Sorgulama İçin Bir Rehber Olarak İdeal Olmayan Epistemoloji – Nastja Tomat

/
381 Okunma
Okunma süresi: 14 Dakika

Günlük yaşantımızda pek çok sorgulama yaparız. Bu sorgulamalardan bazıları hayatımızda önemli etkileri olmayacak durumlara yöneltilen sorulardan oluşur. Mesela yaşadığımız şehirde en iyi sushi yapan restorant neresidir, arkadaşımız doğum gününde nasıl bir hediye istiyor ya da favori müzik grubumuzun son albümü ne zaman yayınlandı gibi sorular. Diğer sorgulamalarımız ise hem bireyleri hem de toplumu ilgilendiren durumlar hakkında olur. Örneğin kime oy vereceğimiz, aşı olup olmayacağımız, bir dilekçe imzalayıp kürtaj hakları protestosuna katılıp katılmayacağımız ya da antropojenik küresel ısınmanın gerçek olup olmadığı hakkında sorgulamalar yaparız. Önemli konular hakkında nasıl sorgulama yaptığımız ve inançlar oluşturduğumuzu incelemek sadece epistemik olarak değil aynı zamanda pratik olarak da önemlidir. Çünkü bu tür inançlar kamu politikalarını etkiler, eylemlerimizi harekete geçirme konusunda yardımcı olur ve bu etkilerinden ötürü toplum için önemli sonuçlar doğurur. Epistemoloji, önemli soruları sorguladığımızda ne olacağı hakkındaki anlayışımızı güçlendirir. Lakin bazen amacımıza (bilgi, doğru inanç ya da anlama) ulaşmakta başarısız oluyoruz. Bu yüzden bu yazıda da üzerinde duracağımız, McKenna (2023) tarafından vurgulanan “ideal olmayan bir yaklaşım” benimseyeceğiz ve sorgulamayı bu yöntemle inceleyeceğiz. İdeal olmayan sorgulayıcı epistemoloji, çeşitli idealleştirmelerden kaçınarak ve ampirik verilere dayanarak, daha tutarlı sorgulamalar yürütmek için bize bir epistemik rehberlik sağlayabilir.

Geleneksel analitik epistemoloji teorilerinin çoğu, bilgi ve anlama gibi epistemik görüngülere nasıl ulaşılacağına dair bir rehberlik formüle etmek yerine ağırlıklı olarak bu görüngülerin doğasını tanımlamakla ilgilenmiştir (Ballantyne, 2019). Lakin çeşitli filozoflar epistemolojinin iyileştirici ya da düzenleyici olabileceğini ve olması gerektiğini savunmaktadır (Goldman, 1978; Ballantyne, 2019; Bishop & Trout, 2005, 2016; Roberts & Wood 2007; ayrıca bkz. Fantl, 2023). Bu filozoflar iyi bir sorgulamanın nasıl yapılacağı ve epistemik hedeflere nasıl ulaşılacağı konusunda tavsiyeler vermektedir. Eğer epistemik tavsiyelere katkı vermeyi hedefliyorsak sorgulamaya olan odağımız son derece önemlidir. Gerekçelendirmenin ve bilginin doğası hakkında yaptığımız tartışmalar tek başına yeterli olmaz. Zira bu tartışmalar hangi delilin güvenilir olduğunu, güvenilir uzmanların kimler olduğunu ve çelişki içeren bilgilere maruz kaldığımızda nasıl bir yol izleyeceğimize dair tam anlamıyla katkıda bulunmaz (Ballantyne, 2019).

Sorgulayıcı epistemoloji, sorgulamayı neyin oluşturduğunu ve hangi normların rehberlik etmesi gerektiğini araştırır. Sorgulama, geniş anlamda, belirli bir zaman diliminde gerçekleşen ve bir soruyu kanıt kullanarak çözmeyi amaçlayan çok çeşitli tutum ve eylemleri içerir. Sorgulama yapmaya başladığımızda bir şeyleri anlamaya, bir soruyu çözmeye, bilgimizi genişletmeye ya da arılaştırmaya çalışırız. Ayrıca anlayış kazanmaya ve geliştirmeye de gayret gösteririz. Sorgulayıcı epistemologlar sadece gerekçelendirme ve bilgiye bağlı sorular sormakla ilgilenmek yerine sorgulamada sorumlu, etkili ve güvenilir olan şeylerle ilgilenirler ve bir bireyin nasıl sorgulama yapması gerektiğini vurgularlar. Sorgulama tekniği temelde bir delilin nasıl toplanacağı ve değerlendirileceğiyle ve sonrasında sorgulamanın ne zaman sonlanması gerektiğiyle ilgilenir (Ballantyne, 2019; Haziza, 2023; Hookway, 1994; Flores & Woodard, 2023; Friedman, 2017, 2019, 2020; Kelp, 2021; Thorstad, 2021).

Epistemolojik sorular (bu soruların arasına sorgulamayla alakalı olanları da dahil edebiliriz) idealize edilmiş ya da idealize edilmemiş şekilde incelenebilir. İlk durumda, sorgulama hakkında belirli idealleştirmeleri ve gömülü oldukları dünyayı benimseriz. İkinci durumda ise bu yaklaşımdan kaçınırız (McKenna, 2023). Ben idealleştirmenin iki türüne odaklanacağım: sorgulamanın psikolojik ve bilişsel kapasitesi ve içinde gömülü olduğu epistemik çevre. McKenna (2023) çalışmalarına bağlı olarak bu tür idealleştirmelerden kaçınmanın ve felsefi yöntemleri ampirik araştırmalarla birleştirmenin sıradan sorgulayıcıların ulaşabileceği epistemik tavsiyeler için ve bizim epistemik pozisyonumuzu geliştirmesi bağlamında önemli bir başlangıç noktası olduğunu göstereceğim.

İlk olarak, ideal olmayan sorgulama epistemolojisi, sorgulayıcıların psikolojik ve gerçekçi kavramsallaştırılmalarına dayanmaktadır. Bilişsel psikoloji ve diğer ampirik disiplinler tarafından toplanan ampirik veriler bize yargılama ve karar verme, dikkat, bellek ve muhakeme gibi bilişsel süreçlerin nasıl işlediğini gösterir (Eysenck & Keane, 2020). İdeal olmayan sorgulama epistemolojisinin, sorgulayıcıların mantıksal tümbilirliği reddetmesine, Bayes kuralını[1] kullanarak inançları en ideal şekle getirmeye ve mükemmel ve tutarlı bir inanç sistemine sahip olmasına ihtiyacı yoktur (Carr, 2022). Genellikle kötü sezgileri olan istatistikçiler olduğumuzu, olasılıksal işlerimizde kötü performans gösterdiğimizi lakin frekanslarla çok daha iyi performans gösterdiğimizi ve bilginin sunulma şeklinin risk değerlendirmemizi ve karar almamızı etkilediğini vurgular (Gigerenzer & Edwards, 2003; Gigerenzer, 2003). Sorgulamalarımızın ve yargılarımızın genellikle bilinçli ve düşünümsel olmaktan ziyade örtük ve sezgisel olduğunu kabul eder (Evans & Stanovich, 2013; De Neys, 2018). Akıl yürütmemizde yeteneklerimize aşırı güvenmek (Kruger & Dunning, 1999; Pennycook vd., 2017) gibi çeşitli önyargılara eğilimimiz vardır (Kahneman, 2011; Kahneman vd., 1982), ve genellikle karmaşık akıl yürütme süreçlerinden ziyade ani ve basit bulgulamalara güveniriz. Ancak bu tür bulgulamalar sıklıkla doğru yargılara ulaştırır bizleri (Gigerenzer, 2000). Bayesçi sonsal olasılığı gerçekten uygulayıp uygulamadığımızın şüpheli olduğunu vurgular (Bowers & Davis, 2012).

Bu kavrayışlar epistemik tavsiyelere verimli bir şekilde dahil edilebilirler. İnsanlara her zaman karmaşık bir hesaplamayı tercih etmelerini tavsiye etmek yerine onlara akıl yürütme stratejilerini nasıl seçeceklerini öğretmeye odaklanabiliriz. Örnek olarak bulgulama ve daha sofistike yöntemler arasında seçim yapmak diyebiliriz. Risk hakkında yeni bir bilgi sunduğumuzda (örnek olarak aşı sonrası yaşanacak komplikasyonlar riski) sayıları olasılık bağlamından ziyade frekans bağlamında ifade edebiliriz. Anlıyoruz ki yargılarımızın büyük çoğunluğu sezgisel ve istemsiz olarak gerçekleşiyor ve sorgulamalara yönelik tavsiyelerimizi insanların dikkatle bir müzakere yürütmek için zamana ve fırsata sahip oldukları durumlarla sınırlamıyoruz (ayrıca bkz. Ballantyne, 2019). Sınırlı dikkatimizi nasıl tahsis edeceğimizi etkileyen pek çok faktör olduğunu kabul edebiliriz ve sıradan sorgulayıcıların belirli bir soruyla ilgili araştırmalarına büyük miktarda kaynak harcamasını bekleyemeyiz.  İnsanlara yanlılığın ve aşırı özgüvenin varlığından ve eğer mümkünse onlardan nasıl kurtulacaklarına dair bir eğitim verebiliriz[2]. Şüphecilerin iklim değişikliğine ilişkin inançlarını etkilemeye yönelik girişimler tasarlarken insanların Bayesçi güncellemeden saptıklarını ve yeni kanıtlarla karşılaşmanın inançlarında hemen bir değişikliğe yol açmadığını vb. dikkate alabiliriz.

Üstelik ideal olmayan sorgulama epistemolojisi izolasyon içerisinde sorgulama yapmadığımızı vurgular. Sorgulama, karmaşık toplumsal ve epistemik ortamlarda gömülü haldedir. Bu ortamlarla sürekli temas halindeyizdir ve başkalarına bağlıyızdır. Toplumsal yerleşikliğimiz (toplumsal kimliğimiz ve rolümüz) ciddi manada günlük sorgulamalarımızı etkiler (McKenna, 2023). Örneğin çok sayıda ampirik araştırma, sıklıkla bir siyasi motivasyonla akıl yürüttüğümüzü (Kahan, 2013, 2016a, 2016b) yani değerlerimizi ve kimliğimizi tanımlayan bir grubun üyelerinin inançlarıyla tutarlı inançlar oluşturduğumuzu göstermektedir. Benzer şekilde risk değerlendirmelerimiz Kahan ve diğerlerinin (2011) kültürel biliş olarak adlandırdığı ve riskleri (örneğin küresel ısınma, aşılar, silahlar, nükleer silahlar…) kültürel değerlerimizle uyumlu bir şekilde değerlendirme eğilimi olarak tanımladığı durumdan etkilenmektedir (Braman vd., 2005; Kahan & Braman, 2003; Kahan vd., 2010). Görüşlerin kutuplaşmasına yol açan partizan ayrımı, bilimsel tanıklık değerlendirmelerimizi de büyük ölçüde etkilemektedir (Funk vd., 2019; Smith vd., 2024). ABD’de iklim değişikliğine ilişkin görüşler ile siyasi değerler arasındaki korelasyona dair çok sayıda ampirik kanıt bulunmaktadır (Ballew vd., 2019; Dunlap ve McCright, 2008; Funk ve Kennedy, 2016; McCright vd., 2016).

Anderson’ın (2011) yaptığı gibi bütün bu bulguları göz önünde bulundurmak epistemik hedeflerimizi destekleyecek epistemik tavsiyeler geliştirmemize yardımcı olabilir. Eğer bilimsel kanıtlara duyulan güvensizlik kısmen bir grubun sosyal değerlerine yönelik algılanan tehditlerden etkileniyorsa, farklı ideolojik grupların değerlerinin onaylandığını göstermek ve tehdit algısını azaltmak için politikalar geliştirilebilir. Eğer insanlar kendi sosyal ve siyasi değerlerini paylaşanlara daha fazla güveniyorsa (Kahan vd., 2011), küresel ısınma tehdidinin ciddiyetini savunmak için siyasi olarak farklı grupların katılımını sağlamaya çalışmak mantıklı olacaktır (McKenna, 2023). Anderson’ın (2011, s. 158) belirttiği gibi,

Tehditleri ortadan kaldırın ve insanların değerlerini olumlayın. Böylelikle kanıtları daha objektif bir şekilde değerlendirmeye açık olacaklardır.

İkinci olarak ideal olmayan epistemoloji sadece sorgulayıcıların niteliklerine odaklanmaz. Ayrıca epistemik çevrenin özelliklerine de odaklanır. Genelde epistemik hedeflerimize ulaşmamızı zorlaştıran kirletilmiş bir epistemik çevre içerisindeyizdir. Bu tarz çevrelerde yanlış inanışlarımızı, bilgi veya akıl yürütme eksikliklerimizi mantıksızlığımıza veya epistemik erdem eksikliğimize değil öncelikle ortamın özelliklerine dayandırmamız daha doğru olur (Levy, 2021). İyi bir sorgulamanın önemli özelliklerinden birisi hangi bilgi kaynağının tutarlı ve güvenilir olduğunun farkında olmaktır. Örneğin iklim değişikliği hakkında bilgi almak istediğimizde hangi web sitelerine, kuruluşlara veya kişilere güvenmemiz gerektiğini nasıl bilebiliriz? Kirletilmiş epistemik çevrelerde uzmanlığı anlamaya yönelik referanslar, sicil kayıtları veya entelektüel dürüstlük gibi kriterler (Anderson, 2011; Goldman, 2001) çeşitli taraflarca taklit edilerek bir uzmanlık görüntüsü verilir ve bu nedenle gerçek uzmanları sözde uzmanlardan ayırt etmemiz zorlaşır. Eğer doğruluğu onaylanmış uzmanların sayısının artmasını istiyorsak sadece bireylere nasıl erdemli ve sorumlu bir şekilde sorgulama yapmalarını öğretmemiz yetmez. Aynı zamanda yanlış bilgiyi mümkün olduğunca azaltabileceğimiz bir epistemik çevre şekillendirmemiz gerekir (Levy, 2021) ve böylelikle meslekten olmayan kişilerin mevcut en doğru bilgileri açık fikirli ve tarafsız bir şekilde değerlendirmelerini sağlayabiliriz (Kahan, 2010, s. 3). Levy (2021), çevrenin bilime ve bilimsel kurumlara güveni kolaylaştıracak ve acemilerin tutarlı bilgi kaynaklarını tespit etmelerini sağlayacak şekilde geliştirilmesini önermektedir (ayrıca bkz. McKenna, 2023). Sorgulama epistemolojisi, genellikle çevrede bir bilgi kirliliği olduğunu kabul eder ve sorgulama epistemolojisi yalnızca sorgulayıcı bireylere tavsiye vererek değil, aynı zamanda epistemik çevremizi hangi bireylerin etkilediğine dair sorgulamalarımıza yardımcı olarak sorgulamalarımızı daha iyi hale getirebilir. Peki epistemik çevreleri nasıl daha iyi bir hale getirebiliriz? McKenna (2023), bilim iletişiminde ampirik verilere güvenebileceğimizi vurgular. Örnek olarak çerçeveleme (Badullovich vd., 2020) ya da prebunking[3] gibi bilimsel bir iddiaya karşı yaygın bir argümanın çürütülmesi ve neden iyi bir argüman olmadığının açıklanmasını gösterebiliriz (Cook vd., 2017; van der Linden vd., 2017). Ayrıca Anderson (2011), tartışmanın her iki tarafının da sunulmasını gerektiren medya kapsamı normunu yeniden düşünmemizi önermektedir. İklim değişikliğini ele alırsak, iklim değişikliğini destekleyen ve karşı olan argüman sayısı eşit olursa yanlış bir izlenime yol açabilir.

Özetleyecek olursak ideal olmayan sorgulama epistemolojisi, sorgulayıcıların psikolojik ve gerçekçi kavramsallaştırılmalarını, toplumsal yerleşikliğimizi ve epistemik çevrenin sorgulamalarımızı nasıl etkilediğini anlamamızı sağlar. İdealleştirmeden kaçınarak ve felsefi soruşturmaları ampirik araştırmalarla birleştirerek bize iyi bir epistemik rehberlik sağlar.

Teşekkür

Bu blog “Extreme Beliefs and Behavior” serisinin üçüncü yazısıdır. Extreme Beliefs Project’e (www.extremebeliefs.com), özellikle de Nora Kindermann, Jakob Ohlhorst ve Rik Peels’e teşekkür ederiz. Bu yazı için yapılan araştırma, Extreme Beliefs projesi aracılığıyla mümkün olmuştur: The Epistemology and Ethics of Fundamentalism, Horizon 2020 (851613) programı kapsamında Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) ve Vrije Universiteit Amsterdam tarafından finanse edilmektedir.


Dipnotlar

  • [1] Bayes teoremi, olasılık kuramı içinde incelenen önemli bir konudur. Bu teorem bir rassal değişken için olasılık dağılımı içinde koşullu olasılıklar ile marjinal olasılıklar arasındaki ilişkiyi gösterir.
  • [2] Felsefe ve psikolojide, önyargıların doğası, irrasyonel olup olmadıkları ve her zaman epistemik olarak kötü olup olmadıkları hakkında bir tartışma vardır. Bkz. örneğin, Gigerenzer (1991), Hahn & Harris (2014), Kahneman & Tversky (1996), Kelly (2022).
  • [3]  Prebunking, çevrimiçi ortamda bilgi manipülasyonunu engellemek için kullanılan bir tekniktir. Ayrıca bkz. https://prebunking.withgoogle.com/

Kaynakça

  • Anderson, E. (2011). Democracy, Public Policy, and Lay Assessments of Scientific Testimony. Episteme, 8(2), 144–164. https://doi.org/10.3366/epi.2011.0013
  • Badullovich, N., Grant, W. J., & Colvin, R. M. (2020). Framing Climate Change for Effective Communication: A Systematic Map. Environmental Research Letters, 15(12), 123002. https://doi.org/10.1088/1748-9326/aba4c7
  • Ballantyne, N. (2019). Knowing our Limits. Oxford University Press.
  • Ballew, M. T., Leiserowitz, A., Roser-Renouf, C., Rosenthal, S. A., Kotcher, J. E., Marlon, J. R., Lyon, E., Goldberg, M. H., & Maibach, E. W. (2019). Climate Change in the American Mind: Data, Tools, and Trends. Environment: Science and Policy for Sustainable Development, 61(3), 4–18. https://doi.org/10.1080/00139157.2019.1589300
  • Bishop, M. A., & Trout, J. D. (2005). Epistemology and the psychology of human judgment. Oxford University Press.
  • Bishop, M. A., & Trout, J. D. (2016). Epistemology for real people. In K. Lippert-Rasmussen, K. Brownlee & D. Coadly (Eds.), A Companion to applied philosophy (pp. 103–120). Wiley-Blackwell.
  • Bowers, J. S., & Davis, C. J. (2012). Bayesian Just-So Stories in Psychology and Neuroscience. Psychological Bulletin, 138(3), 389–414. https://doi.org/10.1037/a0026450
  • Braman, D., Kahan, D. M., & Grimmelmann, J. (2005). Modeling Facts, Culture, and Cognition in the Gun Debate. Social Justice Research, 18, 283-304. https://doi.org/10.1007/s11211-005-6826-0
  • Carr, J. R. (2022). Why Ideal Epistemology. Mind, 131(524), 1131–1162. https://doi.org/10.1093/mind/fzab023
  • Cook, J., Lewandowsky, S., & Ecker, U. K. H. (2017). Neutralizing Misinformation through Inoculation: Exposing Misleading Argumentation Techniques Reduces their Influence. PLOS ONE, 12(5), e0175799. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0175799
  • De Neys, W. (2018). Dual Process Theory 2.0. Routledge.
  • Dunlap, R. E., & McCright, A. M. (2008). A Widening Gap: Republican and Democratic Views on Climate Change. Environment: Science and Policy for Sustainable Development. 50(5), 26-35. https://doi.org/10.3200/ENVT.50.5.26-35
  • Evans, J. S. B. T., & Stanovich, K. E. (2013). Dual-Process Theories of Higher Cognition: Advancing the Debate. Perspectives on Psychological Science, 8(3), 223-241. https://doi.org/10.1177/1745691612460685
  • Eysenck, M. W., & Keane, M. T. (2020). Cognitive Psychology. A Student’s Handbook, 8th Edition. Routledge.
  • Fantl, J. (2023). Guidance and Mainstream Epistemology. Philosophical Studies, 180, 2191–2210. https://doi.org/10.1007/s11098-023-01970-2
  • Flores, C., & Woodard, E. (2023). Epistemic Norms on Evidence-Gathering. Philosophical Studies, 180(9), 2547-2571.
  • Friedman, J. (2017). Why Suspend Judging? Noûs, 51(2), 302-326. https://doi.org/10.1111/nous.12137
  • Friedman, J. (2019). Inquiry and Belief. Noûs, 53(2), 296-315. https://doi.org/10.1111/nous.12222
  • Friedman, J. (2020). The Epistemic and the Zetetic. Philosophical Review 129(4), 501–536.
  • Friedman, J. (forthcoming). Zetetic Epistemology. In B. Reed & A. K. Flowerree (Eds.), Towards an Expansive Epistemology: Norms, Action, and the Social Sphere. Routledge.
  • Funk, C., & Kennedy, B. (2016). The Politics of Climate. Pew Research Center.
  • Funk, C., Hefferon, M., Kennedy, B., & Johnson, C. (2019). Trust and Mistrust in Americans’ Views of Scientific Experts. Pew Research Center.
  • Goldman, A. (1978). Epistemics: The Regulative Theory of Cognition. Journal of Philosophy 75(10), 509-523. https://doi.org/10.2307/2025838
  • Goldman, A. (2001). Experts: Which Ones Should You Trust? Philosophy and Phenomenological Research, 63(1), 85-110. https://doi.org/10.2307/3071090
  • Gigerenzer, G. (1991). How to Make Cognitive Illusions Disappear: Beyond “Heuristics and Biases”. European Review of Social Psychology, 2(1), 83-115. https://doi.org/10.1080/14792779143000033
  • Gigerenzer, G. (2000). Adaptive thinking: Rationality in the real world. Oxford University Press.
  • Gigerenzer, G., & Edwards, A. (2003). Simple Tools for Understanding Risks: From Innumeracy to Insight. British Medical Journal, 327(7417), 741–744. https://doi.org/10.1136/bmj.327.7417.741
  • Gigerenzer, G. (2003). Calculated Risks: How to Know When Numbers Deceive You. Simon & Schuster.
  • Hahn, U., & Harris, A. J. L. (2014). What Does It Mean to be Biased: Motivated Reasoning and Rationality. Psychology of Learning and Motivation, 61, 41-102. https://doi.org/10.1016/B978-0-12-800283-4.00002-2
  • Haziza, E. (2023). Norms of Inquiry. Philosophy Compass, 18(12), e12952.
  • Hookway, C. (1994). Cognitive Virtues and Epistemic Evaluations. International Journal of Philosophical Studies, 2(2), 211-227, https://doi.org/10.1080/09672559408570791
  • Kahan, D. M., Braman, D., Cohen, G. L., Gastil, J., & Slovic, P. Who Fears the HPV Vaccine, Who Doesn’t, and Why? An Experimental Study of the Mechanisms of Cultural Cognition. Law and Human Behaviour, 34(6), 501-516. https://doi.org/10.1007/s10979-009-9201-0
  • Kahan, D. M. (2010). Fixing the Communications Failure. Nature, 463, 296-297. http://doi.org/10.1038/463296a
  • Kahan, D. M., Jenkins-Smith, H., & Braman, D. (2011). Cultural Cognition of Scientific Consensus. Journal of Risk Research, 14(2), 147–174. https://doi.org/10.1080/13669877.2010.511246
  • Kahan, D. M. (2013). Ideology, Motivated Reasoning, and Cognitive Reflection. Judgment and Decision Making, 8(4), 407–424. https://doi.org/10.1017/S1930297500005271
  • Kahan, D. (2016a). The Politically Motivated Reasoning Paradigm, Part 2: Unanswered Questions. In S. Kosslyn (Ed.), Emerging Trends in Social & Behavioral Sciences (pp. 1-16). Wiley Online Library.
  • Kahan, D. (2016b). The Politically Motivated Reasoning Paradigm, Part 1: What Politically Motivated Reasoning Is and How to Measure It. In S. Kosslyn (Ed.), Emerging Trends in Social & Behavioral Sciences (pp. 1-15). Wiley Online Library.
  • Kahneman, D., & Tversky, A. (1996). On the reality of cognitive illusions. Psychological Review, 103(3), 582–591. https://doi.org/10.1037/0033-295X.103.3.582
  • Kahneman, D. (2011). Thinking, Fast and Slow. Farrar, Straus and Giroux.
  • Kahneman, D, Slovic, P., & Tversky, A. (1982). Judgment Under Uncertainty: Heuristics and Biases. Cambridge University Press.
  • Kelly, T. (2022). Bias: A Philosophical Study. Oxford University Press.
  • Kelp, C. (2021). Inquiry, Knowledge, and Understanding. Oxford University Press.
  • Kruger, J., & Dunning, D. (1999). Unskilled and Unaware of it: How Difficulties in Recognizing One’s Own Incompetence Lead to Inflated Self-Assessments. Journal of Personality and Social Psychology, 77(6), 1121–1134. https://doi.org/10.1037/0022-3514.77.6.1121
  • Kunda, Z. (1990). The Case for Motivated Reasoning. Psychological Bulletin, 108(3), 480–498. https://doi.org/10.1037/0033-2909.108.3.480
  • Levy, N. (2021). Bad beliefs: Why They Happen to Good People. Oxford University Press.
  • McKenna, R. (2023). Non-ideal epistemology. Oxford University Press.
  • Pennycook, G., Ross, R. M., Koehler, D. J., & Fugelsang, J. A. (2017). Dunning-Kruger Effects in Reasoning: Theoretical Implications of the Failure to Recognize Incompetence. Psychonomic Bulletin and Review, 24(6), 1774-1784. https://doi.org/10.3758/s13423-017-1242-7
  • Roberts, R. C., & Wood., W. J. (2007). Intellectual Virtues: An Essay in Regulative Epistemology. Oxford University Press.
  • Smith, E. K., Bognar, M. J., & Mayer, A. P. (2024). Polarisation of Climate and Environmental Attitudes in the United States, 1973-2022. Npj Climate Action, 3(2). https://doi.org/10.1038/s44168-023-00074-1
  • Thorstad, D. (2021). Inquiry and the Epistemic. Philosophical Studies 178(9), 2913-2928. https://doi.org/10.1007/s11098-020-01592-y
  • van der Linden, S., Leiserowitz, A., Rosenthal, S., & Maibach, E. (2017). Inoculating the Public against Misinformation about Climate Change. Global Challenges 23(1), e1600008. https://doi.org/10.1002/gch2.201600008

Nastja Tomat – “Non-ideal epistemology as a guidance for inquiry“, (Erişim Tarihi: 18.03.2025)

Çeviren: Hüseyin Özer

Çeviri Editörü: Efe Aytekin

Hacettepe Üniversitesi İngilizce Mütercim-Tercümanlık lisans öğrencisi. Epistemoloji, dil felsefesi, sosyoloji ve tarih alanlarıyla ilgilenir. Boş zamanlarını roman okumakla ve sıra tabanlı rol yapma oyunları oynamakla geçirir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Belleğin Bir Bilgi Kaynağı Olarak Epistemolojide Rolü Nedir? – Ryan Alexander

Sonraki Gönderi

Neden Sade Yaşam Sadece Güzel Değil, Aynı Zamanda Zorunlu?- Marina Benjamin

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü