İyi Felsefe, Doğası Gereği Zor ve Anlaşılmaz mıdır? – Keith Frankish

/
1095 Okunma
Okunma süresi: 5 Dakika

İyi felsefe her zaman kolay değildir. Bazı düşünürler –Kant, Hegel, Heidegger- neredeyse ısrarla, kapalı biçimde yazarlar. Diğerleri –Kierkegaard, Nietzsche, Wittgenstein–  vecizeye dayalı bir tarzı seçerler. Modern analitik felsefeciler fikirlerini, okura büyük bir beklenti yükleyen, sıkıştırılmış bir formda sunabilirler. Dolayısıyla, seleflerinin çalışmalarını açıklamak üzere filozoflar için geniş bir alan vardır. Bu açıklamalar kendi klasikleri haline gelebilir. Her filozof belirsizce yazmıyorken (örn. Hume, Schopenhauer, Russell) çoğu bu yolu tercih eder. Muğlak yazımın felsefede bir erdem olduğu, mutlak bir güzelliğin işareti olduğu izlenimine kapılabilir insan, ama ben bu konuda şüpheliyim. 

Bir dereceye dek, tüm metinler yorumlanmaya ihtiyaç duyar. Üzerinde ince ince düşünmek; insanların kastettiği gibi basitçe kelimeleri çözme meselesi değil, onların zihinsel yargıları üzerine düşünmektir. Aynı kelimeler çok farklı düşünceleri yansıtabilir ve okur açıklamalar arasında tercihte bulunmak durumundadır. Fakat bu tüm metinleri yorumlamanın aynı derecede zor olduğu manasına gelmez. Bazı metinler diğerlerinden psikolojik açıdan daha makul olabilir ve yazar olası yorumların çapını daraltabilir. Neden felsefe diğer metinlerden daha çok yorumla(n)maya ihtiyaç duymalıdır?

David Hume (1711-1776)

Üniversite öğretmenleri alanlarında gelişmiş seviyede bir bilgi,  aynı zamanda kavramsal nüansları, çağdaş kaynakları, kültürel değerleri iyice bilme işini üstlenirler. Tüm bu birikimin, geleneği bilmeyenler için altı doldurulmalıdır. Başka bir zaman ya da kültür ile uğraşırken, başka araştırmacılar, aslından başka yorumlar üretebilir. Ancak yoruma bu kadar açık olmak, uzaklığın yanında getirdiği bir kazadır. Metin asıl okuru için gayet açık olabilirdi ve yeterli bilgiyle nihai bir okunuşa varabilirdik. Bu bazı felsefi metinler tarafından önümüze çıkan onlara özgü zorlukları açıklamaz.

Belki de bu zorluklar iyi filozofların bizlerden daha yüksek bir entelektüel seviyede üretmeleri, çalışmalarını bilgili bir kavrayışla toparlamaları, karmaşık fikirler ve ince ayrımlarla çalışmaları yüzündendir. Biz bu zor düşüncelerin, yorumlayıcılar tarafından oldukları yerden çıkarılmasına ihtiyaç duyabiliriz ve genellikle bu kişiler, asıl yazarlardan daha az hünerli olduklarından, doğru okuma konusunda farklılaşabilirler. Ancak, düşüncelerin anlaşılır bir yorumlaması yapılabiliyor ise, neden bunu asıl yazarlar kendileri yapmadılar? Bu denli bir iletişim problemi bir güzellik değil eksikliktir. Maharetli yazarlar, metinlerindeki boşlukları doldurmak için yorumlayan kişilere ihtiyaç duymamalıdır.

Başka bir açıklama da felsefi sorgulamanın doğasına yönelir. Filozoflar doğruları basitçe sıralamazlar, bir problemle derince düşünerek ilişki kurarlar, sorular sorar, bağlantıları didik didik eder, fikirleri araştırırlar. Okurlar kendi sorularıyla, bağlantılarıyla, fikirleriyle cevaplar verebilirler. Bundan ötürü, iyi felsefi çalışmalar doğal olarak farklı açıklamalar doğurur. Ancak bu, okuyucuların tartışılan problemleri kavrayışları ve kendi fikirlerini keşfetmeleri yüzünden midir? Ya da yazarın ne demek istediği sorununu kavrayıp, varsayımlarla ortaya çıkmaya çalışmalarından mı? Sadece ilki iyi felsefenin işaretidir. Bir çalışma anlaşılması zor olmadan da deneysel, araştırmacı ve düşündürücü olabilir. Tartışılan fikirler kesinlik ve doğrulukla gözler önüne serilebilir.

Belki belirsiz metinler yeniden yorumlamaya daha açıktır. Bazıları felsefenin, bilim kadar gelişmiyor olduğunu savunuyor. Felsefi problemler çözülmedi ancak devamlı başka şekillerde yeniden keşfedildi ve her nesil geçmişin güzel çalışmalarına döndü, kendi zamanları için onları tekrardan yorumladı. Yani belirsiz olan metinlerin klasik olma ihtimalleri daha yüksektir çünkü doğal olarak kendilerini yeniden açıklamaya sunarlar. Buna karşın açık metinler yakın zamanda verimsiz ve modası geçmiş olabilir. Benim felsefenin gelişmiyor oluşu fikri konusunda şüphelerim var ama bunu kabul etsek de bu yeniden yorumlama meşguliyetini haklı çıkarmaz. Birisi daha önceki yazarlardan biriyle aynı problemden muzdarip ise, bu onun çalışması için yararlı olabilir ancak daha önce bilinmeyen bir birikim ile etkili bir tekrar yorumlama yaparak ne kazanılır? Neden eskisini kullanan ama ona yine de bağlı yeni bir iş üretilmesin? Yeniden yorumlamaya bağlılık, felsefi problemler yerine filozoflara üzerine kurulan yersiz bir odağı açıklıyor.

Fakat iyi felsefenin bazı örnekleri, duruluğa zıt olacak şekilde yaratıcıdır. Kusursuz teoriler arayışı içinde değil bunun yerine hangi teknikleri kullanmayı, hangi kavramları kullanmayı hatta hangi soruları sormayı bile bilmediğimiz düşüncelerin daha önce keşfedilmemiş alanlarına ulaşır. Bilimden çok sanata benzer ve kendi kurallarını koyar. Böyle bir iş anlaşılmaz olmasıyla kusurlu değildir, açıkça yapılamayan bir şeyi yapmayı deniyordur ve hedefi, çeşit çeşit açıklamaları titizlikle canlandırmaktır.

Bu belki de kapalılığı haklı çıkaran en önemli şeydir. Bunun yanında, bu argüman ciddi dikkatle kullanılmalıdır. Açıklık standartlarına saygı duyan bir çalışma bu standartlara karşı değerlendirilebilir, ama zor bir metnin çığır açıcı ve yaratıcı mı yoksa sadece yapmacık bir saçmalık mı olduğu nasıl söylenebilir? Ve ustaca yorumlayıcıların yaratması yerine, meydana gelen herhangi iyi bir fikrin özünde potansiyelli olduğu konusunda nasıl emin olabiliriz? Bu tür metinlere çok sorgulayıcı yaklaşmak ihtiyatlıdır, onlar statülerini, uzun bir entelektüel verimlilik tarihi boyunca ciddi eserler olarak kazanmak zorundadır. 

Sonuç olarak, bazı filozofların kapalı biçimde  yazmasının nedeni, bunun derin ve gizemli bir hava yaratması olabilir. Bu, yorumlamayı ve akademisyenlerin ilgisini kendine çeker: Bu çalışmayla haşır neşir olmak için özel bir efor gerekir ve bu da bir tarikat kurulabilmesinin önünü açar. Çalışmaya itiraz edebilmek de zordur ve eleştiriye yanlış yorumlama sayılıp önem verilmeyebilir. Aynı zamanda, daha şeffaf bir yazım daha az etkileyici ya da daha az verimli gibi görünebilir ve eksiklerin yakalanması daha kolaydır. Belki takdire şayan değildir ama böyle muğlaklaştırma motifleri bazen önemli midir diye düşünmek bencilce midir?

Çoğu örnekte, kapalılık erdem değil bir kusurdur, problemlerden ziyade insanlar üzerinde durulmasına yol açar. Anlaşılır yazmak kolay değildir ve risklidir, özellikle felsefi konularda. Anlaşılır, sade yazarlar; tüm tartışmacı kusurlarıyla, eleştirmenleri karşısında çıplaktırlar ama entelektüel sorguların gerçek amaçlarına, kendini belirsizlikle sarmışlardan daha cesur, daha dürüst ve daha saygılılardır.  

Keith Frankish- “Is great philosophy, by its nature, difficult and obscure? “, (Erişim Tarihi : 24.06.2020), Erişim Kaynağı : https://aeon.co/ideas/is-great-philosophy-by-its-nature-difficult-and-obscure

Çevirmen: Emre Akpınar

Çeviri Editörü: Talha Gülmez

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Teoloji ve Analitik A Posteriori – Edward Feser

Sonraki Gönderi

Frege’nin Platonizm Argümanı – Alex Malpass

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü