Semantik Dışsalcılık – Rachel Bourbaki

//
414 Okunma
Okunma süresi: 5 Dakika

1. İçselcilik ve Dışsalcılık

Zihinsel fenomenler; acı, eğlence ve algısal durumlar gibi şeylerdir. Zihinsel fenomenlerle ilgili içselcilik, tüm zihinsel fenomenlerin, bu fenomenlere sahip olan varlığın beyninde ya da derisinde mekânsal olarak konumlandığı görüşüdür. Zihinsel fenomenlerle ilgili dışsalcılık ise, tüm zihinsel fenomenlerin, yalnızca bunlara sahip olan varlığın kafatasında veya derisinde yer almadığı görüşüdür (Rowlands 2003, 2).

İnsan bilişinin temel bileşenlerinden olan dil, anlam ifade eden/anlam taşıyan terimleri içerisinde barındırır. Peki ama bu anlamlar nereden geliyor? Semantik dışsalcılık, zihinsel fenomenlerle ilgili bir dışsalcılık türü olarak, terimlerin anlamlarının, yalnızca konuşmacının içinde bulunan faktörler tarafından belirlenmediği, bundan ziyade konuşmacının çevresiyle bağlantılı olduğu görüşüdür (Kallestrup 2012, i). Semantik dışsalcılığa göre, anlamlar sadece kafada (head) bulunmaz.

2. Terimlerin Anlamı, İçlemi ve Kaplamı

Bir terimin içlemi[1] (intension), onunla birlikte gelen içsel kavram veya fikirdir –birçok yönden bir terimin tanımına benzer. Örneğin, ‘kitap’ teriminin içlemi, aralarında birçok sayfa bulunan bir ön ve arka kapak da dâhil olmak üzere ciltli bir nüsha fikridir. Bir terimin kaplamı ise[2] (extension), basitçe, o terimin geçerli olduğu veya doğru olduğu şeyler kümesidir. ‘Kitap’ teriminin kaplamı, sözlükler, Harry Potter kopyaları veya Summa Theologiæ olsun, dünyadaki tüm aktüel kitapları içerecektir.

Hilary Putnam, çığır açıcı makalesi “The Meaning of ‘Meaning”te (1975), bir terimin anlamını bilmenin, yalnızca psikolojik bir durumda olma meselesi olduğu iddiasına (yani semantik içselcilik tezine) meydan okur. Şöyle ki, Putnam, iki insanın aynı psikolojik durumda (psychological state) olabilirken, kullandıkları terimlerin farklı anlamlara sahip olabileceğini düşünür. Bunun nedeni, kullandıkları terimlerin kaplamları farklıyken iki kişinin aynı psikolojik durumda olabilmesidir.

3. Semantik İçselcilik ve Dışsalcılık

Geleneksel anlam görüşü –içselci görüş- bir terimin anlamını bilmenin, sadece belirli bir psikolojik durumda olma meselesi olduğu varsayımına dayanır (Wikforss 2008, 160). Putnam, bu varsayımdan hareketle, konuşmacının psikolojik durumunun, bir konuşmacı tarafından kullanılan terimin anlamını belirlediğini (determines) ileri sürer (Wikforss 2008, 160).

Semantik dışsalcılık bize bunun doğru olmadığını söyler. Bu yaklaşıma göre, dış ortam “anlamın belirlenmesinde bir rol oynar” (Wikforss 2008, 159). ‘Su’, ‘kaplan’ veya ‘alüminyum’ gibi bir terim ne sayesinde bu anlama gelmektedir? Semantik dışsalcılığa göre, bu anlamlar en azından kısmen dış dünyanın özellikleri tarafından belirlenir.

‘Su’ kelimesinin anlamını düşünerek başlayalım. Putnam, bu terimin anlamının kısmen dünyadaki dış gerçeklikler tarafından belirlendiğini göstermek için kurguladığı bir düşünce deneyinde ünlü “İkiz Dünya” fikrini kullanır. Öncelikle, normal Dünya ile neredeyse aynı olan bir İkiz Dünya hayal edin. Dünya’daki insanlar, İkiz Dünya’da kendilerinin tam (fiziksel, biyolojik ve psikolojik) kopyalarına sahiptir. Ancak, İkiz Dünya’nın normal Dünya’ya kıyasla bir özelliği daha vardır. İkiz Dünya’da, ‘su’ olarak adlandırılan sıvı H2O değil, bunun yerine XYZ’dir ve normal Dünya’daki H2O ile tamamen aynı şekilde davranır –nehirlerde akar, gökten yağmur şeklinde düşer, İkiz-Dünyalılar için içilebilirdir vb. (Bkz. Putnam 1975). Fakat, XYZ yüzeysel bakınca suya benzese ve İkiz Dünyalılar tarafından ‘su’ olarak adlandırılsa dahi, farklı bir kimyasal bileşime sahip olduğu için su değildir (Kallestrup 2012, 59).

Şimdi, diyelim ki normal Dünya’da ve İkiz Dünya’da sırasıyla ‘Oscar’ ve İkiz-Oscar’ adlı iki konuşmacı var. Oscar ve İkiz-Oscar birbirlerinin tıpatıp kopyalarıdır. Oscar H2O’yu gözlemlerken ‘su’, İkiz-Oscar da XYZ’yi gözlemlerken ‘su’ diye düşünür. Oscar’ın Dünya’da kullandığı ‘su’ terimi, Oscar ve İkiz-Oscar’ın aynı (identical) psikolojik durumda olmalarına rağmen, ikizinin İkiz Dünya’da kullandığı terimden anlam bakımından farklıdır. İkizler, ‘su’ dedikleri şey hakkında ortak bir inancı paylaşmaları nedeniyle de aynı psikolojik durumları paylaşırlar (Kallestrup 2012, 59). Oscar ve İkiz-Oscar, aynı tanımları, kendi ilgili terimleriyle ilişkilendirirler (renksiz, şeffaf, tatsız, susuzluğu giderici vb.). Ancak kendi terimlerinin farklı kaplamları vardır, çünkü Dünya’da ‘su’ olarak adlandırılan sıvının H2O kimyasal bileşimine sahip olduğu, oysa İkiz Dünya’da tamamen farklı kimyasal bileşime sahip olduğu XYZ olması bakımından farklılık gösteren ortamlarda bulunur (Wikforss 2008, 160). Oscar ‘su’ terimini kullandığında H2O’ya, İkiz-Oscar ‘su’ terimini kullandığında XYZ’ye atıfta bulunmaktadır. Terimler farklı şeylere atıfta bulunduğundan ötürü, Oscar ve İkiz-Oscar, terimleri kullanırken farklı şeyleri kastederler. Oscar ve İkiz-Oscar içsel olarak tamamen aynı olduklarından, ne kastettikleri, fiziksel çevrelerinin gizli özellikleri tarafından “onların haberi olmadan” belirlenir (Kallestrup 2012, 90). Anlamlar farklıdır, çünkü atıfları farklıdır; bu nedenle Putnam’a göre “anlamlar sadece kafada değildir” (Putnam 1975, 144).

Bu düşünce deneyinden alınacak ders, bir konuşmacının psikolojik durumunun, kullandığı terimin anlamını belirlediğini düşünmekten vazgeçmemiz gerektiğidir. İçselcilik savunucuları, Oscar ve İkiz-Oscar’ın ‘su’ terimini düşündüklerinde veya kullandıklarında yalnızca ‘suyumsu’ veya “sıvı bir şey” gibi geniş bir kavramı kullandıkları şeklinde yanıt verebilirler. Bu yaklaşım, söz konusu suyumsu maddenin mikro yapısını içermez ve hem H2O hem de XYZ bu tanımın altında bulunur. Farklı organik bileşikleri tanımlayan ‘vitamin’ kelimesi gibi, ‘su’ da yeterince suyumsu oldukları sürece farklı maddeleri tanımlar(Kallestrup 2012, 65). Eğer bu doğruysa, iki konuşmacı ‘su’ terimini kullandıklarında aynı şeyleri ifade ediyor demektir.

Şayet bu içselci cevabı makul bulursak XYZ’nin gerçekten su olduğunu da kabul etmemiz gerekir, ki bu da bilimsel pratikle çelişmektedir çünkü kimyagerler ‘su’yun H2O olduğunu söylemektedir. İçselcilerin yukarıdaki savunmayı geliştirmesinin bazı yolları olabilir, ancak semantik dışsalcılık tehdidi kendini göstermeye ve giderek sesini yükseltmeye devam etmektedir.


Referanslar


  • [1] Ç.N. “Bir kavramın işaret ettiği, hatırlattığı ortak özellikler, yani kavramın anlamı, onun içlemidir (intension, comprehension, tazammun)” (Özlem, Mantık: 94).
  • [2] Ç.N. “Bir kavramın kapsadığı, içine aldığı, işaret ettiği, belirttiği konu ve nesneler, o kavramın kaplamındadır. Kaplam (extension, şumul), bir kavramın işaret ettiği konu ve nesneler olarak da tanımlanabilir” (Özlem, Mantık: 94). Dolayısıyla içlem, metindeki “kitap” örneğinden de anlaşılacağı üzere, bir kümenin (örn. kitap) elemanlarında bulunan ortak özellikleri ifade ederken, kaplam, kümedeki elemanları işaret eden tekil örnekleri ifade eder.

Rachel Bourbaki – “Semantic Externalism“, (Erişim Tarihi: 06.02.2023)

Çevirmen: Mustafa Calp

Editör: Taner Beyter

Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü son sınıf öğrencisi. İlgi alanı zihin felsefesi ve Daniel Dennett ile Paul Churchland'ın bilinç ile ilgili görüşleri üzerine çalışıyor. Felsefede ilgisini en çok çeken konu ise bilincin gizemi.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Genetik Mühendisliği: Etik mi? – Viktoriya Sus

Sonraki Gönderi

İdealizm (Bölüm 1): Berkeley’in Öznel İdealizmi – Addison Ellis

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü