Kelam Kozmolojik Argümanı’na Giriş – Berat Mutluhan Seferoğlu

/
3345 Okunma
Okunma süresi: 15 Dakika

Evren nereden geldi? Evrenin bir başlangıcı var mı yoksa evren ezeli mi? Evrenin bir başlangıcı varsa bu başlangıcın nedeni nedir? Bu ve bunlarla ilişkili daha pek çok soru teistler ve ateistler arasındaki kadim felsefi tartışmalarda binlerce yıldır tartışılmaktadır. Pek çok teist evrenin bir başlangıcı olduğunu ve bu başlangıcın ancak Tanrı’nın eseri olabileceğini göstermeye çalışan akıl yürütmelerde bulunarak Tanrı inancının akliliğini göstermeye çalışmıştır. Bu girişimlerden modern zamanlarda en ünlü olanı, İslam felsefesindeki Hudus Delili’ni hem matematik felsefesindeki, hem de modern fizikteki gelişmelerle yeniden yorumlayıp geliştirerek sunmaya çalışan William Lane Craig’in Kelam Kozmolojik Argümanı’dır.

Argüman felsefeciler arasında öyle çok ilgi çekmiştir ki ateist din felsefecisi Quentin Smith argümanla ilgili olarak şöyle demiştir:

“Şüphesiz, felsefe yayınlarında yer alan makalelerin sayımı gösteriyor ki Craig’in Kelam argümanıyla ilgili olarak diğer bütün felsefecilerin modern tanrı argümanlarından daha fazla makale yayınlanmıştır… Teist ve ateistlerin Kelam argümanıyla uğraşmayı bırakamadıkları gerçeği, argümanın olağan dışı bir felsefi ilgiyi uyandıran bir argüman olduğunu veya felsefecilerin onu sürekli yeniden değerlendirmelerine neden olan, doğruluk payı taşıyan bir öze sahip olduğunu ima ediyor.”

Bu yazımızda, bu olağan dışı felsefi ilgiye mazhar olan argümanı (Kısaca KKA olarak ifade edilecek.) çeşitli yönlerden inceleyecek ve eleştireceğiz. Argümana genel bir giriş amacı taşıyan bu yazıdaysa argümanın ve alt argümanlarının bir özetini vererek okuyucunun ilerleyen zamanlarda yazacağımız bölümleri okurken işini kolaylaştırmak istiyoruz. Ayrıca okuyucu burada verdiğimiz alt argümanların KKA’nın bütün alt argümanlarını içermediğini, sadece bir fikir vermek için en önemli olduklarını düşündüğümüz alt argümanlara değindiğimizi unutmamalıdır. Yazı dizimizin ilerleyen bölümlerinde burada bahsetmediğimiz alt argümanları da inceleyeceğiz.

KKA iki öncülden oluşan, ilk bakışta son derece basit görünen bir argümandır:

  • 1. Var olmaya başlayan her şeyin bir nedeni vardır.
  • 2. Evren var olmaya başlamıştır.
  • Sonuç: Evrenin var olmasının bir nedeni vardır.

Argümanın öncüllerinin ve sonucunun basitliği, bu iki öncülün temellendirilmesiyle ilgili alt argümanlara ve argümanın felsefi içerimlerine göz attığımız zaman ortadan kaybolur. Zira karşımıza çıkan şey modern fizikten matematik felsefesine, zaman felsefesinden nedensellikle ilgili felsefi teorilere kadar uzanan son derece geniş bir argümanlar-karşı argümanlar ailesidir. KKA’nın bu kadar çok ilgi görmesinin en önemli nedeninin, çok sayıda konuyla bağlantılı olması olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz.

Şimdi ilk öncül lehindeki argümanlara bakalım.

İlk Öncül Lehine Argümanlar

Var olmaya başlayan her şeyin bir nedeni olduğu şeklindeki ilk öncül nasıl desteklenebilir? İlk öncülün desteklenmesi aslında Craig’e göre ikincil plandadır. Çünkü ona göre bu öncülün doğruluğu pek çoğumuz için aşikardır. Craig öncülü doğrulamak için salt sağduyunun yeterli olduğunu düşünüyor gibidir. Ancak -karşısında bir şüpheciler ordusu olduğunu bildiği için- bu öncül lehinde bazı argümanlar öne sürer.

William Lane Craig (1949-….)

İlk argüman, nedensellik ilkesinin sürekli tecrübelerimizle teyit edildiği şeklindeki basit gözlemden yola çıkar. Nedensellik ilkesinin bir istisnasını görmüyoruz. Mesela pat diye bir masanın ya da sandalyenin ortaya çıktığını görmüyoruz. Nedensellik ilkesinin evrenin tarihinde bu kadar güçlü bir açıklayıcılığı olduğuna göre söz konusu ilkenin büyük ihtimalle doğru olduğunu ve tecrübelerimizi en iyi açıklayan şey olduğunu kabul etmeliyiz.

İkinci argümansa ilkine benzer bir şekilde “Hiçlikten hiçlik gelir.” şeklindeki temel ilkeye gönderme yapıyor. Hiçlik hiçbir şey içermediğine göre, bir şey yapma potansiyeline sahip değildir. O halde evren var olmaya başladıysa bu ilke doğrultusunda bir nedeni olmalıdır.

Craig’in sunduğu üçüncü argümansa neden hiçlikten gelmesine izin verilen tek şeyin evrenler olduğunu soruyor. Evrenleri bu kadar özel kılan şey ne? Neden bu prensibi bütün akli faaliyetlerimizde kullanırken bir anda evrenin kökeni sorusunda kullanmayı “bırakalım” ki? Evrenin nedeni olmayabileceğini söyleyen biri normalde kabul edilen bir prensibi evrene uygulamadığı için evrenin nedeninin olmadığını gösterme yönündeki kanıt yükümlülüğü ona aittir. Aksi takdirde argümana göre ateistlerin nedensellik prensibini “işlerine gelen yere kadar” kullanıp, sonrasında kullanmayı bıraktıkları söylenebilir.

Craig’in ilk öncül lehine sunduğu bu argümanlar ve daha fazlası, KKA ile ilgili yazı dizimizin bundan sonraki bölümü olan “Başlangıcı Olan Her Şeyin Bir Nedeni Olmalı mı?” bölümünün konusu olacak.

Gelelim Craig’in ikinci öncülü temellendirmek için kullandığı argümanlara.

İkinci Öncül Lehine Argümanlar

Craig KKA savunusunun en büyük bölümünü ikinci öncülün savunulmasına ayırıyor. Kullanılan argümanlarıysa kabaca iki kategoriye ayırmamız mümkün: a) Felsefi argümanlar ve b) Bilimsel argümanlar. Şimdi bu argümanlara yakından bakalım.

a) İkinci Öncül Lehine Felsefi Argümanlar

Craig’in evrenin bir başlangıcı olması gerektiği yönünde iki felsefi argümanı olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan gerçek sonsuzun var olamayacağını savunan ilki şu şekildedir:

  • 1. Gerçek sonsuz var olamaz.
  • 2. Zamansal olarak başlangıçsız bir şekilde geriye doğru giden olaylar, gerçekten sonsuz demektir.
  • Sonuç: Dolayısıyla zaman içinde geriye doğru başlangıçsız bir şekilde giden olaylar dizisi var olamaz.

Bu argümanın kilit öncülü ilk öncüldür ancak ikinci öncüle karşı da yazı dizimizin sonraki bölümlerinde göreceğimiz bazı ilginç itirazlar vardır. Yine de özet mahiyeti taşıyan bu yazımızda itirazlara değinmediğimiz için sadece Craig’in bu alt argümanın ilk öncülünü destekleyen iki argümanına değineceğiz.

Gerçek sonsuzun var olamayacağını savunurken izlenen yöntem, çeşitli düşünce deneyleri vasıtasıyla sonsuz sayıda nesnenin var olmasının absürt/kabul edilemez sonuçları olduğunun gösterilmesidir. Craig’in verdiği en meşhur iki örneği özetleyerek örneklerin burada bahsetmediklerimiz de dahil olmak üzere değerlendirilmesini yazı dizimizin üçüncü bölümü olan “Sonsuz Sayıda Şey Var Olabilir mi?” bölümüne bırakacağız. Şimdi bu örneklere geçelim:

1. Craig’in Kütüphanesi: Craig bizden içinde sonsuz sayıda kitabın bulunduğu bir kütüphaneyi hayal etmemizi ister. Bu kütüphaneden sonlu sayıda kitap alırsak yaptığımız şey kitapların sayısını azaltmaz. Sonlu sayıda kitap eklemek de kitapların sayısını artırmaz. Bütün raflar doluyken bile kitapları raflara yeniden dizerek istediğimiz kadar kitap doldurabiliriz. Craig’e göre bu kütüphanenin özellikleri açıkça gerçekte var olamayacağını göstermektedir. Sonsuz matematiksel olarak anlamlı bir kavram olmasına rağmen gerçekten var olması olası görünmemektedir.

2. Hilbert’in Oteli: Bir başka benzer örnek ünlü matematikçi David Hilbert’e ait olan sonsuz odalı otel örneğidir. Diyelim ki gerçek sonsuz var olabiliyor. O halde sonsuz odası olan bir otelin de var olması mümkün olmalıdır der Craig. Ama bu otelin bazı absürt özellikleri olmalıdır. Diyelim ki bütün odalarımız dolu ve yeni bir ziyaretçi geldi. Bu bizim için bir sorun teşkil etmeli mi? Hayır! Çünkü tek yapmamız gereken şey oteldeki bütün ziyaretçileri bir oda kaydırmak. Bu sayede 1 numaralı oda boş kalır ve yeni ziyaretçimizi alabiliriz! Bir başka ilginç örnekse sonsuz sayıda ziyaretçiyi çıkararak farklı sonuçlar elde edebiliyor olmamız. Mesela 1, 2 ve 3 numaralı odalardakiler haricinde bütün ziyaretçilerin odalardan çıktığını varsayalım. Böylece sonsuz sayıda ziyaretçiyi çıkardık ve otelimizde 3 ziyaretçi kaldı. Peki sadece çift doğal sayı numaralı odalardaki ziyaretçileri çıkarırsak ne olur? Çift doğal sayı sayısı sonsuz olduğu için sonsuz ziyaretçi çıkarmış oluruz. Ama buna rağmen tek doğal sayılar sonsuz olduğu için sonsuz ziyaretçimiz kalır! Sonsuz ziyaretçi çıkarmamıza rağmen 3 tane ya da sonsuz ziyaretçi kalabilmesi, Craig’e göre sonsuzun gerçekten var olmadığını düşündüren ilginç özelliklerinden biridir.

Gerçek sonsuzun imkansızlığıyla ilgili bu argümanlar ve daha fazlası yazı dizimizin üçüncü bölümü olan “Gerçek Sonsuz Var Olabilir mi?” bölümünün konusu olacaktır.

İkinci öncül lehine ikinci felsefi argümansa ilk argümanın aksine, gerçek sonsuz var olabilse bile -yani sonsuz sayıda nesnenin var oluşu bir sorun teşkil etmese bile- sonsuz geriye gidiş gerçekleşemeyeceğinden dolayı evrenin nihai bir başlangıcı olması gerektiğini iddia eder. Bu argümanı şu şekilde ifade edebiliriz:

  • 1. Birbiri ardına eklenen olaylar gerçekten sonsuz olamaz.
  • 2. Zamansal olarak geriye doğru giden olaylar, birbiri ardına eklenerek oluşurlar.
  • Sonuç: Dolayısıyla zamansal birbiri ardına eklenen olayların sonsuz geriye gidişi mümkün değildir.

Craig’in sonsuz geriye gidiş aleyhine sunduğu argümanlardan ikisinden bu yazımızda bahsedeceğiz:

1. Sonsuzdan geriye sayan adam düşünce deneyi: Diyelim ki bize sonsuzdan beri saymakta olan ve -3, -2, -1 ve 0 diyerek sayımını bitirdiğini iddia eden bir adamla tanıştık. Bu adama neden dün, ya da evvelsi gün, ya da 1 milyon yıl önce saymayı bitirmediğini sorabiliriz. Çünkü bu adam saymakta olduğu her gün için sonsuz tane sayı saymıştır zaten! O halde bu adamın sayımını geçmişteki herhangi bir günde zaten bitirmiş olması gerekmiyor muydu? Hatta Craig’in dediğine göre ne kadar geriye gidersek gidelim bu adamı “sayarken” bulmamız mümkün değil. Çünkü geçmişteki herhangi bir noktada bu adam sayımını çoktan bitirmiş olurdu.

2. Tristram Shandy Paradoksu: Tristram Shandy Laurence Sterne’in Tristram Shandy Beyefendinin Hayatı ve Görüşleri kitabından bir karakter. Craig’in verdiği örnekte Tristram Shandy kendi biyografisini yazıyor. Ancak o kadar yavaş yazıyor ki her bir günü anlatması bir yıl sürüyor! Sorumuz şu: Eğer Tristram Shandy sonsuz geçmişten beri yazıyor olsaydı, biyografisini tamamlayabilir miydi? Craig’e göre tamamlayabilmesi gerekir. Çünkü Tristram Shandy’nin yaşadığı günler ve yıllar arasında birebir eşlenebilirlik vardır. Yani yazılan her günü bir yılla eşleyebiliriz. Hiçbir gün boşta kalmadığına göre (Çünkü Tristram Shandy sonsuz yıl boyunca sonsuz günü yazmıştır.) biyografisini tamamlayabilmelidir! Ancak bu Craig’e göre çok absürt bir sonuçtur. Bu nedenle sonsuz geçmişin var olamayacağını iddia eder.

Bu örnekler ve daha fazlasından ayrıntılı bir şekilde yazı dizimizin “Sonsuz Geriye Gidiş İmkansız mı?” adlı 4. bölümünde bahsedeceğiz.

b) İkinci Öncül Lehine Bilimsel Argümanlar

Evrenin var olmaya başlayıp başlamadığı konusu kozmoloji biliminin alanına girdikten sonra bu alanın ilginç bir felsefi spekülasyon alanı açtığı ve özellikle Tanrı inancı açısından önemli sonuçlar doğurduğu pek çokları tarafından iddia edilmektedir. Craig fizik felsefesine özellikle ilgi gösteren bir teist felsefeci olarak kozmolojinin verilerine bu konuda özellikle önem vermektedir. Ona göre, sonsuz geçmiş aleyhine felsefi argümanlar tamamen başarısız olsaydı bile elimizdeki bilimsel veriler evrenin nihai bir başlangıcı olduğunu hatırı sayılır bir kararlılıkla söylememizi sağlayacak güce sahiptir. Craig’in evrenin başlangıcı lehinde kullandığı bilimsel argümanların şunlar olduğunu söyleyebiliriz:

1. Büyük Patlama Teorisi: Büyük Patlama Teorisi, evrenimizin yaklaşık 13.7 milyar yıl önce bildiğimiz evrenin sıcak, küçük ve aşırı yoğun bir ilk durumdan evrimleştiğini iddia eder. Bu teori evrenimizin nihai bir başlangıcı olduğunu gösterir mi? Bu konudan yazı dizimizin Büyük Patlama Teorisi ve Kelam Kozmolojik Argümanı başlıklı 5. bölümünde bahsedeceğiz.

2. Hawking-Penrose Tekillik Teoremi: Hawking-Penrose Tekillik Teoremi, Einstein Alan Denklemleri’nin çözümlerinin ya a) Maddenin tek bir noktada sıkıştığı bir durum. (Uzay benzeri tekillik) ya da b) Belli ışık ışınlarının sonsuz eğime sahip bir bölgeden geldiği bir durum. (Zaman benzeri tekillik) ile sonuçlanacağını gösterdiler. Bu durumda evrenimiz bir tekillikten başlamış olmalı. Hawking-Penrose Tekillik Teoremi ile ilgili argümanlardan yazı dizimizin “Hawking-Penrose Tekillik Teoremi Neyi Gösteriyor?” başlıklı 6. bölümünde bahsedeceğiz.

3. Borde Guth Vilenkin Teoremi (BGV Teoremi): BGV Teoremi Craig’in nispeten daha yeni yazılarında ve konuşmalarında kullanmaya başladığı bir teorem. Teoremin iddia ettiği şey oldukça basit. Eğer her yere doğru üstel bir şekilde genişleyen bir uzay zaman varsa, bu uzay zamanın bir başlangıcı olmak zorunda. Bu teoremin en ilginç özelliği en azından bazı çoklu evrenlere de uygulanabiliyor olması. Dolayısıyla Craig teoremi özellikle çoklu evrenlerle yapılan itirazlara cevap vermek için kullanıyor. BGV Teoreminden yazı dizimizin “Borde Guth Vilenkin Teoremi Neyi Gösteriyor?” başlıklı 7. bölümünde bahsedeceğiz.

4. Termodinamiğin İkinci Yasası (Entropi Yasası): Craig’in kullandığı bilimsel argümanların sonuncusuysa, Termodinamiğin İkinci Yasası’nı kullanıyor. Bu yasa, kapalı bir sistemde düzensizliğin sürekli artma eğilimi göstereceğini ifade eder. Evrenimiz kapalı bir sistemse, düzensizlik sürekli artacak demektir. Bu da kullanılabilir enerji miktarının sürekli azalacağı anlamına gelir. Sonuç evrenin ısı ölümüdür. Eğer bu doğruysa, yani evrendeki kullanılabilir enerji sürekli azalıyorsa evren ezeli olamaz. Çünkü evren ezeli olsaydı evrenimizin termodinamik denge durumuna ulaştığını ve kullanılabilir enerjinin kalmadığını görmemiz gerekirdi. Craig’in bu iddiasını yazı dizimizin “Termodinamiğin İkinci Yasası ve Kelam Kozmolojik Argümanı” başlıklı 8. bölümünde inceleyeceğiz.

Ancak yazımızda bahsettiğimiz birinci ve ikinci öncüllerin doğruluğunu tesis etmek Craig’in amaçları için yeterli değil. Çünkü Craig sadece evrenin bir nedeni olduğunu göstermek istemiyor. Bu nedenin Tanrı olduğunun da göstermek için bazı ek argümanlar ortaya atıyor. Şimdi Craig’in bunu yapmak için kullandığı argümanlardan bazılarına bakalım.

Evrenin Nedeninin Kişi Oluşu Lehinde Argümanlar

1. İlk nedenin özelliklerinin tahlili: Craig, evrenin başlangıcına neden olabilecek bir varlığın bazı ilginç özellikleri olması gerektiğinden bahseder. Bu varlık uzayın nedeni olduğu için uzayda yer kaplamamalıdır. Zamanın nedeni olduğu için zamansız olmalıdır. Bütün maddi gerçekliğin nedeni olduğu için maddi olmamalıdır. Bu durumda ilk nedenin zamanda ve uzayda olmayan, maddi olmayan bir neden olması gerekiyor. Bu, ilk nedenin Tanrı olduğunu göstermeye çalışan argümanların ilk aşaması. İkinci aşamasıysa bu nedenin kişi olduğunu göstermeye çalışıyor. Şimdi ona bakalım.

2. Sonsuzdan beri duran adam örneği: Craig evrenin nedeninin zamansız, mekansız ve maddi olmayan bir neden olduğunu gösterdikten sonra bu nedenin gayri maddi ve zihinden yoksun bir prensip ya da yasa olamayacağını da göstermeye çalışır. Craig’e göre soyut varlıklar bir şeyin nedeniyseler bu şeye ezeli olarak neden olmaları gerekir. Çünkü iradeleri yoktur. Dolayısıyla soyut varlıklar veya ezeli fiziksel varlıklar evrenin nedeni olamazlar. Öte yandan ezelden beri bir yerde oturan kişi iradesi sayesinde oradan kalkmayı seçebilir. Dolayısıyla ezeli olup da başlangıcı olan bir evren yaratmak iradeyi gerektirir. Bu da bu nedenin bir kişi olduğu anlamına gelir.

Craig’in bu argümanlarından ve daha fazlasından yazı dizimizin 9. bölümü olan “Evrenin Nedeni Tanrı Olmak Zorunda mı?” bölümünde bahsedeceğiz. Son olarak KKA’nın diğer felsefi problemlerle nasıl ilişkili olduğundan bahsedeceğimiz son iki bölümünde nelerden bahsedeceğimizi anlatalım.

Kelam Kozmolojik Argümanı ve Felsefe

Yazı dizimizin diğer bölümlerinde KKA’nın öncüllerine ve bu öncülleri desteklemeye çalışan argümanları eleştirel olarak değerlendirdikten sonra, son iki bölümü KKA için kilit önem taşıyan iki kavramın felsefi açıdan incelenmesine ayıracağız. Bu kavramlar zaman ve nedensellik kavramları. Zamanla ilgili bölümde felsefecilerin öne sürdüğü ana zaman teorilerini tanımladıktan sonra inceleyerek, KKA açısından her bir zaman teorisinin ne tür sonuçlar doğurduğuna bakacağız. Ayrıca bu zaman teorilerinden hangisinin ya da hangilerinin daha makul olduğunu, bu teoriler lehinde ve aleyhinde argümanları inceleyerek göstermeye çalışacağız. Bu yazımız aynı zamanda zaman felsefesine giriş mahiyeti de taşıyacak. (10. Bölüm: Kelam Kozmolojik Argümanı ve Zaman)

Yazı dizimizin son bölümünde felsefeciler tarafından geliştirilmiş çeşitli nedensellik teorilerine bakacağız. Bu yazımızda cevabını arayacağımız üç soru olacak: a) Neden olmak ne demektir? b) Neden olabilmek için gereken koşullar nelerdir?

Bu sorulara verilen çeşitli cevapların KKA için ne tür sonuçlar doğuracağını inceleyeceğiz ve nedensellik teorilerinin pek çoğunun aslında KKA için ciddi problemler ortaya çıkardığını göstereceğiz. Çok sayıda nedensellik teorisi için Tanrı’nın evrenin nedeni olmasının -makul olmasını bir tarafa bırakalım- imkansız olduğunu göstermeye çalışan argümanlara da göz atacağız. (11. Bölüm: Kelam Kozmolojik Argümanı ve Nedensellik)

Bu iki yazının en önemli özelliği, içlerindeki argümanların doğru olmaları durumunda KKA’nın sadece “desteklenemediğini” değil, herhangi bir Tanrısal yaratmanın gerçekleşmesinin problemli olduğunu gösterecek olmalarıdır. Yani bu yazılarda inceleyeceğimiz argümanlar başarılı olurlarsa ateizmin pozitif bir şekilde desteklenmesi için de kullanılabilir.

Argümanı tarafsız bir şekilde özetlediğimizi düşünüyoruz. Artık işe koyulup bu ilgi çekici argümanı eleştirel bir gözle inceleme vakti. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Bu argümanın size problemli gelen öncülleri neler? Yoksa argümanın başarılı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorum bölümünden bize iletirseniz minnettar kalacağız. Ayrıca sizleri bu yazıyı paylaşarak arkadaşlarınızla ve internetteki tartışma gruplarındaki insanlarla argümanı tartışmanız için cesaretlendirmek istiyoruz. Bu yazıdaki argüman üzerine ne kadar fazla tartışma olursa, din felsefesini Türkiye’de -özellikle ateistler arasında- yaygınlaştırma amacımıza o kadar fazla ulaşmış olacağız.

2 Yorum

  1. Bu seri mükemmel bir seri olacaktı neden devamı yok ? Yıllarca bekledik Medium günlerinden beri.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Faydacı Bir Filozofun Bakış Açısından Amerika’nın Koronavirüs Salgınına Müdahalesi – Johnathan Flowers & Helen De Cruz

Sonraki Gönderi

Büyük Mitler 3: Bilim Şehidi Giordano Bruno – Tim O’Neill

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü