Yeni Ateistler – James E. Taylor (Internet Encyclopedia of Philosophy)

//
2555 Okunma
Okunma süresi: 24 Dakika

Yeni Ateistler, 21. yy başlarında ateizmi tanıtan ve destekleyen kitapların yazarlarıdır. Sam Harris, Richard Dawkins, Daniel Dennett ve Christopher Hitchen bu yazarlar arasındadır. Bu yazarların kitaplarının içeriği ve etkileri sonucu gazetecilerin yaptığı yorumlar, söz konusu din ve inanç eleştirmenlerinin Yeni Ateistler olarak anılmasını sağlamıştır. Ortak gözlem şu ki, Yeni Ateist Yazarlar kendi görüşlerinden bir hayli emin görünmektedir. Eleştirmenler için bu yazarlar ahlaki bir motivasyonla hareket ediyor ve dinlerin dünya çapındaki etkisine karşı bir hayli öfke duyuyorlardır. Argümanları ve pozisyonlarında felsefi olarak eşi benzeri görülmemiş bir şey tanımlamak zor olsa da Yeni Ateistler çalışmaları ile ciddi tartışmalara neden olmuşlardır.

Farklı uzmanlıkları ve mesleklerine rağmen (sadece Dennett felsefecidir), Yeni Ateistler genel bir pozisyonu paylaşma eğilimindedir. Bu pozisyon Yeni Ateizm’in teorik çerçevesinin arka planını oluşturur. Söz konusu çerçeve metafizik, epistemolojik ve etik olarak üç bileşenden oluşur. Yeni Ateistler metafizik bileşende doğaüstü ya da ilahi hiçbir gerçeklik olmadığı yönündeki merkezi bir inancı paylaşırlar.  Epistemolojik bileşen dini inancın irrasyonel olduğu varsayımı üzerine kuruludur. Ahlaki bileşen ise evrensel ve objektif bir seküler ahlakın olduğu iddiasıdır. Bu ahlaki bileşen onların argümanları için oldukça önemlidir, ayrıca onları tarihteki Nietzsche ve Sartre gibi filozoflardan ayırır, çünkü Dennett diğerleriyle hem fikir olmasa da, bu bileşen dinin kötü olduğu sonucuna dayalıdır.

Yeni Ateistler, doğa bilimlerini hem teistik inancı eleştirmek hem de varoluşun kökeni ile evrim hakkındaki açıklamaları için kullanırlar. Onlar için bilim dinin alternatifidir. Ayrıca bilimdeki deneysel yöntemin, dünyanın gerçek bilgisi için tek (veya en azından en başarılı) temel olduğuna inanır ve bir inancın ancak yeterli kanıtlara dayandığında epistemik olarak gerekçelendirilebileceği konusunda ısrar ederler. Onların ulaştığı sonuca göre bilim Tanrı’nın var olduğunu kanıtlamada başarısız olmuştur, hatta öyle ki bir yaratıcının muhtemelen var olmadığı iddiasını da destekler. Onlar için bilimin dini inançla ilgili göstereceği şey, bu inancın biyolojik evrimin bir ürünü olarak açıklanabileceğidir. Ayrıca Yeni Ateistlere göre, seküler ahlak ve bilimsel keşifler temelinde dindar olmayan, tatmin edici bir yaşam sürmek mümkündür.

İçindekiler

  1. İman ve Sebep
  2. Tanrı’nın Varlığı Lehine ve Aleyhine Argümanlar
  3. Evrim ve Dini İnanç
  4. Dinin Ahlaki Değerlendirmesi
  5. Seküler Ahlak
  6. İlahi Vahiy İddiaları
  7. Seküler Doygunluk
  8. Yeni Ateistlerin Eleştirisi
  9. Kaynaklar ve İleri Okuma

                  a.Yeni Ateistlerin Çalışmaları

                  b.Yeni Ateizm Hakkında Çalışmalar

1. İman ve Sebep

Yeni Ateistlerin yazılarında kesin olarak tanımlanmış bir “inanç” tanımı bulmak zor olsa da, onların bu konuda söyledikleri çeşitli şeylerden genel bir örüntü çıkarmak mümkündür. Richard Dawkins, Bencil Gen adlı kitabında, imanın kanıt olmadan ve hatta kanıtlara karşı kör bir güven olduğunu söyler. Tanrı Yanılgısı kitabında da, inancın kötü bir şey olduğu iddiasıyla devam eder, çünkü inanç gerekçelendirme gerektirmez ve tartışma kabul etmez. Dawkins, daha önceleri inancın zorunlu olarak irrasyonel veya mantıksız olduğunu öne sürerken, sonraki açıklamaları inancın sadece rasyonalite ile çeliştiğini ima ediyor gibi görünmektedir. Harris’in imanın doğasına dair görüşleri Dawkins’in daha önceki görüşüne daha yakındır. O, dini inancın korkular karşısında temellendirilmemiş inanç olduğunu söylemektedir. Harris’e göre inanç, olaylara kanıt olmaksızın inanmak için dindar insanların birbirlerine verdikleri ruhsattır. Hitchens, dini inancın nihayetinde hüsnükuruntuya dayandığını söyler. Dennett ise Tanrı’ya olan inancın makul olamayacağını ima eder, çünkü Tanrı kavramı, “Tanrı vardır” cümlesinin doğru bir önermeyi ifade edebilmesi için oldukça belirsizdir. Böylece Dennett, Tanrı’ya inandığını iddia eden insanların gerçekte Tanrı’nın var olup olmadığına inanıp inanmadığını sorgular. Ona göre inananlar, sadece “Tanrı’ya olan inanca” ya da “Tanrı inancına olan inanca” inanan (Tanrı’ya olan inancın iyi bir şey olduğuna veya iyi bir şey olacağına inanırlar) insanlardır. Bu görüşe göre mantıklı veya rasyonel hiçbir teistik inanç olamaz.

Yeni Ateistler olarak bilinen bu gruba takipçileri tarafından “Mahşerin Dört Atlısı” gibi dini sıfatlar da takılmaktadır.

Yeni Ateistler, dini inançlardan kurtulmak için pozitif bilimlere başvururlar. Harris ve Dawkins bu konuda oldukça açık görünüyor. Harris, manevi ve etik sorulara rasyonel bir yaklaşımı, bu sorulara bilimsel bir yaklaşımla eş değer tutar. Dawkins de yaratıcı olan bir akıllı tasarımcının varlığı ya da yokluğunun, bilimsel bir soru olduğu konusunda ısrar eder. Yeni Ateistler ayrıca bir inancın ancak yeterli kanıtlara dayanıyorsa epistemik olarak gerekçelendirilebileceği iddiasıyla kanıtçılıklarını (Evidentalism) göstermektedirler. Bilime olan güvenleri ile kanıtçılığa bağlı olmalarının bir araya gelmesi, onlar için dini bir inancın ancak yeterli bilimsel kanıtlara dayanması halinde gerekçelendirilmiş ve kabul edilebilir olacağını gösterir. Yeni Ateistler böylece Tanrı’ya olan inancın gerekçelendirilmemiş olduğu sonucuna varırlar, o halde artık Tanrı’nın varlığı için yeterli bilimsel kanıt (ve Tanrı’nın yokluğu için yeterli bilimsel kanıt) olmadığını söyleyebilirler. Dawkins, isteyerek evreni tasarlayan ve yaratan bilinçli bir varlığın var olduğu iddiası olan “Tanrı Hipotezi” nin, “delil yerine yerel özel vahiy gelenekleri üzerine kurulduğunu” iddia etmektedir (2006, s. 31-32).

2. Tanrı’nın Varlığı Lehine ve Aleyhine Argümanlar

Unutmamak gerekir ki Yeni Ateistler din felsefecileri değildir ve hiçbiri teist ya da ateist argümanları büyük ölçüde ele almaz. Dawkins, neredeyse kesinlikle Tanrı’nın olmadığı iddiasına delil göstermek adına bu argümanların her birine bir bölüm ayırmıştır. Ateizmin açık bir şekilde doğru olduğunu düşünen Harris ise teizm lehine veya aleyhine olan argümanların tartışmasına fazla yer ayırmaz. O, Tanrı’nın varlığı konusunda kozmolojik argümanın farklı bir versiyonunu kullanır ve söz konusu argümanın evrenin neden var olduğu ile ilgili alternatifleri elimine etmediği için bize kesin bir sonuç vermediğini iddia eder. Harris ayrıca, dünyada açıklanamayan kötülüğe ve “akıllı olmayan tasarıma” işaret ederek Tanrı’nın varlığını reddetmenin etmenin nedenlerini gösterir. Hitchens’ın, “Dinin Metafizik İddiaları Yanlıştır” ve “Tasarım Argümanları” başlıklı bölümlerinde ele aldığı gibi Tanrı’nın varlığı lehine ve aleyhine argümanları bir gazeteci gibi incelemek gerekir; onun için Tanrı hipotezi gereksizdir çünkü artık bilim evrendeki düzen gibi olgular da dahil olmak üzere, daha önce teizmin açıklaması gerektiğini düşündüğümüz olguları açıklayabilmektedir. Dennett ise Tanrı’nın varlığı tartışmalarındaki önermeleri iyice inceleyerek bu tartışmalardaki önermelerde yer alan Tanrı kavramının ve ona uygun hangi önerme yapısının kullanılacağını bilmenin mümkün olmadığını düşünür.

Dawkins’in “Muhtelemen Tanrı yoktur” iddiası bu dörtlünün hepsi için ortak bir ateistik iddiadır denilebilir. Dawkins Tanrı’nın yokluğu iddiası için Boeing 747 örneğini kullanır (bu argümanı farklı bir amaç için kullanan Fred Hoyle’dan ödünç almıştır), buna göre Tanrı’nın var olduğu iddiası, bir rüzgar esintisinin hurdaları havaya kaldırarak Boeing 747 tipi bir uçağı bir araya getirme olasılığı kadar imkansızdır. Bu argümanının temelinde, evreni tasarlayabilen herhangi bir Tanrı’nın varlığının daha büyük bir açıklamaya ihtiyaç duyduğu ve bu varlığın son derece karmaşık ve olanaksız bir varlık olması gerektiği iddiası yer alır. Dawkins ayrıca akıllı bir tasarımcının evreni yarattığı hipotezinin kendi kendisini çürüttüğünü söylemektedir. Bununla kastettiği şey, bu akıllı tasarım hipotezinin mevcut tüm olası karmaşıklıklar için nihai bir açıklama sağlasa bile yine de kendi olası varlığının karmaşıklığını açıklayamayacağıdır. Dawkins ayrıca Tanrı hipotezinin, sonlandırılamaz kısır bir döngüye sebep olduğunu iddia etmektedir. Benzer şekilde Harris de Dawkins’in Tanrı kavramının sonsuz bir kısır döngüye yol açtığı iddiasını savunarak onu takip eder, çünkü böylesine bir varlığın yaratılmış olması gerekirdi. (çev.notu: yani “yaratıcı Tanrı’yı kim yaratmıştır?”)

3. Evrim ve Dini İnanç

Yeni Ateistlere göre eğer doğaüstü diye bir şey yoksa din ve dini inanç doğal bir şekilde açıklanabilmelidir. Bu sosyolojik ve psikolojik olgunun biyolojiden kaynaklandığını kabul ederler. Hatta Harris’in görüşleri şöyle özetlenebilir; biyolojik bir fenomen olarak din evrimsel geçmişimizde derin kökleri olan bilişsel süreçlerin bir ürünüdür. Dawkins için de din ve dini inanç, hayatta kalmaya yönelik şeylerin yan ürünleridir (bazı evrimsel biyologların “spandrel” olarak adlandırdığı şey). Onun bu hipotezine göre insanların dini inançlara sahip olmasının sebebi, zamanla çevrelerindeki yetişkinlerden duyup şüphe etmeden inandıkları şeyler üzerine kuruludur, çünkü çocukların beyinleri için temel kural seçici bir avantaja sahip olmaktır. Yeteri kadar deneyim sahip olmayan çocukların zararlı olanlardan kaçınmasına yardımcı olan bu bilişsel eğilim Dawkins için, aynı zaman da onları yetişkinlerin zararlı inançlarını sahiplenmeye de eğilimli kılar. Dawkins, aynı türden diğer spesifik hipotezlere açık olup söz konusu bu hipotezi diğer genel hipotezine nazaran daha az savunur. Dennett, bu spesifik hipotezlerin bir kısmını “büyüyü kırma” girişiminde daha ayrıntılı olarak tartışmıştır. Bunu, birçokları arasında doğal bir fenomen olarak dinin kapsamlı bir bilimsel araştırmasına karşı tabu olarak tanımlar.

Dini olan her türlü inanç, irrasyonel ve hatalı mıdır?

Dennett’in dinin ve dini inancın kökeni hakkındaki “ön-teori”sinin temelinde, faili tespit etme eğilimi yani, “hiperaktif fail tespit işlevi”nin (ing: HADD) insanlardaki (ve diğer hayvanlardaki) evrimi yer alır; inançlar, arzular ve diğer zihinsel durumlar – hareket eden karmaşık şeylerin faillerini tespit etmeye çalışır. Dennett’e göre kafa karıştırıcı bir olay ile karşılaştığımızda, ‘bazı hayati kombinasyonlar için zaaflarımızın’ HADD ile iş birliğinin sonucu olarak, görünmez ve doğaüstü faillerin varlığı hakkında kurgu üreten bir mekanizma var olmaya başlar. (2006, pp. 119-120). Dennett, din ve dini inancın tam olarak bu türden doğal başlangıçlarla nasıl evrimleştiği konusunda görece geniş bir spekülasyon yapmaya devam eder. Bunu yaparken de, Dawkins’in daha önceki “mem” (“gen kelimesi” ile bir benzetme söz konusudur) adlandırmasına benzer bir şekilde biyolojik sistemlerdeki kopyalayıcıları ifade eden, “kültürel temelli bir kopyalayıcı” kavramını kullanmaktadır. Hitchens ise, Dennett’in “dini ayartıcı başlangıcı” başlığını taşıyan bölümünde dine karşı doğalcı yaklaşımına atıfta bulunsa da, öncelikli olarak insanların yaygın bir saflık ile dinlerin kurucularına atfettiği itibar ve bu itibarın sömürülmesi arasındaki etkileşime odaklanır. Bu arada Dennett’in dinin bilimsel olarak araştırılması önerisi, hem teistleri hem de teist olmayanları bilim, felsefe ve teoloji gibi disiplinlerdeki akademik uzmanlık alanları da kapsayan disiplinler arası geniş bir tartışmaya çekmiştir (bu tür işbirliğinin önemli bir örneği için bkz. Schloss ve Murray 2009).

4. Dinin Ahlaki Değerlendirmesi

Yeni Ateistlere göre din, insanların hayatta kalmak için geliştirdiği bazı işlevler ve niteliklerin bir yan ürünüdür, ancak onlara göre bugün dinin kendisi sosyal ve kültürel hayatımızı dengede tutmak için gerekli değildir. Gerçekten de, Yeni Ateistlerden üçü (Harris, Dawkins ve Hitchens), dini inanç ve dini uygulamaların çoğunlukla olumsuz sonuçları olduğu gerekçesiyle din adamlarını ahlaki olarak kınarlar. Dini inanç ve uygulamalar onlara göre bazı kötü ve olumsuz davranışları teşvik eder (intihar saldırıları, Engizisyon mahkemeleri, din savaşları, cadı avları, homofobi vb.), tartışmalı da olsa- bunlara birçok davranış da eklenebilir. (uyuşturucu kullanımı ve fuhuş, kürtaj ve ötanazinin yasaklanması, çocukların ebeveynlerinin dini cemaatlerine sorgusuz olarak zorlama ile üye yapılmalarından dolayı “çocuk istismarı” veya kurbanı olmayan davranışların suç sayılması ve yasaklanması vb). Harris’e göre bu türden kötülüklere sebep olan şey asılsız inanç olarak tanımlayabileceğimiz imandır. Dini kitaplarda Tanrı’nın emrettiği şekliyle bu türden dini inançlara sahip olanlar kaçınılmaz olarak demin söz ettiğimiz ahlaksız ve kötü davranışlara yönelirler. Böylece Yeni Ateistler, dini inançların epistemolojik eleştirileri ile ahlaki eleştirilerini beraber yapmışlardır.

Yeni Ateistler dinin insanları iyi bir kişi kıldığına yönelik iddialara karşı, aslında tam tersine dinin insanlarda kötü davranışlar yarattığına yönelik sayısız örnek öne sürer. Ayrıca ateizmin ahlaki sonuçlarının teizmin sonuçlarından daha kötü olduğu yönündeki iddialara da cevap verirler. Bu türden iddiaların en tipik örneği Hitler ve Stalin’in ateist olmasıdır. Yeni Ateistlere göre bu iki örnekte yöneticiler ateist olsa bile (Hitler’in ateist olduğu kesin değildir), işler ateizm adına yürütülmemiş ve suçlar ateizm adına işlenmemiştir; bu yönetimler Hristiyanlık gibi dinlerden etkilenerek din gibi işlemiştir. Yeni Ateistler genel olarak, teistik inancın ateist inanca göre ahlaki olarak daha kötü tutum ve davranışlara yol açtığını düşünür. Dennett, karakteristik olarak daha fazla ampirik inceleme yapılmadan kesin sonuçlara varma konusunda daha şüphecidir.

5. Seküler Ahlak

Dine yönelik bu ahlaki itirazlar, ahlaki bir çerçeve gerektirir. Yeni Ateistler doğaüstü gerçekliğin varlığını reddettiği için, bu ahlaki çerçeve tamamen doğal ve seküler bir temelde olmalıdır. Çoğu teist olmayan kişi, ahlakın doğal temelini, gelenekler olarak görür bu da doğal olarak ahlaki göreliliğe işaret eder. Ancak Yeni Ateistler ya ahlaki göreliliği reddederler ya yüce bir değer olan adaletin varlığını onaylarlar ya doğru ve yanlış olan yargılarımız hakkında bir fikir birliğinde olduğumuzu varsayarlar ya da örtük olarak evrensel bir dini temelli ahlaki çerçeveyi eleştirirler.

Yeni Ateistlerin birçok iddiası ciddi tartışmalar yaratmıştı ancak özellikle bilim ve din ilişkisi üzerine söyledikleri, hala bir şekilde entelektüel gündemimizde yer kaplıyor gibi görünüyor.

Yeni Ateistlerin evrensel ve seküler bir ahlaki bir standarda başvurmaları bazı ilginç felsefi soruları gündeme getiriyor. İlk olarak, ahlakın içeriği nedir? Harris, doğru ve yanlış dediğimiz şeylerin aslında canlıların mutluluğu ve acıları hakkında olduğunu belirterek bu soruya açık bir cevap vermeye en yakın olanıdır. İkincisi, eğer ahlâkın ne olduğu Tanrı’nın isteğiyle bir vahiy yoluyla insanlara söylenmemişse insanlar ahlaki standardın ne olduğunu nasıl bilebilirler? Yeni Ateistler herkesin temel ahlaki bilgiye sahip olduğunu düşünürler. Harris bu temel ahlaki bilginin kaynağını “ahlaki sezgi” olarak adlandırıyor. Yeni Ateistlerin diğer üyelerinin itiraz ettikleri ahlaki ilkelere bakılırsa Harris ile hemfikir olacakları sonucuna varmak mantıklı görünüyor. Üçüncü olarak, evrensel bir ahlaki standardın ontolojik temeli nedir? Etik göreliliğin yanlış olduğu varsayımı göz önüne alındığında, objektif ahlakın doğal zeminin ne olduğu sorusu ortaya çıkar; bu ise bizi bazı insanların erdemli olduğu ve bazılarının olmadığı (veya bazı davranışların ahlaken doğru olduğu, bazılarının doğru olmadığı) gibi sonuçlara götürebilir. Bu noktada tekrar Harris’in ahlaki sezgilerimizin kökenlerinin biyoloji olduğu düşüncesi ön plana çıkar. Dawkins ise, bazı canlıların (elbette insanlar dahil) neden ahlaki davranışlarda bulunduğu sorusunun açıklamak için “dört adet Darwinci iyi sebep” sunmaktadır. Her ne kadar Dennett dinin evrimine odaklansa da, muhtemelen o da ahlakın evrimi hakkında benzer bir açıklamaya yaslanacaktır. Yeni Ateistler tarafından ortaya atılan dördüncü felsefi soru, kendilerine yönelttikleri bir sorudur:

Neden ahlaki davranmalıyız?

Harris’in cevabı ahlaklı olmanın kişinin mutlu olmasına katkı sağladığı yönündedir. Dawkins ise “Tanrı yoksa neden iyi olalım ki?” diye soran eleştirmene, ahlaki davranış için motivasyon kaynağı olarak ilahi onaylama arzusunun gerekliliği, istenebilirliğini ve etkisini sorgulayarak cevap verir.

6. İlahi Vahiy İddiaları

Eğer bir ilahi yaratıcı yoksa o zaman ilahi vahiyler de olmamalıdır. İlahi vahiy yoksa da kutsal kitapların hepsi bir insan kurmacasıdır. Harris, Dawkins ve Hitchens’e göre hiçbir kutsal kitap ilahi bir kökene sahip olamaz. Bu iddianın temelinde söz konusu kutsal kitaplarda olgu hatalarının ve ahlaki yanlışların bulunması yer alır. Harris, geleneksel ve ilkel olduğunu düşündüğü Eski Ahit’teki “Yasa”lardan alıntı yapar (Tesniye 13’te yer alan, sizi gizlice “diğer tanrılara ibadet etmek için “ikna etmeye çalışırlarsa, aile bireylerini veya yakın arkadaşları ölümüne taşlama emri gibi), ve sonra (İsa’nın Eski Ahit’in tamamını desteklemek için okunabileceği görüşüne dayanarak) Yeni Ahit’in bu türden içerikleri iyileştirmediğini ileri sürer. Harris daha sonraki incilin yasal gerekliliklerinden uzaklaşan ılımlı Hristiyan yaklaşımlarının kutsal yazıları gittikçe daha az ciddiye almanın bir sonucu olduğunu söyler. Dawkins, İncil ve Kur’an’ın hiç de ılımlı olmadığını konusunda Harris’le hemfikirdir. Nitekim şöyle söylemektedir: “Eski Ahit’in Tanrı’sı tartışmasız tüm bu kurgudaki en itici karakterdir.” (Dawkins 2006, s. 31). “İsa’nın, Eski Ahit’in acımasız canavarı sonrasında büyük bir gelişme” olduğunu söylese de (Dawkins 2006, s.25), “Yeni Ahit teolojisinin merkezinde yatan kefaret doktrininin,  ahlaki açıdan neredeyse İbrahim’in İshak’ı az kalsın kesecek olduğu öykü kadar iğrenç olduğunu öne sürmüştür.” (Dawkins 2006, s. 251.) Hitchens da her iki ahiti kapsayan benzer eleştirilerini 2 bölümde ele alır: “Eski Ahit Kabusu” ve “Yeni Ahit Eskisinin Kötülüğünü Aşıyor” Ayrıca, Kur’an’a (Harris gibi) ve Mormon Kitabı’na da birer bölüm ayırır. Dennett ise, herhangi birinin bir şeyi kanıtlamak için İncil’e başvurabileceğini ima ederek İncil’i eleştirir.

Herhangi bir kutsal söz veya vahyin gerçekliğine karşı şüphe ile yaklaşan bu bakış açısı, felsefi teolojide ne tür bir kitabın “Tanrı’nın Sözü” olarak nitelendirilebileceği konusunda ilginç soruları da beraberinde getirmektedir. Örneğin, Harris İncil gibi “sıradan” bir kitabın bu sıradanlığına rağmen her şeyi bilen bir Tanrı’nın ürünü olarak düşünülmesini hayret verici buluyor. Ayrıca, İncil’in matematik üzerine özel bir tartışma içermese de ortada bariz matematiksel hatalar olduğuna dikkat çekiyor. (I Kings 7: 23-26 bir dairenin çevresinin çapına oranının 3: 1 olduğunu söyler). Her şeyi bilen bir varlığın eseri olan bu kitapta, insanlığın bildiği en zengin içgörü kaynaklarından biri olan matematik hakkında daha makul bölümler bulunabilirdi. Bu türden iddialar, Tanrı’nın insanlarla farklı zamanlarda ve yerlerde iletişim kurarken kullandığı amaç ve stratejiler hakkında (çev. notu: vahiy ve kutsal kitaplar kastediliyor) yeni tartışmalar yaratacaktır.

7. Seküler Doygunluk

Yeni Ateistler, dini olmayan kişisel bir tatmin aracı ve hatta kolektif refahı öneriyor veya en azından bunları ima ediyor. Mesela Harris, kişinin benlik duygusunu ortadan kaldırarak mutluluğa erişebileceğini ve meditasyon içeren bir tür “maneviyatı” savunuyor. Harris, İnsan bilincinin doğasına yönelik bilimsel keşiflerin bu gibi bir uygulama için giderek daha yeterli bir doğal ve rasyonel temel sağlayacağını düşünüyor. Dawkins ise Tanrısız bir dünyada ilham bulabilmemiz için bilimin zihnimizi daha açık kılmadaki gücüne odaklanıyor. Dawkins bilimi, evrendeki her şeyi açıklamak için sürekli büyüyen ve görünüşe bakılırsa sınırsız kapasitesi olan bir şey olarak görür; bu nedenle de bilimi insanlığın cehaletten kurtuluşuna katkı sağlayacağı için takip etmemizi önerir. Hitchens da kendi seküler arzu ve tatmin kaynağı olarak, doğal olanın herkes için yeterince harika olduğuna işaret eder. Sınır bilmeyen bir bilimsel araştırma ve yeni bir hümanist uygarlığın üretkenliğine dayanan, insanı merkeze alan yeni bir aydınlanma umudunu dile getirmektedir. Dennett ise, dünyanın karmaşıklılığına bakarak bireyin kişisel kaygılarının önemsizliğini fark etmesine yol açacak alçakgönüllü bir merakla karakterize olmuş özverili bir tutumla natüralistik bir maneviyatın mümkün olduğuna inanmaktadır.

8.Yeni Ateizmin Eleştirisi

Yeni Ateistlere cevap olarak birçok deneme ve kitap yazılmıştır (bunlardan bazılarını okumak için aşağıda yer alan “Referanslar ve Ek Okumalar” bölümünün “Yeni Ateizm Hakkında Çalışmalar” alt bölümüne bakınız). Bu çalışmalardan bazıları onları desteklerken bazıları ise eleştirmektedir. Başka çalışmalardaysa Yeni Ateizmin hem olumlu hem de olumsuz değerlendirmeleri beraber yer almaktadır. Açıkçası, Yeni Ateistlerin argümanları ve bu argümanların ortaya koyduğu felsefi problemlerin kapsamı epey geniştir. Görüldüğü gibi, bu argümanların odağında epistemolojik yaklaşımlar, metafizik varsayımlar ve aksiyolojik pozisyonlar yer almaktadır. Bu odak noktaları aynı zamanda din felsefesi, bilim felsefesi, felsefi yorumbilim (hermeneutik), bilim ve din ilişkisi veya tarih alanlarında birçok farklı tartışmaya daha kapı açmaktadır. Yeni Ateistlerin bahsettiğimiz tutumları ve rasyonelliği hakkında, hem Harris, Dawkins, Hitchens ve Dennett’in kendi arasında hem de Hıristiyanlık savunmasını yayınlayan Dinesh D’Souza gibi dini inanç ve din savunucularıyla yapılan bazı tartışmalar da oldu. Bu tartışmalara internetteki birçok noktadan erişilebilir. Ayrıca Yeni Ateistlerin dine yönelik iddialarını sıraladığı birçok seminer ve konferans da gerçekleşmiştir. Bunlardan biri, Notre Dame Üniversitesi’ndeki Din Felsefesi Merkezi tarafından “Yollarımız Aynı Değil: Yahudi İncili Tanrısının Karakteri” başlıklı bir konferanstır (10-12 Eylül 2009’da yapılmıştır). Bu konferansın ele aldığı konulara bakmak için; Copan 2008’e bakınız.

Yeni Ateistlerin birçok tartışma başlığında evrim kuramına yaslanan açıklamalar yaptığını görmek mümkün.

Yukarıda sözünü ettiğimiz Yeni Ateistlerin iddialarına yönelik birçok eleştiri olmuştur. Örneğin epistemoloji ile ilgili olarak, eleştirmenler Yeni Ateistlerin dini inancın mantıksız ve irrasyonel olduğuna yönelik iddialarının, Batı’daki inancın rasyonelliği hakkındaki derin felsefi tarihle çeliştiğine dikkat çekmektedir. Augustine ile başlayan bu Batı Felsefe geleneğinin, bugünlere gelene dek birçok önemli Batılı filozofu bünyesinde barındırdığı söylenebilir. (Anselm, Aquinas, Descartes, Pascal ve günümüze yakın tarihlerde Alvin Plantinga ve Richard Swinburne gibi). Dahası, Yeni Ateistlerin epistemolojik varsayımları ve iddiaları (ve bunların dini epistemoloji için sonuçları da dahil olmak üzere) düşünüldüğünde, bu görüşlere yönelik eleştiriler, ampirik bilime bağımlılığın bilimsel olarak haklı olup olmadığı ve kanıtçılığı (evidentialism) desteklemek için yeterli kanıt olup olmadığı hakkında sorular içermektedir. Metafiziğe gelince, Dawkins’in teistik argümanları aşırı derecede üstünkörü bir şekilde değerlendirdiği ve doğal teolojideki geniş literatürü göz ardı ettiği için eleştirildiğini söyleyebiliriz. En iyimser olarak William Lane Craig gibi bazı eleştirmenler, Dawkins’in argümanlarının (Tanrı hipotezi argümanı örneğin) evrendeki tasarımın kendisini açıklayamadığını gösterdiğini ancak Tanrı’nın neden var olamayacağını gösteremediğini dile getirmiştir. Eleştirmenler, Dawkins’in Tanrı’nın dış bir nedene ihtiyaç duyacağı varsayımının, Tanrı’nın mükemmel ve gerekli olduğu, sonuç olarak kendi kendine var olan ve ontolojik olarak bağımsız bir varlık olduğu yönünde uzun zamandır devam eden teolojik varsayım karşısında uçtuğunu iddia ediyor. Ayrıca Dawkins’in bu klasik Tanrı anlayışı ve eleştirisine karşı (Tanrı kavramının karmaşıklığı ima ediliyor), Tanrı’nın kompleks bir varlık olarak görünmesinin, Tanrı’nın kendi varlığının bir sonucu olduğunu iddia ediliyor. Dawkins’e yanıt olarak ise Craig, Tanrı kavramının kendisi ve içeriği karmaşık olsa da, Tanrı’nın bizzat kendisinin basit olduğunu savunmaktadır. Son olarak etik konusunda eleştirmenler şöyle bir iddia öne sürmektedir; Yeni Ateistler evrensel ahlakın varlığına yönelik her felsefi soruya cevap olarak biyolojiye yaslanıyor, ancak bu cevabın kendisi ahlaki davranışın ne olduğuna yöneliktir; bizzat ahlaki ilkelerin ne olduğu veya neyin “doğru” olduğuna yönelik değil. Bu eleştiri ahlaki ilkeleri “neyin” ahlaki yaptığının açıklanmadığını söylemektedir. Ve eleştirmenlere göre Yeni Ateistler, ahlaklı davranmak için Tanrı inancının illa ki gerekmediğini gösterse bile, “neden ahlaklı olmalıyız?” veya “neden ahlaki davranmalıyız?” sorusuna cevap verememektedir.


James E. Taylor – “New Atheist”, (Erişim Tarihi: 12.05.2020)

Çevirmen: Taner Beyter

Çeviri Editörü: Beyza Nur Doğan


9. Kaynaklar ve İleri Okuma

 a.Yeni Ateistlerin Çalışmaları

  • Dawkins, Richard. The Selfish Gene, 2nd ed. (Oxford: Oxford University Press, 1989).
    • An explanation and defense of biological evolution by natural selection that focuses on the gene.
  • Dawkins, Richard. The God Delusion (Boston: Houghton Mifflin, 2006).
    • A case for the irrationality and immoral consequences of religious belief that draws primarily on evolutionary biology.
  • Dennett, Daniel. Breaking the Spell: Religion as a Natural Phenomenon (New York: Penguin, 2006).
    • A case for studying the history and practice of religion by means of the natural sciences.
  • Dennett, Daniel. “Afterword” in Richard Dawkins, The God Delusion, 10th anniversary edition (London: Penguin Random House, 2016), pp. 421-26.
    • Dennett’s retrospective about the impact made by the four original New Atheists following the initial publication of their books.
  • Harris, Sam. The End of Faith: Religion, Terror, and the Future of Reason (New York: Norton, 2004).
    • An intellectual and moral critique of faith-based religions that recommends their replacement by science-based spirituality.
  • Harris, Sam. Letter to a Christian Nation (New York: Vintage Books, 2008).
    • A revised edition of his 2006 response to Christian reactions to his 2004 book.
  • Hitchens, Christopher. God is Not Great: How Religion Poisons Everything (New York: Twelve, 2007).
    • A journalistic case against religion and religious belief.

b.Yeni Ateizm Hakkında Çalışmalar

  • Berlinski, David. The Devil’s Delusion: Atheism and its Scientific Pretensions (New York: Crown Forum, 2008).
    • A response to the New Atheists by a secular Jew that defends traditional religious thought.
  • Copan, Paul. “Is Yahweh a Moral Monster? The New Atheists and Old Testament Ethics,” Philosophia Christi 10:1, 2008, pp. 7-37.
    • A defense of the God and ethics of the Old Testament against the New Atheists’ criticisms of them.
  • Copan, Paul and William Lane Craig, eds. Contending with Christianity’s Critics (Nashville, Tenn.: Broadman and Holman, 2009).
    • A collection of essays by Christian apologists that addresses challenges from New Atheists and other contemporary critics of Christianity.
  • Craig, William Lane, ed. God is Great, God is Good: Why Believing in God is Reasonable and Responsible (Grand Rapids: InterVarsity Press, 2009).
    • A collection of essays by philosophers and theologians defending the rationality of theistic belief from the attacks of the New Atheists and others.
  • D’Souza, Dinesh. What’s So Great About Christianity (Carol Stream, IL: Tyndale House Publishers, 2007).
    • A defense of Christianity against the criticisms of the New Atheists.
  • Eagleton, Terry. Reason, Faith, and Revolution: Reflections on the God Debate (New Haven: Yale University Press, 2009).
    • A critical reply to Dawkins and Hitchens (“Ditchkins”) by a Marxist literary critic.
  • Keller, Timothy. The Reason for God: Belief in God in an Age of Skepticism (New York: Dutton, 2007).
    • A Christian minister’s reply to objections against Christianity of the sort raised by the New Atheists together with his positive case for Christianity.
  • McGrath, Alister and Joanna Collicutt McGrath. The Dawkins Delusion? Atheist Fundamentalism and the Denial of the Divine (Downers Grove, IL: InterVarsity Press, 2007).
    • A critical engagement with the arguments set out in Dawkins 2006.
  • Ruse, Michael. “Why I think the New Atheists are a Bloody Disaster,” https://biologos.org/blogs/archive/why-i-think-the-new-atheists-are-a-bloody-disaster, posted August 14th, 2009.
    • A criticism of the New Atheists by an atheist.
  • Schloss, Jeffrey and Michael Murray, eds. The Believing Primate: Scientific, Philosophical, and Theological Reflections on the Origin of Religion (New York: Oxford University Press, 2009).
    • An interdisciplinary discussion of issues raised by the sort of naturalistic account of religion promoted in Dennett 2006 and elsewhere.
  • Stenger, Victor. God: The Failed Hypothesis. How Science Shows that God does not Exist (Amherst: Prometheus Books, 2008).
    • A scientific case against the existence of God by a physicist who also taught philosophy and who is often classified as a New Atheist.
  • Stenger, Victor. The New Atheism: Taking a Stand for Science and Reason (Amherst: Prometheus Books, 2009).
    • A review of and expansion upon the principles of the New Atheism with responses to many of its critics.
  • Ward, Keith. Is Religion Dangerous? (Grand Rapids: Eerdmans, 2006).
    • A defense of religion against the New Atheists’ arguments by a philosopher-theologian.

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve meta-felsefe ile ilgilenir. Öğretmen olup, STK’larda görevlidir.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Doğru İnanç Ne Zaman Bilgi Olur? – Richard Foley

Sonraki Gönderi

Kelimelerin Ne Anlama Geldiğine Kim Karar Veriyor? – Lane Greene

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü