Geçtiğimiz Cumartesi, “the Unbelievable?” (İnanılmaz) podcasti, Cosmic Skeptic (Kozmik Kuşkucu) ve Cameron Bertuzzi arasında olumsallık argümanını (Tanrı’nın Varlığı üzerine) [1] konu alan bir tartışmaya ev sahipliği yaptı. Bu da beni argüman üzerine başka bir yazı yazmayı düşünmeye itti, bu yazıda yalnızca olumsal kozmolojik argümanında gördüğüm bazı problemleri listeleyecek ve tartışacağım.
Argümanın Ana Hatları
- 1. Bir olumsal varlık (eğer varsa, var olamayabilecek, varlığa gelemeyecek ya da var olmaması mümkün olan bir varlık) vardır. (çev.not: olumsal; şartlı, varlığı başka bir şeye bağlı olan, kendi kendinin var olma sebebi olmayan varlık. Varken, var olmaması mümkün olan, zorunlu bir varlık olmayan varlık.)
- 2. Bu olumsal varlığın varlığına dair bir sebep veya açıklama vardır.
- 3. Bu varlığın nedeni veya açıklaması, olumsal varlığın bizzat kendisinden başka bir şeydir.
- 4. Bu olumsal varlığın var olmasına neden olan veya onun varlığını açıklayan şey, ya yalnızca başka bir olumsal varlık olmalıdır ya da koşulsuz (zorunlu) bir varlık olmalıdır.
- 5. Tek başına olumsal varlıklar, bir olumsal varlığın varlığı için tamamen yeterli bir nedensel izah veya açıklama sunamaz.
- 6. O halde, koşullu varlığın var olmasına neden olan veya onun varlığını açıklayan şey, koşulsuz (zorunlu) bir varlık olmalıdır.
- 7. Öyleyse, bir zorunlu varlık (var olmaması düşünülemeyen, varsa var olmaması mümkün olmayan varlık) vardır.
- 8. Evren, olumsaldır.
- 9. Dolayısıyla zorunlu varlık, evrenin kendisinden başka bir şey olmalıdır.
Benim Bu Argüman ile ilgili Soru İşaretlerim
Olumsallık argümanı ile ilgili her zaman aklımda olan sorun, geleneksel olarak biçimlendirildiği gibi, size bir evrenin veya olumsal realitenin açıklamasının neden teizmden beklendiğini söylememesidir. Teizmin neden bizimki gibi bir evreni öngördüğü açık değildir ve ayrıca Tanrı’nın neden fiziksel bir evren yaratacağı çok daha belirsizdir. Aslında fiziksel bir evren metafiziksel natüralizm için gerekli görülürken teizm tarafından görülmez Teizmde var olan herhangi bir şeyin, mesela evrenin tam tersini düşünebiliriz. Bunun anlamı şudur, teizm olumsal bir gerçekliği ön görse bile, fiziksel şeylerle dolu bir olumsal gerçekliği ön görmez. Tam bu noktada şöyle bir itiraz yükselebilir:
Olumsallık argümanının ana fikri – en azından çoğunlukla kullanıldığı şekliyle – teizmin bir olumsal bir gerçekliği öngörüp öngörmediğini sormak değildir. Ana fikri kaçırıyorsun!
Ama ana fikri kaçırdığımı sanmıyorum, aksine bunu söyleyen kişi ana fikri -benim ana fikrimi- kaçırıyor. Söylemek istediğim, benim ana fikrime göre eğer kişi ön görü içermeyen böyle bir argüman öne sürerse bunu çok ciddiye almak zordur; çünkü bir hipotezi gerçekliğe karşı test etmemiz gerekir.
Olumsal argümanıyla ilgili yaşadığım ikinci problem, argümanı sonsuz paralel evrenlere uygulamakla ilgilidir. William Lane Craig, “Sonsuz paralel evrenlerin, var olmamak yerine niçin var olduğunu sorabiliriz.” demişti. Bir mesele de paralel evrenlerin içindekilerin hangi kısmının zorunlu gerçeklik olup olmadığını nasıl anlayabileceğimizin basit olmamasıdır. İkinci olarak, sonsuz bir paralel evrenin neden daha fazla açıklamaya ihtiyacı olacağı da açık değildir. Buna, Tanrı’nın evrenin devamını sağlayan şey olabileceği şeklide itiraz edilebilir. Bununla birlikte, her şeyin devam ettirici bir nedene ihtiyacı olduğunu söylemek yanlıştır, ya da en azından böyle düşünmemiz için bir sebep verilmesi gerekir. Dahası, eğer teizm doğruysa, Tanrı evreni devam ettirmeyi her an bırakabilir. Ancak natüralizme göre, evreni var olmaya devam etmekten alıkoyacak hiçbir şey yoktur.
Bu argümanla ilgili üçüncü problemim, argümanda yer alan zorunluluk kavramıyla ilişkilidir. Açıkçası, evrenin var olmaması mantıken mümkündür ve aynı şekilde bu Tanrı için de geçerlidir. O halde, olumsallık argümanının savunucusu, tüm argümanın temelini oluşturan farklı bir zorunluluk kavramını varsaymaktadır. Zorunluluk kavramı, metafiziksel zorunluluk kavramı olarak da bilinir. Metafiziksel zorunluluğun ise fiziksel ve mantıksal zorunluluk arasında bir konumda yer aldığı kabul edilir. Ancak, böyle bir şeyin ne kadar anlamlı olduğundan ve metafiziksel zorunlulukların gerçekten de var olan şeyler olabileceğinden emin değilim. Metafizik zorunluluğa dair verilen tipik bir örnek, “3 = 5 kesinlikle yanlıştır.” gibi şeyler söylemektir. Bunu kabul etmiyorsanız, bu kabul etmeyişinizin sebebi metafiziksel zorunlulukların mantıksal zorunluluklar olduğunu düşünmenizdir. (veya metafiziksel zorunluluk mantıksal zorunluluğa denk olduğunu düşünmeniz.)

Bu argümanla ilgili dördüncü problemim şu ki bu argüman ya karşıt *’sorular için yalvarır’ ya da ilahi olmayan nesneler problemini göz ardı eder. O da şudur: Tanrı neden bir şey yaratsın ki?! Natüralizm, somut gerçekliğin Tanrı’nın bir parçası olmamasını gerektirirken Teizm bunu gerektirmez! Gerçekten de ilahi olmayan nesneler (PONGO) problemi, olumsallık argümanının uğursuz ikizidir. Bazı teistlerin bu problemi komik bulduğunu ve saçma olduğu konusunda ısrar ettiğini gördüm. Tam tersine, PONGO konusunda saçma olan bir şey yoktur. İnsanların “Tanrı niçin hiçbir şey yaratmasın ki?” diye sorması oldukça normaldir. Aslında kimileri için bu soruyu SORMAMAK saçma olurdu.
Olumsallık argümanı ile ilgili beşinci problemim yeter sebep ilkesi ile ilgili. PSR, her olumsal şeyin varlığının bir açıklaması olduğunu söylüyor. Ancak bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum. Her bir şey için bir açıklama talep etmenin mantıklı olup olmadığını bilmiyorum, özellikle de ebedi olarak var olan şeyler için. (Bu PSR’yi aşırı açıklayıcı yapardı) [2 Biri çıkıp PSR’nin doğru olduğunu düşünmenin sezgisel olduğunu söyleyebilir, ancak çoğu şeyin bir açıklama gerektirdiğini düşünmek de sezgiseldir (tabi ki her şeyin değil). İma etmeksizin, sezgiye veya sağduyuya başvurmanın çok da ikna edici olması gerektiğini sanmıyorum. Bu noktada kapalı- fikirli veya ‘aşırı-şüpheci’ olmakla suçlanabilirim, ancak böyle olduğumu sanmıyorum. Aksine, dürüst davranıyorum ve PSR’nin doğru olup olmadığı hakkında hiçbir fikrim olmadığını itiraf ediyorum: Bilmediğim şeyleri biliyormuş gibi yapmıyorum.
Bu argümanla ilgili altıncı problemim, olumsal şeylerin bütünlüğünün açıklanmasına yönelik ihtiyaçtır. Öncelikle Tanrı’nın olumsal olup olmadığı açık değil; Tanrı’nın olumsal bir varlık olduğunu düşünen Richard Swinburne gibi bazı teistler var. İkincisi ve daha da önemlisi, tüm olumsal şeylerin bütünlüğü için bir açıklama talep etmek, “Kuzey Kutbu’nun kuzeyinde ne vardır?” veya “Sarı ses nasıl bir şeydir?” diye sormak gibi epey anlamsız ya da tutarsız olabilir.
Sonuç
Olumsallık Argümanında gördüğüm problemler yalnızca bunlar değil, ancak bunlar ilginç bulduğum problemlerden bazıları. Bazı apolojistler bu problemleri ikna edici bulmayabilir veya kümülatif etkilerini görmeyebilirler, ancak bu o kadar da umurumda değil. Apolojistler istediklerini düşünmekte özgürler. İtirazlarımı nakavt etmeye yönelik tasarlamadım, çünkü olumsallık argümanının, “nakavt edilebilecek bir argümanın” yakınında bir yerde olduğunu düşünmüyorum. Neticede birisi hala bu argümanı kabul etmeksizin Tanrı’nın var olduğuna inanabilir [3].
Notlar:
[1] Cosmic Skeptic söz konusu tartışmayı YouTube kanalında yayınladı. Takipçilerinden bazıları, “Teist Cameron, “kendi-nedeni olma” fikrinin saçma olduğunu söyledi. Eğer bu doğruysa, peki ya Tanrı ne olacak (Tanrı, kendi kendinin nedeni değil miydi?)?! ” Şah Mat mı? Epey zorlayıcı. Kendi kendinin neden olan bir şey ile nedensiz olan bir şey arasında fark vardır. İlki mantıksal olarak imkansızken ikincisi değildir. Cameron, Tanrı’nın kendi kendisinin nedeni değil, nedensiz olduğunu savunuyor.
[2] Apaçık olarak, başka bir açıklaması olmayan bazı olumsal varlıkların var olduğu, mantıksal olarak mümkün dünyalar vardır. Yani başka bir açıklaması olmayan varlıkların var olmasının mantıksal olarak imkânsız (tutarsız) olması diye bir şey yoktur.
[3] Bir argümandaki bazı öncüllerin yanlış olduğunu göstermeye gerek yok. Aksine, yapılması gerekilen tek şey, ya bu öncülün desteklenmediğini ya da bu öncül için verilen nedenlerin güçlü nedenler olmadığını göstermektir. Sonuç olarak, argümanın sağlam bir argüman olup olmadığı konusunda akla yatkın bir şüphe mevcut. Bu ilginçtir çünkü Hıristiyan apolojistler genellikle Tanrı’nın varlığına ilişkin argümanların tek başına veya topluca, Tanrı’nın var olduğuna inanmak için epistemik olarak zorunlu kılmadığını kabul ediyor. Buna ek olarak, Tanrı’nın varlığına yönelik argümanların kümülatif etkisi, bir kişinin Tanrı’nın var olmasının muhtemel olduğunu düşünmesi için bazı epistemik izinler verebilirken, kişinin Tanrı’nın var olduğuna doğrudan inanma hakkına sahip olup olmadığı pek açık değildir. (Bu argümanlarak dayanarak Tanrı’nın varlığına ulaşmak daha da güçsüz bir iddiadır.)
* soruya yalvarma safsatası: https://evrimagaci.org/bilimsel-tartisma-9-begging-the-question-soruya-yalvarmak-ya-da-circular-reasoning-dairesel-akil-yurutme-225
Jonathan David Garner- “Some more thoughts on the argument from contingency”, (Erişim Tarihi: 13.07.2020), Erişim Kaynağı: https://jonathandavidgarner.wordpress.com/2018/08/15/some-more-thoughts-on-the-argument-from-contingency/
Çevirmen: Taner Beyter
Çeviri Editörü: Beyza Nur Doğan