Frankfurt Okulu: Önde Gelen 6 Eleştirel Teorisyen – David Sinor

/////
13 Okunma
Okunma süresi: 9 Dakika

Frankfurt Okulu’nun 20. yüzyılda sosyoloji üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Üyeleri, önemli fikirlerin gelişmesine yol açan etkileyici yolculuklar yapmıştır; bunlar o yolculuklardan altısıdır.

Eleştirel Teori oldukça geniş bir terimdir ve kökenleriyle hedefleri de bir o kadar geniştir. Kısacası, sosyoloji ve toplumların geniş çapta incelenmesiyle ilgili felsefi bir alandır. Kökenleri, Eleştirel Teori’yi hedefleri ve uygulamaları açısından standart veya daha geleneksel sosyoloji teorilerinden ayıran belirli bir grup Alman felsefe teorisyeniyle ilgilidir. Frankfurt Okulu olarak bilinen bu grup, Almanya’nın iki savaş arası döneminde bir araya gelen entelektüel ve akademisyenlerden oluşuyordu. En hafif tabirle bu istikrarsız bir dönemdi.

Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori

Frankfurt Okulu başlangıçta Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü olarak biliniyordu. Daha sonra Almanya’da yükselen faşizmin düşmanı haline gelince, akademisyenlerinin çoğunun kaçması gerekti. Başlarına gelen bu talihsiz duruma rağmen, bu kişilerin ürettiği çalışmalar bugün hala alan üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.

Portrait of Theodor Adorno, ca. 1958, via Getty images

Tüm bu akademisyenler arasında, eleştirel teorilerinin daha kalıcı bir tesiri ve nüfuzu olan altı kişi vardır. Bazı isimleri tanıyabilir bazılarını tanımayabilirsiniz ancak hepsi de etkili fikirler üretmiş ve şaşırtıcı entelektüel (ve hatta fiili) yolculuklardan geçmiştir.

Jurgen Habermas: İletişim ve Kamusal Alan

Jurgen Habermas, Frankfurt Okulu’ndaki bazı bireylerden çok farklı bir bakış açısına sahipti. 1929’da doğduğu için faşizmin yükselişi sırasında henüz gençti; bu nedenle Frankfurt Okulu’na sonradan katılan ikinci kuşak bir akademisyen olarak kabul edilir. Habermas’ın babası Almanya’da faşizmin yükselişi sırasında bir Nazi sempatizanıydı. Habermas Hitler Gençliği örgütüne alındı. Habermas yarık dudakla doğduğu için konuşma güçlüğü çekerek büyümüştür; daha sonraki yaşamında bunun için minnettar olmuştur, çünkü bu ona konuşma ve dilin önemi konusunda eşsiz bir kavrayış sağlamıştır.

Habermas ilköğrenimini tamamlayıp ortaöğrenimine başladığında İkinci Dünya Savaşı sona ermişti. Habermas faşist rejimin ideolojisinden tamamen uzaklaşmıştı. Frankfurt Okulu’nun iki üyesi Max Horkheimer ve Theodor Adorno’dan aldığı eğitim, onun Eleştirel Teori’ye ve Sosyal Marksizm’e yönelmesine yol açtı.

Habermas, insan çıkarlarına ilişkin bilgiye getirdiği eleştiriyle dünya çapında tanınan bir akademisyen haline geldi. Bunları üç ayrı kategoriye ayırır; pratik, araçsal ve özgürleştirici bilgi. Bunların birbirinden ne kadar bağımsız olduğu konusunda hala bazı tartışmalar vardır ve Habermas da bu tartışmayı sürdürmeye isteklidir. Kendisi 92 yaşında akademik hayatta hala aktiftir. Habermas’ın başlıca eseri İletişimsel Eylem Kuramı adlı kitabıdır; kendisi bugün beşeri bilimlerle ilgili makalelerde en çok referans verilen yazarlardan biri olarak listelenme ayrıcalığına sahiptir.

Claus Offe: Evrensel Temel Gelir

Claus Offe, Jurgen Habermas’ın öğrencilerinden biriydi. İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında Berlin’de doğdu ve siyaset sosyoloğu olmaya odaklandı. Jurgen Habermas’ın öğrencisi olan Claus Offe, Avrupa formunda evrensel temel gelirin (ETG) savunucusu olarak ünlendi. Temel Gelir Avrupa Ağı’nın (şimdi Temel Gelir Dünya Ağı olarak yeniden adlandırıldı) kurucu üyesiydi.

Temel Gelir ve Emek Sözleşmesi adlı çalışması, bir hükümet ile işçi sınıfı bireyleri arasında korunması gereken emek sözleşmesinin eleştirel bir teorisini oluşturmak için toplumsal sözleşmenin felsefi anlayışını kullanır. Offe’ye göre, evrensel temel gelir her ay kapınıza bir çek bırakılmasından biraz daha farklı işlemelidir. Offe’ye göre bu mekanizma daha dinamik olmalı, yani ETG’nin miktarını uygulayan toplumun ihtiyaçlarına göre artırmak ya da azaltmak mümkün olmalıdır.

Axel Honneth: Bilişten Önce Tanıma

Axel Honneth, Habermas’ın öğrencilerinden bir diğeriydi. Kendisi ikinci kuşak Frankfurt Okulu akademisyenlerindendir ve hatta 21. yüzyılın ilk yirmi yılında okulun direktörlüğünü yapmış ve yakın zamanda bu görevinden ayrılmıştır. Axel Honneth savaş sonrası Almanya’sında büyüdü, Berlin’de okudu ve doktorasını yaptı. Çalışmaları sosyolojiden felsefeye uzanmaktadır ve hatta hayatının bir döneminde Amsterdam’da Spinoza Felsefe Kürsüsü’nü yönetmiştir. Şu an Columbia Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapmaktadır.

Honneth’in tanınma üzerine çalışması felsefeye yaptığı en ünlü katkıdır. Hegel’e benzer bir yaklaşımla, büyüme ve bilincin birbirimizi tanıyarak oluştuğunu düşünür. Bu tanıma bir tür empati olarak tanımlanabilir ve tanıma bilişin öncülü olduğundan, birbirimizi anlayabilmemizin en temel yollarından biridir.

Oskar Negt: Tahakküm ve Özgürleşme

Oskar Negt, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşananlardan hayatı ciddi şekilde etkilenen Frankfurt Okulu üyelerinden biridir. Negt’in babası, Hitler ve Faşist bileşenlerinin yükselişi sırasında Sosyal Demokrat Parti’nin bir üyesiydi. Babası parti için çok çalışmasına rağmen, savaştan sonra Almanya’dan kaçmak zorunda kalmıştır. Olayların bu şekilde gelişmesi Negt’in toplum anlayışını ve özgürleşmenin önemine dair fikirlerini şekillendirmeye devam etmiştir.
Savaş sırasında henüz bir çocuk olan Oskar Negt, Kızıl Ordu’nun işgaliyle ailesinden koparıldı. O ve kardeşleri Danimarka’ya, hayatının sonraki iki buçuk yılını geçireceği bir toplama kampına gönderilir. Nihayet, savaşın sona ermesi ve toplama kampının kapatılmasının ardından Oskar Negt ailesiyle yeniden bir araya geldi, ancak onlar da yoksul bir şekilde Doğu Almanya’ya geri gönderildi. Negt’in babası Sosyal Demokrat Parti ile olan bağları nedeniyle hala büyük tepkilerle karşı karşıyaydı. Sonunda aile, kötü şöhretli Berlin Duvarı’nı geçme riskini almak zorunda kaldı. Yaklaşık bir yıl boyunca Negt ve ailesi bir toplama kampında mülteci olarak yaşadı ve bu durum normal bir hayat sürmelerini zorlaştırdı. Negt, ilk kez okul ve meslek arayışına girdiğinde neredeyse bir yetişkin olmuştu.
Bu çok önemli gelişim ve eğitim dönemi Oskar Negt’in elinden alınmıştı. Eğitim için yeni bulduğu canlılık ve sosyal yapının insanların yaşamları üzerinde nasıl bu kadar derin bir etkiye sahip olabileceğine dair anlayışı onu yüksek öğrenime ve Frankfurt Okulu’na getirdi. Büyük ölçüde tahakküm ve özgürleşme kavramlarına dayanan eleştirel teorisi, açıkça kişisel deneyimlerinden esinlenmiştir.

River Bank at Elisbeth (Berlin) by Ernst Kirchner, 1912, via National Gallery of Art

Theodor Adorno: Eleştirel Teorinin Akıl Hocası

Theodor Adorno, Frankfurt Okulu’nun büyük beyinlerinden biriydi. Frankfurt Okulu’nun 1920’ler ve 1930’lardaki başlangıcında zaten bu okulun bir üyesiydi. 1930’larda, daha sonra Frankfurt Okulu’na dönüşecek olan Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü, bir grup muhalif olarak etiketlendi ve üyeleri Hitler’in siyasi fraksiyonu tarafından arananlar listesine alındı; aralarında Adorno da vardı.
Adorno, baba tarafından kısmi Yahudi soyuna sahip olduğu ve dolayısıyla Aryan olmayan biri olarak etiketlendi. Doktora adayı olarak Oxford Üniversitesi’ne sığındı. Buradaki doktora programını hiçbir zaman tamamlayamadı ve 1934 yılında New York’a taşınan Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’ne transfer oldu. Adorno’nun Amerika Birleşik Devletleri’nde geçirdiği zamandan nefret ettiği, kendini evinden kovulmuş gibi hissettiği söylenir – bu, içinde büyüdüğü toplumun ona bu kadar şiddetle karşı çıktığı göz önüne alındığında anlaşılılır bir duygudur. Adorno’nun tüm meslektaşları Amerika Birleşik Devletleri’ne gidemedi. Özellikle Walter Benjamin Almanya’dan kaçma girişimi sırasında öldü. Bu Adorno’yu çok etkiledi çünkü Benjamin ile çok yakındı ve Benjamin’in çalışmalarına devam edip hayatının son beş yılında hayatta kalması için geçim masraflarını karşılıyordu.

Adorno, ikinci kuşak Frankfurt Okulu akademisyenlerinin çoğunun öğretmeni ve akıl hocasıydı. Hayatının geri kalanında onların geçimlerini sağlayabilmeleri için fazladan zaman ayırdı ve çalışmalarını sürekli gözden geçirip eleştirerek daha da geliştirmelerine yardımcı oldu. Kendisi ve en yakın arkadaşları üzerindeki etkisi nedeniyle Eleştirel Teori’ye gösterdiği özen ve bağlılık 1969’da vefat edene kadar sürdü. Neyse ki savaş biter bitmez Almanya’ya dönebildi. Frankfurt Okulu’nu Almanya’ya geri getirmek, sürgünde elde edemedikleri mutluluğa nihayet kavuşan bu filozoflar için büyük bir zaferdi.
Theodor Adorno’nun çalışmaları Frankfurt Okulu’nun dönemin geleneksel Marksistlerinden farklılaşmasına yardımcı oldu. Sosyal olguların bazı öncülleri ve algılarıyla ilgili sorunları aralarındaki en önemli farktır. Bunun çoğunu Adorno’nun müzik felsefesinden ahlak felsefesine kadar uzanan hacimli çalışmalarında görebilirsiniz.

Max Horkheimer: Frankfurt Okulu’nun Direktörü

Max Horkheimer Adorno’dan biraz daha yaşlı olsa da Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’ne (daha sonra Frankfurt Okulu’na dönüşecek olan) 1920’lerin sonlarında geldi. Horkheimer 1930’da Frankfurt Okulu’nun direktörlüğüne getirildi. Hitler 1933’te kontrolü ele geçirip Almanya’nın Şansölyesi olduğunda ve Okulu siyasi muhalifler olarak etiketlediğinde de bu görevdeydi.

Max Horkheimer, önde gelen iş sahipleri olan ortodoks Yahudi bir ailede büyüdü. Faşizmin yükselişi sırasında Naziler Yahudi aileleri tespit edip kaçırmaya başladığında bu durum onun için sorunlara neden oldu. Horkheimer ve Frankfurt Okulu’nun diğer önemli üyeleri, en kötüsünün gerçekleşmesi ihtimaline karşı Almanya’dan kaçmak için bir plan tasarladılar. Horkheimer, New York’ta Columbia Üniversitesi Başkanı ile görüşerek okulun geçici olarak ABD’de barındırılmasını teklif etti. Horkheimer, sürgündeki Eleştirel Teori okuluna ev sahipliği yapmayı kabul edecek bir okul bulmak için pek çok okula gitmesi gerekeceğine inanıyordu. Neyse ki Columbia Üniversitesi Rektörü hemen kabul etti, hatta onlara araştırmaları için kullanabilecekleri bir bina tahsis etti. Frankfurt Okulu, Max Horkheimer’ın çabaları sayesinde yeniden bir yuvaya sahip oldu. Horkheimer ayrıca Kaliforniya’da Adorno ile birlikte zaman geçirdi ve en ünlü eserlerinden biri haline gelen “Aydınlanmanın Diyalektiği” adlı kitap üzerinde iş birliği yaptılar.

Horkheimer ayrıca Amerikan Yahudi Komitesi’nin yönetim kurulu üyesi oldu ve burada toplumdaki önyargılar üzerine çığır açan araştırmalar yapılmasına yardımcı oldu. Bu çalışmalar 1950’de yayınlandı ve hala sosyolojide ufuk açıcı çalışmalar olarak görülmeye devam ediyor.

Frankfurt Okulu’nun Süregelen Etkisi

Frankfurt Okulu ve onun sosyoloji ve Eleştirel Teori alanındaki atılımları inanılmaz derecede etkili olmuştur. Bu altı kişi ve meslektaşlarının yardımıyla yüz yılı aşkın bir süredir etkili akademik çalışmalar yürütülmektedir. Bu akademisyenlerin her birinin mücadeleleri, toplumun kendi içindekilere nasıl sırt çevirebildiğini anlamamıza yardımcı olan araştırmalara yol açtı. Bu tür korkunç vahşetlerin 21. yüzyılda kendine yer bulmamasını kesinleştirmek için bu sosyal süreçleri yakından takip etmek çok önemlidir.

Bu teorisyen ve filozoflardan bazıları bugün hala akademide ve onların mirası yeni bir nesil tarafından devralınıyor. Önümüzdeki birkaç on yıl içinde, Frankfurt Okulu’nun olası bir üçüncü neslini dört gözle bekleyebiliriz. Kitlesel bilgi ve insan gelişimini içeren medya ve ideolojiler Eleştirel Teori’yi nasıl etkileyecek? Toplumumuzu her zamankinden daha fazla mekanizma etkiliyor ve bu nedenle neler olup bittiğinin ve bizi nasıl etkilediğinin daha kapsamlı bir incelemesine kesinlikle ihtiyaç duyulacaktır. Kesin olan bir şey şudur: önümüzde ilginç zamanlar var.


David Sinor – “The Frankfurt School: 6 Leading Critical Theorists“, (Erişim Tarihi: 01.07.2023)

Çevirmen: Ali Tacar

Çeviri Editörü: Yiğit Aras Tarım

Necmettin Erbakan Üniversitesi Almanca Öğretmenliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi. Almanca ve İngilizceden felsefi ve edebi çeviriler yapıyor. Şiir ve öykü yazıyor. İlgi alanları; din felsefesi, epistemoloji, zihin felsefesi ve başta ontoloji olmak üzere felsefenin tüm alanlarıdır.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Yarasa Olmak ve Deneyimin Öznel Karakteri – İzzet Can Kalender

Sonraki Gönderi

Johann Christian Friedrich Hölderlin (1770—1843) – Christian J. Onof (Internet Encyclopedia of Philosophy)

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü