleyici kontrol”, “Gettier problemleri”, “Frankfurt durumları” ve “epistemik sorumluluk” gibi büyük süslü ve korkutucu terimler profesyonel felsefeciler tarafından ortaya atılır ve daha önce bu terimlerle hiç karşılaşmamış sıradan insanlar ise genellikle kendilerini kaybolmuş hissetmeye başlar. Gerçekten de, bazıları ayaklarını suda serinletmek için ayağını hafifçe suya daldırır daldırmaz bu derin felsefi sularda hemen boğulacakmış gibi hisseder.

Neyse ki, arada bir bu felsefi meseleleri anlayan bir kişi, bu büyük fikirleri herkesin (küçük çocuklar dahil) kavrayabileceği şekilde kitlelere nasıl ileteceğini bilebilme gibi nadir bir yeteneğe de sahip oluyor. The Babylon Bee’nin ilk kurucusu Adam Ford bu parlak beyinlerden biridir. O, sadece Özgür Düşünme Argümanının arkasındaki büyük fikirleri kavramış gibi görünmekle kalmaz, aynı zamanda bu büyük fikirleri kısa bir çizgi romanla nasıl ileteceğini de bilmektedir. Phil ve Bill arasındaki aşağıdaki konuşmayı düşünün.

Soldaki adam (ona “Phil” diyelim) yerel üniversitedeki tipik ateisti temsil ediyor. Yerel ateist “özgür düşünür grubundaki” öğrenciler çoğu zaman sadece bilimsel olarak keşfedilebilir şeylerin var olduğunu ve her şeyin doğa bilimleri tarafından açıklanabileceğini savunurlar. Moreland ve ben bu dünya görüşünü “güçlü natüralizm” olarak adlandırıyoruz. “An Explanation and Defense of the Free-Thinking Argument” başlıklı makalemizin dipnotlarında, güçlü bir natüralist ile “çekingen natüralist” olarak adlandırdığımız bir kişi arasındaki farkı açıklıyoruz:

Güçlü natüralizm, yalnızca fiziksel şeylerin var olduğu fikridir. Buna karşın, çekingen bir natüralist, fiziksel ya da maddi olmayan, beliriveren özellikleri kabul eden kişidir.

Üniversite kampüslerinde karşılaşılan natüralistlerin büyük çoğunluğu ruhlar, hayaletler, melekler, şeytanlar ya da gayri-maddi zihinler gibi maddi olmayan fikirleri kabul etmezler. Sonuçta, bu tür şeyler Tanrı ile bir benzerlik taşır ve eğer “bu tür şeyler varsa, Tanrı neden var olmasın?” [şeklinde düşünülebilir]. Tipik olarak [dünya görüşleri olan] ateizme olan bağlılıklarından, genellikle her türlü gayri-maddi zihne (özellikle de bir şeylerin olmasına neden olma gücüne sahip gayri-maddi zihinlere) karşı önyargılıdırlar. Aslında, bu insanlar tipik olarak evrimin her şeyi açıkladığını iddia ederler. Bu yüzden yukarıdaki son satırda “Bizler sadece biyolojik hayatta kalma makineleriyiz” denmektedir.

Bunu aklımızda tutarak, bir sonraki görsele/çizime geçelim . . .

Sağdaki adam (ona “Bill” diyelim) Phil’in görüşünde bir sorun olduğunu fark ediyor. Eğer güçlü natüralizm doğruysa, bu insanlıkla ilgili her şeyin (hiçbiri bizim kontrolümüzde olmayan) doğa yasaları ve olayları tarafından belirleneceği anlamına gelir. Eğer bu akıldan yoksun ön koşullar Phil’in zihinsel faaliyetlerinin tamamına neden oluyor ve belirliyorsa, o zaman düşüncelerinin ve inançlarının hiçbiri özgür ya da Phil’in kontrolü altında değildir.

Nihayetinde, akıldan yoksun şeyler tarafından zihninizin tümüyle kontrol edildiğini, ancak yine de bir “özgür düşünür” olduğunuzu gerektiren bir görüşünü tasdik etmek mantıklı değildir.

Diyalog devam ediyor . . .

Ateist, içinde yetiştirildikleri dini gelenek ve dogmalardan özgür olanın kendisi olduğunu anlatmayı ummaktadır. Ancak Phil ve meslektaşlarının açıklamada başarısız oldukları şey, bu hamleyi yaparak yağmurdan kaçarken doluya tutuluyor olmalarıdır.

Bill nedenini [şöyle] açıklıyor …

Bill ile aynı fikirde olan ateist J. B. S. Haldane şuna işaret eder: “Eğer zihinsel süreçlerim tamamen beynimdeki atomların hareketleri tarafından belirleniyorsa, inançlarımın doğru olduğunu varsaymak için hiçbir gerekçem yoktur … ve dolayısıyla beynimin atomlardan oluştuğunu varsaymak için de hiçbir gerekçem yoktur.” [1]

Haldane’in sözlerini akılda tutarak şunu söylemek daha doğru olabilir:

Metafizik inançlarımı oluşturan zihinsel süreçlerim tamamen akıldan/zihinden yoksun şeyler (ki bu şeyler metafizikten habersizdir ve benim metafiziksel bilgiye sahip olmamla ilgilenmez) tarafından belirleniyorsa, metafizik hakkındaki inançlarımın doğru olduğunu varsaymak için hiçbir gerekçem yoktur… ve dolayısıyla zihinsel süreçlerimin akıldan/zihinden yoksun şeyler tarafından belirlendiğini varsaymak için hiçbir gerekçem yoktur.

Eğer bir kişinin zihinsel faaliyetlerinin tamamının akıldan/zihinden yoksun şeyler tarafından belirlendiğini düşünmek için hiçbir gerekçesi yoksa, o zaman zihinsel faaliyetlerinin tamamının akıldan/zihinden yoksun şeyler tarafından belirlendiği inancı temelsizdir (veya gerekçelendirmeden yoksundur). Victor Reppert’in belirttiği gibi, “eğer bir inancın doğruluğu onu gerekçelendirmeden yoksun kılıyorsa, bu kesinlikle reddedilmesi için bu inancı birincil aday haline getirecektir.” [2] Dolayısıyla, rasyonel ve makul bir kişi bu kendi kendini çürüten görüşü reddetmelidir.

Tekrar etmek gerekirse, eğer natüralist determinizm doğruysa, o zaman Phil’in sözüm ona “aklı kullanımı” hiçbir rasyonel varlık tarafından belirlenmez. Hayır, Phil’in akıl yürütme hislerini deneyimleme biçimi bilinçten, zekadan, bilgelikten, akıldan, ahlaktan yoksun ve Joshua Rasmussen’in dediği gibi metafizik, felsefe, bilim veya başka herhangi bir şey hakkında hiçbir şey bilmeyen “akıldan/zihinden yoksun şeyler” tarafından belirlenir.

Belki de bu yüzden Charles Darwin’in kendisi şu itirafta bulunmuştur: “[B]ende her zaman insan zihninin kanaatlerinin … herhangi bir değeri ya da güvenilirliği olup olmadığı konusunda korkunç bir şüphe uyanır.” [3] Sonuçta, Phil’in (ya da Darwin’in) nihai gerçeklik hakkındaki inanç ve kanaatleri nihai gerçeklik hakkında hiçbir şey bilmeyen akıldan/zihinden yoksun şeyler tarafından belirleniyorsa bunlara neden güvensin ki? Dahası, zihinsel faaliyetlerinin tamamını akıldan/zihinden yoksun şeylerin belirlediğini savunanlar neden “özgür düşünür” olarak adlandırılmaya layık olsunlar?

Bill’in son yorumu aniden ortaya çıkmış gibi görünebilir, ancak tamamen haklıdır. Moreland ve ben bunun neden böyle olduğunu makalemizde açıklıyoruz:

Nihayetinde, bir kişinin metafizik ve teolojik inançları ya (i) rasyonel olmayan bir şey tarafından belirlenmiştir (ve dolayısıyla güvenilmezdir), ya (ii) aldatıcı bir tanrı[4] tarafından belirlenmiştir (ve dolayısıyla güvenilmezdir), (iii) ya rastlantısaldır (ve dolayısıyla güvenilmezdir), ya da (iv) bu inançlar, mümkün olan en büyük varlığın (Tanrı’nın) suretinde yaratılmış, akıllı bir şekilde tasarlanmış özgür düşünen bir fail tarafından neden olunmuştur -öyle ki bu fail dikkatli olup güçlerini sorumlu bir şekilde kullanması durumunda gerçeği hedefleyeceği uygun bir ortamda uygun şekilde işleyen (hiçbir işlevsel bozukluğa maruz kalmayan) bilişsel yetilere sahiptir. İlk üç seçenek bizi şüphecilikle ve metafizik ve teolojik fikir ve inançlarımızdan kuşku duymaya yönelik bir gerekçeyle baş başa bırakır. Dördüncü ve son seçenek ise en iyi açıklamayı sağlar ve sahip olduğumuz en büyük umudu barındırır. Bununla birlikte, dördüncü seçenek kişinin liberteryen anlamda özgür olmasını gerektirir –güvenilmez bir şey veya güvenilmez biri tarafından belirlenmemiştir.

Eğer bir kimse kendisinin nihayetinde zihni başka bir şey (ya da birisi) tarafından kontrol edilmeyen rasyonel bir özgür-düşünür olduğuna inanıyorsa, o zaman hem natüralizmden hem de [ilahi determinizmden] kaynaklanıyor gibi görünen determinizmi reddetmelidir. Bunun yerine, [tüm insanların hakikati bilmesini isteyen] doğaüstü bir Tanrı’nın var olduğunu tasdik etmelidir. Dahası, kişi kendisinin doğaüstü ve maddi olmayan aktif ve özgür düşünen rasyonel bir varlık –Tanrı’nın suretinde ve benzerliğinde yaratılmış ve fiziksel bedeninin ölümünden sonra da hayatta kalacak olan bir ruh– olduğunun farkına varmalıdır.

Gerçekten de, eğer ateizm doğruysa, doğa yasalarından ve olaylarından bağımsız düşünebilen türden şeyler olmayı beklemezdik. Nihai gerçeklik hakkındaki hakikate ulaşmak bir yana, nihai gerçeklik hakkında dikkatlice düşünebilen ve nihai gerçeklik hakkındaki hakikat konusunda çıkarımda bulunabilen aktif bir güce sahip olan türden varlıklar olmayı beklemezdik.

Ancak Hristiyanlık (teizm) doğruysa, nihai gerçeklik hakkındaki hakikate ulaşmak ve çıkarımda bulunmak için bu önemli konular üzerine dikkatlice düşünme gücüne sahip olan türden varlıklar olmayı beklerdik. Gerçekten de, eğer Hristiyanlık doğruysa, o zaman Tanrı’nın bize sadece düşünceleri aktif bir şekilde tutsak etme gücü verdiğini (2. Korintliler 10:5) değil, aynı zamanda Tanrı’nın tüm insanların nihai gerçeklik hakkındaki gerçeği bilmesini istediğini ve arzuladığını (1. Timoteos 2:4) beklememiz de gerekir.

Dolayısıyla eğer Phil, tüm insanların metafizik gerçeklik hakkındaki hakikati bilmesini arzulayan –ve Phil’in dikkatlice akıl yürütmesini (Yeşaya 1:18) ve sığ fikirler onu esir almadan önce düşünceleri aktif olarak onları mahkum etmeyi mümkün kılan (Koloseliler 2:8)– En Yüce Varlığın (Hakikatin Tanrısının) suretinde ve benzerliğinde yaratıldıysa, Phil’in metafizik inançlarından şüphe etmek için tek neden, onun olması gerektiği –ve olabileceği– kadar dikkatli olmadığının açık olmasıdır.

Ancak bu da liberteryen düşünme özgürlüğünü gerektirir –ki bu da Phil’in determinizm konusunda yanıldığı anlamına gelir.

Özgür Düşünme Argümanı birçok önemli metafizik gerçekliğe kapı açmaktadır. Bize, eğer bu derin felsefi meseleler hakkında gerçekten bilgi sahibi olabilecek türden yaratıklarsak, o zaman liberteryen anlamda düşünmekte özgür olmamız ve güvenilmez ön koşullar vasıtasıyla düşünmek üzere belirlenmemiş olmamız gerektiğini gösterir. Bu da yaygın ateist görüş olan güçlü natüralizmin yanlış olduğunu bize göstermekte ve Kutsal Kitap’ta tarif edilen Tanrı’ya –tüm insanların nihai gerçeklik hakkındaki hakikati bilmesini isteyen (1. Timoteos 2:4) gerçeğin Tanrısı’na (Yuhanna 14:6) işaret etmektedir.

Bunun üzerinde biraz düşünün. Mantıklı olma gücüne sahip olmanız, Tanrı’nın varlığının bir delilidir. Bunu göz önünde bulundurarak…

Akla uygun yaşayın (Yeşaya 1:18)*


Dipnotlar:

  • [1] Lewis, Miracles, s.15. Lewis quoted from J.B.S. Haldane, Possible Worlds (1927, reprint, New Brunswick, N.J.: Transaction Publishers, 2001).
  • [2] Victor Reppert, C.S. Lewis’s Dangerous Idea, s. 55
  • [3] Charles Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin: Including an Autobiographical Chapter, ed. Francis Darwin (Cambridge: Cambridge University Press, 2009), s. 316.
  • [4] Örn. Descartes’in Kötü Cin’i. (çev. notu)

(*) Referans verilen tüm ayetler Kitab-ı Mukaddes’in çağdaş çevirisinde alınmıştır. Yeşaya 1:18 ayetinde ise Türkçe çevirilerde okura yansımayan husus ise, burada kullanılan İbranice ifadenin muhakeme etmeye (İngilizce reason together) atıfta bulunmasıdır.


Dr. Tim Stratton – “The Free-Thinking Argument for Beginners“, (Erişim Tarihi: 02.01.2024)

Çevirmen: İbrahim Yeşua Özçelik

Yeşua Özçelik, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Jeofizik Mühendisliği alanında lisansüstü eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi’nde Din Felsefesi üzerine lisansüstü çalışmalarına devam etmektedir. Din felsefesi, zihin felsefesi, metafizik, Hristiyan ilahiyatı, tarihsel İsa başlıca ilgi alanlarıdır.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Öncül Yazar ve Çevirmenlerinin 2025 Yılı İçin Kitap/Film Önerileri

Sonraki Gönderi

Söylentilerin Epistemolojisi – Katherine Furman

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü