Felsefe Röportajları #4 Murat Baç

/
1643 Okunma
Okunma süresi: 16 Dakika

Taner Beyter: Hocam öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler; kendiniz ve ilgi alanlarınız hakkında bilgi verir misiniz?

Murat Baç: Elbette. Ben mühendis kökenli felsefeciler kulübünde yer almaktayım. Mezuniyetten sonra üç ay mecburiyetten mühendislik yaptım, sonra felsefe bölümünde asistan oldum. Hayatımın en mutlu anlarından biriydi. Tabii, kendisi de mühendis olan babam o kadar mesut olmamıştı. Akademik yolum kısaca şöyle oldu: ODTÜ Elektronik Mühendisliğinden sonra ODTÜ Felsefe’de yüksek lisans, ardından da Kanada’da doktora ve doktora-sonrası düzeyde araştırmalar yaptım. Türkiye’ye 2003’te dönüp 14 yıl boyunca Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde çalıştım. 2017’den bu yana da yuvaya dönmüş durumdayım. İlgi alanlarım biraz dağınık. Yayınlarımın çoğu çağdaş epistemoloji ve ontoloji üzerine. Ancak felsefe tarihi, bilim felsefesi, bilişsel bilimler, Heidegger’in varlık anlayışı ve kültürel eleştiri gibi konularda da yazı ürettim. Uzmanlık alanlarıma ek olarak Alman ve Fransız felsefe gelenekleri ilgi kapsamımda yer alıyor.

TB: Uzun zamandır akademi içerisindesiniz hocam. Bildiğiniz gibi ülkemizde 80 civarında felsefe bölümü mevcut, ortaya konulan işlere baktığımızda akademik anlamda Türkiye’de felsefenin durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

MB: Ülkemizdeki felsefe bölümlerine dair genellemeler yapmak istemem çünkü yalnızca ODTÜ ve Boğaziçi’nin ortamını yakından biliyorum. Ancak akademik dünyamıza dair bazı gözlemlerimi aktarabilirim. Açıkçası çok moral verici şeyler söyleyemeyeceğim bir konu bu.

Öznel ve spekülatif konuşmalar yapmaktansa olgusal gözlemlere bakalım. Bu ülkeden Amerika veya Kanada’ya lisansüstü eğitimi almaya giden öğrencilerin çoğu gerçekten başarılı bir eğitim süreci geçirir. Bunu yıllar boyunca tanıdığım öğrencilere dayanarak söylüyorum. Ancak bununla birlikte, bu öğrencilerin çoğu buradaki ve oradaki eğitim kurumları arasındaki nitelik, ciddiyet, öğrenciden akademik beklentiler ve öğrenciye yüklenen okuma miktarı gibi konulardaki farkların büyüklüğünü kavradıklarında biraz şaşkınlık ve hüzün yaşarlar. Genelde, oralardaki hocaların öğrencilerine karşı akademik ilgi düzeylerinin bizdekinden yüksek olduğunu da aktarırlar. Buna ek olarak, bizdeki akademisyenlerin yeterliliklerine ilişkin de benzer karşılaştırmalı tablolar çizilebilir. Bu türden göstergeler üzerinde iyi düşünmemiz ve samimi olmamız gerekiyor. Eğer ülkemizde öğrencilerin aldığı eğitimin Amerikalı ve Avrupalı üniversitelerde verilene eşlenik veya yakın olduğunu söylersek dürüst olmayan bir yorum yapmış oluruz.

Sorunuzda yer alan diğer konu da önemli. Bizimki gibi bir ülkede 80 civarında felsefe bölümü olması akılcı bir vaziyet değil. Niceliği niteliğe tercih eden toplumlardan birine dönüşüyoruz iyice. Ve herkesin bu ve benzeri konularda bir çaresizlik duygusu içinde olduğu görülüyor. Ancak şu da var: öğrencileri çalıştıkları konuya motive edip, esaslı bir eğitim verip, ciddi düzeyde rehberlik yaparsanız, o öğrenciler başta alanlarına ısınmamış olsalar bile yavaş yavaş nitelikli işler üretmeye başlarlar. Ama bunun için altyapısı sağlam olan ve yaptığı işi kalben benimseyen hocalara gereksinim var. Hocalarının kayda değer bir kısmının bu iki ölçütten en az biri açısından yetersiz düzeyde olduğu bir ülke, akademik olarak kolayca niteliksel aşamalar kaydedemez.

TB: Başta epistemoloji olmak üzere Ontoloji, Bilim Felsefesi, Teknoloji Felsefesi ve Metafelsefe olmak üzere felsefenin birçok alanıyla ilgilendiğinizi ve oldukça önemli yayınlarınız olduğunu biliyoruz. Bilhassa epistemoloji hakkındaki sahip olduğunuz yaklaşımı merak ediyoruz. Sanki bu alana biraz daha fazla ağırlık vermişsiniz gibi görünüyor, bunun nedeni nedir? Genç felsefeciler epistemolojiyle neden ilgilenmelidir sizce?

MB: Elektronik mühendisliğinden felsefeye geçiş yaptığımda Teo Grünberg hocamdan epistemoloji dersleri almıştım. Kendisi sağ olsun benimle epeyce ilgilendi ve bilgi felsefesi kapsamında bir tez üretmeye teşvik etti. Bundan dolayı hala son derece memnunum. Epistemoloji bence çok temel bir sorunsallar dizisi sunuyor ve heyecan verici bir araştırma alanına karşılık geliyor. Çalışmalarım sırasında kendi kuramlarımı üretme ve geleneksel çözümlemelere radikal bir şekilde karşı çıkan fikirler üretme olanağım oldu. Katıksız epistemolojik çalışmalara ek olarak, Kanadalı bir bilişsel bilimciyle disiplinler arası denebilecek bir çalışma da ürettim. Yalnızca geleneksel epistemolojinin konuları içinde değil, örneğin, hakikat veya varlık sorunsalı üzerinde de uğraşmayı seviyorum. Bu iki alanı “onto-epistemik” kavramıyla bir araya getiriyorum. Hem tarihsel olarak hem de çağdaş tartışmalar bağlamında bu iki eksenli düzlemin çok verimli ve keyifli bir tartışmalar dizisi içerdiğini düşünüyorum. Meraklısına tavsiye edilir.

TB: Analitik Felsefe geleneğinin içerisine sığmayıp felsefenin çok farklı alan ve geleneklerine ilgili olduğunuzu ilk fark ettiğimde oldukça şaşırdığımı hatırlıyorum. Analitik felsefenin farklı alanlarıyla ilgilenip aynı zamanda Heidegger gibi kıta filozoflarının da fikirleri üzerine eğilmeniz nasıl mümkün oldu? Daha doğrusu böylesi geniş bir perspektif sahibi olmanızda ne gibi etkenler söz konusu?

MB: Analitik-Kıta felsefesi ayrımı bizim çalışma alanımıza yapışmış ve kolayca bir yerlere gitmeyecek merkezcil bir tema veya etiket. Bazıları, hangi kanatta olurlarsa olsunlar, bu ayrım bağlamında kolayca sinirlenip çok ciddi bir savunma duruşu alıyorlar. Ben o tavırda değilim. Öncelikle, bence bu bayağı eğlenceli bir mevzu; eşeleyip derinleştirmekten, çekiştirmekten, gerekirse gıybet yapmaktan çekinmeyelim, tadını çıkaralım derim. Benim bu tavrım belki de her iki alanın metinleriyle ve felsefecileriyle ilgilenmekten, her iki taraftan da zevk almaktan geliyor. Bunun temel nedeni de felsefe etkinliğini polikromatik (yani çok renkli) bir alan olarak betimlemem sanırım. Ben Spinoza’nın da, Kierkegaard’ın da, Bakhtin’in de, Gettier’in de, Davidson’ın da felsefeci olduğuna inanıyorum. Ancak bu, örneğin, epistemoloji ile uğraşırken analitik standartlarımı aniden değiştireceğim ve bilginin analizini irdelerken argüman yerine küçük bir post-yapısalcı deneme yazan bir öğrenciye geçer not vereceğim anlamına gelmiyor. Felsefenin hangi odasındaysak onun hakkını vermek ve o patikada ilerlerken nitelikli iş üretmek gibi bir sorumluluğumuz oluyor nihayetinde.

Şu “tadını çıkarma” işine dönelim. Benim felsefeye bu çok-renkli yaklaşımım nedeniyle geçmişte başıma epeyce matrak şeyler de geldi. Bir keresinde, yıllar önce, meslektaşlarımla masa etrafında oturup muhtelif konuları görüşürken, Analitik-Kıta geriliminin yaşandığı bir an oldu. Ve tartışmanın hararetli bir anında her iki taraftan da bazı arkadaşlarımın başlarını aynı anda bana çevirerek, “Bunlar sıkıştırıyor, bir destek atsan yahu!” der gibi baktıklarını gördüm. Çok eğlenceli bir andı. İnsan akademik felsefe dünyasında “Koşun, Rıfkı abiyi sıkıştırmışlar!” türünden bir mahallemizden manzaralar görüngüsüyle karşılaşacağını tahmin edemiyor ama bu öyle ilginç bir düşünsel çekişme ki, beklenmeyen şeyler bir noktada gerçekleşebiliyor.

Tabii ben bu gerilime bir muharebe olarak yaklaşmıyorum. Mühendislik öğrencisiyken felsefe okumaları yapmaya Hegel ve Foucault ile başladım. Bu iyi bir başlama noktası mıdır çok emin değilim ama nihayetinde bir yerlerden serüvene başlıyoruz; bu da bir başlangıçtır. Sonra nasıl olsa hermeneutik bir spiral çizip eski okumalarımıza tekrar dönüyoruz, ilk okumalarımızın ve yorumlarımızın eksikliklerini keşfediyoruz. Ben zaman içinde Analitik konularda uzmanlaştım; fakat bununla birlikte Kıta felsefesinin sorunsallarıyla ilgilenmeye hiç ara vermedim. Şunu da ekleyeyim, her ne kadar günümüz felsefesinde bu iki ekolün arasında bir iletişim ve alışveriş havasının oluşmaya başlamasını gayet olumlu bulsam da, bu konuda sınırların olduğunu düşündüğümü ekleyeyim. Dahası, indirgemeci diyebileceğimiz meta-felsefi tavırlar konusunda da mesafeliyim. Bazı analitik düşünürler tarafından ileri sürülen “Analitik felsefe diğer tüm ekollerin ürettiği felsefi fikirleri ve sorunları bünyesinde temsil edip yeterli düzeyde ifade edebilir.” şeklinde dile getirilebilecek tezi pek doğru bulmuyorum. Bir felsefeci, her felsefe sorununu kendi bulunduğu öz zemininden irdeleyemeyebilir. Örneğin, Varoluşçu Görüngübilimin özgün etkinliği analitik gereçlerle tam olarak formüle edilemeyebilir. Bunun bir nedeni, analitik felsefenin zahmetsizce çizdiği biçim-içerik ayrımının farklı felsefe geleneklerinde bazen çizilemeyecek olmasıdır. Biçimsel girdapları, dehlizleri ve edebi oyunları analitik felsefeciler pek çok bağlamda gereksiz üslup süslemeleri olarak alma ve kınama eğilimine girerler. Oysa, mesela, Görüngübilimsel bir çalışma, argümanları peş peşe dizmekten ziyade veya ondan önce düşüncenin ilerlemesi için bir patika açma veya uygun ruh hali yerleştirme gibi hedefler taşıyabilir. Bu tür bir işleve eşlik eden ve analitik felsefecileri sinir eden üslup çeşitlendirmeleri ve zenginlikleri de aslında sadece biçime dair yan unsurlar olmayabilirler. Tam tersine, uğraşılan konunun içeriksel yapısı ve bazı metinlerin iç hayatı o biçimi veya biçemi gerektiriyor olabilir. Analitik felsefecilerin o tür “post-modern” metinlere tepki duymadan önce böylesi faktörleri göz önüne almaları yararlı olabilir.

Sonuçta, örneğin, felsefede ontolojik sorunlarla hem analitik bir düzlemde hem de Heideggerci bir perspektifte ilgilenilebilir. Bunlardan birinin diğerine indirgenmesi veya birinin diğerine üstün gelmesi düşüncesini yanıltıcı ve yararsız buluyorum. Varlık sorununu tek bir geleneğin kavramsal ve söylemsel gereçlerini kullanarak irdeleyen bir bakış açısıyla karşılaştırıldığında, farklı geleneklerin yaklaşımlarına kulak veren bir tavrın ödülünün yüksek olduğunu düşünüyorum. Heidegger’in yazılarını “Yine ne saçmalamış bakalım.” tavrıyla gözden geçirdiğinizde pek bir şey anlamazsınız, yalnızca kendi kendinize malumun ilanını yaptığınız için rahatlarsınız. Ancak felsefeci rahatlık arayan insan değildir. Heidegger gibi bir düşünürün anlamamızı bir adım öteye götürecek sıra dışı bir perspektif sunabileceği düşüncesine açık olan bir kafayla metne yaklaşıp zahmete girerseniz, beklenmedik bir yarar da sağlayabilirsiniz. Bırakın önce adam misafir odasına bir girsin, samimi bir şekilde anlamaya çalıştıktan sonra yine de bir elektrik alamazsanız o zaman kapıyı gösterirsiniz.

TB: Ülkemizde felsefe anlayışı karikatürlere ve ‘sorgulama, arayış içinde’ olma gibi kavramlara indirgenmiş durumda. Halk nazarında felsefe yapmanın bazı olumsuz çağrışımları var gibi duruyor. Sizce bu durumun sebebi nedir?

MB: Bu konu bence felsefenin olduğu kadar sosyal bilimlerin de alanına giriyor. Uzmanı olmadığım mevzulara girmesem iyi olur. Ancak kısaca ifade edersem, benim gözlemlerime göre biz felsefe kapsamında irdelenen bazı zihinsel işlevlere çok da yatkın olmayan bir toplumuz. Genelde çok şikayet eden ancak az eleştirel olabilen bir yapımız var. Bunun temel nedeni de, şikayetten farklı olarak, nitelikli eleştirinin iyi bilgilenmeyi, aklın bir parça evrensel işlev görmesini ve mümkün olduğu kadar nesnel bir tavrı gerektirmesi. Biz hem aldığımız malumatı hem de kendi eylemlerimizi nesnel eleştiriye tabi tutma konusunda tahminen dünya sıralamasının sonlarındayız. Sonuçta da felsefe yapan kişiler böylesi bir toplumda ayrık otu gibi bir rol edinebiliyorlar. Başka bir açıdan bakarsak da, tüm bunlar bizimki gibi bir toplumda analitik becerilerin gelişmesi ve yerleşmesinin neden kritik bir öneme sahip olduğunu gösteriyor.

Bunlara ekleyeceğim bir şey daha var. Biz dışarıdan gelen etkileri, ürünleri ve akımları çok fazla filtrelemeden akıl almaz bir hızda benimseyip özümseyebiliyoruz. Akıllı telefonlar, sosyal medya kullanımı veya selfie gibi pratikler buna örnek olarak verilebilir. Bununla ilintili bir şekilde, özellikle bizimki gibi toplumlarda, örneğin uyduruk kişisel gelişim eserleri çok kolayca gerçek felsefenin yerini alıp onun kitlelere ulaşmasına az da olsa engel teşkil edebiliyor. O yüzden, sorunuzda dediğiniz gibi, felsefenin karikatürü olan kültürel ürünler veya pratikler karşısında felsefenin kitlelere ulaşma şansı biraz daha zayıflayabiliyor. Tabii yüzyıllar önce de felsefe kitlelere mal olmuş bir etkinlik değildi. Ancak günümüzdeki özel zorluk felsefenin toplumda hiç yer etmemesinden ziyade, felsefe taklidi pek çok başka şeyin onun yerine zihinlere veya kişisel dünyalara kolayca girmesinde yatıyor. Bunu katı pozitivist kaygılarla söylemiyorum. Yalnızca, günümüze egemen olan, “Öyle çok fazla tarih, politika, felsefe bilmesen de olur; bir iç yolculuğa çıkarsan aydınlanmaya ulaşırsın.” türü akımların en kötü örneklerinin bile bizimki gibi toplumlara çok hızlı sirayet edebildiği ve zaten çok derin çalışmayan zihinleri iyice uyuşturabildiğini ifade etmeye çalışıyorum.

TB: Öncül Analitik Felsefe Dergisi olarak çalışmalarınızı uzun zamandır yakından takip ediyoruz ve dergimiz hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyoruz açıkçası. Bize yönelik eleştiri ve tavsiyeleriniz nelerdir?

MB: Süper iş çıkarıyorsunuz, aynen devam edin! Ülkemizin kültür ortamında özellikle analitik düşünmeye kendini adamış bir düşünsel mecranın olması bana epeyce keyif veriyor. Keşke bu girişim çok önceleri yapılsaydı.

Porf. Dr. Murat Baç

Prof. Dr. Murat Baç’ın yayınlanmış çalışmaları:
Kitaplar:
Kaos Kelam Hijyen Şiddet [Chaos Logos Hygiene Violence], İstanbul: Yeni İnsan Yayınevi, 2012.
 
Epistemoloji [Epistemology], textbook commissioned by Anadolu University, Anadolu Univ. Publ. no: 2137, Open Edu. Faculty Publ. no: 1165, Demet Taşdelen (ed.), second edition, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2011.

Kitap bölümleri, akademik makaleleri ve diğer çalışmaları:

“The Foundationalism-Coherentism Debate in Light of Post-Wittgensteinian Ontological Enlightenment”, Philosophia: International Journal of Philosophy [AHCI], vol. 18, no. 2, 2017, 141-157.
 
(With Nurbay Irmak, second author) “Knowing Wrongly: An Obvious Oxymoron, or a Threat for the Alleged Universality of Epistemological Analyses?”, Croatian Journal of Philosophy [AHCI], vol. 11, no. 33, 2011, 305-321.
 
“The Controversy Over Res in Philosophy of Science and Mysteries of Ontological Neutrality,” Filozofia [AHCI], vol. 66, no. 2, 2011, 141-153.
 
“Memories of the Fourth Condition and Lessons to be Learned from a Suspicious Externalism,” ORGANON F [AHCI], vol. 16, no. 2, 2009, 127-145.
 
“Cultural Frameworks, Goldman’s Ontological Wardrobe, and a New Perspective Over Veritas,” Philosophia: International Journal of Philosophy [AHCI], vol. 37, no. 1, 2008, 96-107.
 
“Causal Determinants, Reasons, and Substantive Autonomy: A Critical Approach to Agency,” Problemos [AHCI], vol. 72, 2007, 135-144.
 
“Epistemological Naturalism, Skeptical Threat and the Question of Normativity in Post-Apocalyptic Times,” Filozofia [AHCI], vol. 62, no. 7, 2007, 590-600.
 
“Pluralistic Kantianism,” The Philosophical Forum [AHCI], vol. 37, no. 2, 2006, 183-204.
 
“The Myth of Nonepistemic Truth as a Necessary Condition of Knowledge,” Philosophical Writings [Phil Index], vol. 30, 2005, 33-48.
 
“Can Realists Know that They Know?”, Acta Analytica [AHCI], vol. 19, issue 32, 2004, 65-90.
 
(With Renée Elio, second author) “Scheme-based Alethic Realism: Agency, the Environment, and Truthmaking,” Minds and Machines [SCI-E], vol. 14, no. 2, 2004, 173-196.
 
“The Ontological Status of Truthmakers: An Alternative to Tractarianism and Metaphysical Anti-Realism,” Metaphysica [Phil Index], vol. 4, no. 2, 2003, 5-28.
 
“Structure versus Process: Mach, Hertz, and the Normative Aspect of Science,” Journal for General Philosophy of Science (Zeitschrift für Allgemeine Wissenschaftstheorie) [Phil Index], vol. 31, no. 1, 2000, 39-56.
 
“Is Causation ‘In Here’ or ‘Out There’?: Hume’s Two Definitions of ‘Cause’,” History of Philosophy Quarterly [Phil Index], vol. 16, no. 1, 1999, 19-35.
 
“All Are Divine and All Are Natural: The Hippocratic Conception of the Science/Art of Medicine,” Bridges: An Interdisciplinary Journal of Theology, Philosophy, History and Science [Phil Index], vol. 6, no.s 1-2, 1999, 39-58.
 
“Propositional Knowledge and the Enigma of Realism,” Philosophia [AHCI], vol. 27, no.s 1-2, 1999, 199-223.

“Knowing Full Well,” solicited review of Ernest Sosa’s book Knowing Full Well (Princeton University Press, 2011), Prolegomena: Journal of Philosophy [AHCI], vol. 11, no. 1, 2012, 118-122.
 
“Truth As One and Many,” solicited review of Michael Lynch’s book Truth As One and Many (Oxford University Press, 2009), International Studies in the Philosophy of Science [Phil Index], vol. 24, no. 1, 2010, 122-125.
 
“Pluralistic Kantianism and Understanding the ‘Other’,” in L. Scarantino (ed.),Proceedings of the Twenty-First World Congress of Philosophy, vol. 11 (Contemporary Philosophy), Ankara: Philosophical Society of Turkey, 2007, 13-18.
 
“ ‘Immortalia Mortali Sermone Notantes’ or An Essay on Solitude and Death,” Fait Accomplit: A Literary Miscellany, Spring 1999, 60-62.
 
“Philosophy in Experimental Psychology: A Philosopher’s Reply,” Explorations in Knowledge, vol. XIII-2, 1996, 1-10.

(With Çağlar Çömez, second author) “Hakikat, Dünya, Sınırlı Gerçekçilik: Çağdaş Ontolojik Tartışmalar Çerçevesinde Heideggerci bir Yorum Denemesi” [Truth, World, Constrained Realism: An Attempt at a Heideggerian Interpretation Within the Framework of Contemporary Ontological Debates], Felsefi Düşün [Phil Index], vol. 8, 2017, 316-341.
 
“Doğrunun Bilinmesi, Bilgiye İlişkin Yalın Doğrular, Eleştirel Bir İrdeleme” [Knowing Truth, Plain Truths About Knowledge, A Critical Scrutiny], Yeditepe’de Felsefe [Phil Index], vol. 10, 2011, 2-34.
 
“Çağdaş Bir Görüngü Olarak Özgürlüğün Dağıtımı ve Tüketimi” [Distribution and Consumption of Freedom as a Contemporary Phenomenon], Felsefe Tartışmaları: A Turkish Journal of Philosophy (Special Issue on “Freedom”) [Phil Index], vol. 31, 2003, 11-32.
 
“Doğruluğun Doğası ve ‘Pragma’nın Evi” [The Nature of Truth and Pragma’s House], Yeditepe’de Felsefe [Phil Index], vol. 2, 2003, 383-401.
 
“Hume, Nedensellik ve Nesnelerin Varlıksal Konumu: Genelgeçer Yorumların Bir Eleştirisi” [Hume, Causation, and the Ontological Status of Objects: A Critique of the Common Interpretations], Felsefe Tartışmaları: A Turkish Journal of Philosophy [Phil Index], vol. 29, 2002, 1-13.
 
“Hacıkadiroğlu’na Yanıt ve Deneyimcilik Üzerine Birkaç Söz” [Reply to Hacıkadiroğlu and Remarks On Empiricism], Felsefe Tartışmaları: A Turkish Journal of Philosophy [Phil Index], vol. 29, 2002, 21-27.

“Wittgenstein ve Anlamın ‘Ortalıkta’ Olması” [Wittgenstein and Meaning’s Being ‘Public’], Felsefe Tartışmaları (unindexed series), vol. 28, 2001, 47-60.
 
“Felsefede Temellendirme İşe Yarar mı?” [Does Substantiation Work?], Felsefe Tartışmaları (unindexed series), vol. 23, 1998, 54-59.
 
“Aristoteles’in ‘Öz’ ve ‘Töz’ Kavramları Üzerine” [On Aristotle’s Conception of ‘Essence’ and ‘Substance’], Felsefe Dünyası (unindexed series), vol. 12, 1994, 62-65.

“Deneyimsel Bilginin En Önemli, En İşlevsiz Koşulu” [The Most Significant, Least Functional Condition of Empirical Knowledge], in Zekiye Kutlusoy (ed.), Tutarsızlığın İz Sürücüsü, Dilde/Düşüncede: Teo Grünberg’e Armağan, Ankara: İmge Kitabevi, 2013, 371-384.
 
“Epistemoloji” [Epistemology], in Nebi Mehdiyev (ed.), Çağdaş Epistemolojiye Giriş, İstanbul: İnsan Yayınları, 2011, 21-48.
 
“Bilgi ve Varlık Alanlarında Yeni-Kantçılık ve Nesnellik Sorunu” [Epistemo-Ontological Neo-Kantianism and the Problem of Objectivity], in Betül Çotuksöken and Ahu Tunçel (eds), Bilgi Felsefesi, İstanbul: Heyamola Yayınları, 2010, 177-193.
 
“Doğru Kavramının Nesnelliği Üzerine Kantçı Yaklaşımlar” [Kantian Approaches to the Objectivity of the Concept of Truth], in Sibel Kibar, Selma Aydın Bayram ve Ayhan Sol (compiling team), Anlam Kavramı Üzerine Yeni Denemeler, İstanbul: Legal Kitapevi, 2010, 67-77.
 
“Felsefe Nedir?” [What is Philosophy?]; Epistemoloji” [Epistemology]; “Bilim Felsefesi” [Philosophy of Science]; “Yakın Dönem Felsefesi” [Contemporary Philosophy], chapters from Felsefe, textbook commissioned by Anadolu University, Demet Taşdelen (ed.), Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2007, 1-13; 21-35; 93-107; 269-284.
 
“Epistemoloji” [Epistemology], in Ahmet Cevizci (ed.), Felsefe Ansiklopedisi, vol. 5, İstanbul: Babil Yayıncılık, 2007, 567-581.
 
“Bilgi Kavramının Çözümlenmesinin Karanlıkta Kalan Yüzleri” [Dark Sides of the Analysis of the Concept of Knowledge], in Aydan Turanlı and Gürcan Koçan (eds), Vehbi Hacıkadiroğlu Çalıştayı Bildirileri, İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Yayınları,
2006, 46-55.
 
“Donald Davidson,” in Ahmet Cevizci (ed.), Felsefe Ansiklopedisi, vol. 4, İstanbul: Babil Yayıncılık, 2006, 30-35.
 
“Dışsalcılık” [Externalism], in Ahmet Cevizci (ed.), Felsefe Ansiklopedisi, vol. 4, İstanbul: Babil Yayıncılık, 2006, 305-309.
 
“Bağdaşımcılık” [Coherentism], in Ahmet Cevizci (ed.), Felsefe Ansiklopedisi, vol. 2, İstanbul: Etik Yayınları, 2004, 46-50.
 
(With Itır Güneş, second author) “Sükût ve Kelâm: Geçmişin ve Geleceğin Sessizlikleri İçin Görüngübilimsel Önsöylemler” [Silence and Word: Phenomenological Prolegomena to Past and Future Silences], in Doğan Özlem, Hayrettin Ökçesiz and Şükrü Argın (eds), Vehbi Hacıkadiroğlu Armağanı: Felsefe Tartışmaları, İstanbul: İstanbul Everest Yayınları, 2002, 152-160.

“Felsefe Ne İş Yapar” (interview), in Sosyal Bilimler ‘Ne İşe Yarar’,” İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2015, 17-49.
 
“Manastırın Ontolojik Hırsızı,” http://www.sahipsizkent.com/manastirin-ontolojik-hirsizi.html, 2013.
 
“Suvari Ölmüştü; Biz Biraz Daha Yalnız Kalmıştık,” Us Atölyesi Felsefe Dergisi, vol. 19, Nisan-Mayıs 2008, 42-43.
 
“Görülmeyecek Yerler Ansiklopedisi’nin ‘Batı Kanada’da Nasıl Gezilir’ Bölümü İçin Temel Oluşturacak Felsefi Düşünceler,” Us Atölyesi Felsefe Dergisi, vol. 18, Şubat-Mart 2008, 13-15.
 
 “Kanada’da Felsefeci Olmak” (interview), ODTÜ Baraka Dergisi, Eylül 2001, 28-30.
 
“Felsefe ve Felsefeci Üzerine,” Tübitak Bilim ve Teknik, vol. 329, 1995, 54.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Bazı Feministler, Sosyalistleri Suçlamaktan Yorulmaz mı? – Taner Beyter

Sonraki Gönderi

Sonuççuluk’u Anlamak: Rachels’ı Eleştirmek – Taner Beyter

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü