Ahlak Molekülleri: Ahlakın Ne Olduğuna Yönelik Yeni Bir Yaklaşım – Oliver Scott Curry & Mark Alfano & Mark Brandt & Christine Pelican

//
1305 Okunma
Okunma süresi: 10 Dakika

Kaç tane ahlaki değer vardır? Bunlar nelerdir? Ahlaki açıdan iyi bir insan olmak için ne gerekli? Yüzyıllar boyunca filozoflar, teologlar ve diğerleri bu türden sorulara karşı kayıtsız kalmamıştır.

Platon dört erdem olduğunu savunmuştu: Ölçülülük, cesaret, bilgelik ve adalet. Aristoteles cömertlik, yüce gönüllülük, samimiyet, dürüstlük ve alçakgönüllülük de dahil olmak üzere 14 tane olduğunu söylemişti. Antik Mısırlılar, doğruluk ve adalet tanrıçası Maat’ın 42 günahından kaçınmaya söz veriyorlardı. Yahudilik ise cinayet, zina, hırsızlık ve yalan söylemeye karşı olan yasaklar da dahil olmak üzere 613 emri ünlü 10 emre damıtmıştı. Hıristiyanlık Platon’un yedi göksel erdem olması adına (yine kendilerine karşılık gelen yedi ölümcül günahla birlikte) listeye inanç, umut ve hayırseverliği ekledi. Konfüçyüsçülük aileye saygı ve bağlılığı, dürüst ve güvenilir biri olmak ve bilgelik gibi erdemleri onaylayıp teşvik eder. Ganalı Akan’ın ruhani bir figürü olan Aberewa’nın 20 yasası; borçlarınızı ödemenizi ve yardım isteklerini kabul etmenizi teşvik ederken; itaatsiz yöneticilere karşı uyarır ve ‘demetler halinde şehre odun taşımayı’ onaylamaz. Filozof W.D. Ross, ilk bakışta (prima facie) 7 ahlaki sorumluluk olduğunu söylemişti: Sözünde durma, telafi, minnettarlık, adalet, iyilik, kendini geliştirmek ve zarar vermeme (Ç.N.: Ross’çu Çoğulculuk). Daha yakın dönemlerdeyse, psikologlar, üçlü prensipler (topluluk, özerklik, tanrısallık) veya dörtlü prensipler (birlik, saygı, eşitlik, orantılılık) veya beş ila altılı prensipler (özen, adalet, sadakat, otorite, saflık ve belki de özgürlük) şeklinde sıralanan temel ahlaki değerler olduğunu ileri sürmüştü.

Bu farklı türdeki felsefi yaklaşım ve modelden hangisi erdemlilik ve iyiliğe yönelik en doğru yol göstericidir? Bu elimizdekilerden daha iyisi inşa etmemiz veya bulmamız mümkün mü peki? Ahlaki manzaraya daha net bir bakış atmaya dair geçmişteki girişimlerin karakteristik bir problemi; temel ahlaki bir teoriye dayanmamaları, dolayısıyla da ad hoc’a düşmeleri ve sistematik olmamalarıdır. Ahlaka yönelik bilimsel çalışmalardaki son gelişmeler söz konusu bu problemi ele almakta ve daha titiz ve geniş kapsamlı bir yaklaşım sunmaktadır.

Yapılan bir araştırma, ahlakın işbirliğini teşvik eden bir kurallar topluluğu (birlikte çalışmamıza, geçinmemize, barış ve huzuru korumamıza ve ortak iyiliği geliştirmemize yardımcı olan kurallar) olduğu fikrine yakınsıyor. Buradaki ana fikir, insanların milyonlarca yıldır gruplar halinde birlikte yaşayan sosyal hayvanlar olduğu şeklindedir. Bahsettiğimiz bu milyonlarca yıl boyunca, karşılıklı fayda sunan sosyal etkileşimler için işbirliği fırsatları ile çevriliydik ve bu faydaları ortaya çıkarmak için çeşitli yollar geliştirdik, icat ettik. Bu işbirliği stratejileri farklı şekil ve boyutlarda kendini gösterir: İçgüdüler, sezgiler, icatlar ve kurumlar gibi. Bu stratejiler birlikte, işbirlikçi davranışlarımızı motive ederler ve başkalarının davranışlarını değerlendirmemizi sağlayan ölçütler geliştirmemizi mümkün kılar. Filozofların ve diğerlerinin “ahlak” adını verdikleri şey de tam olarak işte bu işbirlikçi stratejilerdir.

Bu ‘işbirliği olarak ahlak’ (veya işbirlikçi ahlak) teorisi, oyun teorisi tarafından sunulmuş olan işbirliğinin matematiksel analizine dayanmaktadır: Yani kişinin kararlarının sonucunun başkaları tarafından verilen kararlara bağlı olduğu durumları açıklamak adına başvurulan bir matematik dalına. Oyun Teorisi, bir oyuncunun kazancının diğerinin kaybı anlamına geldiği rekabetçi “sıfır toplamlı” etkileşimler veya “oyunlar” ile; her iki oyuncunun da aynı anda fayda sağladığı kazan-kazan durumları olan işbirlikçi “sıfır toplamlı olmayan” oyunlar arasında bir ayrım yapar. Bununla beraber Oyun Teorisi bize, sıfır toplamlı olmayan oyunun yalnızca bir biçimi olmadığını ve bu oyunları oynamak için birçok farklı işbirlikçi strateji içeren çok sayıda biçimi olduğunu söyler. Şuana dek her biri farklı bir ahlak türünü açıklayan en az 7 farklı işbirliği türü tanımlanmıştır.

İlki; akraba seçilimi doğal seçilimin genetik akrabalara fayda sağlayan genleri tercih ettiği bir süreçtir. (akraba seçilimi kuramı, genetik olarak birbirlerine benzeşen ve yakın olan bireylerin başkalarına oranla birbirleriyle daha çok karşılıklı yardımlaştığını öne sürer). Akraba seçimi, aile üyelerimizi niçin sevdiğimizi ve önemsediğimizi açıklayabilir. İkincisi; mutualizm, tek başımıza yapmaya çalıştığımız şeyleri birlikte karşılık yardımlaşarak daha iyi yaptığımız durumları ifade eder: Yani bir elin nesi var iki elin sesi var gibi düşünün, sayılar bize kuvvet ve emniyet sunar. Mutualizm niçin kulüpler, takım ve gruplar ile koalisyonlar oluşturduğumuzu ve sadakat, birlik ve dayanışmaya değer verdiğimizi açıklar. Üçüncüsü; mutalist ilişki veya koşullu işbirliği (yani size yardım edenlere yardım etmek ve size zarar verenlere zarar vermek) faydaların geri dönüşü şüpheli ve değişken olduğunda işbirliği için uygun bir stratejidir. Bu strateji, niçin iyilikleri karşılıksız bırakmamak ve uğradığımız zararların intikamını almak zorunda hissettiğimizi açıklıyor.

Yaşanan çatışma halleri bile işbirliği için fırsatlar sunmaktadır; çünkü rakiplerin yaşanan anlaşmazlıkları karşı karşıya gelmeksizin çözüme kavuşturma konusunda karşılıklı çıkarları vardır. Ve bunu birkaç yolla yapabilirler:

  • Güç ve prestij gösterileri aracılığıyla mücadele-kazanma becerileri olduğu sinyallerini vererek,
  • Kahramanlık, cesaret ve soyluluk belirtisi olan davranışlar yoluyla (dördüncü işbirliği türü);
  • yenilgiyi alçakgönüllülük bir şekilde kabul ederek ve güçlü kişilere boyun eğerek (beşinci işbirliği türü);
  • var olan kaynakları tekelleştirmeye çalışmak yerine adil bir şekilde bölerek (altıncı işbirliği türü);
  • son olarak ise; kaynaklara (yani mülkiyetlere) önceden sahip olunduğunu kabul edip bunlara saygı duyarak ve dolayısıyla da hırsızlıktan kaçınarak (yedinci işbirliği türü).

Bundan dolayıdır ki yedi tür işbirliği yedi tür ahlakiliği açıklığa kavuşturur: Sevgi, sadakat, karşılıklılık/empati, kahramanlık/cesaretlilik, saygı/hürmet, adalet/dürüstlük ve mülkiyet hakları. Dolayısıyla da bu teoriye göre, ahlaki olarak; 1) ailemizi sevmek; 2) grubumuza bağlılık sergilemek; 3) iyilikleri karşılıksız bırakmamak; 4) yiğitlik göstermek; 5) üstlerine riayet etmek; 6) adil olmak; ve 7) mülkiyete saygı göstermek iyi ve doğrudur (Ve tabi ki şunlar da ahlaki olarak kötüdür: 1) ailemizi ihmal etmek; 2) grubunuza ihanet etmek; 3) hilekarlık/aldatmak; 4) korkak olmak; 5) otoriteye saygısızlık yapmak; 6) adaletsiz davranmak; ve 7) hırsızlık yapmak.) Bu ahlaki değerler, evrimsel olarak köklü, genetik olarak ayrıksı, psikolojik olarak farklı ve kültürler-arası olduğu için evrenseldir.

‘İşbirliği Olarak Ahlak’ teorisi, önde gelen ahlaki ilkelerden bu eski listelerde yer alanlara dek çoğu ahlaki değeri açıklar. Ahlaki değerlerin bir kısmı, (cesaret durumunda olduğu gibi) temel işbirliği türlerinden birine, diğer kısmı ise (karşılıklılığın/empatinin bir bileşeni olan minnettar olma durumunda olduğu gibi) temel bir türün bileşenlerine karşılık gelir. Peki ya aileye saygı ve onur/şeref gibi diğer ahlaki değerler? Bunları da hesaba katmak için listeye yeni işbirliği türleri eklememiz mi gerekir? Pek değil. Ben ve meslektaşlarım yakın zamanda yayınlanan bir makalemizde, ahlakın, çok daha fazla sayıdaki daha kompleks ahlaki “moleküller” oluşturmak adına 7 temel ahlaki “unsurun” bir araya gelerek oluşturduğu bir kombinasyon sistemi olduğunu gösteriyoruz.

Görece da az sayıdaki basit şeyin, görece daha fazla sayıda olan daha kompleks bir şey oluşturmak için bir araya getirildiği sisteme, kombinasyon sistemi denir. Kombinasyon sistemler her yerde bulunur. Madde, bir kombinasyon sistemdir. DNA, kombinasyonel bir sistemdir. Dil, ahçılık ve müzik; hepsi de birleştirici/kombinasyonel sistemlerdir. Bu sistemler inanılmaz derecede etkili ve kuvvetlidir. Örneğin, periyodik tablonun 118 elementi farklı şekillerde bir araya gelip milyonlarca kimyasal kombinasyon sistemi oluşturabilir. Ve yalnızca 6 müzik notası bir araya gelerek trilyonlarca melodi oluşturabilir.

Peki ahlak da böyle bir sistem olabilir mi? Bu yaklaşımın ilk testi olarak, her bir ahlaki öğe çiftini birleştiren olası ahlaki moleküller olduğunu varsaydık, sonra da popüler ve profesyonel literatürde bunların karşılıklarını/örneklerini bulmaya çalıştık: Her denememizde başarılı olduk. Örneğin, “üstlerinize saygı göstermelisin” fikri ve “ailenizi sevmelisin” fikri, “bilhassa ailenin kıdemli üyelerine saygılı olmalısın” fikrini oluşturmak için birleşir: Aileye saygı ve bağlılığın temeli budur. “Kahraman biri olmalısın” fikri ile “yaralananların/zarar görenlerin intikamını almalısın” fikri, “kahramanlıklarını yaralıların intikamını alarak göstermelisin” fikrini oluşturmak için birleşir: Bu onur/şerefin kökenidir. Böylece devam eder. Diğer bazı moleküller ise şöyledir:

  • kan davası/ailevi intikam (aile sevgisi + karşılıklılık);
  • dostluk (sadakat + karşılıklılık);
  • vatanseverlik (sadakat + kahramanlık);
  • itiraf (karşılıklılık + saygı);
  • sıraya uyma (karşılıklılık + adalet);
  • iade/tazmin etme (karşılıklılık + mülkiyet hakları);
  • merhamet (kahramanlık + adalet) vb.

Bu açıdan bakınca, ahlak gerçekten de bir kombinasyon sistemi gibi görünüyor. Bu durumda, “İşbirliği Olarak Ahlak” teorisinin, yalnızca 7 temel ahlak türünü (unsurlarını) değil, aynı zamanda bunların 21 ikili kombinasyonunu (molekülünü) de açıklayabileceğini söyleyebiliriz. Bahsettiğimiz bu kombinasyon sistemleri, o eski listelerdeki ahlâki kurallardan çok daha fazlasını içerir ve daha derin ve anlaşılmaz ahlâk kavramlarını (mirasçılar arasında bir mülkün eşit paylaşımı gibi -gavelkind-) açıklamak adına çok daha öteye gider.

Elbette olası molekül sayısı bununla kalmıyor. Toplamda 127’ye kadar uzanan üç, dört, beş, altı veya yedi unsurdan oluşmuş kombinasyonlar da olabilir. Örneğin, aile sevgisi fikrini onur fikriyle (karşılıklılık + kahramanlık) birleştirirsek, o zaman aile onuru kavramını – veya Güney Asya’nın bazı bölgelerinde dedikleri gibi izzat – kavramını elde ederiz.

İhmal, hainlik, hilekarlık, korkaklık, saygısızlık, adaletsizlik ve hırsızlık gibi işbirlikçi olmayan gayri-ahlaki unsurların kombinasyonları da olabilir. Örneğin, üstlerinden çalıp onlara saygısızlık etmek, hilekarca şeytanlık yapmaktır (poaching). Söz konusu bu 7 gayrı-ahlaki unsurun da 127 olası kombinasyonu vardır. Ayrıca ahlaki ve gayrı-ahlaki unsurların kombinasyonları da mümkün: Örneğin, (bir grup ast arasındaki) üstlere karşı koymak adına gösterilen dayanışma isyan demektir. Bu yolla ahlaki ve garı-ahlaki kombinasyonlarla toplam 2.186 olası karışık değerli molekül oluşturulabilir.

Ahlaki unsurlar da farklı oran ve ölçüde birleşebilir. Örneğin, dostluk karşılıklılık ve mutualizm eşit orandaysa, o halde belki de yoldaşlık iki parça mutualizm ve bir parça karşılıklılıktır. Permütasyonların matematiği bize bu şekilde milyonlarca molekül olabileceğini söylüyor.

Tüm bu ahlaki olasılıkların aktüel gerçeklikler olacağı, elimizdeki teorinin bir öngörüsü değildir. Var olan şey, birçok olası ahlaktan hangisinin gerçekten var olduğunu tespit etmek ve bunun nedenini açıklamak için ampirik bir çabadır. Bu çabaları izini sürmek adına 127 pozitif molekülü kapsayan “Periyodik Etik Tablosu” adlı bir doküman oluşturduk. (Örneğin, manrent, storge (alevi/doğal sevgi), irredentizm (yayılmacılık) ve escheat (mahlullük/devletin mirasçılık hakkı) ile ilgili yeni yazılara bakın.) Okuyucularımız, yazımızdaki önerdiğimiz moleküllerimize eklemeler yapmaya veya bunları geliştirmeye, boşlukları doldurmaya ve teoriye karşı meydan okuyan örnekler bulmaya davetlidir.

Ahlaka yönelik bu moleküler yaklaşım, uzun süredir sahnede olan bazı felsefi bulmacaların çözümlerini keşfetmeye de yardımcı olabilir. Örneğin, ahlak doğuştan mı gelir yoksa sonradan mı kazanılır? Evrensel mi yoksa spesifik bir kültüre göre değişir mi? Veya, niçin bunların her ikisi olmasın? Belki ahlaki unsurlar doğuştan gelir ve evrenseldir, fakat ahlaki moleküller ise sonradan edinilmiş ve özeldir. Belki de farklı insanlar farklı zamanlarda ve yerlerde, yeni ve benzersiz ahlaki sistemler yaratmak için yeni ahlaki kavram kombinasyonları oluşturmuşlardır. Bu açıdan bakınca elimizdieki teori, ahlakın kültürler arasında nasıl ve niçin değişkenlik gösterdiğini de açıklamak adına yeni bir yolunu sunar. ‘İşbirliği Olarak Ahlak’ teorisi, ahlakın sistematik bir sınıflandırmasını mümkün kılar ve ne kadar çok işbirliği türü (ve bunların kombinasyonları) varsa o kadar çok ahlak türü olacağını ileri sürer. Bilinen ahlaki kavramları yeniden organize eder ve bizi alışılmışın dışında olanlara karşı uyarır. Hatta kim bilir, belki de yeni ahlaki kavramlar (yani belki de henüz icat veya hayal etmediğimiz yeni kombinasyonlar) oluşturmamızı teşvik edebilir: Ve teorimiz böylece bize nasıl iyi olunacağına ve ahlaki davranılacağına dair bilimsel bir kılavuzluk sunmuş olur.


Oliver Scott Curry & Mark Alfano & Mark Brandt & Christine Pelican – “Moral molecules’ – a new theory of what goodness is made of“, (Erişim Tarihi: 21.11.2021)

Çevirmen: Taner Beyter

Ankara Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nü bitirdi, Felsefe master eğitimine ise ara verdi. Etik, epistemoloji, din felsefesi ve metafelsefe ile ilgilenir. Evli olup öğretmenlik mesleğine devam etmektedir.   

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Tanrı’nın Varlığına Dair Kozmolojik Argümanlar – Thomas Metcalf

Sonraki Gönderi

Tarski’nin Doğruluk Yaklaşımı: “Kar Beyazdır” Ancak Kar Beyazsa Doğrudur – Jonny Thomson

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü