Şakalar Her Zaman Bizi Kurtardı; Stalin Döneminde Mizah! – Jonathan Waterlow

/
1249 Okunma
Okunma süresi: 6 Dakika

Stalinizm kelimesi binlerce anlam çağrıştırıyor fakat komiklik genellikle bunlardan birisi değildir. “Stalin” kelimesi şimdilerde, zalimlik ve kahkaha için yeri olmayan ya da herhangi bir muhalefet şekline izin vermeyen her şeyi kapsayan devlet şekliyle eş anlamlıdır. Ve hala sayısız günlükler, anılar, hatta devletin kendi arşivleri insanların gulagların gölgesinde yaşamaya mecbur kaldıkları berbat hayatlar hakkında şaka yapmaya devam ettiklerini açığa çıkarıyor.

1980’lere kadar, Sovyet politik şakaları insanları epey şekilde eğlendiriyordu hatta ABD başkanı Ronald Reagan onları toplamayı ve çevresine anlatmayı seviyordu. Ancak 50 yıl evvelinde,  Stalin’in paranoyak ve kanlı hükümdarlığında yaşayan sıradan Sovyet insanları, NKVD kapılarını kırıp, onları evinden alarak ailelerinden koparıp, belki de bir daha evlerine geri dönememelerine neden olmasına rağmen, bu insanlar neden liderleri ve Sovyet sistemiyle alay eden şakalar yapıyorlardı?

Şimdi biliyoruz ki insanlar, yalnızca mutfak masasının etrafındaki bir yemekte değil, tramvaydaki yolculukta etrafı yabancılarla çevriliyken ve belki de en cesurcası, fabrikada bile, insanların Sovyet davasına bağlılık göstermek için teşvik edildikleri yerlerde, dejenere Sovyet sistemi ve hatta Stalin’in kendisi hakkında şaka yapıyordu.

Bir fırında çalışan Boris Orman aslında tipik bir örnek. 1937 ortalarında Stalin’in tasfiyeleri ülke çapında sürerken bu adam aşağıdaki anekdotu fırın kafeteryasında otururken arkadaşıyla paylaşabiliyordu;

Stalin bir gün yüzerken boğulmaya başlamıştı, tam o sırada yanından geçen bir işçi suya atladı ve onu güvenli bir kıyıya çekti. Stalin ona ödül olarak ne istediğini sordu. Kimi kurtardığını fark eden köylü ise bağırarak yalnızca onu kurtardığını kimseye söylememesini istedi.

Bu tarz şaka, Orman’ın örneğinde olduğu gibi; insanların 10 yıl boyunca ölümüne çalıştığı bir çalışma kampına gitmelerine sebep olabilirdi. Diğer yandan paradoksal olarak, baskıcı rejimler şaka yapmayı teşvik eder, çünkü bu gerginliği azaltarak sert ama değişmez gerçeklerle başa çıkmayı sağlar. Zor zamanlarda Gorbaçov’in dediği gibi; “Şaka her zaman bizi kurtardı.” 

Ancak tüm bunlara rağmen, baskıcı rejimlerin şaka ile ilişkisini, George Orwell’in 1984’ü ve Solijenitsin’in Gulag Takımadaları kitaplarından hareketle uzun zamandır içselleştirdiğimiz ikonik anlatımlarla kavramaya eğilimliyiz.

Bolşevikler, 1917 de dramatik bir şekilde Çarlık rejimine karşı iktidarı ele geçirmeden önce rejimi zayıflatmak için mizahın keskin dilini bir silah olarak kullanılmalarına rağmen, politik mizaha şüphe ile yaklaşıyorlardı. Bolşevikler mizahı daha çok kendi politik pozisyonlarını kuvvetlendirmek için kullanıyordu. Bu nedenle Krokodil tarzı hiciv dergileri hem yurtiçinde hem de yurtdışında rejimin düşmanlarına epey eleştiri yapmıştı. Onlar için eğer rejimin işine yarıyorsa mizah yararlı ve kabul edilebilirdi. Sovyet Yazarlar Kongresi’nde bir delege Sovyet yazarlarına şöyle diyordu;

“Sovyet komedisinin görevi düşmanları gülerek öldürmek ve rejime sadık olanları da kahkahalarla düzeltmektir.”

Yine de şüphesiz ki birçok Sovyet insanı devlet onaylı bu mizah ile rahatlasa da, mizah asla yukarıdan yönetilemez. Arkadaş gruplarındayken, belki de biraz votka ile cilalanarak işi biraz daha ileriye götürmek ve hükümetin stratosferik  üretim hedefleriyle dalga geçmek neredeyse imkansızdı.  Her yerde yolsuzluk ve rejimin insanlara vadettiği ışıltılı hedefler ile insanların günlük hayatta karşılaştığı gri ve umutsuz gerçekler arasında çelişkiler vardı. 

Örneğin; Voronezh bölgesinde tedarik zincirinde görevli olan Mikhail Fedetov’un, Stalin’in uzlaşmaz tavırla sürdürdüğü sanayileşme süreci yönetiminin gerçek maliyetine ilişkin çok gülünen ölümcül mizahını ele alalım;

Bir köylü, Moskova’daki Sovyet lideri Kalinin’i modernleşmenin neden çok acımasız olduğunu öğrenmek için ziyaret eder, Kalinin’in onu alır ve pencereye götürerek oradan geçen bir treni işaret eder. ‘Görüyorsun, eğer şu an bir düzine trenimiz varsa 5 yıl sonra yüzlerce olacak,’ der.  Köylü Kolhoza döner ve yoldaşları onun etrafına toplanarak ona ne öğrendiğini sorar o da haykırarak yakındaki mezarı işaret eder ve ‘Bir düzine mezarı görüyorsunuz değil mi, 5 yıl sonra yüzlerce olacak.’ der

Bu tarz şakalar baskıcı korkuları mizah yoluyla rahatlatabilir, insanlara yaşadıkları muazzam sorumlulukları paylaşmalarına yardım edebilir. Tabi ki  NKVD’nin lütfuyla. Ancak Avrupa üzerinde yükselen savaş tehdidi nedeniyle ve komplo korkusundan dolayı 1930’larda söylemler üzerinde artan paranoya anekdot paylaşmayı tehlikeli hale getirdi. 

Sonuçta Sovyet siyasal sistemini çarçabuk eleştiren şakalar ihanet ile eşdeğer tutulmaya başlandı. 1930ların ortasından itibaren rejim, siyasal şakaları ülkenin arterlerine sızma riski olan zehirli bir virüs olarak görmeye başladı. Mart 1935’te yayınlanan bir genelgeye göre; siyasal şaka yapmak bundan böyle devlet sırlarını ifşa etmek kadar riskli görülecekti -bu çok tehlikeli ve bulaşıcıydı!-. Öyle ki mahkeme belgeleri bile onlardan alıntı yapmaktan korkuyordu sadece en sadık parti kadroları bu düşünce suçlarının içeriğini bilmekte özgürdü; şakacılar ise şakaları resmi mahkeme kayıtlarına dahil edilmeden yargılandı.

Sıradan vatandaşların rejimin paranoyasına ayak uydurmak için çok az şansı vardı. 1932’de şaka yapmak her zamankinden daha tehlikeliyken, Pavel Gadalov gibi bir demiryolu işçisi, faşizm ve komünizmin bakladaki iki bezelye olduğu ile ilgili herhangi bir tepkiyle karşılaşmadan şaka yapabilirdi ama 5 yıl sonra şaka yeniden yorumlanabilirdi, bu sefer aynı şakayı yapmak gizli bir düşman olmaya işaretti ve Pavel 7 yıl çalışma kampında çalışma cezasına çarptırılmıştı bile.

Bu tarz geriye dönük hukuk bugün bile karışılabileceğimiz bir şeydir. Dünyayı değiştirmek isteyen uzlaşmaz arzulara ilişkin 10 yıl önceki twitler profesyonel ve sosyal ölüm cezasına dönebilir. Bu gulag dehşetinden daha farklıdır ancak altta yatan ilkeler aynıdır.

Ancak bugün bir çoğumuz gibi Sovyet liderleri de mizahın ne olduğunu ve insanların ne işine yaradığını anlamadı.

Bir şey hakkında şaka yapmak o şeyi kınamak veya alay etmek değildir, dahası mizah, insanların zor ve korkutucu durumlara işaret ederek onlarla başa çıkmasına yardımcı olur. İnsanların aptal, güçsüz ve kimsesiz hissetmemelerini sağlar. Aslında şaka yapmak Stalinist rejimin taktir etmediği bir şeydir çünkü o, günlük hayatının baskılarına karşı geçici bir rahatlama ve özgürlük sağlar. Gerçekteyse şakalar, Sovyet vatandaşlarına rejimin onlardan istediği ve beklediği şeyi yapmalarını sağladı; sakin kal ve devam et.

Aslında şaka yapmamızın sebebi, genellikle emin olmadığımız görüşlerimizi ve fikirleri test etmek içindir. Şakacılar resmiyet sınırlarında dans ederken bile eğlenceli ve araştırmacıdır. 1930’larda tutuklanan birçok şakacı, mizah suçundan dolayı tescilli devlet düşmanı olarak görülüyordu.

İnsanlar birçok durumda, stresli ve çoğu zaman anlaşılmaz durumları eleştiren şakalar paylaştılar; propaganda örtüsü düşmüş sert gerçekliğin ötesine bakmak ve bazı şeyleri kendilerine hatırlatmak için. Boğucu bir uyumluluk ve bitmek bilmeyen sonsuz yalancı haber dünyasında, basit hicivli fikirlerin dikenleri bile; “Şaka yapıyorum, öyleyse varım!” türünden son derece kişisel düşüncelere hizmet edebilir.

En karanlık zamanda bile gülüyoruz, ancak koşulları değiştirebileceği için değil; koşullar hakkında ne hissettiğimizi etkilediği için. Şakalar asla tek bir anlama gelmez, Stalin yönetimi sürecindeki politik mizahın gizli öyküsü, baskı ve direniş arasındaki basit bir mücadeleden daha incelikli ve çok daha fazlasıydı.

Jonathan Waterlow-“The jokes always saved us: humour in the time of Stalin”, (Erişim Tarihi: 19.05.2020), Kaynak Linki: https://aeon.co/ideas/the-jokes-always-saved-us-humour-in-the-time-of-stalin?fbclid=IwAR1tAKKuv2P_DksaKKAQg70GZ2N0VzhvZPJR1MlmX2xxHJYLWMhIM-atZ24

Çevirmen: Deniz Öner

Çeviri Editörü: Taner Beyter

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Karantinanın Sonuçları Ne Zaman Salgının Sonuçlarından Daha Kötü Olacak? – Peter Singer & Michael Plant

Sonraki Gönderi

Analitik Marksizmin Sömürü Olgusuna Yaklaşımının Bir Eleştirisi – Sibel Kibar

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü