İşte komik ve mantıksal olarak geçerli bir argüman:
- Hakikatler arasındaki analitik/sentetik fark, a priori/a posteriori arasındaki farkla aynıdır.
- Hakikatler arasındaki analitik/sentetik fark mantıklıdır.
- 1 ve 2 doğruysa o zaman her hakikat bilinebilir.
- Yani, her hakikat bilinebilir. (1-3)
- Eğer her hakikat bilinebilirse, o zaman her hakikat biliniyordur.
- Yani, her hakikat biliniyordur. (4-5)
- Eğer her hakikat biliniyorsa, her şeyi bilen bir varlık vardır.
- Yani her şeyi bilen bir varlık vardır. (6-7)
1 ve 2’yi savunmayacağım: onlar resmin tamamına bakan sağlam felsefi sorular. İki iddiadan da şüpheliyim.
3 için argümansa şu. Eğer analitik/sentetik fark mantıklıysa, o zaman iki konsept hakikatler arasında özel ve kapsamlıdır: bir hakikat, analitik olmaması durumunda sentetiktir. Yani, her hakikat analitik ya da sentetiktir. Ancak 1 doğruysa ve analitik/sentetik farklı mantıklıysa, o zaman her gerçeğin a priori veya a posteriori olduğu sonucu çıkar. Fakat bu cümleler a priori bilinebilen ve a posteriori bilinebilen için kısadır. Böylelikle, eğer 1 doğruysa ve analitik/sentetik farkı mantıklıysa, o zaman her hakikat bilinebilir.
5 için olan argümansa ünlü bilinebilirlik paradoksudur: Eğer p bilinmeyen bir hakikat ise, o zaman p’nin bilinmeyen bir hakikat oluşu bilinemez (çünkü eğer birisi p’nin bilinmeyen bir hakikat olduğunu biliyorsa, o zaman p’nin bir hakikat olduğunu bilirlerdi ve o zaman da p, bilinmeyen bir hakikat olmazdı ve hiç kimse böyle olmayanı bilemez).
7 için bir argüman ise Ockham’ın Usturası argümanıdır: her şeyi bilen bir varlığın olduğunu düşünmek, bilginin birçok kişi arasında dağılmış olduğunu düşünmekten daha makuldür. 5 için bazı önemli teknik konuların etrafını saran tümdengelimli bir argümanın bir taslağı şudur: eğer bir kavuşum biliyorsanız, tüm kavuşumları bilirsiniz; p tüm gerçeklerin kavuşumu olsun; her gerçek biliniyorsa p de bilinir; ve p‘yi bilen biri her şeyi bilir.
Alexander Pruss– “An odd argument for an omniscient being“, Erişim Tarihi: 01.08.2021)
Çevirmen: Çağan Fırtına
Bilinebilirlik paradoksu çok sıkıntılı. İki farklı modal anlayış birbiri ile karıştırılıyor. Şöyle bir örnek vereyim.
1. Dün yağmur yağabilirdi.
2. Dün güneşli idiyse, yağmur yağmış olamaz.
Sonuç: Dün yağmur yağdı.
Kelamcıların deyişiyle zati zorunluluk ile arazi zorunluluk karıştırılıyor. Yağmur yağması ya da bilinebilme zati olarak bir şey için imkan dahilinde, ama arazi bir sebepten bu imkan kalkabilir ve arazi zorunluluk ya da imkansızlık bu zati imkan ile çelişmez. “Her şey bilinebilir.” derken zati olarak hakikatin hakikat olması itibari ile bilmeye nesne olmasının imkanı söz konusu. Ama, arazi, ve belki de daimi, bir sebep bir hakikatin bilinmesine engel olabilir. Aksini iddia maalesef kuvvetli bir argüman değil.