Tam olarak içinde bulunduğunuz anın ne kadar farkındasınız? Sadece görme alanınızın ortasındaki kelimelerin mi farkındasınız yoksa onu çevreleyen diğer tüm kelimeleri de görüyor musunuz? Görsel bilincimizin bize önümüzdeki tüm sahnenin zengin ve ayrıntılı bir resmini verdiğini varsaymaya eğilimliyizdir. Psychological Science’da yayımlanan görsel yanılsamayla ilgili bulgularımızın gösterdiği gibi, aslında gerçek bundan çok daha farklıdır.
Görsel alanımızdaki bilgilerin ne kadar sınırlı olduğunu görmek için elinize bir deste iskambil kartı alın. Önünüzdeki duvarda bir nokta seçin ve oraya dikkatle bakın. Sonra rastgele bir kart seçin ve ön yüzüne bakmadan görme alanınızın en sonuna gelene dek kolunuzu düz olacak şekilde en sola doğru uzatın. Duvardaki noktaya bakmaya devam edin ve kartı size bakacak şekilde çevirin.
Şimdi yapmanız gereken kartın rengini tahmin etmeye çalışmak. Muhtemelen çok zorlanacaksınız. Kolunuzu düz tutmaya devam ederken artık yavaşça görme merkezine doğru kartı yakınlaştırmaya başlayın ama bunu yaparken kartın rengini seçebileceğiniz noktaya çok dikkat edin.
Kartın rengini veya değerini belirleyebilmeniz için kartın ne kadar merkezi konumda olması gerektiği şaşırtıcıdır. Bu küçük deneyin gösterdiği şey, özellikle görsel alanımızın merkezinin dışında kalan bilinçli görüşümüzün ne kadar ayrıntısız ve çoğu zaman hatalı olduğudur.
Özdeşleştirme Bozukluğu: Beyin Nasıl Karışır
İşte bu fenomenlerin bilimsel olarak nasıl araştırıldığını anlamamızı biraz daha kolaylaştıran başka bir örnek: Lütfen gözlerinizi soldaki + işaretine odaklayın ve sağdaki harfi tanımlamaya çalışın (tabi ki ne olduğunu zaten biliyorsunuz ancak şu an bilmediğinizi var sayın veya başka birinden yardım alarak harfin değişmesini sağlayabilirsiniz):
Bunu yaparken biraz zorlanabilir ancak yine de harfi “A” olarak tanımlayabilirsiniz. Şimdi gözlerinizi aşağıdaki + işaretine odaklayın ve sağdaki harfleri tanımlamaya çalışın:
Bu durumda, muhtemelen harfleri tanımlamak için biraz çabalamanız gerekecek. Hatta karmaşık bir dizi gibi görünecekler. Ya da tam olarak orada ne olduğunu söyleyemeden sadece eğriler ve çizgiler kargaşası gördüğünüzü hissedeceksiniz. Buna “özdeşleştirme bozukluğu” denmektedir[1]. Görsel sistemimiz bazen çevresel görüşümüzdeki nesneleri tanımlamada başarılı olur ancak bu nesneler diğer nesnelerin yanına yerleştirildiğinde onları algılamakta zorlanır. Bu, bilinçli görüşümüzde sarsıcı bir sınırlama anlamına gelmektedir. Harfler açıkça önümüzde durmaktayken yine de bilinçli zihnimizle algılayamamamızdır.
Özdeşleştirme bozukluğu, felsefe, psikoloji ve sinirbilim alanlarında sıkça tartışılan bir konudur. Süren tartışmalara rağmen hala özdeşleştirme bozukluğunun neden olduğu konusunda emin değiliz. Var olan popüler bir teori “özellik bütünleştirme” olarak adlandırılan şeyin başarısızlığıdır. Özellik bütünleştirmesini kavrayabilmek için görsel sisteminizin yaptığı bazı işleri birbirinden ayırmamız gereklidir.
Şimdi de mavi bir kareye ve kırmızı bir daireye baktığınızı hayal edin. Görsel sisteminiz sadece oradaki özellikleri (mavilik, kırmızılık, dairesellik, karelik) tespit etmek zorunda değil, aynı zamanda hangi özelliğin hangi nesneye ait olduğunu da bulmak zorundadır. Pekâlâ, bu bizim için karmaşık bir iş gibi görünmeyebilir ancak görsel beyinde bu durum hafife alınacak bir mesele değildir.
Dairesellik ve kırmızılığın aynı konumdaki bir nesnenin ortak özellikleri olduğunu anlamak çok karmaşık hesaplamalar gerektirir. Görsel sistemin, her ikisi de aynı nesneye ait olduğu için daireselliği ve kırmızılığı birbirine “yapıştırması” gerekir ve aynısını mavilik ve karelik için de yapmalıdır. İşte bu yapıştırma işlemi özellik bütünleştirmedir.
Bu teoriye göre, özdeşleştirme bozukluğunda olan şey, görsel sistemin oradaki özellikleri tespit edebilmesi ancak hangi özelliklerin hangi nesneye ait olduğunu algılayamamasıdır. Sonuç olarak burada gördüğünüz şey, büyük bir özellik karmaşasıdır; bilinçli zihniniz bir harfi diğerlerinden ayırt edemeyecektir.
Yeni Yanılsama
Yakın zamanda özdeşleştirme bozukluğu meraklıları için bir dizi yeni soru ortaya çıkaran yeni bir görsel yanılsama keşfettik. Örneğin, aşağıdaki durumdaki gibi nesnelerin üçü aynı olduğunda neler olabileceğini test ettik:
+ işaretine baktığınızda ne görüyorsunuz? Yaptığımız deneyde, insanların yarısından fazlasının söylediği üzere orada üç yerine sadece iki harf gördükleri sonucuna ulaştık. Gerçekten de takip çalışmaları katılımcıların bu yanlış karardan oldukça emin olduklarını kanıtlar niteliğindeydi.
Bu şaşırtıcı bir sonuçtu. Bilinen özdeşleştirme bozukluğundan farklı olarak karmakarışık bir dizi görmüyorsunuz. Aksine, dizi bütün bir harf olarak bilincinizden düzgün bir şekilde süzüyor. Bu sonuç, özellik bütünleştirme teorisi ile pek de uyumlu değildir. Konu, görsel sistemin oradaki tüm özellikleri algılıyor olması veya sadece hangi özelliklerin hangi nesnelere ait olduğunu ayırt edememesi değildir. Bunun yerine, bütün bir nesnenin kaybolmasıdır.
Burada olan şeyin bir özellik bütünleştirme başarısızlığı olduğunu düşünmüyoruz. Teorimize göre, bu yanılsama “fazla uyaran maskelemesi” dediğimiz şeyden kaynaklanmaktadır.[2] Bize göre, görsel sistem orada aynı harften birkaç tane olduğunu algılayabilir ancak kaç tane olduğunu doğru hesaplamıyor gibi görünmektedir. Belki de harf sayısını algılayabilmek için harcanacak olan enerjinin buna değmeyeceği söz konusudur.
Gözlerimizi açıp etrafa bakındığımızda çevremizin bilinçli bir resmini rahatlıkla elde ederiz. Ama gelin görün ki bu resmi oluşturmaya giden temel süreçler aslında zahmetsizdir. Fazla uyaran maskelemesi gibi yanılsamalar, bu süreçlerin nasıl çalıştığını anlamamıza yardımcı olur ve en nihayetinde bilincin kendisini açıklamamızda bize yol gösterir.
Dipnotlar
[1] Crowding/özdeşleştirme bozukluğu: dağınık durumdaki nesneleri tanımlama yeteneğinde bir bozulma ve nesne tanıma üzerinde büyük bir kısıtlama yaşanmasıdır.
[2] Redundancy masking/ fazla uyaran maskelemesi: kalabalık çevresel görüşte tekrarlanan öğelerin kaybı olarak tanımlanır.
Henry Taylor & Bilge Sayim– “Visual illusion that may help explain consciousness – new study“, (Erişim Tarihi: 04.08.2021)
Çevirmen: Yiğit Bozankaya
Çeviri Editörü: Beyza Nur Doğan