Analitik Marksizm Üzerine On Not – Taner Beyter

//
2149 Okunma
Okunma süresi: 5 Dakika

Analitik Marksizm kimileri için Marksizm’in ‘neredeyse’ toptan reddi kimileri içinse radikal bir güncelleme anlamına geliyor. Bu yöndeki tartışmalar geçmişte bir dönem yoğun bir şekilde tartışılmış olsa da günümüzdeki entelektüel önemi hala varlığını koruyor.

  • 1) Rawlsçı teori ve egaliteryan eğilimlerin 1970’lerde siyaset felsefesi tartışmalarında yarattığı etkinin Analitik Marksizm’in doğuşu için gerekli olan ilginin büyümesine katkı sağladığını varsaymak mümkün görünüyor. Böylesi yeni yaklaşımların doğuşu “durduk yere”, “tartışmasız” entelektüel ortamlarda zor görünüyor. Bilhassa liberal ve muhafazakar eğilimlerin epey yer tuttuğu anglo-sakson dünyasındaki entelektüel çevrelerde, Marksist temalara yönelik ilginin kendiliğinden başladığını varsaymamız zor görünüyor.
  • 2) Analitik felsefe geleneğinin siyaset ve ahlak felsefesi, neoklasik iktisat, formel mantık ve çağdaş oyun kuramı gibi programların kesişim noktasını Marksizm külliyatı ile birleştirme girişimi bir hayli ilgi çekici görünüyor. Ancak bu kümeler içerisinde diyalektik materyalizm ve emek-değer kuramı gibi Marksizm’in temel ilkelerinin yer almayışı var olan tartışmaların ana kaynaklarından biridir.
G.A.Cohen (1941-2009)
  • 3) Bir çok açıdan G.A.Cohen’in 1978 yılında yayımlanan “Karl Marx’s Theory of History: A Defence” adlı kitabı Analitik Marksizm’in doğuşu olarak kabul edilir. Bu büyük oranda doğru görünüyor; tarihsel materyalizm gibi Klasik Marksizm’in en temel ilkelerinden birini analitik yöntemle ele almak daha önce denenmemiş bir şeydi. Diğer yandan burada bir savunu söz konusuydu; yani yazar açıkça Marksizm’e ait bazı temel iddiaları savunma amacındaydı. Bu savunu zamanla Marksizm’in bazı temel ilkelerini tekrar ele almak ve gerekirse toptan güncellemek yönünde bir yola girmişti. Bu yol üzerinde John Roemer, Erik O. Wright ve Jon Elster gibi isimler de farklı konu başlıkları üzerinden Analitik Marksizm grubuna dahil olacaklardı. Ancak analitik felsefe temelinde neoklasik iktisat ve Marksist değer kuramının eleştirisini savunan Sraffacılık kimileri için Analitik Marksizm’in erken dönem doğumuna işaret eder. (1) Ancak bu yaklaşım için iktisadi argümanların öncüsü olarak John Roemer’a işaret etmek yerinde olacaktır, o sömürü kavramı ile en çok ilgilenen Analitik Marksist olarak görülebilir. Birçok yorumcunun ifade ettiği gibi Roemer, Morishima’nın Marksist ekonomiye dair matematiksel yorumuna dayanarak, matematiksel bir metod ile Marksizm’i çağdaş bir bilime çevirmeye çalışmıştı. Başyapıtı olarak görülebilecek kitaplarından birinin ismi gayet açıktı: ‘Analytical Foundations of Marxian Ekonomic Theory’ (1981).
John Roemer (1974-…)
  • 4) Analitik Marksizm’in Marksizm’in bir biçimi olup olmadığı uzun süre tartışıldı. Bu tartışmaların bir kısmını ben de Türkiye’de yaşadığımı söyleyebilirim. Roemer bu konuda şöyle söylemektedir; “Öyle olması gerektiğinden emin değilim, fakat bu isimlendirme (Analitik Marksizm) en azından bazı temel arayışlarda Marx’tan esinlenildiğini ifade eder.” (2) Bende dahil olmak üzere bir kesim Analitik Marksizm’e dair bu isimlendirmeden rahatsızlık duymuyor; Marksizm’in izlerinin çok açık olduğu bir araştırma programı ve diğer yaklaşımlara oranla (anarşizm, liberalizm vb.) sosyalizmle en nihayetinde bir tür yoğun ilişki içinde olma söz konusu. Sosyalizm oldukça geniş bir siyasi yelpazedir ve bu yelpazenin bir kısmında Analitik Marksizm’in bulunması oldukça anlaşılır geliyor bana. Marksist ekonomi-politik ve emek-değer kuramının reddi bu yaklaşımı yelpaze dışında görmemiz için yeterli değildir, olsa olsa klasik Marksizm’in temel iddiaları ile tam anlamıyla bir uyuşma olmadığına işaret edilebilir.
  • 5) Benzer köklerden ve temalardan beslenseler dahi Analitik Marksizm ile Rasyonel Tercih Marksizm’i (RTM) aynı şey değildir ve birbirlerine indirgenemezler. Analitik Marksizm çok daha geniş bir çerçeve ile ilgilenmektedir, RTM ise bireycilik, rasyonel tercih kuramı gibi konulara odaklanmakta olup Althusserci yapısalcılığa bir tepkiydi. RTM ile ilgili çalışmalara bakmak için Elster’in Ekşi Üzümler adlı kitabı iyi bir başlangıç olacaktır.
  • 6) Kimileri için Analitik Marksizm bir zaman sonra sömürü kavramı üzerinden etik temellerde bir tartışma düzleminde varlığını sürdürmüştür. Böylesi bir değişimin motivasyonlarından biri Nozick gibi akademik anlamda önemli çalışmalarıyla bilinen liberteryen-ancap-minarşist çevredeki isimler ile girişilen tartışmaların entelektüel zeminiydi; bir tür Sosyalizm savunusu söz konusu olabilir. Bu tartışmaların yönünü etik bir yöne evrilmesinin sebebini, siyaset felsefesinin doğasında aramak anlamlı olacaktır. Bu etik ve normatif tartışmaların bitiş çizgisinde Analitik Marksizm için “Ütopik Sosyalizm” ile birçok benzerliği sahip olmak yer alıyordu. Etik olarak sosyalizmi savunmak ile sosyalizmin gerçekleştirilebilir oluşu arasında bizim tabirimizle “ontolojik bir boşluk” yer almaktadır.
Jon Elster (1940-…)
  • 7) Analitik Marksistlerin bir kısmının Demokratik Sosyalizm’e doğru evrildiğini iddia etmek için çok fazla empirik veriye ihtiyaç olmasa gerek. Nihai olarak kapitalist unsurlardan sosyalist unsurlara doğru bir sürekliliğe vurgu, ‘devrim’ ve ‘proleterya diktatörlüğü’ kavramlarına başvurmama, kapitalizm ile sosyalizm arasında nitelikten ziyade derece farkı olduğunu düşünme ortak unsurlar olarak görülebilir. (3) Bu durumun doğal bir sonucu olarak ‘sınıf siyaseti’ kavramı kaybolmuştur. Sınıfların gelir farklılaşması üzerinden okunması bu bağlamda bir diğer önemli tartışma konusudur.
  • 8) Analitik Marksizm’in entelektüel değeri anglo-sakson akademi ile sosyalizmi siyaset, ekonomi ve ahlak başlığı altında hiç olmadığı kadar yakınlaştırması olsa gerek. Diğer yandan çağdaş modellemeler ve disiplinler ile sosyalist araçları birleştirme girişimi de değerli görünmektedir.
  • 9) Eğer bir önceki tespitimiz doğru ise sosyalizmin nihai amaçlarından biri kapitalizmi hizaya sokmak, insanlaştırmak ve onu bir nihai olarak “gerçekleştirmekten” fazlası olmayabilir. Bu yönde bir bakış sosyalizmi, kapitalizmin derece olarak bir üst aşaması görecektir, Leninist olarak değil.
  • 10) Analitik Marksizm ile Klasik Marksizm arasında en temel benzerlik tarihsel materyalizmin savunusu, en temel ayrım ise emek-değer kuramı olsa gerek. Birkaç isim hariç Analitik Marksistlerin çoğu emek-değer kuramını savunmamaktadır, hatta bazıları marjinal değer/fayda kuramını savunmakta bir beis görmemektedir.

İleri Okuma:

Kaynakça:

(1) Bertram, C. (2008) ‘Analytical Marxism’, J. Bidet and S. Kouvelakis (ed.), Critical Companion to Contemporary Marxism, Leiden, Holland:Brill, s.123,dn.1.

(2) Roemer, J.E. (ed.) (1986) Analytical Marxism, Cambridge: Cambridge University Press, s.4.

(3) Marco. B., (2015) Marksist İktisat Kılavuzu, ed.İbrahim Yıldız, Dipnot Yayınları, Ankara, s.39.

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Evrimsel Çürütme Argümanları – Talha Gülmez

Sonraki Gönderi

Tufan Kıymaz – Salgın Günlerinde Felsefenin İşlevi ve Değeri – 1

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü