Avukatların eleştirilmesine her yerde rastlanılır. Ütopya’nın yazarı Thomas Moore, ideal bir dünyada avukatlara gerek olmayacağına, çünkü onun sakinlerinin davalarını kendilerinin savunacağına inanmıştır. Avukatlar olmaksızın insanların neyin doğru, neyin yanlış olacağına karar vermekte daha başarılı olacaklarını düşünmüştür.
Uzun zaman önce, Atinalı avukat Lysias, meslektaşlarının masum insanları hukuki işlerin içine çekmeye çalışmalarından şikayet etmiştir; çünkü meslektaşları, bu türden müvekkillerin, hukuk hizmetleri için ödemeye yapmaya ‘suçlu müvekkillerden’ daha yatkın olduğunu fark etmişlerdir. Bir asır önce de, meşhur Birleşik Devletler yargıcı Louis Brandeis, avukatların ‘kendilerinin büyük şirketlerin yaverleri haline gelmelerine müsaade etmelerinden ve yetkilerini halkın korunması için kullanma yükümlülüklerini ihmal ettiklerinden’ yakınmıştır.
Brandeis ve Lysias, avukatları mesleki dürüstlükten yoksun olmakla eleştirmektedir. Öte yandan More ise, avukatlar arasında var olduğu iddia edilen mesleki yetkinlik eksikliğine işaret etmektedir. ‘Hukuk etiği’ alanı -hukukçular için etik- geleneksel olarak dürüstlük ihlallerine odaklanmıştır. Ancak Anne Ruth Mackor gibi hukukçu akademisyenler, hukuk mesleğinin temel değerinin dürüstlük değil, yetkinlik olduğunu savunmuşlardır çünkü meslekleri diğer uğraşılardan ayıran şey yetkinliktir. Herkesten temel seviyede bir dürüstlük bekleriz. Fakat meslek erbaplarından, çok özel bir tür yetkinlik bekleriz. Bu yetkinlik, yılları alan çalışma ve mesleki eğitimle edinilir, yeni gelişmeler karşısında sürekli güncellenir ve mesleğin toplumsal işlevini sağlamada, pratik olarak faydalı hale getirilir.
Bu ikna edici bir argümandır. Fakat bir zorluk yaratmaktadır. Hukuk etikçileri ve avukatlar; gerçek hayattaki somut davalarda mesleki yetkinliği değerlendirebilmek için hangi normatif teorileri kullanabilirler? Meslek erbaplarının dürüstlük ihlallerini yargılamalarına yardımcı olan standart normatif teoriler meşhurdur; erdem etiği, Kantçı etik, faydacı etik vb. gibi. Ancak yetkinlik üzerine normatif teoriler – en azından yakın zamana kadar- ana akımda çok daha az yer bulmuştur.
Son 20-30 yılda filozoflar, malumatı nasıl topladığımız, işlediğimiz, depoladığımız ve ilettiğimiz; bilgiyi, bilgeliği ve kavrayışı nasıl kazandığımız ve paylaştığımız; mesleki yetkinliği nasıl edindiğimiz, koruduğumuz ve aktardığımız konusunda tam teşekküllü normatif açıklamalar geliştirmeye başladılar.
Felsefenin bu yeni alanındaki yaklaşımlardan biri ‘erdem epistemolojisi’ (Yunanca ‘bilgi’ anlamındaki ‘episteme’ kelimesinden gelir) olarak adlandırılır. Erdem, sahip olunacak iyi bir karakter özelliğidir. Doğuştan sahip olduğunuz bir şeyin aksine, edinebileceğiniz bir şeydir. Belirli şeyleri yapmanıza veya belirli amaçları gerçekleştirmenize yardımcı olur ve iki uç nokta arasında orta yolu takip etmeye yönlendirir. Örneğin cesur bir kişi, korkak gibi davranmaz; ancak pervasız da değildir.
Erdem epistemolojisinin ardındaki düşünce, mevcut olan erdemlerin yalnızca geleneksel etik ve dürüstlük alanı olan diğer insanlarla davranış ve ilişki kurma biçimimizi yönlendiren erdemlerden ibaret olmadığıdır. ‘Epistemik’ erdemler denen ve bilgi, içgörü ve yetkinlik kazanmamıza rehberlik eden erdemler de vardır.
Epistemik bir erdemin başlıca örneği cesaret veya bilgi sevgisidir. Meraklı bir kişi yeni şeyler öğrenmek ister, yeni deneyimlere açıktır ve yeni beceriler edinmek ister. Ancak abartıya kaçmaz, aşırı meraklı değildir ve neyi öğreneceğini veya deneyimleyeceğini, yaşamın diğer amaçları doğrultusunda seçer.
Bir diğer epistemik erdem ise tevazudur. Bu erdeme sahip olan insanlar sınırlarını bilirler. Daha fazla veya farklı türden deneyime veya uzmanlığa sahip diğer insanlara ne zaman bel bağlamaları gerektiğini bilirler.
Avukatlara geri dönelim. Anne Ruth Mackor’un, hukuk mesleğinin temel değerinin dürüstlükten çok, mesleki yetkinliğin olduğunu savunduğunu gördük. Bunun bir sonucu olarak avukatlar, gerekli niteliklere sahip olmalı ve bilgilerini güncel tutmalıdırlar. Bu da bir miktar merak gerektirir. Eğer avukatınız kendi alanındaki yeni gelişmelerle gerçekten ilgi duymuyorsa, başka bir avukat bulmanız muhtemelen iyi bir fikirdir.
Mesleki yeterlilik ayrıca; davanızın kendisinde olmayan bir uzmanlık gerektirmesi durumunda, bir avukatın sizi başka birine yönlendirmesini de gerektirir. Tıpkı sağlık hizmetlerinde olduğu gibi, uzman birinden hizmet almak istersiniz. Bu da, avukatın uzmanlık alanının bittiği yeri kabul edecek kadar tevazu sahibi olmasını arz eder. Kendi sınırlarını kabullenmeyecek kadar kibirli veya kendini beğenmiş bir avukattan kaçınmanız da sizin iyiliğinize olacaktır.
Bu, bunun yalnızca tekil avukatın sorumluluğu olduğu anlamına gelmez. Hukuk firmaları -aslında hukuk profesyonellerinin tamamı- da üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Avukatların bir müvekkile tavsiyede bulunmak veya mahkemede onları temsil etmek için gereken bilgileri toplayıp yorumlayabilmeleri için yüksek derecede bağımsızlığa sahip olmaları gerekir. Avukatların bilgi toplamasının engellendiği durumlardaki risk, müvekkillerine yardımcı olacakken eksik bilgilendirilmiş olmaktır. Çıkar çatışmalarının olduğu bir hukuk firmasında ise risk; önyargı nedeniyle görüşlerinin yetersiz olmasıdır. İyi bilinen bir iş ahlakı yasasına göre avukatlar; “aralarında bir çatışma veya çatışma riski varsa, aynı davada iki veya daha fazla müvekkili temsil edemezler”. Ancak belki de tedbiri elden bırakmamak ve bu tür durumlardan tamamen kaçınmak gerekir.
Burada hukuk etiğine ilişkin ileri sürdüğüm erdem epistemolojisi yaklaşımı, şüphesiz bütün sorunlara çare değildir. Pek çok şeyin de gayet yolunda gittiğini unutmamalıyız. Öte yandan işletme, sağlık, eğitim, muhasebe ve diğer alanlardaki öğretim deneyimleri; merak, tevazu ve diğer epistemik erdemlere ilişkin söz dağarcığının, meslek erbaplarının somut gerçek hayattaki durumlarda, düşüncelerini mesleki yetkinlik üzerine odaklamalarına yardımcı olduğunu göstermektedir. Zaman, hukuk mesleğinin de buna dahil olma zamanıdır.
Boudewijn De Bruin – “Epistemic Virtues for Lawyers“, (Erişim Tarihi: 19.12.2024)
Çevirmen: Alperen Kılınçer
Çeviri Editörü: Ege Aydın