Giriş
Doğrulamacılık (Verificationism; Ayrıca Doğrulanabilir Anlam Kriteri veya Doğrulama İlkesi olarak da bilinir), bir önermenin yalnızca kesin olarak doğru veya yanlış (yani doğrulanabilir veya yanlışlanabilir) olarak belirlenebilirse, bilişsel olarak anlamlı olduğu doktrinidir. Bunun pratikte mi yoksa sadece prensipte mi mümkün olması gerektiği, Doğrulamacılar arasında çokça tartışılmıştır.
Doğrulamacılık, genellikle Din Felsefesi, Metafizik ve Etik alanlarındaki geleneksel tartışmaların çoğunu anlamsız bulmak için kullanılır, çünkü doğrulanamayan cümlelerin doğruluğu üzerinde birçok felsefi tartışma bulunmaktadır. Bu, Mantıksal Pozitivizm doktrininin çoğunun altında yatan kavramdır ve Epistemoloji, Bilim Felsefesi ve Dil Felsefesinde önemli bir tartışmanın konusudur.
Bazılarına göre Doğrulamacılıkla ilgili problem, bazı ifadelerin muhtemelen sonsuz nesneler kümesi hakkında iddialarda bulunmaları anlamında “evrensel” olmasıdır. Sonsuz sayıda nesnenin her biri için ifadenin doğruluğunu doğrulamak mümkün olmadığı için, doğrulama imkansızdır.
Buna karşı çıkmak için Karl Popper (1902-1994), “evrensel” bir iddianın yanlış olduğu hiçbir durum bulunamazsa, hipotezin geçici olarak doğru olarak kabul edildiği Yanlışlamacılık kavramını önermiştir. A. J. Ayer, doğrulanamazlık itirazına, hemen hemen her ifadenin (bir totoloji hariç) güçlü anlamda doğrulanamaz olmasına rağmen, bir önermenin doğrulanabilir olduğu konusunda zayıf bir doğrulanabilirlik kriteri olduğunu iddia ederek yanıt vermiştir.
Doğrulamacılığın Tarihi
17. Yüzyıl içerisinde John Locke’a kadar uzanan deneycilik, doğrulamacı bir yaklaşım olarak görülebilir. Deneyciliğin temel ilkesi, deneyimin tek bilgi kaynağımız olduğudur ve Doğrulamacılık bu ilkenin bir sonucu olarak görülebilir. David Hume gibi deneyciler, bir Tanrı’nın, bir ruhun ve hatta bir benliğin varlığının, ideaların türetildiği izlenimini gösteremedikleri (okunamadığı, doğrulanamadığı) için, buna ilişkin felsefi konumları reddederler. İlk deneyciler, önermelerin anlamını doğrudan tartışmasalar da, genel duruşları Doğrulamacılıkla tutarlıdır.
Auguste Comte’un Pozitivizmi, büyük ölçüde Doğrulamacılık kavramına dayanır ve 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Mantıksal Pozitivizm, büyük ölçüde Doğrulamacılık üzerine temellendirilmiştir. Öte yandan Pragmatizm, Mantıksal Pozitivizm’in yaptığı gibi doğrulama ilkesiyle Metafizik, Din veya Etik gibi alanları dışlamak için yola çıkmamış olsa da, yine de iyi ve yararlı felsefeyi yürütmek için bir standart sağlamak amacıyla bu kavramı kullanmıştır.
Karl Popper (1902-1994), bir hipotezin, önermenin veya teorinin, doğrulanabilir olmaktan ziyade yanlışlanabilir olması durumunda (yani bir gözlem veya fiziksel deneyle yanlışlığı gösterilebilirse) bilimsel olduğunu ileri sürerek, Yanlışlamacılık kavramını ön plana çıkartmıştır. Bununla birlikte yanlışlanabilirlik talebinin bir anlam teorisi olarak değil, bilimler için metodolojik bir ilke olarak kastedildiğini de iddia etmiştir.
Bazı düşünürler, Wittgenstein’ın 1953 tarihli Özel Dil Argümanı’nın, bir Doğrulamacılık biçimi olduğunu iddia etse de, bu konuda bazı tartışmalar hala devam etmektedir. Bu argüman, en basit haliyle, yalnızca tek bir birey tarafından anlaşılabilir bir dil fikrinin tutarsız olduğunu gösterme iddiasındadır.
Verificationism, (Erişim Tarihi: 26.09.2021)
Çevirmen: Musa Yanık