Niçin En Çok Felsefe Öğrencileri Uyuşturucu Maddeler Kullanır? – Stuart Jeffries

//
935 Okunma
Okunma süresi: 3 Dakika

Birleşik Krallık’ta bulunan 21 üniversitede yapılan bir ankete göre öğrencilerin yaklaşık %90’ı uyuşturucu kullandığı belirlendi; diğer disiplinlerdeki öğrencilerin kullanım oranına göre bu bir hayli yüksek.

Bu hafta Oxfordlu bir felsefeci online öğrenci gazetesi olan Tab tarafından yapılan bir çalışmada kişisel deneyimlerini paylaştı. “Ailemle birlikte akşam yemeği yerken dünyayı tek renk ve tonda görmeye başladım; başım acayip dönüyordu! Ağzımdan çıkan cümleler de pek tutarlı değildi sanırım.”

Tab’de okuduğumuz diğer uyuşturucu deneyimleri çok daha komik. Mesela; Nottinghamlı klasik edebiyat öğrencisinin yasadışı ilaçlarla kafayı bulmuşken 3D gözlükleri takıp eve kadar 4 km koşması gibi. Ketamin ve gülme gazı alan Oxford matematik öğrencisi MDMA şöyle diyor: “Kendimi Godzilla sandım.”

The Tab’in İngiltere’deki 21 farklı üniversitede 5.000’den fazla öğrenciyle yaptığı çalışmaya göre, ankete katılan tıp öğrencilerinin %57’si uyuşturucu kullandığını söylerken bu oran felsefecilerde %87’ye çıkıyor. Peki ama bu oranlar arasındaki uçurumun sebebi nedir? Yoksa felsefe tıp eğitimine göre daha kolay ve dolayısıyla da eğlenmeye vakit ayırmak için daha çok zaman mı kalıyor? Kantçı noumenonu kavramak kadavraları incelemekten daha mı kolay?

Gayet mantıklı bir şekilde, Tab editörleri anketin %100 güvenilir olmadığı konusunda uyarıyor çünkü katılımcıları onlar seçmemişti. O halde felsefe öğrencileri niçin ankete katılmak konusunda diğerlerine göre daha istekli ki? Acaba iş beklentisine dair göreceli algılar -bu yalnızca küçük bir teori- felsefecileri uyuşturucuya sürüklüyor olabilir mi? Eğer durum buysa, niçin uyuşturucu kullanımı söz konusu olduğunda hukuk öğrencilerine kıyasla işletme öğrencilerinin sayısı daha fazla?

Var olan bu manzarayı açıklamak elimizdeki bir diğer teoriye göre ise felsefe; kişilerin bilinç kapılarının birer entelektüel ucube olabilmek yeniden ayarlanmasını gerektiriyor olabilir. Thomas Nagel’ın olağanüstü makalesi: Yarasa Olmak Nasıl Bir şeydir?’de öyle yazar: “Bir yarasa olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istiyorum. Bunu kafamda hayal etmeye çalıştığımda kendi zihnimin sınırlarında kalıyorum; bunu yapabilmem için zihnimin olanakları yetersiz kalıyor.”

Her ne kadar Nagel bu zihinsel sınırları daha da genişletmek için uyuşturucu kullanmayı düşünmese de başka filozoflar bunu yaptı. Örneğin William James Azot Protoksit kullandı ve bu yapmanın “mistik bilinci olağanüstü derecede uyardığını” hissettiğini The Varieties of Religious Experience (Dini Deneyimin Çeşitleri) adlı eserinde de dile getirdi. Hegelci felsefedeki tanrı kavramını işte tam da bu sayede anlamıştı: “Bence gerçekliğin hissiyatı yalnızca zihnin yapay mistik hallerinde kendini gösterir.”

James’in uyuşturucu deneyimleri günümüz filozoflarına ilham veriyor olabilir: Ankete katılan öğrencilerin %45’i gülme gazı kullandığını iddia etti; öyle veya değil ama yine bu öğrencilerin %68’i esrar kullandığını söyledi. Hangi öğrencilerin ne tür uyuşturucular kullandığına yönelik güvenilir bir çapraz çalışma yapılmadığı sürece, spekülasyonların önünü almamız pek mümkün değil.

Antik Yunan ve Roma’da balmumu, domuz yağı, zift ve çam reçinesinden oluşan tetrapharmakos adlı nefis bir ilaç vardı. Roma imparatoru Hadriyen de bunu bir nimet olarak görmüştü ve o meşhur Hadriyen duvarını da muhtemelen bu ilacın etkisi altındayken yaptırdı. Helen filozof Epiküros da bu maddeyi kullananlar arasındaydı; (belki de bunu kullandığı için) mutluluğa ulaşmak için 4 yol olduğunu söylemişti. Günümüz filozoflarının çok azı Epiküros’u bu açıdan kavramıştır. Şöyle diyordu kendisi: Uyuşturucuya dayalı hazcılık peşinde koşmayın, sizi rahatsız eden şeylerin tedavisi mistik değil entelektüeldir; Tanrı’dan korkmayın, ölümden korkmayın, iyiye ulaşmak kolaydır, korkunç olana katlanmak kolaydır.

Epikuros’un önerdiği bu yol sayesinde kişi ataraxia (içsel huzur), yani kaygı ve sıkıntıdan kurtulmaya ulaşabilir. Önemli bir nokta. Fakat siz Hegel’i anlamak, yarasa veya Godzilla olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek istiyorsanız, gülme gazını denemeyi de seçebilirsiniz.


Stuart Jeffries – “Why philosophy students do the most drugs“, (Erişim Tarihi: 01.08.2024)

Çevirmen: Taner Beyter

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

İşçiler Kapitalizmin “Mezar Kazıcıları” mıdır? – Matt Vidal

Sonraki Gönderi

Güncel Kelam Tartışmaları’na Konuk Olduk: Doğal Kötülükler Teizm İçin Bir Problem midir? – İbrahim Yeşua Özçelik & Zikri Yavuz

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü