Tarafsızlık/Taraflılık – Shane Gronholz

/
562 Okunma
Okunma süresi: 8 Dakika

Söz konusu olan şey ahlaki bir mesele ise tarafsız olmamız gerektiğini düşünmek gayet normal. Buna rağmen neredeyse herkes sevdikleri veya kendilerine yakın gördükleri bazı kişilere daha ayrıcalıklı ve özel davranmakta bir problem olmadığını düşünür. Örneğin, beslenme ve giyecek sıkıntısı çekmemek başlı başına iyi bir şey olsa bile yabancıların çocuklarından ziyade kendi çocuklarımıza beslenme ve giyecek konusunda ayrıcalıklı bir öncelik vermemiz gerektiği yönünde spesifik bir ahlaki yükümlülüğümüz de varmış gibi duruyor.

Bu durumda, elimizde iki ahlaki önerme var:

  • Tarafsızlık: Ahlaki bir mesele söz konusu olduğundan tarafsız olmalıyız.
  • Taraflılık: Bazı insanlara ayrıcalıklı/özel bir biçimde davranmak (ahlaken) doğrudur.

Öyle görülüyor ki bu iki önerme arasında bir gerilim mevcut. Bu gerilimi çözmek için ya tarafsız olmamız gerektiği iddiası olan (1)’i reddetmeli ya da bazı insanlara ayrıcalıklı/özel bir şekilde davranmanın (yani taraflı olmanın) doğru olduğu iddiası olan (2)’yi reddetmeli; veyahut tarafsızlık/taraflılık mefhumunu bunların dışında bambaşka bir şekilde ele almalıyız.

1. Niçin Tarafsız Olmalıyız?

Peki ama niçin tarafsız olmamız ve herkese aynı şekilde eşit davranmamız gerektiğini düşünüyoruz ki? İlk olarak, ahlak dediğimiz şeyin, “yansız, önyargısız ve ve yüce gönüllü bir gözlemci gibi katı bir şekilde tarafsız” olmamızı da gerektirdiği düşüncesinin sezgisel olarak güçlü bir yanı vardır. (1) Hatta ahlaki bir kavrayışın yalnızca tarafsız bakış açısından ibaret olduğu bile iddia edilebilir. Ahlak dediğimiz şeyin amacı şöyle birkaç adım geriye doğru çekilip herkes için geçerli ve doğru olan ahlaki ilkeleri bulmaktır değil mi zaten? Birinin tarafsız olduğunu söylemek, aynı zamanda o kişinin genellikle doğru şekilde davrandığını da ima eder.

Tarafsız olmamız gerektiğini düşünüyor olmamızın bir diğer gerekçesi ise tam aksi yönde davranmanın gelişigüzel ve keyfi olması. Kendinize şu soruyu sorsanıza: Irkçılığın tam olarak nesi yanlıştır? Irkçılar, ahlaki açıdan alakasız/keyfi bir şeye atıf yaparak insanlara başka şekillerde davranırlar. Mesela, beyaz insanlar ahlaken siyahi insanlardan daha değerli değildir, bundan ötürü de bir (siyahi) gruba mensup olanlara başka bir (beyaz) gruptaki insanlardan bambaşka şekilde davranmamız için güçlü bir gerekçemiz yoktur. Arkadaşlarına ve aile üyelerine de aynı bu şekilde davranan insanların birebir aynı hataya düştükleri iddia edilebilir. Berk’in benim arkadaşım olmasının niçin ayrı bir değeri ve önemi olsun ki? Bu onu tanımadığım birine göre daha ahlaken daha değerli mi kılar? Tabi ki hayır, o halde Berk’e tanımadığım insanlara davrandığımdan daha iyi ve ayrıcalıklı davranmam için ne türden bir gerekçem olduğunu bulmak zor. (3)

2. Niçin Taraflı Olmalıyız?

Tarafsızlık yaklaşımı ile ilgili bazı problemler var gibi duruyor. Yakın arkadaşlarımın olması veya ailemdeki kişilere tanımadığım insanlara göre daha iyi davranmam gerçekten de ahlaken yanlış mı? Tüm çocuklara kendi çocuğuma baktığım gibi bakılmasını sağlamak için aynı düzeyde bir gerekçe var mı elimde? Bizi böylesi sonuçlara götüren bir yaklaşımı benimsemek zor görünüyor, bundan ötürü (1) nolu seçeneği tercih edip taraflı olmanın ahlaken makul hatta zorunlu olarak olması gereken şey olduğunu düşünmek gerekebilir. Örneğin, yapabileceği şeylerin çoğunu ihtiyaç sahibi çocukların gıda, su, giyecek gibi temel gereksinimlerini karşılamaları için harcayan fakat bunu yaparken kendi çocuklarına temel gereksinimleri karşılamalarından daha fazlasını sunmayan bir ebeveyn düşünelim. Bu ebeveyn iyi bir ebeveyn değildir; tüm çocuklara aynı şekilde davranarak yanlış bir şey yaptığı da söylenebilir.

İşte başka bir örnek, yakın arkadaşlarına tanımadığı insanlara davrandığından daha iyi davranmayan bir insan düşünelim. Bu kişi böyle yaparak bir miktar daha fazla ahlaki iyilik yapabildiğini fark ettiği için, arkadaşlarının menfaat ve iyiliklerini gözden çıkarmış olsun. Var olan dostlukları geliştirmek ve sürdürmek, başka şeylerde daha iyi harcanabilecek zaman, enerji ve para gerektirir ne de olsa. Mustafa’nın arkadaşı Yeşua’nın sevgilisinden ayrıldığını ve oldukça kötü bir psikolojik durumda olduğunu düşünelim. Mustafa’nın yapacağı en dostane şey Yeşua’nın evine gidip onun yanında olmak, kafasını dağıtmasına yardımcı olmak veya doğru karar vermesine eşlik etmek olabilir. Fakat Mustafa o gece bunu yapmak yerine sokakta yaşayan insanlara yardım eden aşevinde çalışarak daha fazla insana yardım edebileceğini düşünür ve bunu yapar.

Bu durumda Mustafa iyi bir arkadaş sayılmaz, şayet arkadaşlarını bir çırpıda gözden çıkarmaya hazırsa, onun makul bir dost olduğu da söylenemez. Bu yüzden bazı düşünürler, arkadaşlığın, sahip olduğumuz arkadaşlarımıza özel/ayrıcalıklı davranmak anlamına geldiğini ileri sürmüştür. (4) O halde şu söylenebilir: eğer arkadaş sahibi olmak ahlaken makul ise, arkadaşlık bir anlamda taraflı davranmayı gerektirdiğinden ötürü, taraflı olmak da ahlaken makul olmalıdır. (5) Bu türden kavrayışlar, aralarından bazılarının muğlak ve tarafsız olma eğilimi sergilediği çağdaş Batı ahlak teorilerinin aslında yeterli olmadığı ve onları tekrar gözden geçirip revize etmemiz gerektiği yönünde itirazlara yol açmıştır. (6)

3. Tarafsızlığı Kavramanın Alternatif Yolları

Şimdi 3. seçeneğe bakalım. Tam bu noktaya kadar tarafsız olmanın herkese aynı biçimde davranmak olduğunu varsaymıştım fakat “tarafsızlık” terimi anlamanın tek yolu bu olmak zorunda değil. (7) Elimizdeki alternatiflerden biri Kant’ın Kategorik Buyruğu’dur. Bu yaklaşıma göre kişi, yalnızca herkesin uymasını isteyeceği ilkelere göre davranmalıdır. Bu kuralların tam olarak nelerden oluştuğunu bilmek zor olabilir fakat kişinin, herkesin “bazı durumlarda arkadaşlarıma tanımadığım insanlara davrandığımdan daha iyi davranmalıyım” şeklindeki bir ilkeye uymasını isteyebileceğini düşünebiliriz. Bu, herkesin bu ilkeye göre hareket etmesine izin verilmesi anlamında tarafsız bir ahlaki ilkedir ve böylesi bir ilkeyi takip eden kişi başkalarının da bu ilkeye uymasını onaylayacaktır.

Bazı yönlerden buna benzer olan bir diğer alternatif çözüm ise T.M. Scanlon’un Sözleşmecilik yaklaşımıdır. Scanlon’a göre, insanlara “yalnızca makul gerekçelerle reddedemeyecekleri ilkelerin izin verdiği şekillerde” davranmamız gerekir. (106) Zaten bir çoğumuz arkadaşlarımız ve ailemizin oldukça önemli olduğunu düşündüğünden ötürü, arkadaşlarımıza ve ailemize tanımadığımız insanlara davrandığımızdan daha iyi davranmamızda problem görmeyen bir ilkeyi makul gerekçelerle reddedemeceğimizi düşünmek akla yatkındır. Makul bir insan, elimdeki parayı, onun çocuğunun daha temel gereksinimlerini karşılamak için kullanabilecek olsam bile, kendi çocuğumun eğitimi için bankaya yatırmayı tercih etmemi makul bulabilir, çünkü karşımdaki bizzat benim çocuğumdur. Diğer yandan elbette fakir bir insana, onun çocuklarını açlıktan, hastalıktan hatta ölümden kurtarabilecek olan parayla ailemi alıp Maldivlere lüks bir tatile gitmeyi tercih etmemi açıklayamayabilirim.


Notlar

  • (1) Mill (1863)
  • (2) Bentham (1781) ile Rachels’a (2012) bakınız. Rachels’ın ırkçılıkla kıyasladığı taraflı davranmak değil etik egoizm olsa dahi her iki meselede de aynı akıl yürütme biçimi göz önüne alınabilir.
  • (3) Bu türden argümanlara verilen yanıtlar için bkz. Cottingham (1986).
  • (4) Jollimore (2002), Stocker (1976).
  • (5) Bazı filozoflar bu türden eleştirilere yanıt vermeye çalışmıştır, bkz. Railton (1988). Railton’ın ileri sürdüğü argümanlara verilen yanıtlar için ise bkz. Jollimore (2002).
  • (6) Bkz. Gilligan (1993), Jagger (2001), Noddings (1984), Stocker (1976), Williams (1982), Wolf (1992).
  • (7) Bkz. Hooker (2010), Jollimore (2014).


Referanslar


İlgili Diğer Yazılar


Shane Gronholz – “(Im)partiality“, (Erişim Tarihi: 06/10/2024)

Çevirmen: Taner Beyter

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

1 Yorum

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Postmodernizm Gerçekten De Bilim Karşıtı mı? – Scotty Hendricks

Sonraki Gönderi

Yabancılaşmanın Nedenleri – Ernest Mandel

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü