Pop Müzik Sanat Mıdır? Theodor Adorno ve Modern Müzikle Savaşı – Sam Murphy

Theodor Adorno popüler müzik formlarının büyük bir eleştirmeniydi. Peki öne sürdüğü felsefi argümanı, bugünün standartlarına uygun mudur?

/
2290 Okunma
Okunma süresi: 10 Dakika

Theodor Adorno sonrasında felsefeci olan hevesli bir besteciydi. Söz konusu müzik felsefesiyken işin içinde parmağının olması şaşırtıcı değildir. Konu müzik tartışmaya geldiğinde geleneksel estetik oldukça katıdır ve genellikle onaylayıcı değildir. Ünlü filozof Immanuel Kant birçoklarınca estetik konusundaki en etkili filozof olarak alkışlanır. ‘Yargı Yetisinin Eleştirisi’ kitabında tüm enstrümantal müziklerin güzel ancak nihayetinde önemsiz olduğunu savunmuştur.

Birçok açıdan, Theodor Adorno müziğin saygı değer bir sanat biçimi olma potansiyelini destekleyerek Kant’ın müzik konusundaki duruşuna bir antitez olarak hareket etmektedir. Kendi deneyimleri aracılığıyla müziğin sahip olabileceği güzelliği ve anlamı görmüştür. Ne var ki, Estetik geleneğini bozduğuyla aynı şekilde kendi katı kurallarını uygulamıştır. Adorno için değerli müziğin son durağı 1910’lardaki klasik müzikti.

Photograph of Richard Wagner by Chevalier Luigi Bernieri, 1881, via the National Portrait Gallery.

Müzik felsefesi genellikle klasik müziğin doğasıyla ilgilenir. Caz ya da pop müzik gibi daha güncel müzikal türlerle fazla ilgilenmez. Estetik içinde ‘ciddi’ ve ‘popüler’ müzik arasındaki ayrım hakkında birçok tartışma vardır. Şimdiden klasik müziği pop müziğin aksine ‘ciddi’ olarak karakterize eden elitizmi görebiliriz.

Buradaki fikir, ‘popül’ müziğin bir şekilde müzik sanatını zedelediğiydi. Bunun nedeni şarkı sözlerinin eklenmesi, düşük müzikal nitelikler ya da toplumun ‘popüler’ müzikten eğlenme şeklinin bir sonucu olabilir.

Neden Adorno Popüler Müzik Konusunda Bu Kadar Olumsuzdu?

Theodor Adorno için ‘popüler’ müziğin eleştirisi dinleyicileri için sahip olduğu işlevden kaynaklanır. Popüler müziğin yalnızca ‘standardizasyon’ ile karakterize edilebileceğini iddia etmiştir. Adorno ünlü ‘Popüler Müzik Üzerine’ makalesinde şarkılardaki mısra-geçiş-nakarat yapısının donuk doğasına vurguda bulunmak istedi. Bu, popüler müzikten yeni olan hiçbir şeyin üretilemeyeceği anlamına gelir. Adorno, popüler müziğin sanat tüketimimizi mahvettiğini hissediyordu. Müziğin bu standardizasyonunun müziğin kapitalist toplumdaki dağılımının bir sonucu olduğuna inanmaktaydı.

Theodor Adorno in 1968, via The New Statesman

Adorno makalesinde bu standardizasyon aracılığıyla duyduğumuz müziği halihazırda ‘önden tüketmiş’ olduğumuzu ortaya çıkarmaya çalıştı. Popüler şarkılardaki standart özelliklere bakmak için alıştırıldığımızdan ötürü bu şarkıları dinlerken ne bekleyeceğimizi zaten biliyoruz. Adorno için bu popüler müziğin klasik müzikle karşılaştırıldığında duygusal ve entelektüel bir güce sahip olma konusunda başarısız olması anlamına gelir. ‘Popüler’ şarkılarda beklenmeyen hiçbir şey olamaz. Bundan farklı olarak, klasik müzik dikkat verilerek dinlenmek için yapılır ve her nota parçanın bütünü için önem arz eder.

Adorno’nun popüler müziği ele alışı şarkıları bugün nasıl algıladığımızla oldukça çelişkili görünüyor. Sözde ‘popüler’ müzik insanların hayatlarında anlamlı bir öneme sahip. Sadece çiftlerin düğünlerindeki ilk dansta hangi şarkının çalacağı konusuna ne kadar önem verdiklerine bakın. Ek olarak, eğer bir tür değere sahip olmasaydı insanlar yeni müzikler konusunda bu kadar heyecanlanmazdı! Adorno popüler müziği tamamıyla reddederken bir yerlerde yanlışlık yaptı.

Adorno’nun SavlarınınTarihi

Belki de Adorno’yu çevreleyen kültürel bağlamı dikkate alarak bakış açısını daha iyi anlayabiliriz. Adorno makalesini 1941’de yayımladı. Bu dönemde ‘popüler’ müzik swing, big band, caz ve country müzik benzerlerinin hakimiyeti altındaydı. O yılın en yüksek sıralamaya sahip orijinal şarkısı Glenn Miller’ın Chattanooga Choo Choo’suydu. Modern bir dinleyicinin bakış açısından dahi zamanın ünlü şarkıları arasında fark edilebilir bir benzerlik vardır. Bu kısmi olarak swing müziğin popülaritesinin hakimiyetinden kaynaklanmaktadır. Müzik endüstrisi rekor satışlar yapan başarılı bir formül olarak swing şarkılarını yeniden üretmeye çalışıyordu.

Bu swing müzik tamamen değerden yoksundur anlamına gelmez! Bununla beraber, swing müziğin çizelgelerdeki hakimiyeti Adorno’nun perspektifini anlamada güçlü bir unsur olabilir. Adorno’nun standardizasyon hakkındaki iddiaları zamanın müziğiyle eşleştirildiğinde modern bir bakıç açısından anlamlı görünüyor.

40’lardan bir swing şarkısı koyduğumda onu dinlerken ne bekleyeceğimi biliyorum. İtiraf etmeliyim ki çoğunluğu beni harekete geçirecek pek bir şey yapmıyor. Elbette bunu 21. yüzyılın müziğe bakış açısı önyargıyısyla yazıyorum. Swing müzik bugünün modasından epey bir farklıdır! 40’larda bir çok swing müziğin oldukça devrimsel kabul edildiğinden eminim. 40’lardan bazı swing şarkılarını dinlerken sanatsal değere sahip birçok eğlenceli şarkı örneği buldum. Örneklerim Metronome All-Stars’ın Buggle Call Rag’ini içeriyor. Yine de, şarkıların katı bir yapıyı takip ettiği noktası geçerliliğii koruyor ve dolayısıyla Adorno’nun değerlendirmesi anlaşılabilir.

Adorno’nun Caz Üzerine Görüşleri

Peki Adorno caz doğaçlamaları hakkında ne düşünüyordu? Sezgisel olarak, müzikte doğaçlama fikri standardizasyon şüphelerine ters görünüyor. Doğaçlama standardizasyon dışında her şey olabilir! Adorno bu konuda şunları söyledi: ‘’Caz müzisyenleri pratikte hala doğaçlama yapsalar dahi yaptıkları bu doğaçlamalar tüm bir terminolojiyi standart araçları açıklayacak şekilde ‘normalleştirdi’.’’ Adorno’nun burada varmak istediği şey, o zamanlar caz doğaçlamasının çeşitli yaygın licklerden(swingde bir nota) ve dizilerden oluştuğudur. Adorno’ya göre bu yanlış türden bir doğaçlamaydı. Caz sanatçılarının doğaçlama yapmadığını hissediyordu. Onlar yalnızca aynı ritimleri ve melodileri çeşitli şekillerde kusuyordu.

Adorno’nun iddiaları tarihsel bağlamla beraber düşünüldüğünde biraz daha anlamlı hale gelmiş gibi görünüyor. Adorno ‘popüler’ müziğin dinleyiciye yeni ya da subjektif hiçbir şey sağlamadığı sonucuna varıyor. Bunun nedeni o zamandaki müziğin büyük oranda piyasa talepleri tarafından dikte edilen standardize edilmiş bir grubun parçası olmasıdır. Vardığı sonuç ‘’[popüler müzik] kitleler için bir katsarsistir ancak bu onları hizada tutan bir katarsistir.’’ olmuştur. Popüler müzik karşı çıkış içermeyen bir katarsis olduğu için statüskoyu sürdürmüştür. Bununla beraber, klasik müziğin hüsran gibi güçlü duygularla boğuşma fırsatı sağladığını ve piyasa etkisinden bağımsız olduğunu düşünüyordu.

Adorno Nerede Hata Yaptı?

Adorno’nun iddialarıyla ilgili problem popüler müziğin gelişiminde herhangibir potansiyel görmeyi reddetmiş olmasıdır. Popüler müziğin piyasa tarafından şekillendirilmiş olması konformist zihniyetlerle uyuşması gerektiği anlamına gelmez. Birçok eleştirmen popüler müzikle ilgilenmeyi reddetmenin kökeninde önyargı ve ırkçılığın yattığını da savunmuştur. Bunun nedeni caz ve swing gibi türleri Afro-Amerikanların icat edip hakimiyeti altına almasıdır.

Adorno’nun argümanları ayrıca klasik müziğe yönelik takdirimizi kaybetmeye başlayabileceğimiz korkusundan gelir. Adorno klasik müziğin değerinin zaman içerisinde azalmasını istemedi. Popüler müzik epey farklı oldukları için klasik müziğe yönelik büyük bir tehdit gibi görünüyordu. Adorno’nun dikkate almadığı durum insanların birçok farklı müzik tipini takdir etme kapasitesine sahip olduğudur. Biri klasik müzik dinlerken pop dinlerken takdir ettiklerinden farklı elementleri takdir eder. Adorno’nun pop ve caz müziklerini onaylamaması kısmen onları nasıl dinlemesi gerektiğini öğrenmeyi reddetmesinden kaynaklanmaktadır.

Adorno standardizasyon hakkındaki argümanlarını yalnızca 14 sene sonra 1956’da yayımlamış olsaydı bu farklı bir hikaye olurdu. Avangard caz dünyasında argümanlarına karşı güçlü karşı örnekler zaten bulabiliyor olurduk. Cecil Taylor’un devrimsel albümü Jazz Advance kesinlikle standart değildir. Taylor’un çalışması beklenilen akort yapılarının statükosunu kırarak Adorno’nun iddialarına karşı soğuk duş etkisi yaratmıştır. Adorno artık sözde ‘popüler müziğin’ ‘basit’ akort yapılarına dayandığını iddia edemezdi. Ayrıca caz doğaçlamalarının standart olduğunu da söyleyemezdi. Taylor’un doğaçlamaları kesinlikle standart değildi ve zamanın dinleyicileri için gerçek bir meydan okumaydı.

The Beatles’ın Rubber Soul albümünün çıktığı 1965’e kadar bekleseydi kurduğu argüman daha da savunulamaz olurdu. Cecil Taylor gibi serbest biçim caz efsaneleri anaakım dinleyici kitlesine ulaşamadı ve bu ona Adorno’nun eleştirilerine karşı bağışıklık kazandırmış olabilir. Ancak bunu Beatles için kesinlikle söyleyemezsiniz!

Rubber Soul günümüzde modern albüm konsepti olarak bilinen şeyin ortaya çıkışını damgaladı. Yalnızca doğu gamlarını ekleyerek seslerde yaratılan farklılıkla değil aynı zamanda lirikal olarak da beklenmedik ve her anlamda kural yıkıcıydı. Lirikal içerik ciddi anlamda psikedelik karşı kültür hareketi tarafından ilham alınmıştır. Bu hareket Adorno’nun ‘popüler’ müziğin bağlı kaldığını söylediği konformist zihniyetle büyük oranda zıttır.

Adorno’nun Argümanlarına Modern Bir Perspektif

Popüler müziğin mevcut manzarası Adorno’nun ‘popüler müzik’ eleştirilerini 21. yüzyıl perspektifinden ortadan kaldırıyor mu? Öyle görünüyor ki Adorno’nun standardizasyon argümanı modern müziğin bazı daha içi boş örneklerine uygulandığında geçerliliğini koruyor. Örneğin One Direction’ın ‘Best Song Ever’ını ele aldığımızda Adorno’nun popüler müziğin negatif işlevleri olarak tanımladıklarına kusursuz bir şekilde uyduğunu görürürz. Bu şarkı herhangi bir armonik meydan okuma ya da dinleyiciye yüklenen önemli bir duygusal ağırlık sunamıyor. Şarkı sözleri yalnızca genç dinleyicileri mutlu etmek için var. Bu anlamda, işlevinin dinleyicileri hizada tutmak olduğunu iddia edebiliriz.

Bununla beraber, içi boş pop şarkıları artık insanların tükettiği tek popüler müzik türü olmadığı için çok daha az tiksindirici görünüyor. Kendrick Lamar gibi anaakım rap sanatçılarına bakın. Lamar övülen albümü To Pimp a Butterfly’da olduğu gibi devamlı olarak müziğinde kapitalizmin düşünülmüş eleştirilerini sunuyor. Lamar’ın albümü ayrıca kabuslara neden olan ‘u’ parçasında olduğu gibi bazı meydan okuyucu müzikal nitelikler de ortaya koyuyor. Lamar ve birçok diğer popüler sanatçı, Adorno’nun popüler müziğin standardizasyonunun standartlara ve uyuma bağlı kalmak anlamına geldiği fikrine karşı hareket ediyor.

 Adorno Popüler Müzik Konusunda Haklı Mıydı?

Günümüz bakış açısından  ‘popüler’ müzik artık Adorno’nun dünya görüşüyle uyumlu değil gibi duruyor. Hala birçok popüler müzik standardize edilmiş olsa da bu bazılarının uyumluluğa meydan okumadığı anlamına gelmez. Ayrıca ‘ciddi’ müziği ‘popüler’ müzikten ayrıştırmak için ortada hiçbir neden yok! Görüldüğü üzere modern müziğin birçok örneği ciddi ve sanatsal övgüye layık olabilir.

 Maalesef ki Adorno’nun makalesi müzik hakkındaki güncel tartışmalara küçük bir felsefi ilgi gösteriyor. Makale tarihsel bir perspektiften ilgi çekici ve piyasanın müziği şekillendirmesi konusunda dikkate değer noktaların altını çiziyor. Ne var ki aynı zamanda Adorno’nun popüler müziğe karşı derinden sabitleşmiş ön yargılarını da açığa çıkarıyor. Bunun Adorno’nun modern müziğin gerçek potansiyelini görmesini engellediğine inanıyorum. Bu yüzden lütfen bu konuda Adorno’yu görmezden gelin ve modern müziğe hak ettiği sevgiyle yaklaşın!


Sam Murphy – “Is Pop Music Art? Theodor Adorno and the War on Modern Music“, (Erişim Tarihi: 20.10.2022)

Çevirmen: Yiğit Aras Tarım

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Karl Popper: Cehalet İçin Vakti Olmayan Filozof – Charlie Connelly

Sonraki Gönderi

Bilkent Philosophy’e Konuk Olduk!: “Herkes İçin Felsefe” – Pelin Dilara Çolak & Taner Beyter & Tufan Kıymaz

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü