Demokrasi holiganların yönetimidir ve holiganlar diğer herkesten holiganlık bekler. Facebook’a, haberlere, edebiyat bölümlerinin fakülte toplantılarına ya da Twitter’a göz atarsanız demokrasinin kabileci, neo-barbar* ahlak tarafından şekillendirildiğini görürsünüz. Oyunun kuralları şunlar:
1. Derhal bir taraf seçmelisiniz.
2. Kendi tarafınız söylediklerini en çürük kanıtlar üzerine inşa etse bile onlara inanmalısınız.
3. Kendi tarafınızın söylediklerini sorgulamamalısınız.
4. Sadakatinizi, kendi tarafınızın daha aşırı/uç görüşlerini savunarak kanıtlamalısınız.
5. Kendi tarafınızın ikiyüzlülüğünü asla fark etmemeli; fakat diğer tarafın her söylediğinde ikiyüzlülük bulmalısınız.
7. Kendi tarafınız için sürülen tüm delillere inanmalı, sizin tarafınıza karşı tüm delilleri görmezden gelmelisiniz.
8. Kendi tarafınızın mürtedlerini, şüphecilerini ve kafirlerini ifşa etmelisiniz.
9. İnsanlar ve olayları kendi layıkıyla değil, bizim kabilemize yahut diğer kabileye üyeliğiyle ve bizim kabilemizin takınacağı tutum için şu ya da bu şekilde kullanışlı olup olmadığıyla değerlendirmelisiniz.
10. Nüanslı tahliller haramdır.
11. Her kim bu 11 kuralı ihlal ederse hainlikle suçlanacak ve kötülüğün apolojisti ilan edilecektir.
12. Zaman, sizin tarafınızın diğerlerinde bıraktığı her yarayı kapatır, fakat diğer taraf herhangi bir hata yaparsa, bu kâlu belâ zamanında bile olsa, affedilemez. [Bunu bir Facebook arkadaşımdan aldım.]
13. Bizim iyi niyetlerimiz, kötü sonuçlarımıza ve davranışlarımıza baskındır; onlarınsa kötü niyetleri iyi sonuçlarına ve davranışlarına baskındır.
Siyasette kötüyüz, siyaset de bizim için kötü.
Yazan: Jason Brennan
Kaynak: Bleeding Heart Libertarians
Çevirmen: Talha Gülmez
*Neo-barbar: İlkel insanların genellikle şu iki habis ve iğrenç ahlaki fikre sahip olduğuna inanılır: 1. Ana-babaların günahları, gelecek nesillere aktarılır. 2. Kuzenlerinizin ya da grubunuzdaki diğerlerinin günahlarının sorumluluğu sizin de omzunuzdadır. 1 ve 2’nin tamamen gayriahlaki fikirler olduğunu düşünüyorum, fakat yine de bugün bunlara inanıyormuşçasına davranan birçok kişi olduğunu görüyoruz.