Natüralizme Karşı Epistemolojik Bir Argüman – James N. Anderson

//
4 Okunma
Okunma süresi: 6 Dakika

(Aşağıda tanımlandığı şekliyle) Natüralizme karşı öne sürülen aşağıdaki epistemolojik argümanı ele alalım:

  1. Natüralizm doğruysa, o zaman tüm olgusal bilgi (yani olguların bilgisi) empirik olarak elde edilir.
  2. Zorunlu olguların/gerçeklerin bilgisi empirik olarak elde edilemez.
  3. Zorunlu olgular/gerçekler hakkında birtakım bilgilere sahibiz.
  4. Dolayısıyla Natüralizm doğru değildir.

Argümanın arkasındaki fikir bana ait olmasa da yukarıdaki formülasyon bana aittir. [İlk] üç öncülü savunmadan önce, argümanda kullanılan anahtar terimleri açıklığa kavuşturmama izin verin.

Natüralizm, yalnızca doğal şeylerin, yani uzay-zamansal olarak var olan ve en iyi fizik teorilerimize göre tanımlanabilen şeylerin var olduğuna dair ontolojik savı ifade eder. Bu tanıma göre, Natüralizm kabaca fizikalizme, yani gerçekliğin temel ‘ham maddesinin’ (stuff) fiziksel olduğu ve var olan her şeyin (ilke olarak) fiziksel gerçeklik (fiziksel parçacıklar, fiziksel kuvvetler, vb.) açısından açıklanabileceği görüşüne eşdeğerdir.[1]

Olgusal bilgi, dünya hakkındaki olguların, özellikle de zihnimizden bağımsız olarak var olan dış dünya hakkındaki olguların bilgisini ifade eder. Olgusal bilgi, (1) analitik bilgiden (yani üçgenin çokgen olması gibi mantıksal veya kavramsal gerçeklerin bilgisinden) ve (2) dahili zihinsel durumların bilgisinden (ör. şu anda acı çekiyor olmamdan) farklıdır. Olgusal bilgiye dair basit bir örnek olarak Turtle Pond’da[2] şu anda ikiden fazla kaplumbağa olduğu verilebilir.

Empirik olarak, duyu deneyimi veya gözlem yoluyla, yani duyu organlarımız (standart beş duyu veya benzer bir temelde çalışan diğer duyularımız) yoluyla anlamına gelir.

Zorunlu olgular, sadece olan ya da olabilecek olanın aksine, olması gerekenle ilgili olgulardır. Zorunlu bir olguyu bilmek, yalnızca bir şeyin aslında böyle olduğunu değil, aynı zamanda böyle olmamasının mümkün olmadığını da bilmektir. Zorunlu olguların bilgisi, (yukarıda tanımlandığı şekliyle) olgusal bilginin bir türüdür.

Şimdi, argümana geri dönelim. Argümanın mantıksal olarak geçerli olduğunun oldukça açık olduğunu düşünüyorum: Sonuç önermesi yukarıdaki üç öncülden çıkmaktadır. Eğer 2. ve 3. öncüller doğruysa, buradan bazı olgusal bilgilerin empirik olarak edinilmediği sonucu çıkar ki, bu durumda -ilk öncülden modus tollens yoluyla- Natüralizm doğru değildir.

Öyleyse öncüllerin doğru olduğunu neden düşünelim? Her birini sırayla ele alalım.

Öncül 1: Eğer Natüralizm doğruysa, o zaman tüm insan bilgisi fiziksel yapılar ve nitelikler vasıtasıyla beyinde depolanır/muhafaza edilir. Dahası, olgusal bilginin (yani dış dünyada işlerin nasıl yürüdüğüne dair bilginin) beyne ulaşmasının tek yolu fiziksel duyu organları ya da daha genel hatlarıyla fiziksel ‘girdi araçları’dır. Beyne doğrudan bilgi ‘sağlayabilseydik’ bile (ör. Elon Musk’ın Neuralink teknolojisi gibi bir şey aracılığıyla), bu hala ‘doğal’ duyu organlarımıza benzer ve dolayısıyla da bir tür empirik (gözlemsel) türden bilgi olacaktır. Tüm bunlar, Natüralistlerin, salt fiziksel organizmalar olduğumuz ve tümüyle fiziksel süreçlerin ürünü olduğumuz görüşü (insanın kökenlerinin büyük evrimsel hikayesi) göz önüne alındığında, a priori olgusal bilgiye nasıl sahip olabileceğimizi anlamak oldukça zordur.

Öncül 1’e İtiraz: “Evrimsel süreçler yoluyla beynimize ‘kodlanmış’ doğuştan gelen olgusal bilgiye sahip olabiliriz. Belki de hepimiz bazı F olgularını, F olgusunun doğru olduğunu bizzat kişisel olarak gözlemlemiş olduğumuzdan değil, atalarımızın onu sıklıkla gözlemlemiş olması ve evrimsel baskı altında faaliyet gösteren doğal süreçler vasıtasıyla gözlemsel inançlarının insan beyninde kalıcı olarak kodlanmış olmasından dolayı biliyoruzdur; öyle ki F [olgusunun] bilgisi artık doğuştan gelmektedir. Bu sebepten ötürü, F’yi biliyorumdur, fakat bu duyu deneyimi yoluyla değildir.”

Yanıt: Bu öneriyle ilgili birkaç sorun vardır; ancak en önemlisi şudur: Bu hala birinin F‘yi empirik olarak bilmesini gerektirmektedir. Evrimsel açıklamaya göre, benim F’yi bilmem atalarımın F’yi bilmesinin elde edilmiş olabilir, ancak tümüyle bu şekilde elde edilmiş olamaz. Günümüz insanındaki doğuştan gelen bilgi, en nihayetinde atalarımızdaki empirik bilgiye bağlı olacaktır. Natüralist görüşe göre, olgusal bilginin “insan beynine dahil olmasının” tek yolu -ister bireysel ister toplu olarak- fiziksel duyu organları aracılığıyladır.[3] Dolayısıyla, Natüralizm dikkate alındığında, tüm olgusal bilginin en nihayetinde empirik olarak edinildiği hala doğrudur. (Öncül 1 ve 2’yi buna uygun olarak ayarlayınız)

Önermeler 2: Empirik gözlemlerin ilkesel olarak zorunlu olguların bilgisini veremeyeceği (en azından David Hume’dan beri) yaygın olarak kabul edilmektedir. Empirik gözlemler bize yalnızca şeylerin nasıl olduğunu söyleyebilir, nasıl olması gerektiğini değil. Mümkün dünyalar terminolojisine göre, duyularımız bize, tüm mümkün dünyalara değil, yalnızca bu mümkün dünyaya -yani aktüel dünyaya- erişim imkânı verir. (Bir olgu, tüm mümkün dünyalarda bir olgu olması durumunda zorunlu bir olgudur). Tamamen empirik bir perspektiften bakıldığında, zorunlu bir olgu, olumsal-ama-sabit bir olgudan (yani başka türlü de olabilecek olmasına karşın aktüel dünyada asla başka türlü olmayacak bir olgudan) ayırt edilemezdir.

Önerme 3: Bu önermeyi desteklemek için gereken tek şey, bildiğimiz zorunlu bir olgunun bir örneğidir. Bir tanesi şudur: Hiçbir fiziksel nesne aynı anda hem tamamen kırmızı hem de tamamen yeşil değildir. İşte bir tane daha: Hiçbir su molekülü karbon atomu içermez. Üçüncü bir örnek: Eğer kovada bir taş varsa ve ben bir taş daha eklersem, kovada iki taş olacaktır. İşte dördüncüsü: Eğlenmek için bebeklere işkence etmek ahlaken yanlıştır. Bunlar salt olgular değil, zorunlu olgulardır: başka türlüsü olamayacak (ya da olmuş olamayacak) olgular. Üçüncü öncülü reddeden herkes bu örnekler hakkında şu üç şeyden birini söylemek zorunda kalacaktır: (1) onların zorunlu olgular olduğunu bilmiyoruz; (2) bunlar zorunlu olgular değildir (yani sadece olumsal gerçeklerdir); (3) bunlar olgu bile değildirler. Her seçeneğin [ödemesi gereken] bir bedeli vardır.

Özetle, her üç öncülü de kabul etmek için iyi nedenler olduğunu ve sonuç önermesinin de öncüllerden çıkmasından ötürü, argümanın Natüralizmin doğru olmadığına inanmak için iyi bir neden sağladığını düşünüyorum.

Elbette, Natüralizme inanmak istiyorsanız, öncüllerden en az birini reddetmeniz gerekecektir. Ancak hangisini ve neden? (Eğer benim Natüralizm tanımıma itirazınız varsa, bu konumuzun dışındadır; burada kendi tanımıma göre Natüralizme karşı bir argüman sunuyorum ki, bu oldukça geleneksel bir tanımdır).

Natüralist için olası bir çıkış yolu “Kantçı olmak” ve bir tür transandantal idealizmi benimsemektir, fakat pek çok Natüralistin bu çıkışı kullanmak için acele edeceğini sanmıyorum.


Dipnotlar

  • [1] Fizikalizm indirgemeci ya da indirgemeci olmayan şekilde olabilir; bunun argüman açısından bir fark yarattığını düşünmüyorum. Kendini natüralist olarak tanımlayan bazı kişiler daha liberal bir ontolojiye sahiptir. Örneğin kümelere ya da soyut matematiksel nesnelere izin verirler. Natüralizmin bu daha liberal versiyonlarının bu argümana karşı savunmasız olup olmadığı burada ele almayacağım, tartışmaya açık bir sorudur.
  • [2] Amerika’da bir Kaplumbağa Göleti (https://www.centralparknyc.org/locations/turtle-pond)
  • [3] Analoji kurmak gerekirse, diğer bilgisayarları oluşturan (‘meydana getiren’) bilgisayarları düşünün. Sonradan meydana gelen bilgisayarlar, kendi girdi araçları yerine önceki bilgisayarlardan gelen fıtri (‘doğuştan’) bilgilerle yaratılabilir, ancak bu çizginin geriye doğru belirli bir noktasında, bazı önceki bilgisayarlar bilgilerini harici bir kaynaktan almak zorunda kalmıştır.

James N. Anderson, “An Epistemological Argument Against Naturalism”,  (Erişim Tarihi: 21 Ekim 2023)

Çeviri: Yeşua Özçelik

Yeşua Özçelik, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Jeofizik Mühendisliği alanında lisansüstü eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi’nde Din Felsefesi üzerine lisansüstü çalışmalarına devam etmektedir. Din felsefesi, zihin felsefesi, metafizik, Hristiyan ilahiyatı, tarihsel İsa başlıca ilgi alanlarıdır.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Wittgenstein: Viyana’dan Cambridge’e Felsefi Bir Yolculuk – Ege Özmeral & Taner Beyter

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü