“Kayıtsızlık” kelimesi aklımıza geldiğinde, “önemsememe” ile aynı anlama geliyormuş gibi düşünürüz. Bu açıdan, kayıtsızlık dünyaya yönelik pasif bir duruştur; genellikle bir şeyle ilgilenmediğimizde veya ondan bayağı uzak olduğumuzda ona kayıtsız oluruz (dünyanın diğer ucundan gelen haber gibi). Ne var ki, Stoacı felsefede kayıtsızlık kavramı, yaygın izlenimimizden oldukça farklı bir şekilde kullanılır.
Erdem (Virtue), Kusur (Vice) ve Kayıtsızlık (Indifference)
Stoacı felsefede yalnızca “erdem” kelimenin tam anlamıyla iyidir. Buna karşılık “kusurlar” ise tek kötüdür. Bir erdem veya bir kusur olmayan her şey sonucunda ne iyidir ne de kötüdür – kayıtsızdır. Erdemli olmak Stoacı pratiğin ana hedefidir. Erdem, bir ödül umudu veya bir ceza korkusu dolayısıyla değil; kendi özünde iyidir. Stoacılar dört ana erdemi en önemli erdemler olarak kabul etmiştir: Ahlaki bilgelik, cesaret, dizginleme ve ölçü.

Kayıtsızlık iyi ile kötü arasındadır. Stoacılar erdemlerin arzu edilir olduğunu fakat kusurlardan uzaklaşmak gerektiğini iddia etmişlerdir. Dolayısıyla, kayıtsızlık bu iki kategori arasında bir belirsiz bölge olarak görünmektedir. Bu arada, zihnimizi ve irademizi kontrol edebildiğimizden ve dolayısıyla eylemlerimizin kontrolüne sahip olduğumuzdan hem kusurların hem de erdemlerin bizim kontrolümüz dahilinde olduğunu belirtmekte fayda vardır. Bize kayıtsız olan şeyler tamamıyla kontrolümüzün dışındadır ve bunu hatırlamak Stoacılar için oldukça önemlidir. Enchiridion’da Epictetus kontrol edebildiğimiz şeyler ve kontrol edemediklerimiz arasındaki ayrımı şu şekilde açıklar:
Bazı şeyler gücümüz dahilindedir, bazıları değildir. Gücümüz dahilinde olanlar fikirler, bir şeye yönelik hareketler, arzu ve iğrenmedir (bir şeyden uzaklaşma), kısaca kendi eylemlerimizdir; gücümüz dahilinde olmayanlar beden, mülkiyet, şöhret ve makamlardır (hakimane güç), kısaca kendi eylemlerimiz olmayanlardır. – Epictetus, The Enchiridion
Şeylerin Değeri
Günlük yaşamımızda iyi, kötü veya kayıtsız olarak adlandırdığımız pek çok şeyle karşılaşırız. Ne var ki, bunlar sadece bizim etrafımızdaki dışsal olaylara yüklediğimiz değerlerdir. Bunların esas doğaları nötrdür.

Tüm dışsal fenomenler bir Stoacı için kayıtsız görünür. Ne var ki, bu kayıtsız şeylerin önemsiz olduğu anlamına gelmez; aksine, bunlar “soğukkanlılık” (equanimity) şeklinde karşımıza çıkar. Soğukkanlılık “yargıda bulunmayı ertelemek”ten ibarettir ki bunu da bir olayın iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar veremediğimiz zaman uygulamamız gerekir. Bu seçenekler arasındaki farkı daha iyi bir şekilde anlamak için Stoacılar tüm şeyleri üç kategoriye ayırmıştır:
- Doğayla uyum içerisinde olanlar ve bir değer atfedilebilecekler
- Doğaya karşı olanlar ve dolayısıyla değersizler
- Ne bir değer taşıyanlar ne de değersiz olanlar
Eğer bir şeyin iyi veya kötü olduğuna karar veremiyorsanız yapabileceğiniz en iyi şey onu kayıtsız olarak işaretlemektir. Bu tutum iç huzurunuzu koruyacak ve sizin Stoacı açıdan daha erdemli bir şekilde yaşamanızı sağlayacaktır. Bununla beraber, kayıtsızlık hakkında pek çok yanlış yorumlama mevcuttur. Bunlardan birisi de Stoacılar için her şeyin kayıtsız (önemsiz) olduğudur. Bu basitçe yanlıştır çünkü Stoacılar aklı takip etme anlamına gelen “doğaya uygun yaşam”ı fazlasıyla vurgulamıştır.
Erdemli bir yaşam sürmek sandığınızdan daha kolaydır. Yapmanız gereken tek şey bir engelle karşılaştığınızda eylemlerinizi, düşüncelerinizi ve hislerinizi kontrol etmektir. Erdemli bir yaşam neyin kontrolünüz dahilinde neyin kontrolünüz dışında olduğunu anladığınız zaman başlar. Dahası, eğer akıl yeteneğinizden faydalandığınız takdirde etrafınızdaki olaylara ve nesnelere doğru değerleri uygulama gücüne de sahip olursunuz. İyi, kötü ve kayıtsız şeyler hakkındaki ayrımı öğrenmek sağlığınızı artırabilir ve size erdem yolunda yardım edebilir.
Igor Jankovic- “What Does Stoic Indifference Mean?“, (Erişim Tarihi: 22.12.2020)
Çevirmen: Can Kalender