Satranç Spor Değil Oyundur. Peki Ama Aradaki Fark Ne? – David Papineau

1028 Okunma
Okunma süresi: 4 Dakika

Satranç ve briç spor mudur? Uluslararası Olimpiyat Komitesi, gerçekten de spor olduğunu düşündüğü için onları da su kayağı, squash ve halat çekme gibi marjinal sporlar ile beraber yaz oyunlarına dahil ediyor. Ne satranç ne de briç henüz kayda değer bir konumda olsa da bu sporlar ile ilgili kurumların yönetim organlarında yer alanlar bunun için çabalıyorlar.

Yine de bana göre, bırakın dahil edilmeyi, satranç ve briç seçilebilir bile olmamalıdır. Onlar oyundur, spor değil. Onların gereksinimleri birbirinden farklıdır. Tenis ve golf gibi birçok aktivite hem spor hem de oyun olsa dahi, sörf veya kayak gibi birçok oyun olmayan sporlar ve satranç, briç, “snakes and ladders” gibi spor olmayan oyunlar da vardır.

Bir zamanlar Ludwig Wittgenstein, bir dizi zorunlu ve yeter koşullu kavramlar dizisi olmaksızın, kimsenin oyunları tam olarak tanımlayamayacağını ve kuramayacağını ileri sürmüştü. Onun, Kanadalı filozof Bernard Suits‘in The Grasshopper: Games, Life and Utopia (1978) adlı kitabını okuyacak kadar yaşayamaması epey üzücü, bu kitap Wittgenstein’ın açık ve belirgin tanımlanamazlık itirazına şöyle cevap veriyordu;

“Lüzumsuz engellerin üstesinden gelmek için kurulan istemli girişim.”

Suits’in bu fikrine göre tüm oyunlarda üzerinde anlaşmaya varılmış bazı hedef durumlar vardır – snakes and ladders’de son kareye ulaşmak veya golfte deliğe topu sokmak gibi -, aynı zamanda bazı şeylere keyfi olarak izin verilir veya yasak konur – örneğin snakes and ladders’de yukarı değil aşağı hareket ettirmelisiniz; veya golf oynarken topu belli kurallara göre itmelisiniz ve serbest bölgeye düşürmemelisiniz gibi.

Bir oyun için burası can alıcı önemde görünüyor. Ne var ki, Suits tüm sporların oyun olduğunu iddia ettiğinde nispeten daha az sağlam bir zemindedir. Mesela golf ve tenis gibi katı kurallara sahip sporlar Suits’in oyun tanımına uyarken, bu tanım kayak ve sörf gibi daha gevşek kurallı aktivitelerde sorun yaşamaktadır. Bu durumda o, söz konusu bu sporların, daha rekabetçi kurallara sahip versiyonlarına odaklanarak onları açıklamaya çalışıyor. Ancak sırf eğlence için sörf veya kayak yapmaya ne demeli? Çoğu insan için onları oyun yapacak bir kural olmasa bile, onlar hala spordur.

Ludwig Wittgenstein (1889-1959)

Sporun değeri söz konusu olduğunda Suits’in kurallara yaptığı vurgu onu biraz yoldan saptırır. Tüm diğer oyunlarda olduğu gibi, onunda fark ettiği sporun can alıcı noktası, üzerinde hem fikir olunan hedeflerin önünde bazı “gereksiz engeller” sorununun olmasıdır. Ancak bu pek ikna edici değil. Söylemek istediğim, eğer bir şey yapılmaya değer değilse, zorlaşmış olması bir şey değiştirmez. Spor gereksiz engelleri aşmaktan daha fazlasını içeriyor olmalı.

Sporda asıl can alıcı olan şey, kişinin fiziksel yetilerini kullanmasıdır. Fiziksel performansın ihtişamı, insan doğasının içkin, kemikleşmiş bir özelliğidir. İnsanlar fiziksel yetilerini geliştirmek ve kullanmaktan zevk alır. Ben sporun, fiziksel yetilerin sergilenmesini mümkün kılan herhangi bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim. Mesela söz konusu spor, tenis gibi bir oyun olsa bile, bu işin değeri oyunun yapısında değil fiziksel yetilerde yatar. Örneğin teniste topa çaprazlamasına vurabilenler, mevcut kuralların üstesinden gelerek puan kazandırdıkları için değil takdir edilesi yetenekler oldukları için iyidir.

Buna ek olarak günlük fiziksel aktivitelerimizden kaç sporun doğduğunu görmek epey dikkat çekicidir. Örneğin kürek çekme yeteneği geliştikçe bu bir spora dönüştü, ya da okçuluk, eskrim, rodeoculuk, çıplak elle balık yakalama, köpeklere komutlar verebilmek veya trailer-truck reversing gibi aktivitelerde yakın zamanda organize sporlara dönüşecek. Hızlı kürek çekme kabiliyetiyle övünen birinin diğer insanlardan daha hızlı kürek çekip çekemeyeceğini görmeyi istemesi doğal bir eğilimdir.

Bu nedenlerden dolayı satranç ve briç spor değildir. Belli parçaları hareket ettirirken veya kartlarla oynarken fiziksel enerji harcandığını iddia edebilirsiniz, hatta hareket etmeksizin hedefi vurmaya çalıştığımız sporlardan bile daha fazla enerji harcandığını. Ama yarışmacıların iyi olmaya çalıştığı şey bu değil ki.  Kolsuz bir satranç veya briç oyuncusunun, kendi adlarına nasıl oynanılacağına dair başkalarına talimat vermesi de aynı şeyi ifade ederdi. Eğer sizin yerine hedef alması ve tetiği çekmesi için birini ayarladıysanız siz bu ateş etme yarışmasında rekabet etmiyorsunuz demektir. Spor, satranç ve briçte yer almayan bir şekilde fiziksel bir yeti gerektirir.

David Papineau (1947-…)

Tabii ki bu söylediklerimiz, spor olmayan oyunların hiçbir değeri olmadığı anlamına gelmez. Sözünü ettiğimiz bu değer, sporda da olduğu gibi fuzuli engelleri aşmaktan daha fazlasıdır. Birçok oyun için asıl mesele snakes and ladders gibi zar veya rulet gibi kumar oyunlarında olduğu gibi rastlantısal bir heyecan yaratmaktır. Ve tabi ki takdire şayan zihinsel yetilerin kullanımını gerektiren birçok başka oyun da vardır.

Satranç ve briç gibi oyunlar, kendi oyuncularından göze çarpan özel bilişsel yetiler isterler. Az çok satranç bilen herkes, şampiyonlarda çoğu zaman görülen doğaüstü derecede göz alıcı yetenekler olduğunu bilir. Ve ben, gençken şehir düzeyinde briç oynayan biri olarak kendim, ileri derecede iyi briç oyuncusu olan rakiplerimin epey güzel akıl yürütme ve yaratıcılık performansları sergilediğini söyleyebilirim.

Bu nedenle kimse için satranç ve briç hayranlığımdan vazgeçemem. Bunlar üst düzey bilişsel yetiler gerektiren aktiviteler olsa bile spor değildir.

David Papineau- “Chess is not a sport but a game. So what’s the difference?” (Erişim Tarihi:07.06.2020), Erişim Kaynağı: https://aeon.co/ideas/chess-and-bridge-are-games-that-don-t-belong-in-the-olympics

Çevirmen: Taner Beyter
Çeviri Editörü: Can Kalender

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Nasıl Oldu Da Felsefe Sözlü Kültürlerin Bilgeliğini Küçümsedi? – Justin E. H. Smith

Sonraki Gönderi

Tufan Kıymaz – Salgın Günlerinde Felsefenin Rehberliği – 3

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü