Suçlular para cezaları, halk tarafından dışlanarak kınanma, hapis, idam ve daha fazlası ile cezalandırılır.
Felsefi cezalandırma teorileri (veya cezalandırma teorilerinin felsefesi), hem genel anlamda ceza mefhumunu hem de spesifik cezaların gerekçe ve zeminini sorgular. Elimizdeki teorilerin çoğu, verilen cezanın gelecek zamandaki etkilerine veya geçmişte yer alan olgusal ilişkisine odaklanır.
Yazımızda, söz konusu bu teorileri inceleyeceğiz.
1. İleriye-Yönelik Teoriler
İleriye dönük cezalandırma teorilerine göre, gelecekte iyi sonuçlara yol açtığı ölçüde verilen cezalar haklı bir zemine sahip olur. Ancak eldeki teoriler, ilgili “iyi sonuçların” ne olduğuna dair farklı iddialar öne sürer.
1.1. Caydırıcı Teoriler
Suçlulara ceza vermenin bir amacı da, ileride daha az suç işlenmesini sağlamaktır. Bunu yapmanın akla yatkın görünen yöntemlerinden biri, suç işleme ihtimali olanların cesaretini kırmak olabilir. Caydırıcı teorilere göre verilen cezaları makul ve haklı kılan ölçüt; insanları suç işlemekten alıkoyması veya tekrar suça yönelmekten caydırarak suçları azaltmasıdır.
Verilen bir cezanın caydırıcı olma bakımından nasıl ve ne kadar etkili olduğu görmek için, suçlu kişi üzerindeki olumsuz sonuçlarına bakabiliriz. Bir hırsızı düşünelim; şayet hırsıza karşı verilen ceza, yalnızca çalınan şeyleri geri vermesini istemekse, bu “ceza” epey hafif ve pek caydırıcı olmayan bir sonuç içerir. Bu açıdan bakınca hırsızlık yapmak aslında kazançlı bir bahis olarak görülebilir: düşünsenize, hırsız yakalanmazsa çaldıkları zaten onda kalır, eğer yakalanırsa yalnızca geri verir ve yoluna devam eder. Para veya hapis cezası vermek daha etkin bir caydırıcılık yöntemidir; ayrıca hırsızlık suçu işlememek için de daha güçlü bir teşvik sunabilir.
Bir cezanın ne kadar caydırıcı etkisi olduğu, verilen cezanın ağırlığına ve suçlunun bu cezaya mahkum edilme ihtimaline dayalıdır. Cezaların daha ağır olması ve suçluların yakalanması ile yargılanmasına yönelik daha etkin araçlara başvurulması cezanın caydırıcı olma etkisini arttırır.
1.2. Islah/Rehabilite Edici Teoriler
Islah/rehabilite edici cezalandırma teorisyenleri için yapılması gereken şey, suçu azaltmaktan ziyade, suçluları suç işleme ihtimali daha düşük kişilere dönüştürmeye çalışmaktır. [1]
İki hırsız düşünelim, bunlardan biri sırf macera olsun diye hırsızlık yapıyor olsun. Diğeri ise legal iş bulamadığı ve aç kaldığı için hırsızlık yapıyor olsun, her ne kadar hırsızlık yaptığı için kendini kötü hissetse de bunu yapmaya devam ediyor diyelim.
İlk hırsız söz konusu olduğunda, ıslah/rehabilitasyon teorisyenleri, kişinin karakterini geliştirmeyi ve benimsediği değerleri iyileştirmeyi teşvik eder. İkinci hırsızda ise verilecek cezanın bir parçası, zorunlu meslek kursu veya eğitim almak olabilir. Bu yaklaşımda ıslah/rehabilite etme dediğimiz şey genellikle eğitim, kurs, ilaç ve terapi yoluyla sürdürülür.
1.3. İleriye-Yönelik Teorilerin Taşıdığı Problemler
İleriye-yönelik teorilerin açıklaması gereken bir mesele, istenilen sonuçların elde edilmesi adına hangi araçların ve yöntemlerin kullanılmasında mahsur olduğu/olmadığı ile ilgilidir. Mesela, bu yaklaşımın amaçladığı her türden faydayı verimli bir şekilde elde etmemizi sağlıyorsa o halde idam cezası ve müebbet hapis cezası gibi maliyeti yüksek cezalar da makul ve haklı görülebilir. Yani şöyle düşünebilirsiniz: kimilerine göre bazı suçluları idam yoluyla öldürmek dünyayı daha iyi bir yer kılabilir veya bazı suçlular ıslah/rehabilite edilemeyeceğinden ötürü onları müebbet hapis yoluyla toplumdan kalıcı olarak uzaklaştırmak kimilerine göre çok daha iyi olabilir. [2]
İleriye-yönelik teorilere dair bir problem, önerilen cezaların işlenen suç ile “orantılı” olmayabileceği şeklindedir: Tekrar suç işleme olasılığı ve eğilimi az ise işlenen ağır suçlar, hafif cezalar alabilir; hafif suçlar ise suçları anlamlı ve etkili bir şekilde azaltabilecekse ağır cezalar gerektirebilir. [3] İleriye-yönelik teorilerin taşıdığı bir diğer potansiyel problem ise, suçluların, hatta masum insanların “etkili bir mesaj vermek” veya başkalarını suç işlemekten caydırmak/korkutmak amacıyla aşırı ve ağır cezalar almasını onaylıyor olmasıdır. [4]
2. Geçmişe-Dönük Teoriler
Geçmişe-dönük teorilerde verilecek cezanın gerekçe ve zemini için işlenen suçun nasıl işlendiğine dair olgulara bakılır.
Alt teorilerin çoğu da bu nedenle, suça “orantılı”, “hakkaniyetli” veya “uygun” bir ceza arar. Cezalandırıcı/retributivist teoriler için verilecek ceza, işlenen suçun “bedeli” ve “karşılığının ödenmesi” anlamına gelir. Onarıcı/restore edici teoriler ise mağdurun mevcut durumunu, şuç işlenmeden evvel ki haline döndürmeye çalışır. Her iki teori de makul ve olması gereken cezayı belirlemek adına, işlenen suçun kendisini “geçmişe doğru” bakarak kavrar: cezalandırıcı/retributivist teoriler suçluya zarar vermeye odaklanırken; onarıcı/restore edici teoriler ise suçtan mağdur olan kişinin durumunu iyileştirmeye odaklanır.
2.1. Cezalandırıcı/Retributivist Teoriler
Cezalandırıcı/retributivist yaklaşımın bilinen bir örneği olan lex talionis (kısasa kısas ilkesi, göz göze yasası), işlenen suçun, suç işleyen kişiye aynı oranda geri döndürülmesi yani suçluya benzer şekilde davranılması gerektiği görüşüdür: sonuçta “ne ekersek onu biçmeliyiz” değil mi? [5]. O halde, hırsızlık yapanların mal ve mülkleri ellerinden alınmalı, cinayet işleyenler idam edilmeli vb vb vb.
Cezalandırıcı/retributivist görüşte verilecek olan ceza dünyayı daha iyi bir yer kılmaya çalışmayı, suç işlenme ihtimalini azaltmayı veya suçluyu ıslah etmeyi amaçlamaz. [6] Bunlardan biri ve daha fazlası bazen elde edilebilir veya elden kaçırabilir, fakat cezanın gerekçe ve zemini yalnızca suçlunun hak ettiği şeyi görmesidir. Dünyayı daha iyi bir yer kılmayı amaçlamaması, bu tür yaklaşımlara yöneltilen genel eleştirilerden biridir. Diğer bir eleştiri ise, daha büyük bir fayda veya genel iyiliğe hizmet etmiyorsa neden böyle bir cezalandırma anlayışını benimsememiz gerektiğine odaklanır. Bu son eleştiriye verilen bir yanıt, insanlara, bilhassa suç işleyen insalara, hak ettikleri şekilde muamele etmenin (yani hak ettiklerinin onların başına gelmesinin) kendi başına zaten iyi olduğu şeklindedir.
Cezalandırıcı/retributivist yaklaşıma dair potansiyel problemlerden birinde, bazı suçların geri döndürülmesine veya tam anlamıyla telafisinin mümkün olmamasına işaret edilir: Mesela, bir suçlu, hiçbir cezanın geri getiremeyeceği eşsiz bir yapıtı sonsuza dek yok edebilir; veya, bir seri katil yalnızca bir kez idam edilebilir. Cinsel saldırı gibi diğer vakaları göz önüne alıp tasavvur edebileceğiniz üzere, kişiye işlediği suça benzer bir ceza ile karşılık vermek ahlaki açıdan tiksinti verici olabilir.
2.2. Onarıcı/Restore Edici Teoriler
Geçmişe-dönük teorilerin ikincisi olan onarıcı/restorece edici yaklaşıma göre, ceza vermenin gerekçesi, birine acı çektirmek veya genel anlamda dünyayı daha iyi bir yer kılmak değil, suçtan zarar gören insanları suç işlenmeden önceki durumlarına getirmektir.
Onarıcı adalet, suçlunun mağdura yardım etmesini zorunlu kılarak mağdurun suçun işlenmesinden önceki durumunu hedef alması bakımından geçmişe-dönük bir adalet teorisidir. [7] Suç işleyenin almaya zorlandığı ceza, mağdurun suç öncesi durumuna geri döndürülebilmesi ölçüsünde haklı olur, örneğin mağdurun zihinsel ve(ya) fiziksel durumu, mülk tazmini ve saire. Bu, cezalandırıcı/retributivist modelden daha merhametli görünebilir, zira söz konusu cezaların amacı mağduru görece daha iyi bir duruma getirmek ve bu sayede de dünyayı daha iyi bir yer kılmaktır. [8]
Onarıcı adalet bir kimseyi tamamen ”onarmak” söz konusu olduğunda cezalandırıcı/retributivist adalet fikriyle benzer bir sorunla karşılaşır. Zira bazı kayıpların onarılması mümkün değildir (örneğin, cinayet kurbanlarının yakınlarının yaşadıkları kayıp), ve bazen de zarar görmüş bireyin zararının onarılması haklı gösterilemeyecek gibi görünen eylemleri gerektirebilir (örneğin, yapılan hırsızlık geri ödenene dek suçluyu kurbanın kölesi yapmak).[9]
3. Sonuç
Cezalandırma teorilerinin taşıdığı bazı unsurları kombine edebiliriz. Yeri geldiğinde ıslah/rehabilite etmeyi, yeri geldiğinde ise caydırıcılığı uygulayabiliriz. Hak edilen ceza ile birlikte onarımı da tavsiye etmek mümkün. İleriye-yönelik ve geçmişe-dönük teorilerde yer alan belirli öğeleri birbirilerine karşı dengeli olacakları bir teraziye koyabilir ve böylece de bir yandan suçları azaltırken diğer yandan da suçluya hak ettiğinden daha fazla ceza vermemiş oluruz. [10]
Çev. Not: Öncelikle katkıları için Emir Arıcı’ya teşekkür ederim.
- “retributivist theories”de yer alan “retributivist” ifadesi “cezalandırıcı” veya “intikamcı”olarak çevrilebilir. Fakat “intikam” kelimesinin olumsuz bir iması olduğu için kimi retributivistler buna karşı çıkarak “cezalandırıcı”yı tercih edebilir.
- “restorative theories”, Türkçe kullanımda, gerek adalet bakanlığı gibi kurumların yayınlarında gerekse akademik makalelerde “onarıcı adalet” olarak kullanılmaktadır; fakat anlam olarak “iyileştirici” veya “tazmin edici” gibi kullanımları da kapsadığı unutulmamalıdır. Zarar gören kişiyi, zarar görmeden evvel ki haline döndürmeye işaret etmesi ile “restore edici” teriminin teknik kullanımını da akılda tutmak gerekir.
Dipnotlar
- [1] Bir cezanın yerinde (yani hakkaniyetli ve makul) olup olmadığına dair önemli bir nokta, ileri sürülen cezanın adil olup olmayacağına dairdir. Bu durumda diyebiliriz ki, verilecek cezanın yerinde ve hakkaniyetli olup olmadığına dair sorular genellikle adaletle ilgili temel sorulara götürür bizi.
- [2] Mill (1868) idam cezasını yalnızca suçluyu ıslah/rehabilite etmenin mümkün olmadığı durumlarda savunmaktadır.
- [3] Murray Rothbard (1998) geçmişe-dönük, cezalandırıcı/retributivist bir cezalandırma teorisini savunmaktadır; ayrıca ileriye-yönelik teorileri de bu ve diğer sebeplerden ötürü karşı çıkmaktadır.
- [4] Başkalarının suç işleme eğilimini azaltmak için masumları cezalandırmaya genellikle ceza değil “feda etme” denir (Çev. Not.: Orjinal metinde kullanılan kelime “telishment” olup aslında “feda etme” anlamına gelmemektedir; “telishment” kelimesinin Türkçe karşılığı muhtemelen yoktur. “telishmet”teki Yunanca τέλος/telos nihai amaç ve niyet anlamında ve daha yüce iyilik ima edilmektedir; “ishment” ise “punishment”ten yani cezalandırmadan alınmıştır. Serbest bir çeviri “Yüce Amaç/İyilik İçin Cezalandırma” olabilir ve bu metindeki kullanımı bağlamında “feda etme” olarak anlam karşılanıyor gibi duruyor. Aslında “telishment”‘ın tam kullanım anlamı caydırıcılık yaratma ve gelecekteki suçları önlemek veya azaltmak için masumları cezalandırma eylemi olarak tanımlanabilir. Felsefede, John Rawls’un “Two Concepts of Rules” metni bu terimi ele alması bağlamında değerlidir).
- [5] Douglas Husak (1992), Immanuel Kant (1887) ve Christopher Heath Wellman (2012) gibi isimler bu türden bir yaklaşımın bir miktar farklı olan versiyonlarını incelemektedir.
- [6] Bilindiği üzere Kant (1887), toplum için sonuçları her ne olursa olsun bir toplumun cinayet işleyenleri idam etmesi görevi olduğunu ve cinayet işleyenlerin ölmesi gerektiğini savunmaktadır.
- [7] İktisad alanındaki yazılarından biliyoruz ki, Murray Rothbard (1998), “mağdurun halini” onların hakları temelinde açıklar. Diğer bir ifadeyle ihlal ettiğiniz bir hak için bir mağdura zararını ödemeniz (veya telafi, tazmin etmeniz) gerekir.
- [8] Kimi savunucuları onarıcı yaklaşımı ceza vermenin bir alternatifi olarak görmektedir. Fakat öteki cezalandırma teorilerinde olduğu gibi onarıcı yaklaşımın da suçluya “sert davranılmasını” içererek bireylerin hakları ile toplumsal düzeni korumayı amaçladığı söylenebilir.
- [9] Onarıcı adaletin savunucularından Roderick Long gibi onarıcı adalet teorisini savunanlar bu türden eleştirilerin bazılarını görmezden gelmemekte ve yanıtlamaya çalışmaktadır.
- [10] Bu yazı kriminal cezalandırma teorilerine odaklanıyor fakat yazıda sözünü ettiğimiz teori tipleri, kriminal olmayan cezalandırma vakalarına da uygulanabilir. Örneğin, “iyi bir insan olmayı” hedeflenen ve istenildik bir gelecek olarak görerek; iyi bir insan olmasına katkı sunduğu ölçüde bir çocuğa verilen cezayı gerekçelendirebiliriz. Veyahut, bir bağnaz bir ayrımcının sahibi olduğu bir dükkanı boykot etmenin, ona tam da hak ettiği şekilde davranmak anlamına geldiğini düşünebiliriz.
Referanslar
- Husak, Douglas. 1992. “Why Punish the Deserving.” Nous 26 (4): 447-464.
- Kant, Immanuel. 1887. The Philosophy of Law: An Exposition of the Fundamental Principles of Jurisprudence as the Science of Right, trans. W. Hastie (Edinburgh).
- Long, Roderick. 1993-94. “Punishment vs. Restitution: A Formulation.” Formulations.
- Mill, John Stuart. 1988. “Speech in Favor of Capital Punishment 1868.” The Collected Works of John Stuart Mill, Vol. XXVIII.: Public and Parliamentary Speeches. Eds. John M. Robson and Bruce Kinzer. Toronto: University of Toronto Press, 1988. pp. 266-273.
- Rothbard, Murray. 1998. “Punishment and Proportionality.” New York University Press, (2nd edition with an introduction by Hans-Hermann Hoppe); originally published Atlantic Highlands, NJ: Humanities Press, 1982.
- Wellman, Christopher Heath. 2012. “The Rights Forfeiture Theory of Punishment”, Ethics, 122: 371–393.
İleri Okumalar
- Boonin, David. 2008. The Problem of Punishment. Cambridge University Press.
- Hart, H.L.A. 1968. Punishment and Responsibility. Oxford University Press.
İlgili Yazılar
- İdam Cezası – Benjamin S. Yost
- Cehalet ve Suç: Cehalet Mazeret Sunabilir mi? – Daniel Miller
- Sonuççuluk – Shane Gronholz
- Deontoloji: Kantçı Etik – Andrew Chapman
- John Rawls’ın Adalet Teorisi – Ben Davies
- Toplumsal Sözleşme Teorileri – David Antonini
- Hukuk Felsefesine Genel Bir Bakış – Mark Satta
- Ahlaki Şans – Jonathan Spelman
- Cehennem ve Evrenselcilik – A.G. Holdier
- Pascal’ın Kumarı: Tanrı’ya İnanç İçin Pragmatik Bir Argüman – Liz Jackson
Travis Joseph Rodgers – “Theories of Punishment“, (Erişim Tarihi: 22.01.2025)
Çevirmen: Taner Beyter