Genetik Mühendisliği: Etik mi? – Viktoriya Sus

//
1089 Okunma
Okunma süresi: 9 Dakika

Genetik mühendisliği, zamanımızın en popüler ve tartışmalı konularından biridir. Peki ya genetik mühendisliğinin artıları ve eksileri nelerdir ve başarıları etikle çelişiyor mu?

Şu anda genetik mühendisliği, yaşayan dünyanın bilimsel çalışmalarıyla ilgili en ileri teknolojilerden biridir. Organizmaların (insanlar dahil) genetik koduna müdahale etmemizi ve onu değiştirmemizi sağlar. Sonuç olarak; genetik mühendisliği çeşitli alanlardaki uzmanlar, kamuoyu, uluslararası kuruluşlar ve farklı ülkelerdeki kanun koyucular arasında hararetli bir tartışma konusu haline geldi.

Bir yandan, onun başarıları insanlığı tehlikeli hastalıklardan, açlık tehdidinden ve kronik yetersiz beslenmeden kurtarabilir. Ama öte yandan genetik mühendisliği çeşitli ahlaki, etik ve felsefi sorunlara da yol açmaktadır. Peki o zaman genetik mühendisliğinin artıları ve eksileri nelerdir ve başarıları etikle çelişmekte midir?

Genetik Mühendisliğinin Artıları ve Eksileri: Nasıl Çalışıyor?

Genetik mühendisliği, canlı bir organizmanın özelliklerini değiştirmek için genleri manipüle etme sürecidir. Bu durum yeni DNA ekleyerek veya mevcut genleri silerek, değiştirerek yapılabilir. Genetik mühendisliği; hastalığa karşı direnç, ekstrem ortamlara karşı dayanıklılık veya artırılmış verim gibi arzu edilen özelliklere sahip organizmalar yaratmayı amaçlar. Genetik mühendisliği diğer teknolojik çalışmalara göre daha yeni bir teknolojidir, bu nedenle hala geliştirilmeye devam etmektedir. Örneğin, bilim insanları gelişmekte olan ülkelerde görme engelliliği önlemeye yardımcı olmak için A Vitamini ile zenginleştirilmiş “altın pirinç” üretilmesi gibi dikkate şayan başarılar elde ettiler. Bununla birlikte, DNA’sına insan genleri ekleyerek bir “Frankenstein’’ faresi yaratma girişimi gibi bazı tartışmalı başarısızlıklar da oldu. 

Ekinler ve İnsanlar İçin Genetik Mühendisliğinin Artıları

Genetik mühendisliği, gıda tedarikimizin kalitesini iyileştirmek için kullanılabilecek güçlü bir araçtır. Mesela ekinlerin genlerini değiştirerek onları zararlılara ve hastalıklara karşı daha dayanıklı hale getirebiliriz. Veya iklim ve toprak koşullarımıza daha uygun yeni ürün çeşitleri de yaratabiliriz.

Gıda tedarikimizin kalitesini artırmanın yanı sıra genetik mühendisliği hastalıklar için yeni ilaçlar ve tedaviler oluşturmak için de kullanılabilir. Hücrelerin genlerini değiştirerek onları hastalıklara karşı dayanıklı hale getirebilir, yayılmasını engelleyebilir ve hatta tedavi edebiliriz. Örneğin, genetik mühendisliğinin kanser tedavisi üzerinde halihazırda büyük bir etkisi olmuştur. Bağışıklık hücrelerini kanser hücrelerine saldıracak şekilde tasarlayarak, birçok kanser türü için hayatta kalma oranlarını önemli ölçüde iyileştirdik.

Ayrıca HIV ve diğer virüsler için yeni tedaviler geliştirmek için de genetik mühendisliğini kullanıyoruz. 

Genlerin nasıl çalıştığını anlayarak belirli hastalıkları hedef alan yeni ilaçlar üretebiliriz. Genetik mühendisliğini aşı ve diğer tıbbi ürünleri üretmek için de kullanabiliriz. Bu teknoloji sayısız hayat kurtarma potansiyeline sahiptir.

İnsanlığın Durumu Hakkındaki Geleneksel Fikirlere Derin Bir Meydan Okuma Olarak Transhümanizm

Genetik mühendisliğinin aktif gelişimi nedeniyle, transhümanizm kavramı popüler kültürde artan bir ilgi kazanmıştır. Bir zamanlar toplumun kenarlarına gönderilen transhümanizm, şimdi Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibi teknoloji devleri tarafından yaygınlaştırılıyor. Fakat transhümanizm tam olarak nedir? Ve bunun felsefi sonuçları nelerdir?

Transhümanizm, insanın fiziksel ve zihinsel yeteneklerini geliştirmek için teknolojiyi kullanmayı amaçlayan felsefi ve toplumsal bir harekettir. Transhümanizmin savunucuları, bedenlerimizi ve zihinlerimizi geliştirmek için teknolojiyi kullanarak hastalık, yaşlanma ve hatta ölüm dahil insanlık hallerinin birçok sınırlamasının üstesinden gelebileceğimize inanıyor.

Transhümanizm başlangıçta kulağa abartılı bir kavram gibi gelse de, aslında kökleri kendimizi geliştirmeye yönelik insan özleminin uzun bir geçmişine dayanmaktadır. Yüzyıllar boyunca, tekerleğin icadından yapay uzuvların geliştirilmesine kadar, fiziksel yeteneklerimizi geliştirmek için teknolojiyi kullandık. Son yıllarda, akıllı telefon ve akıllı saat gibi cihazlarla zihinsel yeteneklerimizi geliştirmek için de teknolojiyi kullanmaya başladık. 

Yine de, transhümanizm, insanlık halleri hakkındaki geleneksel fikirlerimize derin bir meydan okumayı temsil ediyor. Kim olduğumuzu değiştirme potansiyeline sahip yeni teknolojiler geliştirmeye devam ederken, insan olmanın ne anlama geldiğine dair bazı zor felsefi sorularla boğuşmamız gerekecek.

“Tasarım Bebekler”: Genetiği Değiştirilmiş İnsanlar

Tasarım bebekler, genetik mühendisliği dünyasında tartışmalı bir konudur. Bazı insanlar, ebeveynlerin çocuklarının özelliklerini seçebilmesi gerektiğine inanırken, diğerleri bunun ciddi etik sorunlara yol açabileceğini savunuyor.

“Tasarım bebek” terimi, belirli özellikleri üretmek için genleri yapay olarak seçilen bir bebeği ifade eder. Bu işlem çeşitli yöntemler kullanılarak yapılabilir ancak en yaygın yöntem preimplantasyon genetik tanıdır (PGD). PGD, tipik olarak genetik hastalıkları taramak için kullanılan bir prosedürdür. Bununla birlikte belirli göz renkleri, saç renkleri veya istenen diğer fiziksel özelliklere sahip embriyoları seçmek için de kullanılabilir.

Ebeveynlerin tasarım bir bebek yaratmasının birçok farklı yolu vardır. Örneğin, arzu edilen özelliklere sahip embriyoları seçmek veya doğumdan sonra çocuklarının genlerini değiştirmek için genetik taramayı kullanabilirler. Bununla birlikte, bu yöntemlerle ilişkili riskler de vardır. Örneğin, genetik değişikliklerin istenmeyen sonuçlara yol açması veya ebeveynlerin çocuklarının hangi özellikleri miras alacağını kontrol edememesi ihtimali vardır.

Bazı insanlar, insan embriyosunun genlerini manipüle etmeyi içerdikleri için tasarım bebeklerin ahlaki açıdan yanlış olduğuna inanıyor. Diğerleri, tasarım bebeklerin genetik hastalık olasılığını azaltmak gibi olumlu etkileri olabileceğini savunuyor.

“Tasarım Bebekler” Yaratmanın Etik Sonuçları Nelerdir?

Tasarım bebekler yaratma teknolojisi hızla daha sofistike ve erişilebilir hale geldikçe bu uygulamanın etik sonuçları giderek daha bariz hale geliyor. Bazı ebeveynler tasarım bebekleri çocuklarının mümkün olan en iyi genlere sahip olmasını sağlamanın bir yolu olarak görse de diğerleri insan hayatında Tanrı’yı ​​​​oynamanın sonuçları hakkında endişeleniyor.

Tasarım bebekler aynı zamanda sosyal eşitsizlik hakkında önemli sorular da gündeme getiriyor. Zengin ebeveynler, akranlarından daha sağlıklı ve daha zeki genetiği değiştirilmiş çocuklar yaratmaya güç yetirebiliyorsa, bu insanlığın geleceği için ne anlama geliyor? Tasarım bebeklerin zenginler ve yoksullar arasındaki uçurumu daha da genişleterek daha da eşitsiz bir toplum yaratması gibi gerçek bir risk var.

Tasarım bebeklerin hepimizden daha güçlü, daha hızlı ve daha akıllı “süper insanlar” yaratmak için kullanılabileceğine dair korkular da var. Bu, yalnızca zenginlerin genetiği değiştirilmiş çocuklar yaratmaya gücünün yetmesine ve toplumsal eşitsizliği daha da şiddetlendiren yeni bir öjeni biçimine yol açabilir.

Tasarım bebeklerin etik sonuçları karmaşık ve geniş kapsamlıdır. Bu teknolojinin gerçeğe dönüşmesine yaklaştıkça, genetiği değiştirilmiş insanlar yaratmanın sonuçları hakkında açık ve dürüst bir konuşma yapmalıyız. Aksi taktirde hiçbirimizin yaşamak istemediği bir gelecekte kendimizi bulabiliriz.

Hayvanlar ve Bitkilerin Genetik Mühendisliği Etiği

Hayvancılıkta kullanılan genetik mühendisliği yöntemleri de etik sorunların sayısının artmasına sebep olmaktadır. Bilim insanları , bazı tarımsal hayvan türlerini “iyileştirmek” için genetik mühendisliği yöntemlerini uygulayarak tarımsal üretim süreçlerinin yoğunlaştırılmasından aktif olarak kâr elde etmeye çalışırlar.

Bununla birlikte, bu tür genetik deneyler acımasızlıkları ile dikkat çekicidir. Örneğin, farelerin DNA’sına dahil edilen insan büyüme geni, kanser hücrelerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Yani “büyüme geni” ile “kanser geni” arasında bir yakınlık vardır. Bu yöntemler etik açıdan kabul edilebilir mi?

Neyse ki bitkilerin genetik mühendisliğinde daha az etik sorunu var, ancak yine de varlar. Özellikle çok çeşitli organizmaların melezlerinin yaratılması, çözülmesi zor birçok sorunun ortaya çıkmasıyla bağlantılı olarak dindar kişilerin kaygılanmasına neden olur.

Örneğin, oruçluyken hayvan genleri taşıyan bitkisel besinler yemek ahlaki açıdan müsaade edilebilir midir? İnsan genlerinin gömülü olduğu genetiği değiştirilmiş ürünleri yemek uygun mu yoksa bu yamyamlık olarak mı görülmeli? Örneğin domuz gibi genlerin aktarıldığı yiyeceklerin kısmen domuz eti sayılması imkânsız mıdır ve eğer böyleyse bazı dinlerin yasakları bu konuda da uygulanır mı?

Genetik Mühendisliğine Karşı Din

Din, genetik mühendisliğini protesto etmek için en güçlü zemini sağlıyor. Bu nedenle, tüm yeni üreme teknolojilerine karşı direnişin çoğunun dini inançlara sahip insanlardan gelmesi şaşırtıcı değil. Bu direnişin kökleri temel dini normlara dayanmaktadır.

Yahudi-Hıristiyan geleneğine göre insanlar, bazı yorumculara göre hem insanın doğası hem de mükemmelliği anlamına gelen Tanrı’nın “suretinde” ve “benzeyişinde” yaratılmıştır ve diğerlerinin bakış açısından “suret” ve “benzeyiş” eş anlamlıdır. İnsanlar her şeyden önce kendilerine doğa üzerinde yetki verildiği ve ayrıca yaratandan “yaşam nefesi” aldıkları için Tanrı’ya benzetilir. Bu sayede kişi “yaşayan bir ruh” olur. Bu kavram; yaşayan bir kişilik, hayati güçlerin birliği, bir kişinin “ben” i anlamına gelir. Ruh ve et, organik bütünlük ile karakterize edilir. (ruh ve eti zıtlaştıran Yunan felsefi düalizminin aksine)

Bazı insanlar genetik mühendisliği Tanrı’nın insanlık planına müdahale ettiği için bunun ahlaki olarak yanlış olduğuna inanıyor. Canlı organizmaların genlerini değiştirerek ateşle oynadığımıza ve bunun hem insanlar hem de çevre için felaket sonuçlara yol açabileceğine inanıyorlar.

Diğerleri, genetik mühendisliğinin iyilik için kullanılabilecek bir araç olduğunu ve açlık ve hastalık gibi dünyanın en acil sorunlarından bazılarını çözmemize yardımcı olma potansiyeline sahip olduğunu savunuyor.

Son Karar: Etik mi?

Şu anda insan yaşamının ve aktivitelerinin neredeyse tüm temel alanlarını kapsayan genetik mühendisliğinin uygulanmasıyla ilgili çok çeşitli problemler bulunmaktadır. Burada etik ve ahlaki sorunlar öne çıkmakta, bilim çevrelerinin içinde ve dışında pek çok keskin tartışmayı başlatmaktadır.

Genetik mühendisliğinin etik olup olmadığı konusunda pek çok farklı görüş var. Bazı insanlar bunun genetik bozuklukları olan kişilerin yaşamlarını iyileştirmek için kullanılabilecek faydalı bir araç olduğuna inanır. Diğerleri, “Tanrı’yı oynamanın” ve bir kişinin DNA’sını değiştirmenin ahlaki açıdan yanlış olduğuna inanıyor.

Yine de bu kapsamlı etik sorunlar kümesi, çevredeki gerçekliğe yeni bir uyum sağlamayı gerektirir. Bu aşamada genetik mühendisliğinin asıl görevi öncelikle insanın hem zihinsel hem de fiziksel gelişiminde maksimum faydayı sağlamak ve insanlığa zarar vermemektir.


Viktoriya Sus – “Genetic Engineering: Is It Ethical?“, (Erişim Tarihi: 01.02.2023)

Çeviri: Zeynep Naz Yazıcıoğlu & Ada Yıldırım

Çeviri Editörü: Berk Celayir

Öncül Analitik Felsefe Dergisi, 19 Ocak 2018 tarihinde kuruldu. Sunum, söyleşi, makale, çeviri, canlı yayın gibi içerikler üreterek Analitik Felsefe’ye dair Türkçe veritabanını genişletmeye devam ediyor.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Elizabeth Anscombe: En Etkili Fikirleri – Luke Dunne

Sonraki Gönderi

Semantik Dışsalcılık – Rachel Bourbaki

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü