Yeni Ateistler Yeterince Ateist Değildir – Bence Nanay

/
1486 Okunma
Okunma süresi: 4 Dakika

Yeni Ateistler içinde çeşitlilik barındıran bir oluşumdur. Felsefeciler, bilim insanları ve Daniel Dennett, Richard Dawkins veya Sam Harris gibi “kamu aydınları”, 2000’li yılların başında ateist olmanın entelektüel ve ahlaki erdemlerine yönelik kurgu-dışı ticari yayıncılık piyasasının çoğunu ele geçirdiler. İronik bir şekilde, Yeni Ateistlerin çoğu bazı çevrelerde peygamberler gibi saygı görüyor; birkaç milyon Twitter takipçisi olan medyaya aşina peygamberler.

Tüm bunlara rağmen Yeni Ateizm tartışmalı bir harekettir.

Dennett veya Dawkins de dahil olmak üzere birçok Yeni Ateist, gereğinden fazla radikal olmakla eleştirilmiştir. Militan Ateist ifadesi sık sık ortamlarda kendini gösteriyor. Genel endişe şu ki; Yeni Ateistler, dindar insanlara ve onların dini tercih etme nedenlerine biraz olsun tahammül veya merhamet göstermemektedirler.

2010’larda ortaya çıkmış olan, bazen kinayeli bir biçimde “Ateizm 2.0” olarak adlandırılan ve Philip Kitcher veya Alain de Botton gibi felsefeciler tarafından savunulan ikinci Yeni Ateizm dalgası çok daha hoşgörülüdür. Bu yaklaşım daha insanidir ve savunucuları dindar insanlarla eşit muamele ve iyi niyetle ilişki kurmaya çalışır.

Atheism 2.0 | Alain de Botton

Yeni ateistleri – ister 1.0, 2.0, ister 3.0 olsun – karşı istikametten eleştirmek istiyorum: Onlar yeterince ateist değil. Dinin en önemli özelliklerinden bazılarını miras alarak bize dine bir alternatif sunuyorlar. Uzun lafın kısası Yeni Ateistlerin tümü, bizi bir davaya veya projeye (Ç.N.: bundan sonra “tasarı” denecektir) dair sorgusuz sualsiz kabul etmemiz gereken bir tutuma sahip olmaya teşvik ediyor. Onların hepsi, kendimizi kocaman bir makinenin ufak çarkları olarak düşünmemizi istiyor.

“Daha Büyük” Bir Şey

İşte Dennett’in yakın zamandaki bir röportajında yer alan önerisi:

Senden daha büyük bir şey bul ve yaşamını ona ada.

Kitcher’ın dini inancın yerini alan ahlaki ve başka türden “tasarılar” hakkında yaptığı çalışması, söz konusu bu fikrin aynısının sofistike bir incelenmesi olarak görülebilir. Din bizden daha büyük bir şeydir ve dindar insanlar hayatlarını ona adarlar. Dennett ve Kitcher “daha büyük bir şey” arayışımızla temas etmeden onu öylece bırakıp, yalnızca dini başka bir şeyle değiştirirler. Bu Yeni Ateist pozisyon bunu yaparken de, dine dair genel tutumdan yalnızca yüzeysel olarak uzaklaşmaktadır.

Peki bu niçin bir problem olsun? Çünkü hepimiz hayatımız boyunca sürekli değişirken hayatımızı adadığımız din veya “daha büyük bir şey” artık her neyse, o çoğu zaman değişmez. Öyle veya böyle, hayatınızı adadığınız şey ister dini bir doktrin ister Yeni Ateist’in “daha büyük bir şeyi olsun, nihayetinde kim olduğunuz ile hayatınızı adadınız şey arasında bir uyumsuzluk olacaktır.

Bu uyuşmama halinin üstünü örterek onu gizlemede epey başarılıyız. Aslına bakarsanız bu işte epey iyiyizdir. Değişebilecek olmamız ihtimalini kesinkes reddederiz. Son ampirik bulgular, hepimizin, şuan sahip olduğumuz değerler ile beş veya on yıl içinde sahip olacağımız değerlerin aynı olacağını düşünmeye eğilimli olduğumuzu göstermektedir. Fakat gerçek hayatta olan şey değerlerimizin köklü bir şekilde ve sürekli değiştiğidir.

Değişme Özgürlüğü

Öyleyse; hayatımızı adadığımız “tasarı” değişmezken biz değiştiğimizde tam olarak ne olur? Bilişsel ahenksizliğe (veya uyumsuzluğa) dair yapılan araştırmalardan bildiğimiz üzere zihinsel enerjimizin büyük bir kısmını söz konusu bu apaçık tezatı bizzat kendimizden gizlemekle harcıyoruz. Ve çoğu zamanda bu gizleme işini epey başarılı bir biçimde gerçekleştiriyoruz, ama diğer yandan başka bir şey yapmak adına neredeyse hiç zihinsel enerjimiz kalmaz. Örneğin, Televizyonu kapatmak veya bir sonraki birayı içmemek gibi gündelik cezbedici şeylere direnmek için kesinlikle yeterli enerjimiz kalmaz. İçimizdeki büyük çatlakları sürekli ve aktif bir şekilde gizlemek zorun olmak, mutlu ve duygusal olarak tatmin edici bir yaşama sahip olmak için bütünlüklü bir reçete değildir.

Yeni Ateizm veya en azından onun daha radikal biçimleri, dindar insanların niçin dindar olduklarını yanlış anlamakla/yorumlamakla eleştirilmiştir. Bunun sebebi, rasyonel bir argümanın onları Yüce bir Varlığın var olmasına ikna etmesi değil. Çok çok az insan rasyonel argümanlar sebebiyle bir şeye inanır – bilhassa da bu şeyler duygusal şeylerle ilgiliyse. Dindar insanların dindar olmasına dair genel kanı, dindarlığın onların duygusal ihtiyacını karşıladığı şeklindedir. Problem şu ki, yeni ateistler – hem radikal olanlar hem de duygusal açıdan daha uyumlu olan 2.0 ateistler – insanların yaşamları boyunca nasıl değiştikleriyle birlikte gelen duygusal komplikasyonları görmezden geliyor.

Peki o halde ne yapmamız gerek? Hem dine hem de Yeni Ateistlerin bahsettiği “daha büyük bir şeye” dair yüzeysel olmayan hakiki bir alternatif var mı? Oldukça basit bir alternatif olduğunu iddia ediyorum: Dini doktrinler veya Yeni Ateistler’in bahsettiği söz konusu “tasarılar” aracılığıyla sürekli değişen benliğimize nüanssız düz bir ceket giydirmekten kaçınmaya çalışmalıyız. Değişme özgürlüğümüzü kabullenmeli ve onu beslemeliyiz.

Yeni Ateistler için özgürlüğün oldukça sınırlı bir rolü vardır. Hayatını neye adadığınızı seçmekte özgürsünüz; fakat bunu bir kez yaptığınızda hayatınız sabit/değişmeyen bir yolda ilerler ve artık özgür seçimlere yer kalmaz. Yeni Ateistler’in “tasarıları”, tıpkı dini doktrinler gibi, manevi (içsel) özgürlüğümüze hiç de makul olmayan baskın kısıtlamalar getirmektedir.

Dinin zıttı, Yeni Ateistler’in iddia ettiği gibi “daha büyük bir şeyin” köle gibi peşinden koşmak değildir. Dinin zıttı; özgürlüktür.


Bence Nanay– “The new atheists are not atheist enough“, (Erişim Tarihi:14.08.2021)

Çevirmen: Taner Beyter

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Christine M. Korsgaard ile Röportaj: Hayvan Etiği, Kantçılık ve Faydacılık

Sonraki Gönderi

Dört Yüzyıllık Tanrı’nın Varlığını Kanıtlama Çabası – Lloyd Strickland

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü