Çevirenin Önsözü
Çevirisini yaptığınız bu metin, her ne kadar başlıkta da ifade edildiği gibi felsefe çalışmaları söz konusu olduğunda geçerli olsa bile, sosyal bilimler alanındaki diğer disiplinler içinde kullanılabilir niteliktedir. Dahası bu metin sadece bir felsefe makalesi yazmak için değil, tez, bitirme tezi, seminer ve hatta kitap yazımları içinde kullanılabilir. Son olarak metin içerisindeki tavsiye ve önerilerin, eleştirel düşünme sürecine de katkıda bulunacağını ve lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine de faydalı olacağını düşünüyor ve okuyucu için yararlı olmasını umut ediyoruz.
Musa Yanık
Felsefi yazım süreci, diğer derslerde sizden istenilecek olan şeylerden genellikle farklıdır. Aşağıda açıklanan stratejilerin çoğu, diğer dersler için yazı yazarken de size yardımcı olabilir ancak bu husus, bütün derslerde bunun doğru olacağı anlamına gelmez. Bir felsefe ödevi yazarken, diğer öğretmenler tarafından size verilen her yazım kılavuzunun önemli olduğunu da varsaymamanız gerekir. Nitekim bu kılavuzlar içerisinde bulunan bazı hususlar, iyi bir felsefi düzyazıda, rutin olarak ihlal edilebilecek şeyleri de içerisinde barındırabilir.
Bir Felsefe Makalesinde Neler Yapılabilir?
1. Bir felsefe makalesi, bazı iddiaların gerekçeli bir şekilde savunmasından oluşur.
Makaleniz bir argüman sunmalıdır. O, sadece sizin fikirlerinizin veya tartıştığınız filozofların görüşlerinin salt bir yorumundan oluşmaz. Öne sürdüğünüz iddiaları savunmak ve onlara inanmak için makul gerekçeler sunmalısınız.
Yani sadece şunları söyleyememeniz gerekir:
- Benim görüşüm P’dir.
Şuna benzer bir şey söylemeniz gerekir:
- Bana öyle geliyor ki P. Buna inanıyorum, çünkü…
Ya da:
- Aşağıdaki düşüncelerin…P için ikna edici bir argüman sunduğunu düşünüyorum.
Benzer şekilde sadece şunu da söylememelisiniz:
- Descartes’a göre Q.
Bunun yerine şöyle bir şey söyleyebilirsiniz:
- Descartes, Q olduğunu söyler; ancak aşağıdaki düşünce deneyi, Q’nun doğru olmadığını gösterecektir…
Ya da:
- Descartes’ın savunduğu Q’yu, aşağıdaki gerekçelerden dolayı makul buluyorum…
Bir felsefe makalesinin başarmayı hedefleyebileceği çeşitli şeyler vardır. Genellikle, değerlendirilmek üzere masaya bir tez veya argüman koyularak başlanır ve ardından aşağıdakilerden birini veya ikisini yaparak devam edilir:
- Bu argümanı eleştirin veya tez için belirli argümanların iyi olmadığını gösterin
- Argümanı veya tezi başka birinin eleştirisine karşı savunun
- Teze inanmak için gerekçeler sunun
- Teze karşı örnekler sunun
- Tezle ilgili iki karşıt görüşün güçlü ve zayıf yanlarını karşılaştırın
- Tezi açıklamaya yardımcı olan veya tezi daha makul hale getirmeye yardımcı olan örnekler verin.
- Bazı filozofların görüşleri, tezinize açıkça dayanak olmasa bile, onların diğer görüşleriyle tezin bağlantılı olup olmadığını gösterin.
- Doğru olsaydı, tezin ne gibi sonuçları olacağını tartışın
- Bazı itirazlar ışığında tezi yeniden gözden geçirin
Bu amaçlardan hangisini kendinize hedef olarak koyarsanız koyun, öne sürdüğünüz iddiaların gerekçelerini açıkça ortaya koymanız gerekir. Öğrenciler, sıklıkla bazı iddiaların doğru ve açık olduğunu düşündüklerinden, bunları fazlaca tartışmaya ihtiyaç duymadıklarını düşünürler. Ancak kendi konumunuzun gücünü abartmak çok kolaydır. Nitekim sonuçta bu, zaten sizin kabul ettiğiniz bir şeydir. Hedef kitlenizin konumunuzu kabul etmediğini varsaymalı ve makalenizi böyle bir kitleyi ikna etme girişimi olarak görmelisiniz. Bu nedenle karşı tarafın kesinlikle reddedeceği varsayımlarla başlamamalı ve insanları ikna etme şansınız varsa, hepinizin kabul ettiği ortak varsayımlardan başlamalısınız.
2. İyi bir felsefe makalesi mütevazıdır ve küçük bir noktaya değinir (araştırmayı sınırlamak). Ancak bu noktayı açık ve net bir şekilde ortaya koyar ve bunu desteklemek için iyi gerekçeler sunar.
İnsanlar sıklıkla bir felsefe makalesinde çok fazla şey başarmaya çalışırlar. Bunun doğal sonucu ise okunması zor, yeterince savunulmamış ve yetersiz açıklanmış iddialarla dolu bir makaledir. Bu sebeple aşırı hırslı olmayın ve 5-6 sayfalık makalenizle dünyayı sarsan sonuçlar çıkarmaya çalışmayın. Düzgün yapıldığında felsefe, yavaş bir hızda hareket eder.
3. Özgünlük
Bir makalelerin amacı, konuyu anladığınızı ve onun hakkında eleştirel düşünebildiğinizi göstermenizden ileri gelir. Bunu yapabilmek için makalenizin biraz özgün olması gerekir.
Bu husus, kendi teorinizi oluşturmanız veya insan düşüncesine tamamen özgün bir katkı yapmanız gerektiği anlamına gelmez. Daha sonrasında bunun için bolca vaktiniz olacaktır. İdeal bir makalenin açık ve anlaşılır olması (aşağıya bkz.), görüşler diğer filozoflara atfedildiğinde (aşağıya bkz.) doğru ve okuduğumuz metinlere eleştirel yanıtlar içermesi gerekir. Onların her zaman yeni bir çığır açması gerekmez.
Öte yandan kendi argümanlarınızı veya sınıfta incelediğimiz bir argümanı detaylandırma, eleştirme veya savunma yönteminizi bulmaya çalışmalı ve sadece başkalarının söylediklerini özetlememeniz de gerekir.
Yazma Sürecinin Üç Aşaması
1. Erken Aşamalar
Bir felsefe makalesi yazmanın ilk aşamaları, ilk taslağınızı yazmadan önce yaptığınız her şeyi içerir. Bu ilk aşamalar içerisinde yazma süreci de bulunur; ancak henüz tam anlamıyla bir makale yazmaya çalışmamalı ve bunun yerine okumalarınız dahilinde notlar almalı, fikirlerinizi taslak haline getirmeli, ilerletmek istediğiniz ana argümanı açıklamaya çalışmalı ve bir taslak oluşturmalısınız.
Problemi Başkalarıyla Tartışın
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, makalenizin, sınıfta tartıştığınız konuyu anladığınızı ve eleştirel düşünebildiğinizi göstermesi önemlidir. Bu konuyu ne kadar iyi anladığınızı kontrol etmenin en iyi yollarından biri, onu henüz aşina olmayan birine açıklamaya çalışmaktır. Felsefe öğretirken anladığımı sandığımız bazı makaleleri veya argümanları, doğru dürüst açıklayamadığımızı defalarca keşfederiz. Bunun nedeni, problemlerin fark ettiğimizden daha sorunlu veya karmaşık olmasından ileri gelir. Aynı deneyimi yaşayabilmeniz muhtemel olacağından, sınıfta gündeme getirdiğimiz konuları birbirinizle ve dersi almayan arkadaşlarınızla tartışmak önemli bir husustur. Bu husus, sorunları daha iyi anlamanıza yardımcı olacak ve hala tam olarak anlamadığınız şeyleri fark etmenizi sağlayacaktır.
Makalenizde tartışmak istediğiniz şey hakkında birbirinizle konuşmak daha gerçekten önemlidir. Fikirlerinizi bir başkasına sözlü olarak açıklayabilecek kadar iyi çalıştığınızda, oturup bir taslak oluşturmaya hazırsınız demektir.
Bir Taslak Hazırlamak
Herhangi bir taslak yazmaya başlamadan önce şu sorular üzerinde düşünmeniz gerekir: Tartışacağınız çeşitli terimleri ve konumları hangi sırayla açıklamanız gerekir? Rakip iddianın pozisyonunu veya argümanını hangi noktada sunmalısınız? Rakibinizle ilgili eleştirilerinizi hangi sırayla sunmalısınız?
Makalenizin genel olarak netliği, yapısına büyük ölçüde bağlı olacaktır. Bu nedenle yazmaya başlamadan önce bu soruları düşünmek önemlidir.
Yazmaya başlamadan önce, makalenizin ve sunacağınız argümanların bir taslağını çıkarmanız oldukça önemlidir. Bu husus, makalenizde belirtmek istediğiniz noktaları düzenlemenize ve bunların nasıl bir araya geleceğine dair fikir edinmenize yardımcı olacağı gibi ayrıca makalenizin tam bir taslağını yazmaya başlamadan önce, ana argümanınızın veya eleştirinizin ne olduğunu söyleyebilecek bir konumda olduğunuzdan emin olmanıza da yardımcı olacaktır. Öğrenciler yazım aşamasında takıldıklarında, bunun nedeni, genellikle ne söylemeye çalıştıklarını henüz anlamamış olmalarından ileri gelir.
Tüm dikkatinizi taslağınıza verin ve oldukça ayrıntılı olmasını sağlayın (5 sayfalık bir makale için uygun bir taslak, tam bir sayfa veya daha fazlası olabilir.)
İyi bir felsefe makalesi yazma işinin en az %80’ini taslak oluşturma aşaması oluşturur. İyi bir taslağınız varsa, yazma sürecinin geri kalanı çok daha sorunsuz geçecektir.
Çalışmaya Erkenden Başlayın
Felsefi problemler ve felsefi yazı, dikkatli ve kapsamlı düşünmeyi gerektirir. Makalenin başlaması için iki veya üç gece beklemeyin. İyi bir felsefe makalesi yazmak çok fazla hazırlık gerektirir.
Konu hakkında düşünmek ve ayrıntılı bir taslak yazmak için kendinize yeterli zaman ayırmanız gerekir. Ancak o zaman tam bir taslak yazmak için hazır olursunuz. Tam bir taslağınız olduğunda, bunu, bir veya iki günlüğüne bir kenara ayırmalı daha sonra ona geri dönmeli ve yeniden yazmaya başlamalısınız. En az 3 veya 4 defa bunu yaptıktan sonra, yapabiliyorsanız arkadaşlarınıza göstermeli ve gelen tepkilere göz atmalısınız. Ana iddianız anlaşılır mı? Taslağınızın bazı kısımları onlar için net veya kafa karıştırıcı mı?
Bütün bunlar zaman alacağından, makale konunuzu veya ödevinizi bulur bulmaz, üzerinde çalışmaya başlamanız gerekir.
2. Taslağınızı Yazmaya Başlayın
Argümanınız hakkında düşündükten ve makaleniz için bir taslak yazdıktan sonra, artık tam bir taslak oluşturmaya hazırsınız demektir.
Makalenize Başlarken
“Çağlar boyunca” veya “insanlık tarihi boyunca bu problem düşünülmüştür…” gibi bir cümleyle başlamayın. “Webster’in sözlüğü bu ruhu şöyle tanımlar…” gibi bir cümleyle de başlamayın. Sözlükler iyi felsefi otoriteler değildir. Günlük söylemde kelimelerin nasıl kullanıldığını gösterseler bile, kelimelerin birçoğunun felsefede farklı ve özel anlamları bulunur.
Basit Bir Düzyazı Kullanın
Edebi olarak şaşalı bir dil kullanmak yerine; basit ve anlaşılabilir bir düzyazı kullanın ve cümlelerinizi ve paragraflarınızı kısa tutmaya çalışın. Bilindik ve basit kelimeler yerine, büyük kelimeler kullanırsanız, gayri-ciddi eleştirilere muhatap olabilirsiniz. Bazı konular, cümleleri iddialı veya ayrıntılı bir dille bulandırmanıza gerek kalmadan da yeterince derin ve zordur.
Makaleniz üçüncü sınıf bir okuyucu için yazılmış gibi görünüyorsa, muhtemelen doğru netliği elde etmişsinizdir.
Felsefe derslerinde bazen yazıları belirsiz ve karmaşık olan filozoflarla karşılaşırız. Bu durum, yazıyı okuyan herkes için zor ve sinir bozucudur. Ancak söz konusu yazarlar, bu gerekçeye rağmen felsefi olarak önemli olabilir. Siz yazı yazarken, onların yazı stillerini taklit etmeye çalışmayın.
Makalenizin Yapısını Belirgin Bir Hale Getirin
Makalenizin yapısını okuyucu için anlaşılır bir hale getirmeniz önemlidir.
Okuyucular, makaleyi anlayabilmek için herhangi bir çaba sarf etmek zorunda kalmamalıdır.
Peki bunu nasıl yapabilirsiniz?
Her şeyden önce, aşağıdaki gibi bağlaçlar veya birleştirici kelimeler kullanmaya çalışın:
- çünkü, oysa, -den bu yana,
- bu nedenle, bundan dolayı, böylelikle, bundan şu sonuç çıkar ki, sonuç olarak
- yine de, ancak, fakat, ama
- ilk olarak, öte yandan
Bunlar, okuyucunun, tartışmanızın nereye gittiğini takip etmesine yardımcı olan şeylerdir. Bu kelimeleri doğru kullanmaya dikkat edin. Örneğin, “P ise o halde Q’dur” dediğinizde, Q’yu kabul etmek için P’nin iyi bir gerekçe sağladığını iddia ediyorsunuz demektir. Buna yönelik olarak, gerekçenizin sağlam olmasına dikkat edin.
Makalenizin yapısını açıklığa kavuşturmanın bir başka yolu ise okuyucuya şu ana kadar ne yaptığınızı ve bundan sonra ne yapacağınızı söylemekten ileri gelir. Şu gibi şeyler söyleyebilirsiniz:
- …ile başlayacağız
- Bu argümanda neyin yanlış olduğunu göstermeden önce, şunlara değinmeye çalışacağız…
- Bu pasajlar şunu gösterir…
- Şimdi, bu iddiayı savunmaya çalışacağız…
- Bu iddiayı destekleyebilmek daha fazla gerekçe göstermeye çalışalım …
- Bir örnek…örneğin…
Bu noktalar, gerçekten büyük farklar yaratacak niteliktedir. Aşağıdaki iki makale örneğindeki pasajları göz önünde bulundurmaya çalışın:
…X’in P hakkında neler söyleyebileceğine değindik. Şimdi, P’yi yanlışlayan iki argümandan bahsetmeye çalışacağım. İlk argümanım…
P’yi yanlışlayan ikinci argümanım…
Burada X, argümanlarıma birkaç şekilde yanıt verebilir. Mesela şunu savunabilir…
Ancak bu yanıt başarısız olur, çünkü…
X’in argümanlarıma yanıt vermesinin bir başka yolu da şunu iddia etmekten ileri gelir…
Bu yanıt da başarısız olur, çünkü…
Böylelikle hiçbir X’in P’yi yanlışlayan argümanlarımı çürütemeyeceğini gördük. Dolayısıyla, X’in P hakkındaki iddiasını reddetmemiz gerekir.
Q’nun bu görüşüne itiraz edeceğim.
Q’ya inanmak için üç neden bulunur. Birincisi…
İkincisi…
Üçüncüsü…
Q’ya yapılan en güçlü itiraz şunu öne sürer…
Ancak bu itiraz şu nedenle başarılı değildir…
Bu makalelerin yapısının ne olduğunu anlamak kolay görünür. Kendi makalelerinizde de bu kolaylığı sağlamanız önem taşır.
Öte yandan kendi görüşünüzü bildirirken ve tartışmakta olduğunuz bir filozofun görüşlerini aktarırken bunu açıkça belirtmeniz de önemlidir. Okuyucunun, belirli bir paragrafta kimin iddialarını sunduğunuz konusunda asla şüphe duymaması gerekir.
Makalenizin yapısının ne olduğunu bilmezseniz, onun yapısını belirginleştirmeniz de zorlaşır. Dolayısıyla bir taslak oluşturmak, oldukça önemli bir husustur.
Kısa ve Öz Bir Şekilde Kendinizi Tam Olarak İfade Etmeye Çalışın.
Buradaki noktalar birbiriyle çelişkili gibi görünebilir. (Nitekim birincisi “Az konuş” derken, ikincisi ise “Çok Konuş” der gibi görünür.) Ancak bu noktaları doğru anladığınızda, ikisini birden ortaya koymanın nasıl mümkün olduğunu görebilirsiniz.
- Sizden kısa ve öz olmanız istenildiğinde, belirli bir konu hakkında bildiğiniz her şey hakkında ne kadar bilgili ve zeki olduğunuzu göstermeye çalışmamanız istenir. Sizden istenilen her bir ödevde, belirli bir problemi veya sorunu tanımlamanız ve bu problemle ilgilendiğinizden emin olmanız istenir. Bu probleme doğrudan değinmeyen hiçbir şey makalenizde yer edinmemelidir. Yani konuyu mümkün olduğunca sınırlandırmanız gerekir. Bir veya iki noktaya konsantre olmak ve onları derinlemesine işlemek, çok fazla problemi konu edinmekten her zaman daha iyidir. Rotası belli olan bir veya iki yol, belirsiz bir ormandan her zaman daha iyidir.
- Ele almak istediğiniz temel problemi veya sorunu, makalenizin başında formüle edin ve her zaman aklınızın bir köşesinde bulundurun. Problemin ne olduğunu ve onun neden bir sorun olduğunu açıkça belirtin. Yazdığınız her şeyin o ana problemle ilgili olduğundan emin olun. Ek olarak makalenin bununla ne kadar alakalı olduğunu belirttiğinizden emin olun ve okuyucunuzu bu konuda tahmin etmeye zorlamayın.
- “Kendinizi tam olarak ifade edin” derken, kastedilen şey, iyi bir noktaya sahip olmanız gerektiğinden ileri gelir. Açıklayın, örnek verin ve bu noktanın argümanınıza nasıl yardımcı olduğunu açıkça belirtin.
- “Kendinizi tam olarak ifade etme” hususu, ayrıca yazarken de olabildiğince açık olmanız gerektiği anlamına da gelir. Makalenize gelen eleştirileri, “Bunu söylediğimi biliyorum, ama demek istediğim şuydu…” diye yanıtlamak, pek iyi değildir.
- Okuyucunuzun tartıştığınız konuyla ilgili daha önce okumalar yapmadığını varsaymanız gerekir. Her ne kadar bu doğru olmasa bile, sanki doğruymuş gibi makalenizi yazmanız, oldukça önemlidir. Aslında bunu, bir adım daha ileri götürebilir ve okuyucunuzun ortalama bir eğitim seviyesinden daha aşağıda olduğunu varsayabilirsiniz.
Pek çok Örnek ve Tanıma Yer Verin
Bir felsefe makalesinde örnekler vermek oldukça önemlidir. Nitekim filozofların öne sürdüğü iddiaların çoğu çok soyut ve anlaşılması güç şeylerdir. Bu sebeple örnekler, bu iddiaları daha açık hale getirmenin en iyi yoludur.
Örnekler, argümanınızda merkezi bir rol oynayan kavramları açıklamak için de faydalıdır. Bu kavramları nasıl anladığınızı (gündelik konuşmalardan aşina olsanız bile), her zaman açıklığa kavuşturmanız gerekir. Gündelik dilde kullanıldıkları için bu kavramların yeterince açık veya kesin bir anlamı olmayabilir. Örneğin, kürtaj hakkında bir makale yazdığınızı ve “Bir fetüs bir kişidir” iddiasını öne sürmek istediğinizi varsayalım. “Bir kişi” ile neyi kast etmek istiyorsunuz? Bu husus, kitlenizin, bu önermeyi kabul edilebilir bulup bulmaması konusunda ve argümanınızın geri kalanının ne kadar ikna edici olduğu konusunda büyük bir fark yaratabilir. Kendi başına düşünüldüğünde, aşağıdaki argüman oldukça zayıftır:
- Fetüs bir kişidir.
- Bir kişiyi öldürmek yanlıştır.
- Bu sebeple bir fetüsü öldürmek yanlıştır.
Burada yazarın, bir fetüsü “bir kişi” olarak adlandırmakla neyi kast ettiği açık değildir. “Kişi”nin bazı açıklamalarında, bir fetüsün bir kişi olduğu oldukça açık olabilir; ancak buradaki “kişi” anlamında, insanları öldürmenin her zaman yanlış olup olmadığı oldukça tartışmalıdır. Başka açıklamalarda ise insanları öldürmenin her zaman yanlış olduğu, ancak bir fetüsün bir “kişi” olarak sayılıp sayılamayacağı tamamen belirsiz olabilir. Yani burada her şey yazarın “kişi” ile neyi kastettiğine bağlıdır. Yazarın, bu kavramı nasıl kullandığı konusunda açık olması gerekir.
Bir felsefe makalesinde, sözcükleri normalde kullanıldıklarından biraz farklı şekillerde kullanmakta bir problem yoktur. Ancak bunu yaptığınızı açıkça belirtmeniz gerekir. Örneğin, bazı filozoflar “kişi” sözcüğünü, düşünebilen ve kendinin farkında olabilen herhangi bir varlık için kullanır. Bu şekilde anlaşıldığında balinalar ve şempanzeler gibi hayvanlar da pekala “kişi” olarak sayılabilir. Normalde ise “kişi” bu şekilde kullanılmaz ve sadece bir insan kişi olarak nitelendirilir. Fakat ne demek istediğinizi açıkça belirtirseniz, “kişi”yi ve benzer şekilde farklı sözcükleri, bu şekilde kullanmanızda bir problem olmayacaktır.
Sadece çeşitlilik uğruna, kelime dağarcığınızı değiştirmemeniz önemlidir:
- Makalenizin başında bir şeye “X” diyorsanız, makalenizin sonuna kadar onu “X” olarak adlandırmaya devam edin. Bu nedenle örneğin, “Platon’un benlik hakkındaki görüşü” hakkında konuşmaya başladıktan sonra, ona “Platon’un ruh hakkındaki görüşü” veya “Platon’un zihin hakkındaki görüşü” demeyin veya konudan konuya ani geçişler yapmayın. Her üç durumda da aynı şeyden bahsetmek istiyorsanız, o halde bunları aynı isimlerle adlandırın. Felsefede kelime dağarcığındaki küçük bir değişiklik, genellikle yeni bir şey hakkında konuşmaya niyetli olduğunuzu gösterir.
Felsefi olarak anlamları olan kelimeleri kullanın:
- Filozoflar, kulağa sıradan gelen birçok kelimeye teknik anlamlar verirler. Bu kelimeleri doğru kullandığınızdan emin olmak için Felsefi Terimler ve Yöntemler hakkındaki kılavuzlara bakın. Tam olarak anlamadığınız kelimeleri kullanmayın.
- Teknik felsefi terimleri yalnızca ihtiyaç duyduğunuz yerde kullanın. “Geçerli argüman” veya “zorunlu olarak doğru” gibi genel felsefi terimleri açıklamanıza gerek olmasa bile, tartışmakta olduğunuz konu ile ilgili kullandığınız teknik terimleri açıklamanız önemlidir. Örneğin, “düalizm”, “natüralizm” veya “davranışçılık” gibi özel terimler kullanırsanız, bunların ne anlama geldiğini açıklamanız gerekir. Benzer şekilde, “bağlı-olma” ve benzerleri gibi teknik terimler kullanan filozofların kullanmış olduğunu bu özel teknik kelimeleri de açıklamagerekir. Farklı insanlar bazen bu özel kelimeleri farklı şekillerde kullanırlar, bu nedenle sizin ve okuyucularınızın bu kelimelere aynı anlamı verdiğinizden emin olmanız gereklidir. Okurlarınızın daha önce onları hiç duymadığınızı aklınızın bir köşesinde tutun.
Makalenizde Yer Verdiğiniz İsimlerin Görüşlerini Sunma ve Değerlendirme
Diyelim ki X filozofunun görüşlerini tartışmayı planlıyorsanız, öncelikle onun argümanlarının veya temel varsayımlarının ne olduğunu anlayarak işe başlamanız gerekir.
Sonrasında ise kendinize: X’in argümanları sağlam mı? Varsayımları açıkça belirtilmiş mi? Bu argümanlar inandırıcı mı? X’in argümanı için makul başlangıç noktaları var mı gibi soruları yöneltin.
Eleştirdiğiniz pozisyonun tam olarak neyi ifade ettiğini anladığınızdan emin olun. Öğrenciler, değerlendirmeleri gereken görüşler yerine, onlardan gerçekten farklı olan görüşlere karşı tartışmalar yürüterek çok zaman kaybederler. Unutmayın, felsefe, yüksek düzeyde kesinlik ister. Sadece bir başkasının konumu veya argümanı hakkında genel bir fikir edinmeniz, sizin için yeterince iyi değildir. Felsefedeki tartışmaların çoğu, rakibinizin pozisyonunu doğru anladığınızda ortaya çıkar.
Okur kitlenizin eğitim seviyesinin düşük olduğunu varsayabilirsiniz (yukarıya bakın). Ancak filozoflara veya tartıştığınız görüşlere karşı bu tür muamelede bulunmamanız gerekir.
Filozoflar bazen çok çirkin şeyler söyleyebilir. Fakat bir filozofa atfettiğiniz görüş, çılgınca görünüyorsa, o zaman onun söylediğini düşündüğünüz şeyi gerçekten söyleyip söylemediğini iyice düşünmeniz gerekir. Filozofun aklındaki makul konumu bulmaya çalışın ve argümanlarınızı buna karşı yönlendirin.
Makalenizde bir pozisyonu eleştirmeden önce, bu pozisyonun neyi savunduğunu açıklamanız gerekir. X felsefecinin görüşünü ne olarak kabul ettiğinizi açıklamazsanız, okuyucunuz X’e yaptığınız eleştirinin iyi bir eleştiri olup olmadığına karar veremediği gibi bu husus, X’in görüşlerinin yanlış anlaşılmasına veya yorumlanmasına neden olabilir.
Ancak okuyucuya, X’in görüşleri hakkında bildiğiniz her şeyi anlatmaya çalışmayın. Kendi felsefi katkınızı da sunmayı, ihmal etmeyin. X’in görüşlerinin, yalnızca yapacağınız şeyle doğrudan ilgili olan kısımlarını özetleyin.
Bazen, yorumunuzu destekleyen pasajlardan alıntı yaparak X’in görüşünü yorumlamanız ve tartışmanız gerekir. Metinde bu görüşe doğrudan bir kanıt bulamasanız bile, bir filozofun bu görüşe katılabileceğini belirtebilirsiniz. Elbette bunu yaparken, açıkça ifade etmeniz de önem taşır. Şöyle bir örnek verilebilir:
X filozofu, açıkça P’yi iddia etmese bile, bana öyle geliyor ki yine de bunu varsayabilir, çünkü…
Alıntılar
Bazı filozofların görüşlerini, yorumlamanızı desteklemek için kullandığınızda, pasajı doğrudan alıntılamak faydalı olabilir. (Referansın nerede bulunabileceğini belirttiğinizden emin olun.) Ancak, doğrudan alıntılar dikkatli kullanılmalıdır. Birkaç cümleden fazla alıntı yapmak nadiren gereklidir. X’ten doğrudan alıntı yapmaktansa, X’in söylediklerini başka sözcüklerle ifade etmek çoğu zaman daha uygun olacaktır. Başka birinin söylediklerini başka sözcüklerle ifade ederken, bunu belirttiğinizden de emin olun.
Alıntılarınızı, asla kendi çıkarımlarınızmış gibi göstermemeniz gerekir. Alıntılanan pasaj bir argümanı içeriyorsa, argümanı daha açık ve basit terimlerle yeniden oluşturabilirsiniz. Ayrıca yazarın amacını açıklamak için bazı örnekler vermek ve gerekirse yazarın iddiasını karıştırılabilecek diğer iddialardan ayırt etmek de oldukça önemlidir.
Yorumlama
Bazen öğrenciler bir filozofun görüşünü açıklamaya çalışırken, kendi sözlerine yakın gelen açıklamaları ön plana çıkartarak bunu yaparlar Bazı cümleler değiştirebilir ve bazıları atlanabilir ancak genellikle orijinal metne oldukça sadık kalmak oldukça önemlidir. Örneğin Hume, İnsan Doğası Bir Üzerine İnceleme isimli eserine şöyle başlar:
İnsan zihninin tüm algıları, izlenimler ve fikirler olarak adlandıracağım iki farklı türe ayrılır. (…) Fikirler derken, bunların düşünme ve akıl yürütmedeki imgelerini kastediyorum.
Bu pasajı, başka sözcüklerle anlatmak istemediğinize dair bir örnek:
Hume, zihnin tüm algılarının izlenimler ve fikirler olmak üzere iki türe ayrıldığını söyler. (..) Fikirler, düşünme ve akıl yürütmemizin imgeleridir.
Bu tür açıklamaların iki ana problemi vardır. Her şeyden önce oldukça otomatik bir şekilde yapılır ve bu nedenle yazarın metni anladığını göstermez. İkinci olarak, yazar metnin ne anlama geldiğini kendi sözleriyle ifade edecek kadar iyi çözemediğinden, metnin anlamının değişme tehlikesi vardır.
Gelebilecek İtirazları Önceden Tahmin Etmek
Yorumlarınıza gelebilecek muhtemel itirazları önceden tahmin etmeye ve bunlara yanıt vermeye çalışın. Bir filozofun görüşüne itiraz ederseniz, bu itirazı hemen kabul edeceğini düşünmeyin. Onun bu itiraza yönelik cevabınıza geri dönüşünün ne olabileceğini tahmin edin.
Kendi kendinize mevcut tezinize itiraz etmekten korkmayın. Okuyucunuzun birtakım itirazları aklına getirmeyeceğini ummaktansa, bir itirazda bulunmak daha iyidir. Bu itirazların nasıl karşılanabileceğini veya üstesinden gelinebileceğini düşündüğünüzü açıklayın. Elbette birinin ortaya koyabileceği tüm itirazları ele almanın çoğu zaman bir yolu yoktur; bu yüzden en güçlü veya en acil görünenlere odaklanın.
Çıkmaza Girerseniz Ne Olur?
Makalenizin her zaman bir probleme kesin bir çözüm veya bir soruya doğrudan evet veya hayır yanıtı vermesi gerekmez. Pek çok mükemmel felsefe makalesi, doğrudan evet veya hayır yanıtlarını sunmaz. Bazen sorunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini veya belirli başka soruların ortaya çıkarılması gerektiğini tartışırlar ve sorunun belirli varsayımlarına meydan okunması gerektiğini iddia ederler. Ayrıca bazı durumlarda ise soruya verilen bazı cevapların çok kolay olduğunu, yani işe yaramayacaklarını iddia ederler. Dolayısıyla bu makaleler doğruysa, soruyu yanıtlamak daha önce düşündüğümüzden daha zor olacaktır. Bunların hepsi önemli ve felsefi olarak değerli sonuçlardır.
Bu nedenle soruların hepsine tatmin edici cevaplar veremeseniz bile, makalenizde sorular sormak ve problemleri dile getirmek sorun değildir. Makalenin sonunda bazı soruları cevapsız bırakabilirsiniz. Ancak okuyucuya, bu tür soruları bilerek cevapsız bıraktığınızı açıkça belirtmeniz gerekir. Ayrıca sorunun nasıl yanıtlanabileceği ve soruyu neyin ilginç ve eldeki konuyla alakalı kıldığı hakkında bir şeyler söylemeniz de oldukça önemlidir.
Görünürde incelediğiniz bir şey sizin için net değilse, onu abartmayın. Belirsizliğe dikkat çekin. Görünümü anlamak için birkaç farklı yol önerin. Bu yorumlardan hangisinin doğru olduğunun neden net olmadığını açıklayın.
İki farklı yaklaşımı değerlendiriyorsanız ve dikkatli bir incelemeden sonra aralarında karar veremediğinizi fark ederseniz, bu bir problem değildir. Onların güçlü ve zayıf yönlerinin, eşit derecede dengeli göründüğünü söylemeniz bir sorun teşkil etmez. Ancak bunun da diğerleri gibi açıklama ve gerekçeli savunma gerektiren bir iddia olduğunu unutmayın. Nitekim iki görüşün eşit derecede dengeli olduğunu düşünmeyen birine, bu iddianın nedenlerini sunmaya çalışmanız da gerekebilir.
Bazen makale yazarken, argümanlarınızın ilk başta düşündüğünüz kadar iyi olmadığını görürüz. İyi bir cevabınız olmadığı görüşünüze, bazı itirazlarda bulunabilirsiniz. Argümanınızda çözemeyeceğiniz bir sorun varsa, bunun neden düzeltemeyeceğinizi anlamaya çalışın. Tezinizi, savunabileceğiniz bir tezle değiştirmeniz bir problem yoktur. Örneğin, P görüşünün tamamen sağlam bir savunmasını sağlayan bir makale yazmak yerine, taktikleri değiştirebilir ve şuna benzer bir makale yazabilirsiniz:
Bir felsefi görüş şunu öne sürer: P. Aşağıdaki nedenlerden dolayı bu makul bir görüştür…
Ancak bu görüşün P olup olmadığından şüphelenmemiz için elimizde bazı nedenler vardır ve bu nedenlerden birisi X’tir. X, P görüşü için bir sorun teşkil eder, çünkü…
P’nin savunucularının bu itirazı nasıl aşabilecekleri belirsizdir.
Ya da şöyle bir makale yazabilirsiniz:
P için bir argüman, aşağıdaki gibi devam eden “Birleştirici bir Argüman”dan ileri gelebilir…
İlk bakışta bu, oldukça ilgi çekici bir argümandır. Ancak, bu argüman aşağıdaki nedenlerden dolayı sorunludur …
Biri bu argümanı revize etmeye çalışabilir, şu şekilde…
Ama bu revizyon, pek bir işe yaramayacaktır, çünkü…
Birleştirici Argümanın aslında P’yi temellendirmede başarılı olmadığı sonucuna varıyorum.
Bu tür bir makale yazmak, eleştirileri karşı “dirençsiz” olduğunuz anlamına gelmez. Ne de olsa bu makalelerin hiçbiri, sizin P-olmayan görüşüne yakın olduğunuz anlamını taşımaz. P için kesin bir argüman bulmanın ne kadar zor olduğunun dürüst hesapları, tüm bunlara rağmen hala doğru olabilir.
3. Düzenleyerek Yazma ve Değişikliklere Gitme
Artık makalenizin tam bir taslağını hazırlamış oldunuz. Şimdi, taslağınızı bir veya iki günlüğüne bir kenara koyun.
Sonra taslağınıza tekrar geri dönün ve tekrar okuyun. Her cümleyi okurken kendinize şunları söyleyin:
“Bu gerçekten mantıklı mı?”, “Bu çok belirsiz!”, “Bu iddialı gibi görünüyor” “Bu ne anlama geliyor?”, “Bu iki cümle arasındaki bağlantı nedir?” “Burada kendimi tekrar mı ediyorum?” vb.
Taslağınızdaki her cümlenin işe yaradığından emin olun. Olmayanlardan kurtulun. Bir cümlenin merkezi tartışmanıza ne kadar katkıda bulunduğunu çözemiyorsanız, kulağa hoş gelse bile ondan kurtulun. Ana argümanınız için önemli olmadıkça ve bunları gerçekten açıklama yeriniz olmadıkça, makalenizde hiçbir noktayı atlamayın.
Taslağınızdaki bir cümleden memnun değilseniz, bunun sizi neden rahatsız ettiğini kendi kendinize sorun. Bu durum, ne söylemeye çalıştığınızı gerçekten anlamıyorsunuz ya da gerçekten inanmıyorsunuz geçerli olabilir.
Cümlelerinizin tam olarak neyi anlatmaya çalıştığını gösterdiğinden emin olun. Örneğin, “Kürtaj cinayetle aynı şeydir” yazdığınızı varsayalım. Gerçekten demek istediğin bu mu? Yani, Oswald, Kennedy’yi öldürdüğünde, bu Kennedy’yi kürtaj etmekle aynı şey midir? Belki de kürtajın bir cinayet biçimi olduğunu söylüyorsunuzdur. Sohbet sırasında insanların ne demek istediğinizi anlamasını bekleyebilirsiniz. Ama bu şekilde yazmamalısın. Felsefi düzyazıda, tam olarak ne demek istediğinizi söylediğinizden emin olmalısınız.
Ayrıca taslağınızın yapısına da dikkat edin. Bir taslağı gözden geçirirken, taslağın yapısı ve genel netliği üzerinde çalışmak, burada veya orada bir kelimeyi veya tümceyi düzenlemekten çok daha önemlidir. Okuyucunuzun ana iddianızın ne olduğunu ve bu iddia için argümanlarınızın neler olduğunu bildiğinden emin olun. Okuyucunuza her paragrafta amacınızın ne olduğunu söyleyebildiğinizden de emin olun.
Mümkünse taslağınızı arkadaşlarınıza veya sınıftaki diğer öğrencilere gösterin ve onların yorumlarını ve tavsiyelerini alın. Arkadaşlarınız ana hedefinizi anlayabiliyor mu? Taslağınızın bazı kısımları onlar için net değil veya kafa karıştırıcı mı? Arkadaşlarınız yazdığınız bir şeyi anlayamazsa, not vereniniz de anlayamaz. Paragraflarınız ve argümanınız sizin için tamamen açık olsa bile, başka biri için hiçbir anlam ifade etmeyebilir.
Taslağınızı kontrol etmenin bir başka iyi yolu da onu yüksek sesle okumaktır. Bu, her şeyin anlamlı olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacaktır. Ne söylemek istediğinizi biliyor olabilirsiniz ama gerçekten yazdığın şey bu olmayabilir. Makaleyi yüksek sesle okumak, muhakemenizdeki boşlukları, konu dışı konuşmaları ve net olmayan cümleleri fark etmenize yardımcı olabilir.
Anonim – Kaynak, (Erişim: 21.06.2022)
Çevirmen: Musa Yanık
Bazı cümle düşüklükleri olmuş dizgiden kaynaklı sanırım.
Hocam böyle bir yazı aldığınız için teşekkür ederim bu bana çok yardımcı oldu.