STK-Sanayi Kompleksi: Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Kökeni – Kaan Dişli

//
255 Okunma
Okunma süresi: 26 Dakika

Birçok açıdan, tank, tüfek ve bombardıman ile yürütülen eski askeri savaş yöntemleri, kitle iletişim araçlarındaki teknolojik gelişmeler yüzünden artık kullanılmaz hale gelmiştir. Son 20 yılda, bilgi ve algı temelinde yeni bir tür savaş gelişmiştir, bunun bazen “5. nesil savaş” olarak adlandırıldığı görülmektedir[1]. Devletler ezelden beri propaganda aracılığıyla kendi halklarını etkileseler de, günümüzde olduğunun aksine, bu hiçbir zaman geçerli bir uluslararası askeri strateji olmamıştır. Bu strateji başarıyla uygulandığında genellikle ortaya çıkan sonuç bir ‘Renkli Devrim’dir.

“Renkli devrimler”, son 30 yılda Sovyetler Birliği sonrası Avrasya’da gerçekleşen batı yanlı protestolar ve rejim değişikliklerine denir. Bu siyasi değişiklikler ilk bakışta organik görünebilirken, genellikle Amerikan destekli organizasyonları içerir. Aynı aktörleri farklı ülkelerdeki rejim değişikliği süreçlerinde tekrar tekrar görürüz. Bu aktörler, STK’lar veya Sivil Toplum Kuruluşları olarak bilinirler, ancak bu isim  sizi aldatmamalıdır. Bu organizasyonların hepsinin ortak noktası, Amerika Birleşik Devletleri’nin jeopolitik satranç tahtasında bir piyon olmaları ve Dışişleri Bakanlığı’nın bir uzantısı olmalarıdır.

Dışişleri Bakanlığı’na en yakın olan STK’lar, National Endowment for Democracy (NED), Open Society Foundation (OSF) veya Freedom House gibi kuruluşlardır ve Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) gibi kurumlar aracılığıyla fonlanmaktadırlar. Bu ana STK’lar, mikrofinansman yoluyla yurtdışındaki daha küçük STK’ları finanse edebilmekte ve kaynakları bir ülkede mümkün olduğunca yaymaya çalışmaktadır. Bu daha küçük yerel STK’lar, Amerikan süzerenleriyle işbirliği yaparak hükümete karşı örgütlü bir muhalefet oluşturmaya çalışırlar. Aamaçlarına ulaşmak içim ulusal çapta propaganda kampanyaları yürütürler. Halka mevcut rejimin demokratik olmadığı, seçimlerin hileli olduğu, çeşitli grupların hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığı veya bazı yabancı ülkelerin iç siyasetlerine müdahale ettiği gibi mesajlar vermeye çalışabilirler.

Bu kampanyayı yürüten ana aktörleri incelemeye başlayalım: National Endowment for Democracy (Ulusal Demokrasi Vakfı).

NED, Rusya tarafından yasaklanan ilk STK’dır[2]. NED’nin ortak kurucularından Allen Weinstein, 1991 yılında şunları söylemiştir:

Bugün yaptıklarımızın çoğu, 25 yıl önce CIA tarafından gizlice yapılıyordu.[3]

1986’da, NED’in başkanı olduğu  dönemde  Carl Gershman, “Bu tür çalışmaları gizlice yapmak zorunda kalmamalıyız,” demiştir. “Dünya genelinde demokratik grupların CIA tarafından maddi olarak destekleniyor gibi görünmesi korkunç olurdu. Bunu 60’larda gördük ve bu yüzden sona erdirildi. Bunu yapma kapasitemiz yoktu ve bu yüzden vakıf oluşturuldu.”

Carl Gershman, Amerikan Yahudi Komitesi Yönetim Konseyi’nde görev almış ve B’nai B’rith araştırma departmanında çalışmıştır. Aynı zamanda Troçkist bir grup olan Amerika Sosyalist Partisi’nin halefi olan Sosyal Demokratlar USA’yı kurmuştur.[4]

NED’nin Yönetim Kurulu üyeleri arasında Madeleine Albright, Zbigniew Brzezinski, Wesley Clark, Paula Dobriansky, Kenneth Duberstein, Francis Fukuyama, Richard Holbrooke, Walter Mondale, Henry Kissinger, Robert Zoellick, Paul Wolfowitz gibi isimler yer almıştır. Ayrıca Instagram CEO’su Marne Levine gibi diğer kişiler de bulunmaktadır.

NED’in kuruluş nedeni, vakfın uzmanlarından Joshua Muravchick tarafından açıklanmıştır[5]:

ABD Hazine’sinden kaynaklanan ancak herhangi bir belirli ABD yönetimine bağlı olmayan bağımsız bir özel ajans tarafından dağıtılan fonlar daha kabul edilebilirdir.

Muravchick’e göre, amaç şuydu:

ABD hükümetinin parasını alan kişiler ile ABD hükümeti arasında ikinci bir izolasyon katmanı oluşturmak…

NED, İran-Contra skandalı gibi birçok uluslararası skandala karışmıştır. Albay Oliver North’ın “Project Democracy”sine  (“Demokrasi Projesi”) kaynak sağlayarak Nikaragua’daki sağcı isyancılara yardım etmiştir. Bu girişim resmi olarak Ulusal Güvenlik Karar Direktifi (NSDD 77) ile başlatılmıştır.

NSDD 77, Demokrasi Projesi’nin üç yönüne odaklandı. Bir yönü ‘halk diplomasisi’ olarak adlandırıldı – ABD halkı ve uluslararası toplum arasında ABD’nin dış politikasına destek kazanmayı amaçlayan psikolojik operasyonları içeriyordu – ve propaganda, bilgilendirme ve psikolojik operasyonların genişletilmesini içeriyordu.[6]

Program ayrıca Nikaragua’daki Kontralara “altı uçak, depolar, malzemeler, bakım tesisleri, gemiler, tekneler, kiralık evler, araçlar, mühimmat, iletişim ekipmanı ve 6,520 feet uzunluğunda bir pist” sağlamıştır[7]. O dönemde NED, “Project Democracy’nin kamuda görünen kolu” olarak adlandırılmıştır[8].

NED’nin desteklediği diğer yabancı siyasi protestolar ve muhalif gruplar arasında “Doğu Türkistan Uygur protestoları” ile “Xinjiang bağımsızlık” örgütleri[9], Hırvatistan’daki GLAS 99 kampanyası[10], Otpor grubu[11] (Slobodan Miloseviç’i Ekim 2000’de Sırbistan’da Buldozer Devrimi’nde deviren grup) yer almaktadır. ABD Ordusu albayı ve Savunma İstihbarat Okulu dekanı[12] Robert Helvey, en az 20 Otpor liderine şiddetsiz direniş teknikleri konusunda eğitim vermiş ve seminerler düzenlemiştir[13].

Bir askeri ataşe olarak Myanmar’da görev yapan Helvey, afyon ve eroin kaçakçılığı yapan muhalefete, Burma hükümetine karşı nasıl devrim yapılabileceği konusunda tavsiyelerde bulunmuştur[14].

Bir Dışişleri Bakanlığı çalışanı, Sırp kampanyasında NED üyeleriyle sık sık çalıştıklarını şu şekilde anlatmaktadır: “Birbirimizi midemiz bulanacak kadar sık görürdük.”[15]

NED’nin başkanı, 1972’ye kadar CIA tarafından gizlice finanse edilen Radio Free Europe’un 1960’lar boyunca başkanı olan John Richardson’dır[16]. Bu bizi STK kompleksindeki diğer önemli oyuncumuza bağlar, George Soros tarafından yönetilen Open Society Foundation (Açık Toplum Vakfı).

George Soros, Macaristan’dan göç eden zengin bir Yahudi ve dünyanın en “cömert” hayırseverlerinden biridir. Bu cömertlik oldukça tartışmalıdır çünkü bağışlarının 32 milyar dolarını kendi STK’si olan OSF’ye yapmıştır. Soros, vakfının “Dışişleri Bakanlığı ile aynı hedeflere sahip olduğunu” söylemektedir[17].

Yıllardır Soros ve onun aktivist ordusu, eski Sovyet ülkelerinde iktidarı ele geçirmeye çalışmaktadır.

LA Times’a verdiği bir röportajda[18], Kasım 2003’teki Gürcistan Gül Devrimi ve Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze’nin seçim sahtekarlığı suçlamalarıyla devrilmesi konusu sorulduğunda, “Gürcistan’da olanlardan çok memnunum ve buna katkıda bulunmaktan büyük gurur duyuyorum” şeklinde yorum yapmıştır. Devrimin ardından, batı yanlısı muhalefet lideri Mikheil Saakaşvili, Şevardnadze’nin yerini almıştır. Gürcistan, diğer Doğu Avrupa ülkeleri gibi, STK’ler tarafından işgal edilmiştir. OSF, Saakaşvili’ye ve Gürcü aktivistlere fon sağlamış, onları Milosevici deviren Pentagon eğitimli Sırp aktivistlerden eğitim görmesi için Sırbistana göndermiş hatta Sırplarla aynı sembolleri kullanmışlardır[19].

Soros, Makedonya muhalefet lideri Zoran Zaev ile de yakın ilişkilere sahiptir[20]. USAID ile ortaklaşa bir biçimde, sivil toplum örgütlerini ve medyayı kullanarak 2016’da  bir renkli devrime sebep olmuşlardır. Bu siyasi hareketin lideri Pavle Bogoevski, LGBT aktivisti ve bir milletvekilidir ve “Soros Ordusu” tişörtüyle dolaşmaktadır.

OSF-Makedonya, Makedonya toplumunu “demokratikleştirmek” için 100 milyon dolardan fazla harcama yapmıştır.[21]

Dünya genelinde, batı yanlısı  rejim değişikliklerine sebep olan atan aktörleri tanıdığımıza göre, bir adım daha ileri gidip yabancı güçler tarafından düzenlenen bir renkli devrimi detaylı bir biçimde  inceleyebiliriz. Kuvvetli bir STK ağı, güçlü bir muhalefet için gerekli organizasyonel altyapıyı sağlayabilmektedir. Bunun en güzel örneği, Ukrayna’da Şubat 2014’te gerçekleşen “Maidan” adlı Yanukoviç karşıtı darbedir . Avrupa Birliği ekonomik antlaşmasını reddederek Rusya ve Avrasya Ekonomik Birliği ile daha yakın ilişkiler kurmayı tercih eden Yanukoviç ülkeden kovulmuş ve yerine bir AB yanlısı bir başkan getirilmiştir. Bu gelişmelere karşın, Rus birlikleri Kırım’ı ele geçirmiş ve Rus yanlısı ayrılıkçılar Donetsk Halk Cumhuriyeti (DPR) ve Lugansk Halk Cumhuriyeti (LPR) adında bağımsız devletler olarak Ukrayna’dan ayrılmış, bu da Donbas savaşına yol açmıştır.

Bu rejim değişikliği yöntemi yüzeysel olarak ele alındığında “barışçıl” gibi görünsede dış kuvvetlerin bu tip müdahaleleri gereksiz askeri çatışmalarda binlerce insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanabilir.

Bu uluslararası operasyonun boyutu abartılamayacak kadar büyüktür. OSF’in, girişimlerinden sadece bir tanesi olan “Docudays” adlı festivalin, “film gösterimlerini insan hakları eğitimi ve savunucusu ile birleştirerek neredeyse 150.000 kişiye ulaştığı” tahmin edilmektedir[22].

Ukrayna’yı aktivistlerle kuşatma kararı bir gecede alınmadı, bu stratejinin tohumları onlarca yıl önce atıldı. 2003’te bile, faaliyette olan 30.000’den fazla STK vardı[23]. Soros vakfıyla çalışan Ukraynalı tarihçi Bohdan Krawchenko, 1995 yılında şunları söylüyor:

“Soros Vakfı’nın en üst kademede bu kadar bağlantılı olduğu başka bir yer yok. Hiçbir şey yokken bile biz buradaydık… Dört yıl önce, mali reform konusunda ne yapacağımıza karar vermeye çalışırken, Maliye Bakan Yardımcısı, George ve ben, bir bodrum katında bir araya geldik.” Bu bakan yardımcısı (Bohdan’ın yeğeni Olech Havrylyshyn), Soros’un vakfından maaş alıyordu[24].

George Soros

NED’nin CEO’su Damon Wilson sevinçle şunu söylüyor “Vakıf, bağımsızlıktan önce, Ukrayna sivil toplum kuruluşlarını desteklemekten, 1989’dan beri Ukrayna’yı ana ortağımız olarak görmekten gurur duyuyor.””[25] Ukrayna NED’nin en büyük dördüncü hibe programı olarak 24 Şubat 2022’deki işgale kadar 334 STK’den hibe aldı.”[26]

Maidan’a yönelik hazırlıklar arasında, ‘demokrasi’yi teşvik etmek için ABD sponsorluğunda gerçekleştirilen etkinliklerden biri ‘TechCamp’ idi. 2013 yılında (Maidan darbesi ve Donbas savaşı öncesinde), Ukrayna parlamento üyesi Oleg Tsarov[27], bu etkinlikte 300 kişinin Ukrayna’da bir iç savaş gerçekleştirmek için eğitim aldığını iddia etti. ABD’nin Ukrayna büyükelçiliğine göre,

“Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinden 60’tan fazla sivil toplum lideri, kitlesel para toplama, vatandaş gazeteciliği, STK’lar için PR araçları, STK’lar için Microsoft yazılımı ve programları vb. alanlarda pratik eğitim almak üzere bir araya geldi. Bu sivil toplum kuruluşları, yeni teknolojileri kullanarak ağlarını büyütmeye, daha etkili iletişim kurmaya ve değişen dünyaya ayak uydurmaya hazır olacaklar.

Sivil toplum kuruluşları tarafından bu teknolojilerin benimsenmesi, bu grupların misyonlarını destekleyeceği gibi, 21. yüzyılda demokrasi, şeffaflık ve iyi yönetim gibi genel sosyal hedeflere de yardımcı olacak.”[28]

Maidan protestoları sırasında Amerika Birleşik Devletleri Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Yardımcı Sekreteri Victoria Nuland, Kiev’deki Bağımsızlık Meydanı’ndaki Avrupa Birliği yanlısı aktivistlere sandviç dağıtıyordu. Kendisi eski NED Yönetim Kurulu Üyesi ve Dick Cheney’e (ABD Başkan Yardımcısı) önemli bir danışmandır.

4 Şubat 2014 tarihinde medyaya sızan telefon görüşmesinde Nuland ve Pyatt, yeni Ukrayna hükümetinin başına kimin getirileceğini tartışıyorlar. Nuland’ın “Bu işi birimek ve Birleşmiş Milletler’in bunu bitirmesi harika olur, sinkaf ederim Avrupa Birliği’ni” dediği duyuluyor[29]. Ayrıca Nuland, ABD’nin 1991’den beri Ukrayna’da demokrasiyi teşvik etmek için 5 milyar dolar harcadığını açıklamıştır.[30]

Ukrayna’da rejim değişikliği yolunda en önemli gün kuşkusuz 20 Şubat 2014’tü, bağımsızlık meydanı yakınlarında Maidan protestocuları ile Berkut polisi arasındaki çatışmalarda yaklaşık 50 Ukraynalı öldü. Bu olaydan sonra, Maidan tarafı birçok bağımsız milletvekilinin yardımıyla parlamentoda çoğunluğu sağlayabildi. Yanukoviç, katliamdan sorumlu tutuldu ve istifa etmesi için özel Maidan birliğinin komutanı Volodymyr Parasiuk tarafından tehdit edildi.[31]

Ancak bu, Yanukoviç rejiminin meşruiyetini sarsmak amacıyla silahlı Maidan milis grupları tarafından gerçekleştirilen bir sahte bayrak operasyonuydu.[32]

Yakınlardaki Ukraina Oteli, Zhovtnevyi Sarayı, Müzik Konservatuvarı ve Arkada binaları gibi protestocuların kontrolünde olan çeşitli binalarda; göstericilere ateş açan keskin nişancıları gördüğünü iddia eden 100’den fazla tanık bulunmaktadır[33] [34].

Kiev’deki olaylar sırasında orada bulunan BBC muhabirleri, keskin nişancıların protestocularla aynı yeşil kaskları taktığını bildirdi[35].

Bu nişancı grubu Berkut polisiyle çatışıyor ve polis gücünün geri çekilmesine neden oluyordu. BBC ile röportaj yapan bir anonim protestocu, Kiev Konservatuvarı’nda bulunduğunu ve Berkut polisinin “ayaklarına doğru ateş ettiğini” itiraf ediyor[36]. Parasiuk önderliğindeki grubun iki üyesi, Ukraina Otelinin 14. katından bir av tüfeğiyle ateş ederken kaydedilmiştir.[37]

Mağdurların mermi yarasının yönü incelendiğinde, mermilerin polisten değil, Maidan yönünden geldiği belirlenmiştir. Giriş ve çıkış yarası arasındaki yükseklik farkı, sadece yüksek bir binadan ateş edilerek elde edilebilecek çok dik bir açıyı göstermektedir.[38]

AB dış ilişkiler şefi Catherine Ashton ile Estonya dışişleri bakanı Urmas Paet arasında sızan telefon konuşmasında, Paet’in şunları söylediği duyulmaktadır[39]:

Olga (Ukrayna Parlamentosu’nun eski Sağlık Sorunları Başkanı) tarafından aktarılan bilgilere göre, kanıtlar, hem polisi hem de sokaktaki insanları öldüren nişancıların aynı kişiler olduğunu gösteriyor.

Devamında şunları söylüyor:

“Bu nedenle, nişancıların Yanukoviç’ten ziyade yeni koalisyon tarafından yönlendirildiği yönünde giderek daha güçlü bir anlayış var,” diyor Paet.

Maidan  aktivistlerine karşı işlenen suçları araştıran özel soruşturma birimi başkanı Serhii Horbatyuk da şunları belirtmiştir:

“Yabancıların – kolluk görevlileri olmayan kişilerin – saldırılarda rol oynamış olabileceği” ifade edildi[40].

Sonunda, iki  Berkut polis birimi üyesi 39 protestocunun öldürülmesi suçlamasıyla yargılandı.

Maidan darbesinin ardından yeni bir siyasi elit ortaya çıktı. Daha önce kamu görevinde bulunmamış birçok aktivist, gazeteci ve yatırım bankacısı birdenbire siyasi sahneye atıldı. Bu yeni elit, açıkça Batı’ya daha fazla yakınlık gösteriyordu.

“Şubat 2014’ün sonunda rejim değişikliğiyle birlikte, gazeteciler, STK aktivistleri, girişimciler, yatırım bankacıları, batı şirketlerinin şube müdürleri vb. güçlü pozisyonlara sahip oldu ve bu yeni siyasi elit için Maidan, Sovyet sonrası döneminden yeni bir Ukrayna’ya geçişin bir dönüm noktasını temsil etti.”[41]

Maidan sonrası hükümette yer alan bazı isimlerin listesi:

İsimSiyaset öncesi geçmişiDoğum YılıHükümetteki pozisyonu
Mustafa NayyemUkrayinska Pravda’da gazeteci1981Poroshenko Bloğu Milletvekili “euro-optimist”leri kurucusu
Serhiy LeshchenkoUkrayinska Pravda’da gazeteci1980Poroshenko Bloğu milletvekili, yolsuzluğa karşı kampanya
Ihor LutsenkoGazeteci, Kyiv yolsuzlukla mücadele aktivisti1978Anavatan Partisi Milletvekili
Tetiana ChornovolGazeteci1979Milli Birlik Partisi Milletvekili
Hanna HopkoTütün karşıtı, yolsuzluk karşıtı STK aktivisti1982Samopomich Partisi Milletvekili – Dış İlişkiler Komitesi Başkanı  
Svitlana ZalischukBaşkan yardımcısı basın sözcüsü, STK aktivisti1982Poroshenko bloğu milletvekili,  Demokratik ittifak partisi eş başkanı
Inna SovsunProfesör, STK kurucusu1984Eğitim bakanı yardımcısı – Ağustos 2016’ya kadar
Victoria PtashnykAvukat1983Demokratik ittifak partisi eş başkanı
Alyona ShkrumAvukat1988Anavatan Partisi Milletvekili
Rostyslav PavlenkoProfesör, siyasi analist1976Cumhurbaşkanlığı İdari Başkan Yardımcısı
Dmytro ShymkivMicrosoft Ukrayna genel müdürü1975Cumhurbaşkanlığı İdari Başkan Yardımcısı
Aivaras AbromaviscusEast Capital yatırım fonunun ortak kurucusu1976Ekonomik Kalkınma ve Ticaret Bakanı – Aralık 2014, Nisan 2016 arası
Valeria HontarevaICU Holdings yatırım fonunun kurucusu1964Ukrayna Ulusal Bankası Başkanı  – Mayıs 2018
Natalia JareskoHorzion Capital ve Western NIS yatırım fonlarının kurucusu1965Maliye Bakanı – Aralık 2014, Nisan 2016 arası
Oleksiy PavlenkoRayz Agro-Holding eski müdürü, Pharus varlık yönetim fonu kurucusu1977Tarım Bakanı – Aralık 2014, Nisan 2016 arası
Max NefyodovDragon Capital’in eski başkan yardımcısı1984Ekonomik Kalkınma Bakanı Yardımcısı
Oksana MarkarovaITT yatırım kurucusu1970Maliye Bakanı Yardımcısı, 2018’den itibaren geçici olarak Maliye Bakanı
Oleksandr StarodubtsevOtkrytiye brokerliği kurucusu ve müdürü1979Ekonomi Bakanlığı’ndaki Kamu İhaleleri Dairesi Direktörü – 2017 Eylül’e kadar
Andriy PyvovarskyEski Dragon Capital yatırım bankacılığı başkanı, Continuum Group CEO’su1978Altyapı Bakanı – Aralık 2014, Nisan 2016 arası

Hanna Hopko: 2005-2007 yılları arasında Kyiv’deki Ukraine Citizen Action Network (Ukrayna Vatandaş Eylem Ağı, bir USAID taşeronu) iletişim yöneticisi olarak çalıştı ve Donetsk, Belarus ve Kazakistan’da çevre gazeteciliği eğitim programlarını yönetti. Hopko aynı zamanda Ulusal Reformlar Konseyi’nin ve Yolsuzlukla Mücadele Eylem Merkezi (AntAC) ‘nin yürütme komitesinin bir üyesidir. AntAC, 2012’den bu yana bütçesinin yaklaşık

 “%59’unu (yaklaşık 1 milyon dolar) ABD’nin Dışişleri ve Adalet bütçelerine bağlı kaynaklardan ve yaklaşık 290.000 dolarını Soros’un Uluslararası Rönesans Vakfı’ndan aldığını, grubun bağışçı kayıtları ifade ediyor.”[42]

AntAC ayrıca NED desteği almaktadır[43].

Svitlana Zalishchuk: NED tarafından kurulan, Dünya Demokrasi Hareketi Yönlendirme Komitesi üyesidir. USAID, CIDA (Kanada Büyükelçiliği), SIDA (İsveç Büyükelçiliği), Omidyar Network, Açık Toplum Vakfı dahil uluslararası bağışçılar tarafından desteklenen yüzlerce sivil toplum örgütünü içeren 30’dan fazla ulusal proje tasarladı ve uyguladı. ‘Chesno’ adlı STK’nın kurucusudur. Bu STK; USAID, IRF (Uluslararası Rönesans Vakfı yani Açık Toplum Vakfı’nın Ukrayna şubesi), OMIDYAR NETWORK FUND (E bay’in kurucusu Pierre Omidyar) tarafından finanse edilmektedir.

Ayrıca, Kiev’deki ‘Birleşik Eylemler Merkezi’ adlı STK’nın kurucu ortağı ve yönetici müdürüdür. NDI (Ulusal Demokrasi Enstitüsü) bu STK ile ortak olarak listelenmiştir[44]. NDI’nin başlıca fon sağlayıcıları NED, USAID ve ABD Dışişleri Bakanlığı’dır.[45]

Oleh Rybachuk: Eski Başkan Yushchenko’nun Başkanlık Müsteşarı ve sağ kolu, adil seçimler için “Chesno” adlı halk kampanyasının kurucusudur ve “Centre UA” adlı STK’nın başkanı ve kurucu ortağıdır.

Kiev Post’un bildirdiği üzere[46], “Centre UA 2012 yılında yıllık raporuna göre 500.000 doların üzerinde bağış almıştır, bunun %54’ü Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı tarafından finanse edilen bir proje olan Pact Inc.’den gelmiştir. Yaklaşık %36’sı ise eBay kurucusu Pierre Omidyar ve eşi tarafından kurulan Omidyar Network’ten gelmiştir. Diğer bağışçılar arasında milyarder George Soros’un ana fon sağlayıcısı olduğu Uluslararası Rönesans Vakfı ve çoğunlukla Amerikan Kongresi tarafından finanse edilen Ulusal Demokrasi Vakfı bulunmaktadır.”

Oleh Rybachuk, NED’in üyesi[47]ve Soros ile yakın bağlantıları olan birisidir.[48]

Rybachuk, Turuncu Devrim’in mimarlarından biri olarak “Yeni Vatandaş” adlı kamu kampanyasını yönetti. Bu girişim, çeşitli muhalif sivil toplum örgütleri ve düşünce kuruluşlarını bir araya getirmek amacıyla Centre UA ile birlikte yürütüldü ve Maidan “protestolarının başlatılmasında büyük bir rol oynadı.”[49]

Web sitelerinde, ortak olarak listelenen[50] 55 farklı kamu kuruluşu bulunmaktadır. Ortaklarını web sitelerinde kamuya açık bir şekilde sunan kuruluşların neredeyse hepsi Soros ile bağlantılı bir grupla işbirliği yapmaktadır.

Rybachuk, Ukrayna’da bir STK ağı oluşturma amacını şu şekilde tanımlamaktadır.

“İnsanlar korkmuyor. Şimdi, daha iyi milletvekilleri seçmek ve bulmak için tüm büyük şehirlerde ‘Parlamentoyu temizleme kampanyası’ kapsamında 150 STK’ya sahibiz…. Turuncu Devrim bir mucizeydi, amacına ulaşan büyük bir barışçıl protestoydu. Bunu tekrar yapmak istiyoruz ve başaracağımıza inanıyoruz.” [51]

Natalie Jaresko (Maliye Bakanı), Amerikan doğumlu eski bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi ve Atlantik Konseyi’nin(NED’in CEO’su Damon Wilson, konseyin başkan yardımcısıdır) Avrasya Merkezi’nin seçkin bir üyesidir. Daha önce Ukrayna’nın maliye bakanı olarak görev yapmıştır. Şu anda Dünya Ekonomik Forumu Gelecekte Finansman ve Sermaye Konseyi üyesidir.  

Jaresko ayrıca özel sektörde çeşitli önemli görevlerde bulunmuştur. Şubat 2001’de, Ukrayna ve Moldova’daki küçük ve orta ölçekli işletmelere 1995’ten beri ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) fonlarını dağıtan Western NIS Enterprise Fund’ın (WNISEF) başkanı olmuştur.

Mustafa Nayyem ve Serhiy Leshchenko (NED üyesi) NED tarafından desteklenen Ukrainska Pravda gazetesinde çalışan iki gazetecidir. Nayyem Maidan’ın başlatılmasında etkili olan kişilerdendi[52] ve daha sonra Altyapı Bakanı oldu. Nayyem, “2012 ABD Seçimleri Programı”[53] için seçilen altı gazeteciden biriydi ve bu program ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından finanse edildi:

Katılımcılar, ABD Dışişleri Bakanlığı ve diğer hükümet kurumlarıyla bir araya gelerek Ukrayna’nın daha adil ve şeffaf bir seçim sürecine doğru ilerleme süreci hakkında ABD’nin görüşlerini daha detaylı şekilde ele alabilme fırsatı buldular.

Ukrainska Pravda’nın tüm şirket hakları, Soros Fon Yönetimi tarafından yönetilen bir yatırım şirketi olan Dragon Capital’e satıldı.[54] Max Nefyodov, Dragon Capital’de başkan yardımcısı ve Andriy Pyvovarsky ise Dragon Capital’de yatırım bankası başkanıydı.

Kamu alımları departmanının direktörü olan Oleksandr Starodubtsev, Nefyodov ile Dragon Capital’de iş arkadaşıydı[55].

Oksana Markarova, Nathalie Jaresko’nun yardımcı maliye bakanıydı ve aynı zamanda ABD destekli bir yatırım fonunda Jaresko ile birlikte çalıştı[56].”Dragon Capital ile birkaç sermaye antlaşmasında ortak” olarak yer alan ITT yatırımlarının kurucusudur.[57]

Dmitry Shymkiv, eski Microsoft Ukraine CEO’su, başkanlık ofisi başkan yardımcısı ve Ulusal Reform Konseyi yürütme direktörü oldu. Shymkiv’in liderliğindeki bu konsey, yeni Yatsenyuk hükümetinde yer alacak 24 adayı seçecek bir şirket bulması için Uluslararası Rönesans Vakfı’na (IRF) başvurdu. Bu hizmet, Pedersen & Partners ve WE Partners tarafından sağlandı ve IRF tarafından da finanse edildi.[58]

Yeni rejimin kurulmasından sonra, Ukrayna Hükümeti ile Soros arasındaki bağlar daha da güçlendi. Rusya yanlısı hacker grubu “CyberBerkut”[59] tarafından sızdırılan 19 Eylül 2015 tarihli bir yazışmada, Soros’un Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk’a yüksek gaz fiyatları nedeniyle Kasım-Aralık aylarında ortaya çıkabilecek doğalgaz krizini önlemek için nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunduğu görülebilir. Amaç, rejimin istikrarını sürdürmek ve Maidan benzeri bir darbeyle tehdit edilmesine izin vermemektir.

…sadece gaz sistemi değil, aynı zamanda hükümetiniz de tehlikeye girecektir.

Öte yandan, Soros, Ukrayna’nın ABD büyükelçisi Geoffrey Pyatt gibi ABD yetkilileriyle de görüşüyor. 31 Mart 2014 tarihindeki bir kahvaltı sırasında Pyatt, Maidan sonrası Rusya’ya karşı ABD hükümetinin tutumunun nasıl olması gerektiğini Soros’a soruyor, üzerine Soros, “ABD hükümetinin Rusya’ya 90 gün boyunca veya Rus hükümeti cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını kabul edene kadar yaptırımlar uygulaması gerektiğini” belirtiyor[60] (Mayıs 25 tarihinde Poroshenko’nun zaferiyle sonuçlanan seçimlere atıfta bulunuyor). Ayrıca, Obama’nın Putin’e karşı ‘çok yumuşak’ olduğuna inandığını ifade ediyor.

Yeni Ukrayna için Kısa ve Orta Vadeli Kapsamlı Strateji adlı bir taslakta ve Ukraynalı yetkililerle yapılan birkaç yazışmada[61], Soros, Batılı ülkelerin Rusya’yı zayıflatmak için Ukrayna’da Putin’in etkisine karşı nasıl bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğini açıklar. Bu, mali ve askeri yardım sağlayarak Ukrayna’ya destek olmak suretiyle gerçekleştirilmelidir. Batılı liderler,

“Minsk antlaşmasını ihlal etmeden ve Rusya ile doğrudan askeri çatışmaya girmemek kaydıyla, yeni Ukrayna’nın başarısı için gereken her şeyi yapacaklarını” ilan etmelidir.

Stratejiye göre, Rusya ile doğrudan askeri çatışmadan kaçınılmalı, Ukrayna kuvvetleri NATO’daki müttefik ülkeler tarafından gizlice eğitilmeli ve Ukrayna’nın askeri kapasitesi Rusya’nınkiyle aynı düzeyde olmalı, ancak onu aşmamalıdır.

O zamanki Devlet Başkanı Petro Poroşenko’ya, Kosova savaşı sırasında NATO’nun Yüksek Müttefik Komutanı olan General Wesley Clark tarafından danışmanlık yapılacaktı. Amerikan düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi, (eski CIA üyeleri ve ABD Dışişleri Bakanlığı ile yakın bağlantıları olan bir kuruluş) aynı zamanda devlet başkanına danışmanlık yapacaktı.[62]

Diğer sızdırılan OSF belgelerinde, OSF’nin yalnızca Ukrayna içinde kamuoyunu manipüle etmeye çalışmakla kalmadığı, aynı zamanda Maidan sonrası yeni rejimi uluslararası camiada meşrulaştırmaya ve hükümetin imajını geliştirmeye çalıştığı görülmektedir. Hedeflenen ülkeler arasında Almanya, Fransa, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi ülkeler bulunmaktadır ve anti-Amerikan duygulara sahip olabilecek sol eğilimli hareketler hedeflenmiştir.[63] Amaç, bu ülkelerdeki iç tartışmaları etkilemektir; Maidan yanlısı seslerin popülerleşmesine yardımcı olurken aynı zamanda Rusya’nın kendi medya organları aracılığıyla bu tartışmalara müdahale ettiğini iddia etmek planlanmıştı.[64]

Örneğin, Yunanistan’da planlanan şey, en az 6 gazete, 10 sesli ve görsel medya organı (TV ve radyo), 6 internet sitesi ve 50 fikir lideri hakkında bilgi sağlamaktı. Ukrayna tartışmasını yönlendirme görevine atanan kişi olan Iannis Carras, STK’lar ve sosyal hareketler konusunda uzman olması nedeniyle seçilmişti. Yazışmalarda, Iannis’in “Matthew” adlı biriyle konuştuğu ve görevi paylaştıkları görülmektedir. Iannis, zaten Yunan büyükelçileriyle görüştüğünü ve tüm Rus muhabirleri tanıdığını belirtir. Matthew’e “Bunu Açık Toplum için yaptığını söyleme, çünkü bu bazı kapıları kapatabilir. Özellikle eski Yugoslavya konusundaki tutumları nedeniyle Yunanistan’da Açık Toplum hakkında çok fazla şüphe var” diye uyarır.

Diğer yandan, OSF, Rusya hakkında derinlemesine araştırmacı gazetecilik raporlarını 500.000 dolarlık hibe ile desteklemekteydi. “Avrupa’da Rusya: gerici değerler gündemi” adlı bir öneri belgesinde, Rusya’nın diğer ülkelerin işlerine karışarak AB’nin demokratik değerlerini saptırdığını gösteren bir rapor hazırlanması önerilmektedir. Teklifin yazarı, “Ancak, kanıtlar hâlâ oldukça eksik ve daha çok, güçlü ithamlara dayanıyor, bu nedenle önce uygun bir haritalama yapmak gerekiyor.” diyor. Rus müdahalesinin, “Geleneksel Değerlerin” teşvik edilmesi yoluyla yapıldığı iddia edilmekte ve raporda bununla mücadele etmeye çalışılması gerektiği belirtilmektedir.

“Yaklaşımımız, Rus etkisini anlayan ve karşılayan aktörlerle ve faaliyetlerle meşgul olmaktır ve desteklenen geleneksel değerlere karşı olan organizasyonların seslerini yükseltmek ve Avrupa vatandaşlarının bireysel haklarının tehlikede olduğunu fark etmelerini sağlamaktır.”

Genel amaç, bu değerlere karşı olan organizasyonların popülerliğini arttırmak ve Avrupalı bireylerin kendi haklarının tehdit altında olduğuna inandırmaktır.

Bu faaliyetler haritalandırıldıktan ve anlaşıldıktan sonra, kendi ülkelerinde Rus desteğiyle kullanılan taktiklere karşı strateji geliştirmek ve anlamak için bireysel hakları savunan organizasyonlara araçlar sağlamayı destekleyeceğiz (LGBTIQ, cinsiyet eşitliği, üreme hakları).

Ayrıca, halka karşı tarafsız ve önyargısız bir STK gibi görünmeye çalışsalar da, ideolojik bir yönelime sahip olduklarını kabul etmektedirler. Bu stratejinin riskleri hakkında açıklama yaparken şunları belirtirler:

Onlarla (Rusya) doğrudan mücadele etmek de kolay değil, çünkü OSF kendisini nötr ve tarafsız olarak pazarlamaya çalışır, Avusturya Özgürlük Partisi veya Fransa Ulusal Cephe gibi güçlere karşı durmak için bunun gerektiği açıktır.

OSF, 2013 yılında hazırlanan raporlarda bile Ukrayna toplumundan “hoşgörüsüzlüğü” temizlemekle takıntılı olduğunu belirtmektedir.[65]

“Vakıf ile kamu aktivizmi arasındaki etkileşim alanları” listesinde şunlar yer almaktadır:

Öğretmen eğitimi aracılığıyla yabancı düşmanlığı, etnik ve kültürel hoşgörüsüzlüğün üstesinden gelmek. Tarih ve beşeri disiplinlerde yeni ve var olan eğitim programlarının geliştirilmesinin ve “hoşgörüsüzlük” unsurlarının, etnik ve kültürel hoşgörüsüzlüğün, olumsuz stereotiplerin, “nefret söyleminin” vb. “temizlenmesinin” sağlanması gerekliliği.

Bu sızdırılan planlar, Batılı ülkelerin Rusya-Ukrayna savaşının başından beri benimsediği yaklaşımla tamamen uyumludur. Tek sıkıntı, NATO’nun fazla küstah olmasıydı. Ukrayna’yı, Putin’den adım adım uzaklaştırıp; Rusya’nın milli güvenlik endişelerini umursamadan Garp’ın hegemonyası altına alabileceklerini düşündüler.

Rusya’nın, ne uluslararası camianın propaganda kapasitesiyle ne de finansal gücüyle rekabet etmesi mümkün olmadığından, köşeye sıkışmış bir süper güç için geriye kalan tek seçenek Ukrayna’nın içinden geçip fiziksel olarak ilhak etmektir. Putin, NATO’nun Ukrayna’yı elde etmesine izin vermek yerine ekonomik bir ablukanın yükünü sırtlayıp Ukrayna’yı yok etmeyi tercih eder.


Kaynakça

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Tanrı ve Kötülük: Michael Tooley’in Olasılıksal Argümanı – Musa Yanık

Sonraki Gönderi

Kötü Fikirlerin Ayırdına Varabilmenin Gücü – Matthew Archer

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü