Koronavirüse Liberteryen Cevap – Sukhayl Niyazov

/
1109 Okunma
Okunma süresi: 7 Dakika

Bazı gözlemciler inanır ki “Salgın bir hastalıkta liberteryenler olmaz.” Ancak yaygın, koronavirüs salgını liberteryen ideolojiyi geçersiz kıldı görüşü, esasen liberteryenizmi hatalı anlamaya dayanır. 

Liberteryenler, ekonomik, politik ve sosyal alanda kişinin bireysel özgürlüğü fikrini savunurlar. Bu onları muhafazakârlar ve liberallerden ayırır: İlki sosyal alanda özgürlüğü kısıtlarken ikincisi de bunu ekonomik alanda yapar; liberteryenler uğraşının her alanında özgürlüğü savunur. Ama özgürlüğe yapılan bu vurgu yüzünden çoğu insan ideolojinin altını çizen bir başka önemli fikri gözden kaçırır.

Açık toplumlarda, her bireyin yaşam hakkına sahip olduğu barizdir. Birçok politik farklılık, bireyin özgürlüğünün diğerlerinin hakları ve özgürlüklerinin korunmasının sağlanması doğrultusunda kısıtlandırılmasının ne dereceye kadar olacağına dair anlaşmazlıktan doğar.   

Liberteryenizmin Temel Fikirleri

Liberteryen fikrin küresel bir hastalıkla uğraşmada yetersiz kaldığını savunanlar unutuyor ki liberteryenlerin başlıca savundukları şey insanların yaşam haklarıdır. Özgürlük Bildirisi’nin ileri sürdüğü gibi, “tüm insanlar…yaratıcıları tarafından devredilemez bazı haklarla donatılmıştır… bunlar arasında, yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışı vardır” Yaşam hakkı, özgürlük ve mutluluk arayışı hakkından önce yer alır. Buna benzer şekilde John Locke; hakları, yaşam hakkının üstünlüğünü yine göz önünde bulundurarak ‘yaşam, özgürlük, mülk’ olarak ifade etmiştir. İnsanlar devredilemez haklara sahiptir. Devlet, varlığı dolayısıyla bu hakları nasıl eyleme geçirdiğimize limit koyar ancak görevi bunları korumaktır.   

John Locke (1632-1704)

Liberteryenizmin temelini oluşturan bir diğer ilke ise, başkalarının özgürlüğünü ihlal etmeden limitsiz bir kişisel özgürlükten zevk alamayacağımız için mantıklı sınırlar çerçevesinde insanların haklarının korunması gerektiğidir. Edmund Burke’ün de yazdığı gibi “Özgürlük ele geçirilmek için sınırlandırılmalıdır.” Liberteryen araştırma topluluğu Cato Enstitüsü başkan yardımcısı David Boaz’ın sözlerinde, “Liberteryenizm, her insanın diğer insanların denk haklarına saygı duyduğu sürece kendi hayatını seçtiği herhangi bir yolda yaşaması görüşüdür.”

Böylece Liberteryenler, devletten tamamen kopmayı istemezler çünkü insanları fazla limitsiz özgürlükten doğan tehlikelerden savunmak gerekir. 

Liberteryenlere göre, yaşam hakkı en önemli şeydir. Bu sebepten dolayı Liberteryenler eğer yaşamı ve başka özgürlükleri korumak için gerekliyse bireysel özgürlüklerdeki kısıtlamaları kabule hazırdır. Başkalarına zarar veren eylemlere karşı durulmalıdır ve bu yüzden insanların hak ve özgürlüklerini bazı sınırlar içinde tutmak elzemdir.

Karantinaya Liberteryen Gerekçelendirme

Covid-19 salgını neredeyse insan eylemlerinin her alanını etkileyerek dünyamızı çok değiştirdi. Kriz sırasında durumlar birdenbire değişebilir, insanların haklarına ve özgürlüklerine duyulan saygının temini ve Karl Popper’ın ‘özgürlük paradoksu’ dediği şeyden kaçınmak için devlet uygulamasının aynı özgür vatandaşların zevklerinin miktarı kadar değişmesi gerekir; sınırsız özgürlük, özgürlüğün kaybına yol açar.

Başka insanlarla yeterli önlemleri almadan etkileşim kurmak tehlikeli ve hatta virüsün yayılma hızı ve kolaylığı yüzünden ölümcül hale geldi. Birleşik Devletler Alerjik ve Enfeksiyonel Hastalıklar Enstitüsü yöneticisi Dr. Anthony Fauci tahmin ediyor ki koronavirüs taşıyıcılarının ‘yüzde 25 ila 50’lik kısmı belirti göstermiyor. Dolayısıyla, ortalama bir insan bilinçsiz bir Covid-19 bulaştırıcısı olabilir ve eylemde bazı kısıtlamalar uygulanmaz ise farkında olmadan ölebilecek başka kişilere bulaştırabilir. Böyle bir insan da bu ölümlerden sorumlu olur muydu? Evet. Bu öldürmeler bilinç dışı olduysa da mantıklı her insan bugün farkındadır ki, eğer enfekte oldu ise, hastalığı belki onun tarafından ölecek birine taşıyabilir.  

Koronavirüs salgını boyunca, insanların yaşam hakkı, özgürce hareket ve toplanma ile ilgili sınırlamalar olmadığı takdirde tehlikeye atılırdı. Bu nedenle, liberteryen bir bakış açısıyla bile sosyal mesafe ölçüleri, karantinalar ve diğer kısıtlamalara hak verilebilir. Cato Enstitüsü’nden Andy Craig’in de yazdığı gibi;

“ Katilleri soruşturmak ve ülkeyi saldırıdan korumak hükûmetin görevi olduğu gibi, pandemiye yanıt vermede de hükûmet bir rol oynar.”

Temel yaşam hakkı tehlikeye atıldığında, daha çok hükümet müdahalesi –dolayısıyla özgürlük kısıtlaması – gerekli hale gelir. Liberteryenler, her zaman elzem yaşam hakkının ihlaline, bilinçli ya da bilinçsiz olsun, yol açan eylemlere karşı durmalıdır.

Friedrich Hayek’in “Kölelik Yolu”nda (Road to Serfdom) yazdığı gibi, bireycilik felsefesi “sosyal amaçların tanınmasını ya da bireysel amaçların çakışmasını dışarda bırakmaz ve bu da insanoğluna arayışları için bunları bir araya getirmelerini tavsiye eder.” Hepimiz salgının olabildiğince çabuk bitmesini istiyoruz ve uzun dönemli bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasını garanti altına almak için kısa dönemli fedakârlıklar yapmak zorundayız.   

Kriz Sırasında Liberteryen Görevler

Esasen liberteryenizm, yönetimi dağıtma ve hatta daha çok karar verme gücünü paylaştırmayla alakalıdır. Devlet her zaman en büyük ve en önemli etken olacaktır ancak Liberteryenler inanır ki devlet yanılmaz insanlardan oluşturulmadığı için özellikle bir insana bağlı büyük kararlarda hata yapmaya yatkındır. Bu yüzden liberteryenler, olabildiğince çok karar verme gücünün şahsi bireylere, sivil topluma, devlete ve yerel yönetimlere vesaire verilmesi gerektiğini savunur.  

Toplumda rol oynayan çok olduğunda, diğer birimlerin denge sağlayıcı eylemleri sayesinde devlet hatasının negatif sonuçları hafifletilecektir. Mesela Almanya en az Covid-19 ölüm oranlarından birine sahip: Bu ülkede test yapabilme, bir varlık tarafından tekelleştirilmedi; özel laboratuvarlar kendi başlarına test geliştirebiliyor ve yapabiliyor. Birleşik Devletler’de ise bunun zıttı olarak, Şubat’ın çoğu için FDA sadece CDC üretimi testlere izin verdi. CDC testleri işe yaramadı. Ancak daha sonra FDA diğer organizasyonlara test tasarlama ve yapma yetkisi verdi. Tek bir test yapma varlığına bel bağlamak, ülkenin krize cevap verebilmesini oldukça engelledi.   

Dağıtılmış karar verme gücünün merkezi olmayan dağılımı, devlet başaramadığında diğer aktörlere eyleme geçme izni verir. Örneğin, federal hükümetin tehditle mücadelede ilk yanlış adımlarını gidermek için, California ve New York gibi eyaletler hızlı bir şekilde kendi başlarına gerekli önlemleri aldı.

Son gelişmeler sadece liberteryen, çoğu zaman hükümetin kriz sırasında etkili bir şekilde hareket edemediği inancının doğruluğunu değil, aynı zamanda hükümetin dağıtılmış modelinin, özel bireylere, sivil topluma, büyük işlere, eyaletlere ve belediyelere federal hükümetin yanlış adımlarını telafi edebilmek için harekete geçmeye izin veriyor oluşunu gösteriyor. Federalizm böylece krizlere daha etkili bir yanıtı kolaylaştırıyor.  

Kargaşa zamanlarında, hükümet genellikle hakları ve özgürlükleri sınırlayarak vatandaşların yaşamlarına ve ekonomiye müdahale eder. Birleşik Devletler’de bu hem Cumhuriyetçi hem Demokrat başkanlar için doğru olmuştur: 9 Eylül terörist saldırılarını takip eden Vatanseverlik Yasası (PATRIOT Act), 2008 krizi sırasında Bush ve Obama yönetimindeki bankaları kurtarma, çift taraflı, 2 trilyon dolarlık Koronavirüs Bağış, Yardım ve Ekonomik Güvenlik Yasası’nın (CARES Act) Başkan Trump tarafından daha yeni imzalanması vesaire buna kanıttır. Birleşik Devletler’in, başlıca teknoloji şirketleri ile ortaklık içerisinde olarak, virüsün yayılımını daha iyi takip etmek için konum verisini kullanmaya niyetli olduğunun raporları vardır. Bu sınırlar kriz süresince haklı çıkarılabilir ancak bu onların belirsiz olarak gündemde kalmaları anlamına gelmez. 

İç savaş, Büyük Buhran, İkinci Dünya Savaşı, 9/11 saldırıları ve 2008 krizinden sonra da gördüğümüz üzere kriz bittikten sonra federal hükümet nadiren önceki şekil ve haline döner. Çok büyük skalada konum verilerinin toplamı gibi önlemler geçici olabilir ama Yuval Harrari’nin yazdığı gibi;

“Geçici sınırlamalar özellikle ufukta her zaman yeni aciliyetler beklediği için, acil durumlardan sonra da devam etme gibi kötü bir alışkanlığa sahiptir.”

Bu, liberteryenlerin önüne geçmek istedikleri şeydir. Kriz anında hükümetin bireysel hak ve özgürlükleri üzerindeki güç ve kısıtlamalarını artırmasını destekleyebilirler ama bu geçici önlemlerin gerçek anlamda geçici ve acil durumlardan sonra da sürmemesini isterler. Bir kere kaybedilmiş özgürlüğü geri kazanmak oldukça zordur. David Hume’un da söylediği gibi, “Herhangi türden bir özgürlüğün tek seferde kaybedilmesi nadirdir.”

Sukhayl Niyazov- “A Libertarian Response to the Coronavirus”, (Erişim Tarihi:08.08.2020), Erişim Kaynağı: https://areomagazine.com/2020/04/17/a-libertarian-response-to-the-coronavirus/

Çevirmen: Emre Akpınar & Emir Arıcı

Çevirmen: Can Kalender

Öncül Analitik Felsefe Dergisi, 19 Ocak 2018 tarihinde kuruldu. Sunum, söyleşi, makale, çeviri, canlı yayın gibi içerikler üreterek Analitik Felsefe’ye dair Türkçe veritabanını genişletmeye devam ediyor.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Apaçık Önermeler Üzerine Bir İnceleme – Zeynep Vuslat Yekdaneh

Sonraki Gönderi

Üçlübirlik İnancı Tutarsız mı? – Yeşua Özçelik

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü