Tasarıma dayalı teleolojik argümanlar, kozmosun çeşitli gözlemlenebilir özellikleriyle başlar ve bu özellikleri, kozmosun akıllı bir tasarımcısının/yaratıcısının varlığının kanıtı olarak sunar. Bu gözlemlenebilir özellikler; temel fiziksel sabitlerin ve Big Bang’in doğasının anlaşılabilirliğinin; doğanın düzeninin ve yasallığının; antropik ve biyotropik özelliklerini veya görünen hayatın ortaya çıkışı ve nihayetinde bilincin ortaya çıkışı gibi çeşitli önemli olayların olup olmamasıyla ilgilidir. Mantıksal bir bakış açısına göre, tasarımla ilgili bu argümanlar, bir hazırlık adımı olarak kozmolojik argümana güvenip güvenmemelerine bağlı olarak oldukça farklı biçimler alır. Paley’den bu yana teistlerin teleolojik argümanı kozmolojik argümandan ayrı ve tamamen bağımsız olarak sunmaları alışılmış bir şeydir. Bu Paleyci argüman, büyük ölçüde analojiye dayalı bir argümana dayanır. Evren insan eserlerini andırır, insan eserlerinin tasarımcıları/yaratıcıları vardır, bu nedenle kozmosun bir tasarımcısı/yaratıcı olması muhtemeldir. Bu Paleyci argümanı, tasarıma dayalı bir argüman olarak adlandırmak yanıltıcıdır, çünkü Hume tarafından meşhur bir şekilde eleştirildiği gibi, analojiye dayalı bu tür argümanlar, iki vaka arasındaki önemli uyumsuzlukların gözlemlenmesine karşı oldukça savunmasızdır ve bunlardan kesinlikle bol miktarda vardır. Ek olarak (ve bu Hume tarafından da işaret edilmiştir), tasarıma yönelik analojik argüman, problemli sonsuz bir gerilemeye yol açıyor gibi görünmektedir. İnsan yaratıcılar/tasarımcılar oldukça karmaşık ve entegre sistemlerdir; bu nedenle, kozmik yaratıcının aynı zamanda karmaşık, entegre bir sistemi olması çok muhtemeldir.
Bununla birlikte, teleolojik argümanı Aquinas’ın yaptığı gibi kozmolojik argümanla yakın bağlantılı olarak düşündüğümüzü varsayalım. Bu durumda, kozmosun bir İlk Nedeni olduğunu ve bu nedenin zorunlu olduğunu ve “Tanrı” dediğimiz zorunlu bir varlığı içerdiğini zaten biliyoruz.
Bir dizi olgunun belirli bir amaçla emredilmiş olması, ampirik olarak doğrulanabilir ve mantıksal olarak herhangi bir kişisel kasıtlılığın varlığını (önerse de) gerektirmez. Bir teleolojik yasa basitçe, bir dizi olguyu ortak etkilerine (nedenlerine değil) atıfta bulunarak açıklamak için kullanılabilen ve yansıtılabilen deneysel bir genellemedir. Teleolojik genellemeler, nedensel yasalarla rekabet etmez veya bunlarla çelişmez: bunun yerine onları kısmen denetler (belirli antropik genellemeler durumunda, tamamen nedensel yasaları denetlerler). Nedensellik üzerinde teleolojik olanın bu denetimi, teleolojik olanı nedenselliğe indirgemez, onu nedensel olandan daha az gerçek veya daha az açıklayıcı da yapmaz.
Bu argüman uğruna, kozmos düzeyinde böyle teleolojik genellemeler keşfettiğimizi varsayalım ve örneğin tüm fiziksel sabitler ve Büyük Patlama koşulları, olası karmaşık yaşam formlarını meydana getirecek şekildedir diyelim. Bu şekilde karakterize edilen kozmos, İlk Neden’in sonucudur. Nitekim biz, normal insanların eylemlerini karakterize eden teleolojik genellemeler nedeniyle, insana zekayı atfediyoruz. İlk Neden’in etkileri, tam da bu açıdan insan eyleminin etkilerine güçlü bir şekilde benzediğinden, Tanrı’ya zekaya benzer bir şey atfetmek için mümkün olan en güçlü nedene sahip oluruz.
Paley’in argümanından sadece üç terimi alalım; insan eserleri, insan yaratıcıları ve kozmos; bu kozmos insan eserlerini andırdığından, insan eserlerinin nedeninin insanlar olduğunu iddia edelim. Sonuç olarak kozmosunda bir nedeninin olmuş olması muhtemel olur (insanlara benzer bir şey tarafından). Evren ve insan eserleri arasındaki farklılıklar bu argümanla oldukça ilgilidir. Şekil 1’de, sol taraftaki bilgilerle (insan zekası tarafından insan yapımı eserlerin üretimi), artı kozmosun insan eserlerine benzerliği ile başlayalım. Sağ üst dikdörtgendeki her şey (Tanrı’nın varlığı ve O’nun kozmosa neden olması dahil) çıkarılacak sonucun bir parçası olur.
Thomistik argümanda, nedensel olarak bağlantılı dört terimle başlayalım: insan eylemlerinin nedeni olarak insanlar ve kozmosun nedeni olarak İlk Neden. Kozmosun, zekayı insanlara atfetmemizi dayandırdığımız, insan eylemlerinin özelliğini paylaştığını burada açık bir şekilde görmekteyiz. İlk Neden’in bir anlamda zeki olduğu sonucuna varıyoruz. Evren ve insan eylemleri arasındaki farklılıklar bu çıkarımla alakasızdır. Ek olarak, burada sonsuz bir gerileme tehdidi yoktur; çünkü teleolojik argüman kozmosun nedenini varsayma bir nedenimizle ilgili değil, sadece onu zeki olarak nitelendirme nedenimizle ilgilidir. Şekil 2’deki kozmolojik argüman bize, Tanrı’nın varlığını ve onun kozmosa ilişkin nedenini, Teleolojik argüman ise, kozmos ve insan eserleri arasındaki benzerliği (amaç açısından) sağlar.
Robert C. Koons-“A New Look at the Cosmological Argument”, American Philosophical Quarterly 34/1997, s. 11-13. (Erişim Tarihi: 30.01.2021)
Çevirmen: Musa Yanık