Kuzey İrlanda’daki Katolikler ve Protestanlar çoğunlukla birbirlerinden ayrışırlar; kimi mahalleler dikenli tellerle bölünmüş durumdadır, ki bu dini inançlar arasındaki derin tarihsel çatışmaları yansıtmaktadır. Kuzey İrlanda’nın 1,87 milyonluk nüfusunun yüzde doksanı Protestan Hristiyandır; bir zamanlar bu ülkedeki büyük çoğunluk olan bu grup şimdilerde Katoliklerden birazcık daha fazla sayıdadır. Fakat söz konusu bu mezheplerin üyeleri, bölgedeki mezhepsel şiddeti sona erdirmeyi amaçlayan 1997 tarihli barış anlaşmasının üzerinden onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen hala bölünmüş durumda.
The New York Times, Kuzey İrlandalı politikacıların en azından son zamanlarda bir konu başlığı üzerinde hemfikir olduklarını bildiriyor: Kürtaj yasağı.
Kuzey İrlanda nüfusunun %65’i kürtajı destekliyor olsa bile, annenin hayatını tehlikeye atmadığı sürece hamileliği sonlandırmak bu ülkede yasa dışıdır. Bunun bir sonucu olarak da kürtaj yaptırmak isteyen kadınlar genellikle kürtajın yasal olduğu İngiltere’ye gider.
Fakat düşük gelir seviyesindeki kürtaj hastaları üzerine yaptığım araştırmaların gösterdiği üzere; kürtaj masraflarını herkes karşılayamamaktadır. Bu ifade, sınırlayıcı kürtaj yasaları nedeniyle en yakın kliniğin kilometrelerce uzakta olabileceği anlamına geldiği Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kadınlar için de geçerlidir.
El Yakan Kürtaj Fiyatları
2017’de yapılan bir çalışmada; İrlanda, Kuzey İrlanda ve Man Adası‘nda insanların ödeyecek maddi durumlarının olmadığı kürtaja erişmelerine yardımcı olan hayır kurumlarının kürtaj fonlarından mali yardım alan 2.300’den fazla hastanın verilerini inceledim.
Her ne kadar, İrlanda Cumhuriyeti 2018 yılından Mayıs ayında kürtajı yasallaştırmış ve Kuzey İrlanda’yı Britanya Adaları’nda kürtaj yasağı uygulayan tek ülke olarak yalnız başına bırakmış olsa da, araştırmamız kürtajın her iki ülkede de yasa dışı olduğu zamanlarda yapılmıştır. Modelimiz için ortalama kürtaj masrafı 585 ABD Doları iken, hastaların prosedür için ödeme yapmak üzere elden çıkarabileceği yalnızca ortalama 307 doları vardı. Kürtaj yaptırmak isteyenler bu grubun yüzde %84’ü bekar, %34’ü 21 yaş ve altı ve %8’i reşit değildi. Her birinin ortalama iki çocuğu vardı. İşaret ettiğimiz bu profil, bizim de verilerini incelediğimiz ABD’de bulunan yaklaşık 4.000 kürtaj fonu hizmeti alıcısının profiliyle mukayese edilebilir. ABD’de kürtaj ulusal olarak yasal olmasına rağmen kimi eyaletlerde epey kısıtlıdır.
İncelediğimiz bu profiller üzerinde birçok benzerlikler tespit ettik. Amerikalı kürtaj yaptırmak isteyen kişilerin, ortalama maliyeti 1775 dolar olan kürtaj maliyetine ayırabilecekleri ortalama 422 doları vardı. Onlar da genç ve iki çocuklu bekar ebeveynlerdi. Kürtaj yaptırmak isteyen bu düşük gelir düzeyindeki Amerikalılar, ortalama olarak 140 mil yol etmek zorunda kalmışlardı.
Yoksulları Cezalandırmak
ABD aile planlaması politikasında yapılan son değişikliklere baktığımızda; Kuzey İrlanda ve ABD arasındaki bir başka paralellik gün yüzüne çıkmaktadır: Üreme sağlığı politikası üzerindeki din etkisi. Planned Parenthood (Planlı Ebeveynlik), Ağustos ayının ortalarında Title X tıbbi cihazlarının da kürtajda kullanılmamasına dair yeni düzenlemeden dolayı, düşük gelir düzeyindekiler için Nixon dönemi aile planlaması programı olan Title X’ten çekildiğini duyurdu.
Title X fonları kürtaj hizmetlerinde ödeme için hiç kullanılmadı. Fakat Trump hükümeti, diğer üreme hizmetlerine ek olarak kürtaj hizmeti sunan kurumlara ayrılan fonu ortadan kaldırarak, milyonlarca düşük gelir düzeyindeki Planned Parenthood’luyu aile planlaması hizmetinden mahrum bırakabilir. Yeni kanun, yasal kürtajı mümkün olduğunca zorlaştırmaya yönelik Hristiyan aktivistler ile kanun yapıcılar tarafından desteklenen geleneksel bir Amerikan çabasının parçası olmaktan ibarettir.
Yeni Title X kanunu, federal doların kürtaj masraflarını ödemesini engelleyen 1976 tarihli Hyde Yasa Değişikliği‘ne dayanıyor. Sağlık sigortası için Medicaid benzeri programlara güvenen düşük gelirli kadınlar, kürtaj için ceplerinden ödeme yapmalıdır. Yani yeme içmeye gidecek parayı kürtaja ayırmalıdırlar. Araştırmalara göre, bir çoğu kürtaja erişmeyi başarırken, nihayetinde kimi yoksul Amerikalı kadınlar kendi istekleri dışında istenmeyen gebeliklerle yaşama devam ediyordu.
Sakinlerinin %76’sının kendisini Hristiyan olarak tanımladığı ABD’nin güneyindeki muhafazakar bölgede yer alan birçok eyalet, başvuru yapanların, kürtaj kararları üzerine “düşünmesi” için üç güne dek uzanan bir bekleme süresi talep ediyor. Pratik olarak bunun anlamı, kliniğe iki kere daha zorunlu fiziksel seyahat ve her seferin eklenen yeni tıbbi maliyetler demektir.
Yaptığım son çalışma; 48 saatlik bir kürtaj bekleme süresinin olduğu Tennessee’nin dağlık Appalachian bölgesindeki kürtaj yaptırmak isteyenlerin, çocuk bakımı ve ulaşım hizmeti sağlamadaki problemlerin yanı sıra maddi olarak ve kişisel açıdan epey zorlandıklarını tespit etmiştir. Appalachia zaten sağlık hizmetlerine erişimin riskli ve zor olduğu kırsal ve ücra bir bölgedir. Bu açıdan bakıldığında 48 saatlik bekleme süresi, muhtemelen, yasal kürtajı kimileri için erişilemez kılmaktadır.
Sağlık Politikalarındaki Dini Etki
Avrupa’daki birçok toplumun, Amerikan Güney’i ve Kuzey İrlanda gibi ağırlıklı olarak Hristiyan olduğu söylenebilir. Ama bu ulusların çok azı dini ideolojinin üreme sağlığı yasalarını etkilemesine izin vermektedir. Pew Araştırma Merkezi’ne göre, Fransa’da yaşayan insanların %60’ı kendini Hristiyan olarak tanımlarken bu ülkede kürtaj yasaldır; ve Fransızların %80’i bu uygulamayı her veya çoğu durumda desteklemektedir. Yine bir Pew anketine göre; Portekiz’de %60, İtalya’da %65 ve İspanya’da %72‘lik bir halk desteğiyle yasal kürtaj, Batı Avrupa genelinde de benzer şekilde kabul görmektedir; ki bu ülkeler çoğunlukla Katolik‘tir.
Geçmişte prezervatiflerin bile yasak olduğu Katolik İrlanda, geçtiğimiz günlerde ilk üç aylık dönemde kürtajı yasallaştırmak için oylamaya gitti. Bu kritik karar, düşük yaptıktan sonra kürtaj talebi reddedilen 31 yaşındaki bir kadının ölümü sonucu gündeme gelmeye başladı.
Bulgulara-dayalı Sağlık Politikaları
İrlandalı seçmenlerin kürtaj yasalarını Katolik öğretileri aleyhine bir şekilde modernize etme yönündeki istekleri, araştırmamın açıkça ortaya koyduğu şu gerçeğe işaret etmektedir:
Bilimsel bulgulardan ziyade ideolojiye dayalı olan üreme sağlığı politikaları, halka hizmet etmemektedir.
Yapılan araştırmalar, ülkelerdeki kürtaj yaptırma oranları, kürtajın yasallığı her ne olursa olsun benzer olduğuna işaret ediyor. Bundan dolayı da; kürtajı yasa dışı veya erişilemez kılmak, genel anlamda konuşursak kadınların kürtaj yaptırmasını engelleyememektedir. Kürtaj yaptırmak isteyen zengin ve yeterli kaynaklara sahip kişiler, kısıtlayıcı kürtaj yasasının önlerine koyduğu maliyetlerin ve diğer engellerin üstesinden kolayca gelecektir. Kürtaj yaptırmak isteyen yoksulların ise güvenli olmayan, hatta ölümcül olan uygulamaların peşine düşme ihtimali ise çok daha yüksektir. Latin Amerika’da yapılan araştırmalar bu ifademizi doğrulamaktadır. Toplumsal olarak muhafazakar, ağırlıklı olarak ise Katolik lan söz konusu bu bölge, dünyanın en kısıtlayıcı kürtaj yasalarına sahiptir. Ve tabi ki bunun yanı sıra en yüksek orandaki gizli kürtaj oranlarına da.
Dini özgürlük tüm özgür toplumlarda kritik öneme sahiptir; dini inanç da birçok insan için hayati önemdeki bir huzur kaynağıdır. Fakat elimizdeki bulgular, üreme sağlığı söz konusuysa dinin bir nimet olmak ziyade; yük olabileceğini gösteriyor.
Gretchen E. Ely– “When religious ideology drives abortion policy, poor women suffer the consequences“, Erişim Tarihi: 17.10.2021)
Çevirmen: Taner Beyter