Natüralizm, dünyadaki ahlaki ihtilafların varlığını teizmden daha iyi açıklıyor olabilir mi?
Konu etik olunca epey çok ihtilafın (ve anlaşmazlığın) söz konusu olduğundan hiç şüphe yok. Normatif etik ve meta-etikten söz ettiğimizde, ahlak felsefecilerinin pek çok konu başlığına dair fikir ayrılığı içinde oldukları ortadadır (yani ahlaki realizm, ilahi buyruk teorisi, faydacılık, erdem etiği vb). Ve aynı şekilde uygulamalı/pratik etikten söz ettiğimizde de ahlak felsefecileri ile bu disiplinde uzman olmayan kişilerin bazı konu başlıklarında (savaş etiği, idam, ötanazi, yalan söylemek vb.) aynı fikirde olmadıklarını biliyoruz.
Teizme geldiğimizde; bu türden bir ahlaki ihtilafın mevcut olması şaşırtıcıdır. Niçin mi? Çünkü, Tanrı (tabi ki eğer Tanrı varsa) ahlaki olarak doğru olanı yapabilmemizi ister. Teist biri, Tanrı’nın bizden “doğru olan şeyi yapmamızı istediğine” inanır, fakat o aynı zamanda, belirli türden etik soruların doğru cevaplarının ne olduğu konusunda Tanrı’nın bizi pek aydınlatmadığına da inanır.
Natüralizme geldiğimizdeyse; bir Tanrı yoktur. Yalnızca personel/kişisel olmayan bir doğa vardır, ki bu durum bize daha az ahlaki bir uyuşma/hemfikirlilik içinde olmamızın beklenebilir olduğuna dair makul bir sebep sunar.
Fakat lütfen ne iddia etmediğime dikkat edin! Ben şunları söylemiyorum:
- Ahlaki doğruların var olmadığını söylemiyorum.
- Bazı ahlaki doğruların Tanrı’nın varlığı lehine kanıt olarak sayılmadığını söylemiyorum (bu doğruların var olduğunu da iddia etmiyorum).
- Ahlaki ihtilafların var olmasının, ahlaki doğruların var olmadığına anlamına geldiğini iddia etmiyorum.
- Üzerinde anlaştığımız (kısmen çözdüğümüz ve hemfikir olduğumuz) pek çok ahlaki problemin var olmadığını söylemiyorum.
Jonathan David Garner- “An abductive moral argument against God’s existence“, (Erişim Tarihi: 21.03.2021)
Çevirmen: Taner Beyter