1. Problem: Tanrı Nerede? Tanrı varsa, onu tanımamızı istiyorsa, kendini bize açık etmeye gücü varsa, o halde neden birçok insan onu tecrübe
Okumaya Devam EtFelsefeciler hem geçmişte hem günümüzde teistik bir çerçevede temellenen etik teorileri savunmanın yollarını aramıştır. Kabaca söylemek gerekirse, ilahi buyruk teorisi, ahlakın bir
Okumaya Devam EtNihayet bu yazı dizisinin son kısmına gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle ilk yazıda belirttiğim noktayı yeniden vurgulamak isterim. Enis Doko çalışmalarını severek takip ettiğim
Okumaya Devam EtÖnsöz Geçmişten günümüze uzanan bir olguyu anlamlı bir bütün şeklinde algılama çabası, her zaman puslu ve karanlık bir perdeyle mücadele etmek zorunda
Okumaya Devam EtAquinas’ın birincil/ikincil nedensellik modelinin olduğu bir Thomistik metafizik ele alalım. Ne zaman yaratılmış bir nedenin sonucu olsa bu etki yalnızca Tanrı’nın birincil
Okumaya Devam EtTanrı, hayvanları yaratır mı? Yalnızca Tanrı’nın hayvanları yaratıp yaratmadığını merak etmekle kalmıyorum. Merak ettiğim şey, eğer bir Tanrı * varsa, O’nun gerçekten
Okumaya Devam Etİşte Schellenberg’in söz konusu argümanı: Eğer Tanrı varsa, korkunç acılar var olamaz. Korkunç acılar vardır. O halde Tanrı yoktur. Schellenberg’in bu argümanda
Okumaya Devam EtBirçok insan Tanrı’ya inanmakta ve Tanrı’nın kadir-i mutlak (mutlak kudretli), alim-i mutlak (mutlak bilgili) ve ahlaken mükemmel bir varlık olduğunu kabul etmektedir.
Okumaya Devam EtDini epistemolojinin en önemli problemi, Tanrı inancının rasyonel olup olmadığı meselesidir.[1] Felsefi olarak düşünüldüğünde rasyonel olmak, bir iddianın gerekçelerini akla/kanıta dayalı bir
Okumaya Devam EtBu değerlendirme yazı dizisinin ilkinde, sevgili Enis Doko’nun mantıksal Üçlübirlik problemi konusundaki düşüncelerini çok kısa bir şekilde değerlendirmiştim. Bu yazıda ise, Enis
Okumaya Devam Et