İfade Özgürlüğü – Mark Satta

//
708 Okunma
Okunma süresi: 8 Dakika

Hükümetinizi eleştirmek mi istiyorsunuz? Veya bayrak yakmak? Veya “Kanun tasarısının canı cehenneme!” yazılı bir tişört giymek?

İfade özgürlüğü sayesinde birçok yerde bunları yapabilirsiniz. [1]

Peki ama ifade özgürlüğü tam olarak nedir? Ve bizim neleri söylememize izin vermektedir? Bu makale, bu sorulara verilen bazı etkili cevapları ele almaktadır.

1. Özel Aktörlerden Değil Hükümetten Korunma

Bazen konuşma özgürlüğü olarak da adlandırılan ifade özgürlüğü, çoğu inanç ve fikri, hükümetin müdahalesi veya yaptırımına maruz kalmaksızın ifade etme yönündeki yasal haktır. Bu özgürlük, tipik olarak özel kuruluşların (örneğin sıradan vatandaşlar veya özel kuruluşlar) konuşmayı sınırlamasına engel olmaz. [2]

İfade özgürlüğü, özel kuruluşların konuşmayı sınırlamasının önüne geçiyorsa, konuşma özgürlüğü tutarlı bir şekilde uygulanamıyordur çünkü ifade özgürlüğü konuşmama dirayetini de içerir. [3] Mesela, bir gazete önüne konan her yazıyı yayınlamaya zorlanırsa, o zaman o gazete konuşmama dirayetini kaybetmektedir.

İfade özgürlüğü, başkalarının mesajlarını dinlememe veya kabul etmeme hakkını da kapsar. [4] Eğer ifade özgürlüğü buna izin vermiyorsa, bir kişinin size bir şey söyleme hakkı, onu dinlememe hakkınız ile çelişebilir.

İfade özgürlüğünün hükümetin müdahalesinin önüne geçtiği gerçeği, onun, özel kuruluşların eylemleriyle alakasız olmasını gerektirmez. Kimileri, belirli özel kuruluşların ifade hakkı için yasal standartlara gönüllü olarak uyması gerektiğini savunuyor: Mesela, özel üniversitelerin devlet üniversiteleri tarafından yasal olarak zorunlu kılınan ifade özgürlüğü standartlarına uyması gerektiği. [5]

2. İfade Özgürlüğünün Sınırları

İfade özgürlüğü, sınırsız bir hak değildir. Bütün hükümetler, ne tür ifadeleri koruyacaklarına dair bazı sınırlamalar getirir. Bunun sebebi, tüm haklar gibi ifade özgürlüğü hakkının da, diğer haklar ve değerler ile dengede tutulması gerekliliğidir. İfade özgürlüğü olarak koruma altına alınmayan yaygın ifade türleri arasında şiddet çağrı ve tehditleri, yanıltıcı reklam, iftira ve karalamalar (yani birinin itibarına haksızca zarar veren yalan ifadeler) yer alır. [6]

Çoğu demokratik ulus, nefret söylemini koruma altına (yani ifade özgürlüğü kapsamına) almaz (nefret söylemi derken “grup önyargısına” dayalı olarak başka bir gruba veya grup üyesine karşı tehdit, aşağılama veya kin ve nefret kışkırtmayı amaçlayan konuşmayı ima ediyoruz). Fakat ABD’de dahil bazı ülkeler, nefret söylemini “koruma altına alınan ifade” olarak kabul ediyor. Nefret söyleminin ifade özgürlüğü koruması kapsamına alınıp alınamayacağı son yıllarda çokça tartışılmaktadır. [7]

Fakat koruma altına alınmış ifade (hakkı) bile hükümet tarafından bir dereceye kadar sınırlandırılabilir: Örneğin, ifade özgürlüğü, herhangi bir kişinin, bir askeri üsse veya bir devlet üniversitesindeki sınıfa girmesine ve kafasına göre konuşmaya başlamasına izin vermez. Bu makuldür çünkü; askeri üsler ve devlet üniversiteleri devlet tarafından yönetiliyor olsa dahi, bu alanlar, ifade özgürlüğünü sınırlandırmayı makul gösteren başka türden mühim amaçlara ulaşmaya çalışmaktadır.

Konuşma özgürlüğü size halka açık bir parkta, kaldırımda veya kendi evinizde çok daha fazla özgürlük sunar. Ama parklar ve kaldırımlar gibi halka açık yerlerde bile, ifade özgürlüğü, konuşma üzerine içerikten bağımsız sınırlamalar koyar: Örneğin, gece yarısından sonra bir kasaba mahallelerinin yakınındaki parklarda yüksek sesle müzik açmayı yasaklayan bir gürültü yönetmeliği olabilir.

Fakat bu kısıtlamaların içerik ve bakış açısından bağımsız (nötr) olması önemlidir. [8] Bu nedenle, bir kasaba, yalnızca belirli konulara dair veya parktaki belirli bakış açıları ile ilgili ifadeleri sınırlayan bir kararname çıkaramazdı. Böylesi bir kanun, konuşmanın içeriğine veya bakış açısına göre (değişebilen bir) ayrımcılık olurdu. İfade özgürlüğünün en önemli özelliklerinden biri, devletin, sırf konuları beğenmediği veya konuşmacıyla aynı fikirde olmadığı için konuşma veya ifadeyi kısıtlayamamasıdır. İfade özgürlüğü, sırf fikirler popüler olmadığı için onların bastırılmasına da izin vermez.

3. Dışavurumcu Eylem

İfade özgürlüğü, sözlü ve yazılı ifadeden daha fazlasını koruma altına alır. O, aynı zamanda, fikirlerin ifade edilebileceği birçok başka faaliyeti de korur [9]: Örneğin ABD’de soyut sanat, sözsüz müzik ve geçit töreni yürüyüşü, ifade özgürlüğü kapsamında koruma altına alınan etkinliklerdir. [10]

Hangi faaliyetlerin dışavurumcu eylem olarak görülmesi gerektiğine dair tartışmalar mevcuttur: Örneğin, şirketlerin yaptığı politik harcamaların ifade özgürlüğü olarak koruma altına olması gerekip gerekmediği hususunda ciddi anlaşmazlıklar vardır. [11] Düğün pastaları ve fotoğrafları gibi şeylerin üretilmesinin koruma altına alınmış ifade özgürlüğü olarak kabul edilip edilmemesi gerektiği konusunda da anlaşmazlıklar mevcut. [12]

4. Sonradan Cezalandırmaya Karşı Önleyici Yasaklama

İfade özgürlüğü, insanları iki farklı türden hükümet müdahalesine karşı korur: Önleyici yasaklama ve sonradan cezalandırma.

Önleyici bir kısıtlama konuşmanıza mani olur: Konuşmanızı yapılmadan evvel engeller. Bir noktaya kadar birçok hukukçu, ifade özgürlüğünün yalnızca önleyici kısıtlamadan kurtulmak anlamına geldiğini düşünmekteydi. [13] Fakat artık böyle değil.

Çoğu insan günümüzde, ifade özgürlüğünün insanları yalnızca önleyici kısıtlamalardan değil, aynı zamanda sonradan cezalandırmadan da (yani, koruma altına alınmış ifade için yasal olarak yaptırıma/cezaya tabi olmaktan da) koruduğuna inanmaktadır. Bu, ifade özgürlüğünü daha da sağlamlaştırır; çünkü, insanları yalnızca koruma altına alınmış ifadelerinin kısıtlandırılmasından değil, aynı zamanda bu ifade haklarının hükümet tarafından cezalandırılmasına karşı da korur.

5. İfade Özgürlüğü Niçin Önemlidir?

Filozoflar ve hukukçular, ifade özgürlüğünün niçin önemli olduğuna dair birçok farklı açıklama geliştirmiştir. Pek çok araştırmacı, ifade özgürlüğünü korumamızın birçok iyi sebebi olduğunu düşünüyor. [14]

İfade özgürlüğünün niçin korunması gerektiğine dair için üç ortak gerekçe:

  • (1) gerçeği keşfetmemize,
  • (2) insan özerkliğine saygı göstermemize ve
  • (3) hükümet eleştirisine izin vererek demokrasiyi korumamıza yardımcı olmalarıdır.

İfade özgürlüğünün gerçeği keşfetmemize yardımcı olduğu fikrinin etkili savunucuları arasında yazar John Milton, filozof John Stuart Mill ve ABD Yüksek Mahkeme Yargıçları Oliver Wendell Holmes ile Louis Brandeis yer alır. [15]

Gerçeği keşfetme argümanının yaygın bir biçimine göre, yanıltıcı konuşmanın üstesinden gelmenin en iyi yolu, daha fazla konuşmaktır. [16] (Ç.N.: Daha fazla konuşma özgürlüğü ima ediliyor). Hızla yayılan yalan, sahte ve yanıltıcı içeriklerin nasıl çalıştığına dair bildiklerimiz göz önüne alındığında, böylesi bir iddia mantıksız görünebilir. [17] Fakat gerçeği keşfetme argümanının bu versiyonu yanlış olsa bile, ifade özgürlüğünü korumak için bize iyi bir sebep sunan “bir gerçeği koruma altına alma ilkesinin” daha gevşetilmiş biçimleri var olabilir: Örneğin, birisi, siyasi liderlerin yanılabilirliğinin, başkalarının fikirlerini bastırmaktan uzak durmalarını da gerektirdiğini iddia edebilir.

6. Sonuç

İfade özgürlüğü değerlidir. Onu korumak, öncelikle onu anlamayı gerektirir.

Notlar

Referanslar

İleri Okumalar


Mark Satta“Free Speech”, (Erişim Tarihi: 06.02.2021)

Çevirmen: Taner Beyter

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Metodolojik Natüralizm: I – Alvin Plantinga

Sonraki Gönderi

Karl Marx’ın Yabancılaşma Anlayışı – Dan Lowe

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü