Düşünce tarihi içerisinde Tanrı’nın varlığı ve yokluğu üzerine çok sayıda yöntem ve anlayışın geliştirildiği herkes tarafından bilinen bir olduğudur. Söz gelimi a priori yada a posteriori diyebileceğimiz kanıt temelli yaklaşımın yanında, pragmatik bir anlayışla ortaya çıktığını söyleyebileceğimiz olasılık yöntemi de bunlardan birisidir. Daha çok matematik disiplini içerisinde kendisine yer bulan olasılık hesabı, din felsefesi içerisinde çeşitli düşünürler tarafından Tanrı’nın varlığının ya da yokluğunun olasılığı üzerine yapılan çalışmalarda da kullanılmıştır. Bu bağlamda Blaise Pascal’ın ve Stephen D. Unwin’in isimlerini verebiliriz.[1] Nitekim Pascal, Tanrı’nın varlığını göstermek için bir bahis örneği üzerinden olası tahmin yürütmeye çalışmış ve bunu daha çok pragmatik açıdan ele almıştır. Unwin ise Bayesci bir teorem üzerinden Tanrı’nın varlığını, matematiksel bir takım işlemler yaparak ve olasılık hesabını da işin içerisine katarak bunu göstermeye çalışmıştır. Bizde bu yazımızda öncelikle Pascal’ın bahsine yönelik kısa bir şeyler söyleyemeye çalışacağız ve ardından Unwin’in kullandığı olasılık yöntemini karşı eleştirilerle birlikte ifade edeceğiz.
Öncelikle Pascal, ‘Tanrı ya vardır ya da yoktur.’ önermesi üzerine bir taraf lehine bahse girmemizi ister. Çünkü Pascal için böyle bir bahsin olması zorunludur. “Tabi bir kişi bahisten kaçınabileceğimizi ileri sürerek itiraz edebilse de, bu yaşamın içinde olduğumuz ve bahse girmeme gibi bir şansımız olmadığı için bu itiraz geçersizdir.”[2] Burada daha çok faydacı bir tutum sergileyen Pascal için bahiste maksimum faydalı tarafı seçmek en doğru ve makul olan seçenek olacaktır. Bu açından bakıldığında Pascal öncelikle bahiste kaybedeceğimiz iki şey olduğunu söyler: doğruluk ve fayda. Bahiste riske edeceğimiz seçenekler ise bilgi ve mutluluktur. Pascal insanın özü gereği iki şeyden kaçındığını belirtir: yanlış ve sefalet. Söz konusu bahsi fayda açısından yorumlayan Pascal, bu noktada kararımızı fayda açısından vermemiz gerektiğini belirtir. “O halde, fayda açısından kararlarımızın sonuçlarını düşünelim: Tanrı’nın varlığı lehine bahse girdiğimizde, eğer kazanırsak her şeyi yani mutlu bir yaşamı kazanmış oluruz; kaybedersek, kaybımız çok büyük olmayacaktır. O zaman tereddüt etmeden Tanrı’nın varlığı lehine bahse girebiliriz.”[3]
Bu olasılık hesabını argüman haline getirecek olursak;
- Tanrı’ya inanmamız halinde, eğer o varsa, sonsuz bir mutluluğa ulaşmış oluruz.
- Eğer Tanrı yoksa kaybedeceğimiz hiçbir şey olmaz.
- Tanrı’ya inanmamamız halinde, eğer o varsa, sonsuz mutluluğu kaybetmiş oluruz.
- Eğer Tanrı yoksa kazanacağımız önemli bir şey de olmaz.
- Sonuç olarak Tanrı’ya inanma, inanmamaya göre daha makul bir tutumdur.[4]
Pascal’ın görüşleri doğrultusunda bir yorum yapacak olursak, onun fideist diyebileceğimiz bu tutumunun epistemolojik olmaktan çok ontolojik olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Pascal, “Tanrı ya vardır ya yoktur. Acaba hangi tarafı seçeceğiz?”[5] demekle problemi daha çok ontolojik açıdan ele almaktadır. Ayrıca Pascal için asıl problem, Tanrı inancının rasyonelliği meselesinden öte, Tanrı’nın varlığı veya yokluğu aleyhindeki ya da lehindeki tercihimizin rasyonel olup olmayacağı meselesidir. Pascal, Tanrı’nın varlığı lehine sunulan kanıtları, kesin ve mutlak bir şekilde ele almamızın doğru olmayacağını söylemektedir. Onun açısından bu kanıtlar, sadece iman edenlere yönelik olmakla birlikte, Tanrı’nın varlığının sadece birer kanıtıdırlar. “Fakat iman etmeyenlere bu kanıtlar ne kadar anlatılırsa anlatılsın, eğer kalplerindeki ışık sönmüşse bunlar hiçbir anlam ifade etmez.”[6]
Tanrı’nın varlığı lehine veya aleyhine ne tür kanıtlar öne sürülebilir?
Pascal’ın bahis argümanına getirilen eleştirilerin içeriğine baktığımızda, bu eleştirilerin daha çok Tanrı’nın var olma olasılığının açık bir şekilde ifade edilmemesinde yatmakta olduğunu görmekteyiz. Nitekim Ian Hacking’in de haklı olarak işaret ettiği gibi, “Bu argümanda Tanrı’nın lehine bahse girilmişse ancak Tanrı yoksa o zaman dindar bir yaşamı seçerek bazı zevkleri yaşama şansı kaybedildiği için sağlam değildir. Böyle bir durumda, Tanrı yoksa o zaman dünyevi zevkleri yaşamak dindar bir yaşama göre daha iyi olacak ve bu şekilde dindar olmayan yaşam dindar yaşamın faydasını aşacaktır.”[7]
John Hick ise olasılık kavramının, “Tanrı hakkında kullanıldığında anlamını yitirdiğini söyler. Yitirmediğini düşünürsek bile böyle bir olasılık hesabının, inanan bir kişi için ne kadar titiz olduğu ve imanın doğasına ne kadar aykırı olduğu ortadadır.”[8] Başka bir şekilde ifade etmemiz gerekirse olasılık terimleri gibi görünen %40, %85 cinsinden ifadeleri Tanrı hakkında kullanabilmemiz için Tanrı’nın yok olduğu veya var olduğu durumların bilgisine sahip olmamız gerekir.
Pascal’a bu bahis argümanından dolayı eleştiri getiren isimlerden birisi de yeni ateizmin önemli temsilcilerinden olan Richard Dawkins’tir. Ona göre Pascal’ın argümanında ifade ettiği Tanrı, Hristiyanlığın Tanrı’sıdır. Konuya bu açından bakan Dawkins’ göre buradaki en büyük problem bu bahis üzerinden yola çıkarak farklı Tanrı inançları konusunda bir çözümün olup olmadığıdır. Açıkçası buradaki bahiste ‘Tanrı vardır.’ seçeneğini seçmemiz halinde hangi Tanrı inancına sahip olacağımız şüphelidir. Nitekim Dawkins bize haklı bir soru sormaktadır: “Tanrı’nın Ahlak’tan yoksun sahte inancı, açık yürekli kuşkuculuktan daha değerli bulacağına bahse girer miydiniz?”[9] Burada Pascal’ın bahsinin doğrudan bir inancı doğru kılmaktan çok, inandıktan sonra sergileyeceğimiz duruşla ilgili olduğunu ifade edebiliriz. Ancak Dawkins’in burada belirttiği probleme Pascal bahsinin bir çözüm getirip getirmediği ise şüphelidir.
Şimdi Unwin’in Tanrı’nı varlığını olasılık hesabı üzerinden nasıl temellendirmeye çalıştığını göstermeye çalışalım. Unwin’in bu çalışması, Bayesyen yaklaşımın örneklerinden birisini teşkil etmektedir. Bayesyen teoremler herhangi bir durumun modelini ifade ederken, evrensel doğrular ya da gözlemleri de işin içerisine katarak sonuçlar üretmeye çalışır. Kesin olmayan bir bilgi tahminindeyse, gözlem ve sübjektif yorumları kullanmak, bu teoremin en belirgin özelliklerinden birisidir. Yani Bayesyen teoremler; temel mantık, çeşitli gözlemlerden yola çıkarak ve matematiksel olasılık hesapları ile sübjektif yorumları da içererek sonuca ulaşmaya çalışır.[10] İşte Unwin’de Tanrı’nın varlığını istatiksel olarak bu hesaplamalarla göstermeye çalışmıştır.
Öncelikle P(GE) = A xP(G)xP(EG) eşitliğiyle “Tanrı vardır” şeklinde bir önermenin doğruluk olasılığını göstermeye çalışan Unwin, bu olasılığı değerlendirmek için altı bulgu alanını açıklamaya çalışır. Birinci bulgu alanı iyiliğin açıklanmasıdır. Ahlakın kaynağı üzerindeki tartışmasından yola çıkarak iyiliğin Tanrı’nın varlığına mı doğaya mı dayandığı sorusu etrafında yaptığı incelemeler sonucunda, iyilik ve kötülüğün insanda içkin olduğu sonucuna varan Unwin, (buna verdiği değer %10’dur) yaptığı hesaplama ile Tanrı’nın var olma olasılığının %50’den %91’e yükseldiğini belirtir. İkinci bulgu alanı ise ahlaki kötülüğün varlığıdır. Bu açıdan bakıldığında özgür irade üzerine yapılan tartışmalara da değinen Unwin, Swinburne’nin özgür irade savunusuna değinerek Tanrı’nın ahlaki kötülüklere izin verdiğini çünkü kötü eylemlerde bulunulacak şekilde özgür olmanın sürekli iyilik yapmaktan daha evla olduğunu ifade etmeye çalışır. Öte yandan her ne kadar kötülüğün varlığına anlam verebilmenin insan mantığının ötesinde olduğunu düşünse de özgür iradenin kötülüğün yokluğuna oranla neden daha önemli olduğunun cevaplanmasının güçlüğüne dikkat çekerek kötülüğün tanrılı bir evrene kıyasla tanrısız bir evrende var olma olasılığının daha yüksek olduğu (buna verdiği değer 0, 5’tir) sonucuna varır. Dolayısıyla bir önceki bulgu alanında çıkan %91’lik sonuca uygulandığında Tanrı’nın var olma olasılığı %83’e düşer.[11]
Üçüncü bulgu alanı ise doğal kötülüklerin varlığıdır. Kasırga, deprem, kanser vb. doğal kötülüklerin anlamlandırılmasının ahlaki kötülüğe göre daha zor olduğunu düşünen Unwin, tanrılı bir evrene oranla tanrısız bir evrende bu kötülüklerin gerçekleşme ihtimalinin daha fazla olduğunu öne sürerek (verilen değer 0,1’dir) %83’lük orana uygulandığında Tanrı’nın var olma olasılığının %33’e düştüğünü belirtir. Dördüncü bulgu alanı ciddi bir hastalıktan kurtulmak ya da uçağın güvenli iniş yapması gibi doğa içi mucizelerdir. Mucizelerin olayların seyrini değiştiren ilahi bir müdahale olduğunu kabul edersek herhangi bir duamıza karşılık Tanrı’nın bize sunduğu imkanlar doğa içi mucizeler olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla tanrısız bir evrene nazaran tanrılı bir evrende bu mucizelerin gerçekleşme olasılığının daha fazla olduğundan yola çıkarak (buna verilen 2’dir) %33 olan oranın %50’ye yükseldiğini gözlemleriz. Beşinci bulgu alanı ise doğaüstü mucizelerdir. Unwin, şu ana kadar hiçbir doğaüstü mucizenin gerçekleştiğine tanık olmadığını belirtir. Bu sebeple doğal olayların askıya alınması anlamında kabul edilen bu tür mucizelerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belirlenememesi, “Tanrı vardır.” önermesinin doğruluk olasılığı hesaplamasında bu mucizenin etkisiz eleman olarak kabul edilmesini gerektirir. Dolayısıyla bu bulgu alanına 1 değerini vererek, %50 olan sonucun değişmediğini söyler.[12]
Son bulgu alanı ise dini tecrübelerdir. Aslında Unwin, doğaüstü mucizelerde olduğu gibi dini tecrübe konusunda da benzer bir yorumun yapılabileceğini ifade eder. Ancak kendi hislerinden yola çıkarak ve özellikle kilisede dinlediği müzikten etkilendiğini öne sürerek dini tecrübe hakkında bir anda olumlu bir tavır takınır. Tanrılı bir evrende bu tecrübeleri anlamlandırmak, tanrısız bir evrende psikolojik hallere indirgemekten daha anlamlı geldiği için dini tecrübeler hesaba katıldığında (değeri 2’dir) %50’lik olasılık %67’ye yükselir. Bütün bu bulgular değerlendirildiğinde “Tanrı vardır” önermesinin doğruluk oranının %67 olduğu ispat edilmiş olur. Unwin, herkesin kendi uygun gördüğü sayıları ve bulgu alanlarını kullanarak benzer hesaplamayı yapabileceğini söyler.[13]
Dini tecrübeler, din felsefesinin en tartışmalı alanlarından biri olmaya devam ediyor.
Son tahlilde Unwin, açıklamaya çalıştığı altı bulgu alanına “iman hesabı” dediği yeni bir madde ekler. Burada şaşırtıcı olan en önemli husus ise imanın hesaba katılmasıyla yeni bir matematiksel hesaplamaya gerek duymadan %95’lik bir değerin ortaya çıkmasıdır. Açıkçası Unwin %67’ye %28 iman yüzdesi ekleyerek bu sonuca ulaşmaya çalışır. Burada %28’lik değer Tanrı’nın varlığına duyduğu güven değeridir. Kalan %5’lik değer ise beyninin ve bedeninin hayatta olduğu bilincini ona veren şüphe değeri olarak belirlenir. Açıkça görüldüğü üzere burada bütün bulguların bir anda değerlendirilmesinden çok ardışık bir değerlendirme söz konusudur. Birinci bulgu alanında çıkan sonuç başlangıç noktası olarak ele alınır ve ikinci bulgu alanında da yeni bir sonuca ulaşılır.[14]
Dawkins’e göre buradaki olasılık hesabına yapılacak en ciddi eleştiri atanan sayılara verilen keyfi ve öznel değerlerdir. Söz gelimi iyiliğin değeri 10 iken kötülüğün değerini neden 0, 5 olarak kabul edelim? Dawkins’e göre burada açık bir şekilde kişisel yargılardan yola çıkarak sayı değerlerini kurgulama söz konusudur. Ayrıca Dawkins’in dikkat çektiği diğer önemli husus ise, %67 olan sonucun iman maddesinin eklenmesiyle bir anda %95’e çıkmasıdır. Burada Unwin’e neden%98 ya da %99 değil sorusunu soracak olursak bunun belirli bir cevabı bulunmamaktadır. Netice itibariyle Dawkins yaptığı eleştiriler sonucunda olasılık hesabının tuhaf olduğunu ve bu konu hakkında görüş bildirecek olan herkesin kendi kişisel yargılarıyla hareket edeceğini öne sürerek bu girişimlerin boş olduğunu belirtir.[15]
Bizim açımızdan da Tanrı’nın varlığını bu tarz olasılık hesaplamalarıyla kanıtlama girişimleri oldukça hatalı gözükmektedir. Din felsefesi içerisinde bu tarz düşüncelere yönelik hem ateist hem teist kanattan ciddi eleştiriler getirilmiştir ve getirilmeye de devam etmektedir. En başta diyebiliriz ki; bir ateist kendi kişisel yargılarından ve kendi sübjektif bulgu alanlarından yola çıkarak bahsedilen olasılık hesabı yöntemiyle pekala tam aksi sonuca ulaşabilir. Sonuç olarak bakıldığında, pozitif bilimler açısından bir değeri olabilecek bu yöntemin içine kendi öznel bulgularımızı ve keyfi olarak belirlediğimiz oransal değerleri katarak ulaşacağımız sonuç olsa olsa kendi öznel Tanrı’mızın varlığını ispatlama girişimi olacaktır.
İleri Okuma:
Berat Mutluhan Seferoğlu- Ateistler Neden Felsefe ve Teoloji ile İlgilenmeli?: https://onculanalitikfelsefe.com/ateistler-neden-felsefe-ve-teoloji-ile-ilgilenmeli-berat-mutluhan-seferoglu/
Musa Yanık- Teistler Farklı Ateist Tutumları Neden Bilmelidir?: https://onculanalitikfelsefe.com/teistler-farkli-ateist-tutumlari-neden-bilmelidir-musa-yanik/
Taner Beyter & Berat Mutluhan Seferoğlu- Din Felsefesi’ne Giriş: Felsefe, Tanrı’nın Varlığına Dair Ne Söyleyebilir?: https://onculanalitikfelsefe.com/din-felsefesine-giris-felsefe-tanrinin-varligina-dair-ne-soyleyebilir/
Mehmet Mirioğlu- Objektif Dindarlığın İmkansızlığı Argümanı: https://onculanalitikfelsefe.com/objektif-dindarligin-imkansizligi-argumani-mehmet-mirioglu/
Paul Draper- Ateizm ve Agnostisizm (Stanford Encyclopedia of Philosophy): https://onculanalitikfelsefe.com/ateizm-ve-agnostisizm-stanford-encyclopedia-of-philosophy-paul-draper/
Musa Yanık- Türkiye’de Analitik Din Felsefesi Çalışmaları: https://onculanalitikfelsefe.com/turkiyede-analitik-din-felsefesi-calismalari-musa-yanik/
Berat Mutluhan Seferoğlu- İsimlerini Bilmeniz Gereken 46 Ateist ve Nonteist Felsefeci: https://onculanalitikfelsefe.com/isimlerini-bilmeniz-gereken-46-ateist-ve-nonteist-felsefeci-berat-mutluhan-seferoglu/
Taner Beyter- Kötülük Problemi “Evrendeki Kötülükler Ateizme Delil Midir?”: https://onculanalitikfelsefe.com/taner-beyter-kotuluk-problemi-evrendeki-kotulukler-ateizme-delil-midir/
Mehmet Mirioğlu- Deflasyonist Argüman: https://onculanalitikfelsefe.com/deflasyonist-arguman-mehmet-mirioglu/
Berat Mutluhan Seferoğlu – Yeni Ateizm; Eleştirel Bir Değerlendirme: https://onculanalitikfelsefe.com/berat-mutluhan-seferoglu-yeni-ateizm-elestirel-bir-degerlendirme/
Mehmet Mirioğlu- Mutlak Kudret Argümanı: https://onculanalitikfelsefe.com/mutlak-kudret-argumani-mehmet-mirioglu/
Mehmet Mirioğlu- Kutsal Kitapların Anlamlarında Görelilik: https://onculanalitikfelsefe.com/kutsal-kitaplarin-anlamlarinda-gorelilik-mehmet-mirioglu/
Kaynakça:
Dawkins, R. (2009). Tanrı Yanılgısı. (T. T. Bilgin, Çev.) İstanbul: Kuzey Yayınları.
Hacking, I. (1972). The Logic of Pascal’s Wager. American Philosophy Quarterly. Illinois: University of Illinois Press.
Martin, M. (1983). “Pascal’s Wager as an Argument Not Believing in God”. Religious Studies.
Özkan, M. Ş. (2019). Rasyonel Teoloji Yeni Ateizm ve Tanrı: Tanrı’nın Varlığı veya Yokluğu Kanıtlanabilir mi? Ankara: Elis Yayınları.
Pascal, B. (1996). Düşünceler. (M. Karabaşoğlu, Çev.) İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Uslu, F. (2018,
9 21). International E-Journal of Advances in Social Sciences. Tanrı’ya
İmanın Akli Zemini: http://ijasos.ocerintijournals.org
[1] Biyografi ve kişisel web sitesi için bk. https://www.stephenunwin.com/
[2] Blaise Pascal, Düşünceler, Metin Karabaşoğlu (çev.), Kaknüs Yayınları, İstanbul 1996, s. 123.
[3] Pascal, Düşünceler, s. 123.
[4] Michael Martin, “Pascal’s Wager as an Argument for Not Believing in God”, Religious Studies, 1983, s. 57.
[5] Pascal, Düşünceler, s. 111.
[6] Pascal, Düşünceler, ss. 205-229.
[7] Ian Hacking, “The Logic of Pascal’s Wager”, American Philosophical Quarterly, Illinois Uviversity Press, Illinois 1972, s. 188.
[8] Ferit Uslu, “Tanrı’ya İmanın Akli Zemini”, International E-Journal of Advances in Social Sciences, Sayı 1, Cilt 2, http://ijasos.ocerintijournals.org , s. 305.
[9] Richard Dawkins, Tanrı Yanılgısı, Tunç Tuncay Bilgin, (çev.), Kuzey Yayınları, İstanbul 2009, s. 101.
[10] Mehmet Şükrü Özkan, Rasyonel Teoloji Yeni Ateizm ve Tanrı: Tanrı’nın Varlığı veya Yokluğu Kanıtlanabilir mi?, Elis Yayınları, Ankara 2019, s. 84.
[11] Özkan, Rasyonel Teoloji Yeni Ateizm ve Tanrı: Tanrı’nın Varlığı veya Yokluğu Kanıtlanabilir mi?, ss. 87-88.
[12] Özkan, Rasyonel Teoloji Yeni Ateizm ve Tanrı: Tanrı’nın Varlığı veya Yokluğu Kanıtlanabilir mi?, s. 88.
[13] Özkan, Rasyonel Teoloji Yeni Ateizm ve Tanrı: Tanrı’nın Varlığı veya Yokluğu Kanıtlanabilir mi?, ss. 88-89.
[14] Özkan, Rasyonel Teoloji Yeni Ateizm ve Tanrı: Tanrı’nın Varlığı veya Yokluğu Kanıtlanabilir mi?, s. 89.
[15] Dawkins, Tanrı Yanılgısı, ss. 102-105.