Dijital Çağda Siyasi Tartışma – Fabienne Peter

/
746 Okunma
Okunma süresi: 4 Dakika

İdeal bir demokratik dünyada, bütün vatandaşlar siyasi ihtiyaç ve imkânlarını kendi bilgi birikimleri doğrultusunda en iyi şekilde tartışmaya ve ülkelerinin kaderini bu şekilde şekillendirmeye davet edilir. Başka bir deyişle, ideal bir demokratik dünyada siyasi tartışma hem kapsayıcı hem de kanıta dayalıdır. Distopik bir dünyada ise, bunun aksine, siyasi tartışmalar dışlayıcıdır ve politik olarak önemli konularda mevcut kanıtları görmezden gelir. Zengin ve güçlü azınlık, daha zengin ve daha güçlü olmak uğruna siyasi tartışmaları manipüle edebilir.

İngiltere ve ABD gibi ülkeler bu distopik dünyaya gün geçtikçe daha çok yaklaşma riski altındadır ve sosyal medyanın yükselişinin bu konudaki rolü azımsanamayacak derecede fazladır. Peki, sosyal medyada tam olarak neler oluyor ve bu distopik tehdidi ne durdurabilir?

İlk başta, Arap Baharı ile sosyal medyanın yükselişi daha radikal bir demokratik çağın başlangıcı olarak algılandı. Her şeyden önce, sosyal medya siyasi tartışmalara katılma maliyetini büyük ölçüde düşürdü. İnternete erişimi olan herkes siyasi görüşlerini bloğunda yazabilir, tweet atabilir veya YouTube’da yayınlayabilir hale geldi. Bu nedenle sosyal medya, siyasi tartışmaları çok daha kapsayıcı hale getirme potansiyeline sahip ve bunun olumlu etkilerini “Me Too” veya “Black Lives Matter” gibi hareketlerle görmüş olduk.

Sosyal medyanın kapsayıcılığı, kaçınılmaz bir şekilde önemli bakış açılarını dışlama riski altında olan demokratik tartışmalar için önemli bir denetim noktası sağlar. Örneğin, demokratik tartışmalar güç sahibi olan lobiciler tarafından gasp edilebilmekte. Benzer şekilde, Lobicilerin avucunun içinde olan veya ayrıcalıklı sosyal geçmişlerine önem göstermeye karşı daha fazla eğilimli olan bazı uzmanların da görüşleri, hak ettiği değerden daha fazlasını görebilir. Siyasi tartışmaların kanıta dayalı katkılara ihtiyacı vardır ve bazı konularda diğer insanlardan daha fazla bilgili insanlar vardır. Ancak siyasi tartışmaları “sahte” uzmanlar da dâhil olmak üzere uygunsuz etkilerden[1] korumak her zaman kolay değildir.

Kapsayıcılığın da ayrıca karanlık bir tarafı vardır. Sosyal medyadaki siyasi tartışmaların kolayca kontrolden çıkabileceği ve her türlü nefret söylemine olanak sağlayabileceği ortaya çıkmıştır. Doğru yerde ve zamanda ortaya çıkan öfke veya korku gibi olumsuz duygularla ilgili yanlış bir şey olmasa da, sosyal medya duyguların aniden yükselmesine olanak veren bir ortammış gibi görünüyor. Sosyal medya şirketlerinin daha fazla “beğeni” ve “paylaşım” almak üzerine kurulu olan iş modelinin de bunda bir rolü vardır. Sosyal medyadaki siyasi tartışmaları “yuh!” “yaşasın!” yapısı [2]olarak adlandırabileceğimiz bir yapıya zorluyor, mesela: yuhh Avrupa Birliği! veya Yaşasın Amerika!

Buna bağlı olarak, kanıta dayalı katkılar genellikle sosyal medyada yer edinmek için çaba verir. Sosyal medyadaki siyasi tartışmaların yuh!-yaşa! yapısı, belirli siyasi iddiaları destekleyen veya desteklemeyen kanıtları incelemeye elverişli değildir. Dolayısıyla, sosyal medya, sahte haberlerin ve diğer yanlış bilgilerin yayılmasını kolaylaştırır, hatta buna yol açar. Bu durum, sosyal medyadaki siyasi tartışmaları, politik olarak ilgili konular hakkındaki kanıtları görmezden gelme riskiyle karşı karşıya bırakır.

Daha da endişe verici olan şey ise, sosyal medyanın yuh-yaşa yapısının, kasıtlı olarak çarpıtılmış bilgiyi yaymak ve kapsayıcı siyasi tartışmaların kritik rolünü bu şekilde baltalamak için zaten iktidarda olanlar tarafından sömürülme olasılığıdır. Demokrasinin işleyişini tam olarak bu şekilde istikrarsızlaştırmaya yönelik ortak bir çabaya tanık olabileceğimize daha önce birkaç kez tanık olduk. Sosyal medyadaki tartışmalar ne kadar işlevsiz ve iddiaların kanıtları tartışılmadan ilerliyorsa, incelenmeden kaçarak amaçlarına ulaşmak isteyen güç sahipleri için o kadar iyi olmaktadır.

Demokratik kurumların ve uygulamaların devam eden erozyonunu çok geç olmadan durdurmak için sosyal medya için yeni bir düzenleyici çerçeveye ihtiyaç var. Yukarıdaki saydıklarımızın ışığında, siyasi tartışmanın kilit demokratik işlevini geri yüklemek, yani tüm siyasi iddiaların özellikle ilgili tüm bakış açılarından bilinçli, eleştirel bir şekilde incelenmesine izin vermek önemlidir.

Peki bu nasıl başarılabilir? Açıkçası bu oldukça zor bir soru. Ancak, siyasi reklam kampanyalarına ve güç sahibi politikacıların sosyal medyaya olan katkılarına odaklanmanın iyi bir başlangıç olacağını söyleyebilirim. Açıkça yanlış olan bilgilerin siyasi tartışmalar üzerindeki etkilerinin sınırlandırılması özellikle önemlidir çünkü bu şekilde yapılan katkılar sadece siyasi tartışmayı rayından çıkarmaya hizmet edebilir. Bu durum ise, örneğin Facebook’un kendi politikasının aksine, politik reklam kampanyalarının açıkça yanlış bilgiler içermesine izin vermeyerek ve nüfuz sahibi politikacıların sosyal medya kullanımlarına benzer bir kısıtlama getirerek sağlanabilir. Uygunsuz sansür endişelerinden veya ifade özgürlüğü kısıtlamalarından kaçınmak için sadece açık şekilde yanlış bilgilerin bu yöntemle düzene sokulması gerektiğini önemle belirtmekteyim.

Özetle, sosyal medyanın kapsayıcılığı iyi bir şeydir, ancak politik tartışmalara dayattığı “yuh-yaşa!” yapısı iyi bir şey değildir. “Yuh-yaşa!” yapısının, ilgili tüm bakış açılarından siyasi iddiaların bilinçli bir şekilde incelenmesini kolaylaştıran ve bu nedenle siyasi tartışmayı demokratik ideale yeniden yaklaştırma potansiyeline sahip bir yapı ile değiştirilmesi gerekmektedir.


[1] Undue influence; uygunsuz etki yerine meşru olmayan etki olarak da çevrilebilir.

[2] Boo-hooray structure; yuh yaşa yapısı olarak çevrilmiştir.


Fabienne Peter-Political Debate in the Digital Age“, (Erişim Tarihi: 14.07.2021)

Çevirmen: Yiğit Bozankaya

Çeviri Editörü: Alparslan Bayrak

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Felsefenin İlerleme Eksikliği – Chris Daly

Sonraki Gönderi

Avusturya Faiz Teorisi’nin Reformülasyonu – Kaan Dişli

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü