Euthyphro – Alexander Pruss

/
1055 Okunma
Okunma süresi: 2 Dakika

Bugün, Euthyphro ikilemini, başka insanların da yaptığı gibi farklı bir şekilde okuduğumu fark ettim. Sanırım bazı insanlar Euthyphro probleminin gerçek bir ikilem – gerçek bir felsefi soru – olarak kavrıyor; yani iyinin (kutsalın) tanrı onu emrettiği ve sevdiği için mi iyi olduğu yoksa zaten iyi (kutsal) olduğu için mi tanrı tarafından emredildiği ve sevildiği şeklinde. Kim bilir belki de bu gerçek bir felsefi sorudur, ancak metnin bizzat bunu amaçladığını pek sanmıyorum. Platon’un (Sokrates ile birlikte) daha basitçe şöyle düşündüğünden şüpheleniyorum:

  1. Tanrılar kutsal olanı, kutsal olduğu için sever (emreder).
  2. Eğer kutsal tanrılar tarafından sevilen bir şey olarak tanımlanırsa, o halde onlar (kutsallar) kutsal olur, çünkü tanrılar onu sevmektedir.
  3. Burada bir döngüsellik yoktur. (örtük öncül)
  4. O halde kutsal (ve dolayısıyla iyi), tanrılar tarafından sevilen şey olarak tanımlanmamaktadır. (çevirmen notu: yani onların kendinden bir değeri vardır.)

Çevirmen Notu:

Euthyphro ikilemi, din felsefesindeki kötülük problemi, İlahi Buyruk Teorisi ve metaetik alanlarında iyiliğin kökeni de dahil olmak üzere felsefe tarihinde epey önemli bir yer kaplamış olan bir problemdir. Kısaca bir şeyi iyi yapan şey Tanrı’nın onu emretmesi mi yoksa onun bizzat kendinde bir iyilik olduğu için Tanrı tarafından zaten emredilmek “zorunda” mı olduğu şeklindedir. Eğer Tanrı bir zorunluluk olarak belli türden şeyleri iyi olarak emretmek zorundaysa, bu Tanrı’nın sıfatlarına dair bir tartışma başlatabilir. Yok eğer Tanrı’nın emrettiği şeye iyi diyorsak, Tanrı keyfi bir şekilde hareket edip belki de ahlaki bir canavar olarak duyumsanabilirdi: mesela bebeklere işkence edip öldürme eylemine Tanrı iyidir dediği için iyi diyebileceğimiz bir mümkün durum varsa, bu teizm açısından ciddi bir problem olabilirdi.  Plantinga ve Pruss gibi birçok teist iyiliğin zaten Tanrı’nın özünün bir parçası olduğu ve tanımı gereği Tanrı’nın kötü olan bir şeyi iyi olarak emretmesinin, 5 kenarlı bir üçgenin var olmasını emretmek kadar mantık dışı olacağını ve Tanrı’nın mantığın dışına çıkmasını beklemenin absürd olacağını iddia etmektedir. Diğer yandan yukarıdaki argüman yapısında şu ima ediliyor gibi duruyor:

Eğer kutsal ve iyilik, tanımı gereği Tanrı’nın bizzat emrettiği ve sevdiği şey ise, onlar Tanrı’nın emrettiği x değil, bizzat kendinde de bir değeri ve tanımı olan y olabilir. Kendinde bir değer ve tanımı olan y’nin bir parçası bu durumda x olabilir (yani Tanrı’nın emrettiği ve sevdiği şey.)


Alexander Pruss- “The Euthyphro”, (Erişim Tarihi: 19.11.2020), Erişim Kaynağı: http://alexanderpruss.blogspot.com/2018/01/the-euthyphro.html

Çevirmen: Taner Beyter

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Düşünebilen Makinalara Karşı Yaşama Dayalı Bir Diğer Argüman – Alexander Pruss

Sonraki Gönderi

Yoksunluk, Yanlış İnanç ve Zaman – Alexander Pruss

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü