Türcülük – Dan Lowe

/
2878 Okunma
Okunma süresi: 9 Dakika

İnsanlar insan olmayan hayvanları çeşitli şekillerde kullanırlar: bilimsel deneyler, kıyafet ve yemek için. Bu kullanımlar sıklıkla hayvanlara zarar verir ve zarara neden olmak çoğu zaman yanlıştır. Öyleyse hayvanlar hakkında onları bu tarzda incitmenin gerekçelendirilmesi, eğer varsa, nedir?

Hayvanları bu şekilde kullanmamızı gerekçelendirmeye bir cevap onların temelde hayvan olmalarıdır. Bu bir ​türcülük fikridir: ​bir varlığa nasıl davranılması gerektiğinin (kısmen ya da tamamen) onun türsel üyeliği tarafından belirlendiğini savunan iddia.1 Türcülük tipik olarak birisininkendi türünün ilgilerini diğer türlerin ilgilerinden öncelikli görmesini içerir çünkü hayvanlar bizim türümüzden değillerdir, onlara insanlara asla davranmayacağımız şekilde davranabiliriz.

Birçok insanın türcülüğü kabul ettiği görünür. Ancak bazı felsefeciler türcülüğün ırkçılık ve cinsiyetçiliğe benzer şekilde kendi grubumuz için taraflı bir ön yargı yansıttığını savunurlar. Bu makale türcülüğün farklı versiyonlarını ve onların yüzleştiği eleştirileri açıklayacaktır.2

1. Kendi İçinde Tür Üyeliği

Homo sapiens gibi belirli bir türün üyesi olmak nasıl bir şeydir? O biyolojik gruptaki birüyeliği kapsar; eğer birisinin DNA’sı belli tarzda yapılandırıldıysa, bu birisini insan türünün üyesi yapar.3

Bu türcülüğe bir itiraz getirir: Birisinin DNA’sının nasıl yapılandığı sadece hücrelerimizdeki moleküllerin düzeni hakkında bir olgudur ve bu ahlâki olarak ilgisiz görünür. Eğer DNA’mızın olağandışı bir yapıya sahip olduğunu (ama bizim sağlığımıza ya da yeteneklerimize hiçbir şekilde etki etmediğini) bulsaydık, bu bizim ahlâki konumumuzu değiştirmezdi.

Bu eleştiri bazı felsefecilerin türcülüğün ırkçılık ve cinsiyetçiliğe neden benzer olduğunu savunduğunu ortaya koyar.4 Irkçılar bir ırkın diğerinden üstün olduğunu söyler fakat birisinin ait olduğu ırk (tıpkı cinsiyeti gibi) onun ahlâki konumunda bir fark yaratmaz. Aynı şekilde, türcüler de kendisinde ahlâki olarak ilgisiz olan bir özelliğe ahlâki önem eklerler.

2. İnsanın Ayırt Edici Kapasiteleri

Bu eleştiriye insanların hayvanlardan çok farklı zihinsel kapasiteleri olduğunu işaret ederek cevap verilebilir: İnsanlar karmaşık bir dile sahiptirler, kompleks düşünmek için kapasiteleri vardır ve ahlâki ideallerine göre yaşamak için kabiliyete sahiptirler. Belki bu kapasiteler bizim kendi türümüzün üstünlüğünü gerekçelendirirler.

Bu durumda türümüzün tipik zihinsel ve bilişsel kapasitelere sahip olması biyolojimizin kendisinde değil, temel olarak ahlâki bakımdan önemli olan bir şeydir.5

Ancak bu açıklama Argument from Species Overlap’a karşı savunmasızdır.6 Örneğin bebekler ve ağır zihinsel engelliler üstte listelenmiş üç özellikten herhangi birisine sahip olmayabilirler. Yine de hayvanları kullandığımız şekilde ​bu insanları kullanmak son derecede yanlış olur -örneğin hayvanların derisini topladığımız gibi bebeklerin derisini toplamak.

Bu versiyon da ırkçılık ve cinsiyetçilikle paralelliklere sahip olabilir. Irkçılar ve cinsiyetçiler kendi ırk ve cinsiyetleri için keyfi üstünlüklere sahiptirler. Aynı şekilde, biz bu kapasitelere sırf bizim oldukları için hoşnut olarak bakıyor olabiliriz; insanlar olarak dile değer veririz, eğer yarasa olsaydık, bunun yerine muhtemelen ekolokasyona değer verecektik.

3. Kapasitelerin ve Tür Üyeliğinin Birleşimi

Belki bu zorluklar önceki görüşlerin birleşimi yoluyla engellenebilir: Bir varlığın ahlâki konumu tipik üyelerinin önemli kapasitelere sahip olduğu bir türün üyesi olup olmadığına göre belirlenir.7

Türcülüğün bu versiyonu tür üyeliğininkendisinin bize ahlâki konumumuzu verdiği fikrine bağlı değildir. Ayrıca bebeklerin ve çeşitli zihinsel engelli kişilerin daha aşağıda olduğunu da imâ etmez; onlar bu kapasitelerden mahrum olsalar bile tipik üyelerinin bu özelliklere sahip olduğu bir türe üyedirler. Yani, türcülüğün bu versiyonu ​Argument from Species Overlap​’ın eleştirisine düşmez.

Ancak bu görüş fikirlerin şüpheli bir birliğine bağlıdır.

  • belli kapasitelere sahip olmak (örn. rasyonellik) başka bir özelliğe (örn. ahlâki konuma) sahip olmak için önemlidir;

Fakat:

  • bazı bireyler bu kapasitelerden tamamen ​mahrum olabilirler ve hâlâ diğer özelliklere sahiptirler -çünkü sadece bu birey grubunun tipik üyeleri (örn. türü) bu özelliklere sahiptir.

Bu problemi açıklamak için bir analoji düşünelim.8 Eğer bir hikaye sürükleyici bir entrikaya ve kusursuz karakter gelişimine sahip olursa o iyi bir hikaye olma özelliğine sahip olacaktır. ​The Naval Treaty dışında çoğu Sherlock Holmes hikayesinin böyle olduğunu varsayalım. Şunu söylemekyanlış olacaktır, ​The Naval Treaty bu niteliklerin hiçbirine sahip olmasa bile, o hâlâ iyidir çünkü bu serinin tipik üyeleri bu niteliklere sahiptir.

Aynı şekilde, bir varlık ahlâki bir konuma sahiptir çünkü onun türünün tipik üyeleri belirli özelliklere sahiptir demek de yanlış olacaktır. Bir grubun üyesi olmak birisinin diğer grup üyelerinin özelliklerinin hepsine, hatta birçoğuna sahip olduğu anlamına gelmez.9

Türcülüğün bu versiyonu da ırkçılık ve cinsiyetçilikle paraleldir. Irkının birçok üyesinin belirli özel özelliklere sahip olduğuna inanan bir ırkçıyı düşünelim. O bunda haklı olsaydı bile, ırkçıların tipik olarak düşüncesinin bu olmasına rağmen, ırkının bütün üyelerine özel olarak davranılmasını temellendirememiş olurdu. Aynı şekilde, bir türün tipik üyelerinin karakteristik özelliklerine istinad etmek o türün bütün üyelerinin özel ahlâki konuma sahip olmasını garanti altına almaz.10

4.   Sonuç

Eğer tür üyeliği bir varlığın ahlâki konumuna ilişkisizse, bizim ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin karşısında durduğumuz gibi türcülüğün de karşısında durmamız gerekir. Fakat eğer ki tür üyeliği ahlâki konumumuzu belirlemezse, ne belirler?

Şimdiden bu soruya önemli bir cevabımız vardır -eğer bir varlık belirli önemli kapasitelere sahipse. Felsefeci Jeremy Bentham  hayvanların zaten ahlâki konum için önemli olan kapasitelere sahip olduklarını mükemmel biçimde belirtmiştir:

Soracağımız soru ne “Onlar ​düşünebilir mi?” ne de “Onlar konuşabilir ​mi?” sorularıdır, fakat “Onlar acı​ çekebilir ​mi?” sorusudur.11

Fakat yine de biz, örneğin köpek yavruları gibi, bazı hayvanlara, örneğin domuzlar gibi, diğer hayvanlara davrandığımızdan çok farklı şekilde davranırız -köpek yavruları ve domuzlar olasılıkla ahlâki olarak benzer kapasitelere sahip olmalarına rağmen.12

Hayvanlara karşı, eğer varlarsa, sahip olduğumuz yükümlülükler nelerdir? Sonunda anlaşıldı ki bu soru basitçe insanların ve hayvanların farklı türlerden olduğu olgusuyla cevaplanamaz.

Notlar

  • (1) Türcülük kavramı Peter Singer tarafından geniş bir kitleye tanıtılmıştır. O türcülüğü şöyle sunmuştur: “Türcülük … birisinin kendi türünün üyelerinin ilgilerine yönelik ve diğer türlerin üyelerine karşı taraflı bir önyargı ya da tutumdur” (​Animal Liberation​,p.7). Bu makalede kullanılan formülasyon iki şekilde farklıdır.

    İlk olarak, benimki daha ​nötrdür -türcülüğün bir önyargı ya da taraflı tutum biçimi olduğunu varsaymaz; türcülüğün ahlâki olarak temellendirilebileceği olasılığını kabul etmeyen tanımı tarafından yanlış ya da temellendirilmemiş olduğunu önermeyi gösterir. Ben burada bu terimin işlevinin tartışmada yalnızca betimsel olarak anlaşılabileceğini gerektirdiğini tartışan Jaquet’i (2019) takip ediyorum.

    İkinci olarak, benimki daha ​geniştir -tür üyeliğinin ahlâki konumla ilgili olduğunu söyler fakat birisinin ​kendi türünün üstünlüğünü içermesi gereken bir belirleme yapmaz. Singer türcülüğün tipik olarak nasıl işlediğini belirlemesinde haklıdır fakat bu görüşün özsel niteliği bu değildir; örneğin türcülük tür-temelli bir farklılığı, insan olmayan türler üstünde (örneğin inekler üzerinde kediler, domuzlar üzerinde köpekler, haşaratlar üzerinde omurgalıları) yücelten hiyerarşi biçimini alabilir. Bu tür bir hiyerarşi türcülük olabilir fakat birisinin kendi türünün lehine ön yargılı olması gerekmez.

  • (2) Türcülüğü savunan felsefeciler arasında Carl Cohen, Tibor Machan ve David Schmitdz vardır; onu eleştiren felsefeciler arasında da Peter Singer, Tom Regan ve Lori Gruen vardır.

  • (3) Türlerin olup olmadığı ve ​nasıl olduğu tartışmalıdır: türler doğal türler ya da objektif, doğal kategoriler, ya da insan yapımı herhangi bir daha derin gerçekliğe tekabül etmeyen kategoriler midir? Bu açıdan türlerin olup olmadığı ve nasıl olduğu sorusu ırkların olup olmadığı ve nasıl olduğu sorusuyla benzerdir. (Irkların olup olmadığı ve nasıl olduğuna genel bir bakış için Abiral Chitrakar Phnuyal’ın The Ontology of Race eserine bakılabilir.)

  • (4) Peter Singer, ​Animal Liberation​; Tom Regan, “The Case for Animal Rights.”

  • (5) Bu görüşün ilgi çekici bir imâsı diğer türlerin üyelerinin, örneğin akıllı uzaylıların, aynı kapasitelere sahip olduğudur, onlar ayrıca aynı ahlâki konuma sahip olabilirler.

  • (6) Bu argüman vaktiyle “Argument from Marginal Cases” olarak bilinirdi; örneğin Daniel Dombrowski, ​Babies and Beasts: The Argument from Marginal Cases​.Fakat artık belirli insanları “marjinal” olarak isimlendirmek kaba ve saygısız olma riskini taşıdığından kullanılmıyor. Bu argümanın şimdiki ismi ahlâki olarak ilgili özelliklerin üstüsteliğini ya da farklı tür bireylerin paylaştığı özellikleri vurguluyor.

  • (7) Carl Cohen, “The Case for the Use of Animals in Biomedical Research”; David Schmidtz, “Are All Species Equal?”

  • (8) Nathan Nobis, “Carl Cohen’s ‘Kind’ Arguments ​For​Animal Rights and ​Against Animal Rights”; and Jeff McMahan, ​The Ethics of Killing: Problems at the Margins of Life​.

  • (9) Bu görüş örneğin ayrıca insan embriyolarının ve beyin ölümü gerçekleşmiş bireylerin de tamamen ahlâki konum sahibi olduğunu imâ eder ve böylece tamamen gelişmiş ve tipik olarak işlevsellik kazanmış insanlarla aynı haklara sahiptirler. Bu meselelere giriş için Nathan Nobis’in The Ethics of Abortion eserine ve Euthanasia, or Mercy Killing eserlerine bakılabilir.

  • (10) Lori Gruen, ​Ethics and Animals: An Introduction​,53-55.

  • (11) Jeremy Bentham, ​Introduction to the Principles of Morals and Legislation​,Chapter 37, §1, IV, n. 1. Vurgular orjinalinden.

  • (12) Alastair Norcross, “Puppies, Pigs, and People: Eating Meat and Marginal Cases.”

Referanslar

Bağlantılı İçerikler


Dan Lowe- “Speciesism”, (Erişim Tarihi: 28.07.2020), Erişim Kaynağı: https://1000wordphilosophy.com/2014/03/20/speciesism/

Çevirmen: Erim Bakkal

Çeviri Editörü: Berk Celayir

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu Bilkent Üniversitesi Felsefe Bölümü yüksek lisans öğrencisi. Genel olarak felsefeyle, özel olaraksa argümantasyon, informel mantık, metafelsefe ve genel bilim felsefesiyle ilgileniyor. Felsefe dışındaysa LoL oynamak ilgisini çekiyor.

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Çünkü Tanrı Öyle Söylüyor: İlahi Buyruk Teorisi Üzerine – Spencer Case

Sonraki Gönderi

Tanrı’nın Varlığına Dair Tasarım Argümanları – Thomas Metcalf

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü