Rüyalarınızda Gördüğünüz Kişiler Rüya Gören Beyinle İlgili Ne Söylüyor? – Antonio Zadra

/
7487 Okunma
Okunma süresi: 9 Dakika

Rüyalarda karşımıza çıkan kişilerle ilgilenmeye üniversitedeyken başladım. Gördüğüm rüyanın farkında olduğum sırada yani bilinçli rüya (lucid dream) görürken bana bu tecrübemin aslında rüya olmadığını anlatmaya çalışan yaşlı bir adamla karşılaştım. Aynı adamı yirmi sene boyunca çok defa bilinçli ya da bilinçsiz fark etmez diğer rüyalarımda da gördüm. Adam her rüyada bana gerçekte var olduğunu söylemeye devam etti. Bir defasında ikimizin ortak bir rüya gördüğünü hatta ürkütücü bir şekilde benim onun rüyasındaki bir kişi olduğumu dahi iddia etti. Böylesine şaşırtıcı doğası olan rüyalar görmem bir yana, zeki söylemleri, sanki başka bir duyarlı varlık tarafından “gözlendiğimi” hissettiren canlı bakışları ve ne yapacağını ya da söyleyeceğini asla kestiremediğim tavırları olan rüyamdaki bu gizemli kişinin daha pek çok çarpıcı özelliği vardı.

Rüyalarımızda beliren kişiler bize şüphesiz tek boyutlu görünebilir ya da bir senaryoda yer alan “yardımcı” karakterler gibi davranabilirler ancak bazıları da, tıpkı benim rüyamda gördüğüm adam gibi, konuşmalarıyla ya da hareketleriyle sanki kendi düşüncelerini ya da hislerini göstererek şaşırtıcı derecede bir psikolojik derinlik yansıtabilir. Ayrıca esas uyanıkken yaşasak da rüyalarımızda da bizde eylemleriyle sayısız fiziksel ya da duygusal tepki uyandıran insanlarla karşılaşabiliriz. Kelime seçimleriyle, yüz ifadeleriyle, ses tonuyla ve tavırlarıyla rüya kişilikleri bizi çeşitli tartışmaların ve etkileşimlerin içine sokabilmenin yanı sıra, daha da acayibi, rüya aleminde meydana gelen olaylara karşı ikna edici davranışlar ya da hisler sergileyebilirler.

Bu durumda bilinçli rüyalarda bile esas yönetmen ve yapımcı bilinçli benliğiniz değil, rüya gören beyniniz olur. Bu noktada rüyayla ilgili önemli ama sıklıkla göz ardı edilen bilmecelerden biriyle karşılaşırız: Beyniniz hem rüya benliğinizi (genelde birinci şahıs gözünden bizzat rüyaya dahil olursunuz ya da olayları uzaktan gözlemlersiniz) hem de etkileşime geçtiğiniz sanal alemi -içindeki insanlar, hayvanlar ya da korkunç yaratıklarla birlikte- kendisi yaratır. Bu süreci oluşturan önemli unsurları da siz farkında olmadan yapar. İster bilinçli ister normal rüya görün, beyniniz siz farkında olmadan örneğin gökyüzünün parladığı ya da kasvetli olduğu bir sahne gibi sayısız ayrıntıları ve özellikle rüya kişiliklerinin rüyalarınızda ne söyleyeceğine ya da ne yapacağına karar verme mekanizmalarını oluşturur.

Bu olguyu inceleyen 1989 yılına ait bir ilginç çalışmaya göre Alman rüya araştırmacısı Gestaltçı psikolog Paul Tholey bilinçli rüya görme yeteneğine sahip dokuz kişiden rüyalarındaki insanlara yazı yazmak, çizim yapmak, kafiyeli şiir okumak, bilmedikleri bir kelime bulmak ya da basit bir matematik denklemi çözmek gibi belirli görevler vermelerini istemiştir. Deney sonucunda birçok rüya figürü bu görevleri yerine getirmeye çalışmış hatta bazıları şaşırtıcı derecede başarılı olmuştur.

Örneğin deneye katılanlardan biri, rüyasında gördüğü kişiden bilmediği bir kelime üretmesini istediğinde “Orlog” cevabını almıştır. Katılımcı, anlamını bilmediği oorlog kelimesinin Felemenkçede “savaş” ya da “kavga” anlamına geldiğini ancak uyandıktan sonra sözlüğe bakınca öğrenmiştir. Aynı şekilde bir şey yazması ya da çizmesi istendiğinde kimi rüya kişiliklerinin belirgin harfler ve çizimler yaptığı görülmüştür. Hatta rüya figürlerinin, rüya görenlerin karşısına oturarak yaptığı çizimlerini 180 derece döndürüp onlardan övgü beklediği rüyalara bile rastlanmıştır.

Bilinçli rüyaları özgün çizimler yaratmak için kullanan İngiliz sanatçı Dave Green bir ara bana rüyalarında beklenmedik hareketler gördüğünü anlatmıştı. Mesela Green rüyasında gördüğü kişiden çizdiği resmi açıklamasını istediğinde adam Çek Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu söylemişti. Bir başka rüyasında da, bir kadın çizimini bitirip kendisine uzatmış ancak kağıtta çizim değil rastgele yazılmış sayılar ve kelimeler olduğunu görmüştü.

Rüya kişiliklerinin aritmetik işlemlere verdikleri cevaplar da bir o kadar şaşırtıcı. Tholey’nin dahiyane çalışmasında olduğu gibi 2011’de Almanya’da yapılan bir araştırmada da rüya kişiliklerinin büyük bir çoğunluğunun üç kere dört veya iki artı üç gibi en kolay matematik sorularına bile yanlış cevap verdiği görülmüştür. Bazı durumlarda başlangıçta yanlış cevap veren rüya kişilikleri sonradan kendilerini düzeltmiştir. Bir başka durumda, bilinçli rüya gören kişi kendi düşündüğü şeyin doğru olduğunu söylediğinde rüyasındaki figür ona esas yanıtı söylemiş ve cevabı doğru bilmiştir. Bazı rüya kişiliklerinin sorulara duygusal tepki vermesi de bir başka ilginç konu. Örneklerden birinde rüyada görülen kişi ağlamaya başlamış, bir başkası da anında koşarak uzaklaşmıştır. Başka sonuçlarda da rüya kişiliklerinin sorunun kişisel bir doğası olduğunu veya cevapların ya çok öznel ya da paylaşmaya değer olduğunu söyledikleri kaydedilmiştir.

Akıcı bir şekilde konuşmaktan, bazen bunu yabancı bir aksanla bile başarabilmekten tutun da sosyal etkileşimlere girmeye ya da duruma bağlı duygular sergilemeye kadar müthiş bilişsel yetileri olan rüya kişilikleri rüya gören beyinle ilgili hayret verici bir gerçeği açığa çıkarır. Beyin, hikaye ve benlikle ilgili kendi anlayışınızı oluşturmakla ve sizinle ya da kendi aralarında etkileşime geçebilen rüya kişiliklerini oluşturmakla kalmayıp, bu kişiliklerin rüyada çözümlenen olaylara karşı kendi öznel algılarını ya da tepkilerini yaratmalarını da sağlar.

Bilinçli rüya görmede tecrübe kazanmış insanlar bazen bu dinamik sürecin içine dalıp rüyalarında gördüğü kişilere Ben kimim? Sen kimsin? Bana nasıl yardım edebilirsin? Gelecekle ilgili bilmem gereken en önemli şey ne? gibi derin sorular yöneltebilir. Bundan elde edilen sonuçlara göre de rüya kişilikleri bu sorulara ciddi yanıtlar vermekle kalmayıp verdikleri yanıtların müthiş bir zeka ürünü ya da düşündürücü olduğu görülmüştür. Nadir durumlarda rüya kişiliklerinin bastırılan soruna olası bir çözüm önerdiği bile gözlenmiştir. İşte bu sebeple ben, bu şekilde kullanıldığı takdirde, bilinçli rüya görmenin zihninizi ya da bilinçaltınızı sıradan rüyalarınızda ya da uyanıkken yapamayacağınız yöntemlerle keşfetmenize ve onunla etkileşime geçmenize yardımcı olacağını düşünüyorum. Psikanalist Carl Jung’un da söylediği gibi insanlarla rüyalarda ilişki kurmak “bilinçaltını bilince” çıkarabilir.

Düzenli bir şekilde bilinçli rüya görmeseniz bile rüyalarınızın bu özelliğinden yararlanabilirsiniz. Sabah ya da gece uyanır uyanmaz rüyalarınızı yazdığınız bir günlük tutun. Yirmi ya da daha fazla rüya not ettikten sonra rüyalarınızda öne çıkan olayları ya da olguları tespit etmeye çalışın. Mesela rüyalarınız genelde hangi mekanda geçiyor? Rüyalarınızda sıklıkla gördüğünüz insanlar kim? Gördüğünüz insanlar size belirli bir temayı ya da duyguyu yansıtıyor mu? Bu insanlar size kimleri hatırlatıyor ve neden o kişileri görüyorsunuz? Size ne hissettiriyorlar? Birbirinizle nasıl bir etkileşim içindesiniz? Bu tarz soruları incelediğinizde beyninizin rüyaları oluşturma şekli hakkında pek çok şey öğrenebilir ve zaman içinde kendinizi daha iyi tanıyabilirsiniz.

Tabii, beyninizin rüyanızda geçen “senaryoyu” ve içinde yer alan kişilerin zihinlerini sizden saklaması kişisel çapta incelenebilecek ilginç bir olay olmasından çok daha fazla önem arz eder. Birkaç meslektaşımla birlikte bu durumun rüyaların biyolojik işlevinde önemli bir rolü olabileceği düşüncesindeyiz. Böylece neden rüya görecek şekilde evrimleştiğimizi açıklayabiliriz.

Harvard Tıp Okulunda uyku ve rüya araştırmacısı olan Robert Stickgold ile beraber When Brains Dream (Beyin Rüya Gördüğünde) (2021) isimli son kitabımızda beynin rüyadayken yeni ve genelde hatırlanmayan eski anılar arasında özgün ve yaratıcı bağlar kurduğuna dair bilimsel bulguları ve bu anılardan ortaya çıkan hikayenin duygusal bir tepki yaratıp yaratmadığını inceledik. Beyinde saptanan duygusal tepki, beynin rüyadaki ilişkilendirmeyi muhtemelen önemli bulduğunu, iki anı arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırdığını ve uyandığında rüyanın hatırlanmasını sağladığını gösterir.

Bu teori bize beynin rüyalarda olasılıkları görme, bu olasılıklara verdiğimiz tepkileri değerlendirme ve buradan elde ettiğimiz bilgiyi kendimizi geleceğe daha iyi hazırlamak için kullanma becerilerinin rüyaların uyumsal bir işlevi olduğunu söyler. Kişinin uyanık olduğu zamanki tecrübelerine gösterdiği tepkiyi rüyasında da vermesi bu işlevin doğruluğunu gösterir niteliktedir. Nitekim çoğu zaman rüyalarımızdaki davranışlarımızla uyanık davranışlarımız paraleldir. Tecrübemizin aslında bir rüya olduğunu ancak uyandığımız zaman anlarız. Halbuki rüya aleminde gerçekleşen olayları gerçek sanırız: Rüyadayken sevdiğimiz birini kaybettiğimizi öğrendiğimizde üzülmemiz, lise sınavına hazırlanmamış girdiğimizde afallamamız veya bıçaklı birinden panik içinde kaçmamız bu yüzdendir.

Teorimiz, doğru olduğu takdirde, rüyalarımızda karşımıza çıkan insanların neden fiziksel olarak gerçekmiş gibi davrandıklarını ve rüya gören bizlerin de onlarla neden bağımsız, bilinçli varlıklarmış gibi etkileşime geçtiğimizi açıklamamıza yardımcı olur. Rüyalardaki kişilerin öngörülemez olması, rüyaların gerçek hayattaki tehditlere ve tehlikelere karşı korunmamızı sağlamak için evrimleştiği fikrini savunan tehdit simülasyonu teorisi; rüyayı sosyal algıları ve etkileşimleri canlandırmamızı sağlayan bir uyumsal evrim mekanizması şeklinde yorumlayan sosyal simülasyon teorisi ve rüyaların duygu dengemizde önemli bir rolü olduğu fikri gibi başka pek çok teoriyle uyuşur ve bu teorilere önem kazandırır.

Bu teorilerin ve fikirlerin hepsi, rüyada anlatılanla kendimizi duygusal olarak ilişkilendirmemize ve rüya tecrübemizi gerçek sanmamıza kısmen bağlı olarak rüyaların işlediğini öne sürer. Rüyalarımızda gördüğümüz kişiler sanki gerçekmiş gibi konuşup davrandıklarında yani duyarlı varlıklar olarak karşımıza çıktığında şüphesiz bizi gerçek olduklarına inandırırlar.

Tabii, rüyalarınızdaki insanların rüya görmeye evrimsel faydası olan bir işlev kazandırması siz uykudayken gerçekleşen olağanüstülüğü asla basitleştirmez. Bir de şöyle düşünün: Beyniniz rüyaları kendisi oluşturduğu için rüyanızdaki kişinin sizi şaşırtan her sözü ve eylemi aslında sizin sözünüz ve eyleminiz olur, yani kendi kendinizi şaşırtmış olursunuz. Kim bilir, belki de rüyada gördüğünüz kişiler de kendilerini şaşırtıyordur.  Ben de rüyalarımda gördüğüm yaşlı adamla tekrar karşılaştığımda ona gece en son ne zaman beklenmedik bir an yaşadığını soracağım. Vereceği cevap konusunda sizin de benim de hayal gücü geniş.


Antonio Zadra“What dream characters reveal about the astonishing dreaming brain“, (Erişim TArihi: 14.07.2021)

Çevirmen: Zeynep Hayal Erdoğan

Bilkent Üniversitesi İngilizce - Fransızca Mütercim Tercümanlık mezunu. Olabildiğince çok sayıda dil öğrenmeye çalışıyor ve yayınevleri için çevirmenlik yapıyor. Bunun dışında sinema, siyaset, felsefe ve resim ile ilgileniyor.

2 Yorum

  1. Çeviri için çok teşekkür ederim. Benimde aynı kişiyi neredeyse her gün gördüğüm bir durum var. Şahsı 10 yıldır gerçek hayatta görmüyorum ama rüyamdan da çıkmıyor. Onu rüyamda görmemek için her gün dua ediyorum ama henüz duama cevap alamadım. En sonunda rüyalar hakkında bir araştırma yapayım derken sizin yazınıza denk geldim. Bana çok faydalı oldu. Demek rüyadaki herkes ve herşey benim eserim. Öyleyse başka senaryolar yazayım , oyuncuları değiştireyim 🙂

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Avusturya Faiz Teorisi’nin Reformülasyonu – Kaan Dişli

Sonraki Gönderi

David Chalmers Bilincin Zor Probleminin Gerçekten Zor Bir Problem Olduğunu Düşünüyor – John Horgan

En Güncel Haberler Bilim Felsefesi