Sözlükte “demagoglar”, tanımı gereği kötüdür.
Merriam-Webster, demagogu “kendine destek bulmak için akıl yerine duyguya dayalı argümanlar kullanan,
yalan iddialarda ve vaatlerde bulunan politikacı” olarak tanımlanıyor.
Oxford Sözlüğü, demagog için “rasyonel argümanlar yerine popüler istek ve önyargılara başvurarak kendine destek arayan siyasi lider.” deniyor.
Wiktionary‘de ise “rasyonel argümanlar kullanmak yerine izleyicilerin hırs ve önyargılarını onları kendine çekmek için kullanan siyasi hatip ya da lider” olarak geçiyor.
Yine de daha sakin zamanlarınızda bu konseptin hakiki bir şey olmadığını düşünmek daha cazip gelebilir. Pratikte “demagog” sadece tatlı dilli bir siyasi rakipten başka nedir ki? “Demagogluk”, sizi hepten uyuşuk kalmasını istediğiniz siyasi sinirlerinizden vuran basit bir retorik değil mi?
Fakat tüm bu konsepti bir kenara itmeden önce, şöyle bir rötuş yapmama müsaade edin: Demagogluk,Sosyal İstenirlik Eğilimi siyasetidir.
Sosyal İstenirlik Eğilimi’nin özü şudur: Bazı türden iddialar olgulara bakılmaksınız kulağa iyi ya da kötü gelirler. “İnsanlara yardım etmek” kulağa güzel gelir. “Lüks eşya biriktirmek” kötü gelir. “Amerika’daki işleri kurtarmak” iyi gelir. “Orta-üst sınıf aileler için ucuz bakıcılar” kötü gelir. “Askerlerimizi desteklemek” iyi gelir. “Düşmanla empati yapmak” kötü gelir. “Asgari ücreti yükseltmek” iyi gelir. “İşsizlik etkilerini ölçmek” kötü gelir.
Her mahir felsefeci kulağa iyi gelen şeyin kötü olduğu ve kötü gelen şeyin iyi olduğu vakalar kurgulayabilir. Mesela: Asgari ücret, her ne kadar kulağa iyi gelse de, düşük-nitelikli işçilerin işten çıkarılmalarında ciddi bir artışa neden olursa, kötü olurdu. Fakat bizim bu mahir felsefecimiz siyasete atıldığında, bu şüphelerini kendine saklamak için açık bir teşvike sahip olur. Eğer X kulağa iyi geliyorsa, “Yaşasın X!” demek, kitleleri kazanmak için “Evet, X kulağa iyi geliyor, fakat sakinleşelim ve X’in kötü olabileceği ihtimalini de değerlendirelim” demekten çok daha kolaydır.
X’in sadece X gerçekten iyi olduğunda kulağa iyi geleceği ihtimali olduğunu kabul ediyorum. Eğer durum buysa, Sosyal İstenirlik Eğilimi’ni rahatça görmezden gelebiliriz. Bu optimist görüşü test etmek için şu düşünce deneyini sunuyorum:
Bizim muazzam miktarda X yaptığımızı hayal edin. O zaman kamuoyu önünde rahatça “Gereğinden fazla X yapıyoruz?” diyebilir miydiniz?
Eğer devlet ölümcül hastalığa sahip çocuklara on katı para harcasaydı, hiçbir huzursuzluk hissetmeden “Devlet ölümcül hastalığa sahip çocuklar için yaptığı harcamalarla para israf ediyor” şeklinde bir söylemde bulunabilir miydiniz? Eğer devlet savaş kahramanlarına on kat daha fazla para harcasaydı, “Devlet savaş kahramanlarına çok fazla para veriyor” diye rahatça bağırabilir miydiniz? Bu tür şeyleri, hiçbir zaman, asla ve kat’â söylemek istemiyor musunuz? O zaman sizin ve yurttaşlarınızın bağrınıza bastığınız politikalara muhtemelen Sosyal İstenirlik Eğilimi bulaşmıştır.
Aynısı “X kulağa kötü geliyor” çünkü “X kötüdür.” şeklindeki Panglossyan görüş için de geçerli. Terör-karşıtı çabamızı on katına çıkardığımızı varsayın. Bu, “terör-karşıtı çabalarımızı biraz gevşetelim” cümlesindeki olumsuz tınıyı ortadan kaldırır mı? Pek ihtimal vermiyorum.
O zaman demagogluk nedir? Güç kazanmak için Sosyal İstenirlik Eğilimi’ni benimsemek. Kulağa hoş gelen şeyleri yüceltip kulağa kötü gelen şeylere saldırarak kariyer inşa etmek.
Bunun alternatifi ne? Kulağa hoş gelen şeyler ile gerçekler arasındaki bağlantısızlıkları araştırıp kamuya sunmak.
Sosyal İstenirlik Eğilimi’ne açıktan düşman olan kimsenin siyasette başarılı olamayacağını söyleyerek karşı çıkabilirsiniz. Buna katılma eğiliminde olmakla birlikte, bunu fark etmek sizi dehşete düşürmeli. Sosyal İstenirlik Eğilimi çok büyük bir zihinsel kusur, fakat siyasette başarılı olmak için onu aç bırakmak yerine beslemeniz gerekiyor.
Bu iddiaların kulağa kötü geldiğini biliyorum. Fakat bunları kulağa kötü geldiği için reddederseniz, sadece söylediklerimi kanıtlamış olursunuz.
Yazan: Bryan Caplan
Kaynak: The Library of Economics and Liberty
Çevirmen: Talha Gülmez