Komplo Teorileri – Jared Millson

/
1232 Okunma
Okunma süresi: 16 Dakika
  • NASA aya ayak basma görüntülerini kurguladı.[1]
  • 9/11 saldırılarını ABD devleti düzenledi.[2]
  • Global düzeyde çocuk cinselliği kaçakçılığı yapan Şeytan tapıcı pedofili çetesi onlara karşı savaşmaya çalışan Donald Trump’a karşı komplo kuruyor.[3]

Bu iddiaların her biri ”komplo teorisi” olmaları yönünden kınandı.[4] Ancak komplo teorileri nedir? Herhangi bir komplo teorisini kabul etmeli miyiz? Eğer etmeliysek neden? Bu yazı yukarıdaki sorulara basit cevaplar vermeye çalışıyor.

1. Komplo Teorilerini Tanımlamak

Öncelikle, komplo nedir?

Komplolar, ortak hedeflerine erişmek için gizli şekilde çalışan küçük grupların eylemleri ya da planlarıdır. Bu amaçların kötücül olması şart değil: Afrika Ulusal Meclisi senelerce asil bir arzuyla Güney Afrika apartheid rejimini indirmek için komplo düzenledi .

İkincil olarak, teori nedir?

Genel olarak, teoriler bazı (iddia edilen) gerçekleri ya da olayları açıklamaya çalışır ve bunu genellikle nedenleri tespit etmeye çalışarak yapar. Yukarıdaki ilk iki örnek (aya inme görüntüleri ve 9/11 saldırısı) bu olayların nedenleri hakkında iddialarda bulunarak onları açıklama çabasıdır.[6]

Bunları bir araya getirdiğimizde şu tanıma ulaşırız:

Bir komplo teorisi bazı iddia edilen gerçekleri ya da olayları gizlice çalışan küçük grupların eylemleriyle açıklama çabasıdır.[7]

2. Yaygın Yanlış Anlamalar

Komplo teorileri sıklıkla kaçınılmaz şekilde irrasyonel ya da tanımı gereği yanlış olarak varsayılır.[8] Ancak bazı komplo suçlamalarının haklı noktaları olduğu için, bir tanım komplo teorilerinin problematik olması gerektiğini varsaymamalıdır.[9] Bizim önerdiğimiz tanım bunu tansıtır ve bu yanlış anlamayı düzeltir.

Gerçekten de, çoğu insan bazı komplo teorilerini kabul eder – örneğin, Watgergate ya da 9/11’in el-Kaide tarafından gerçekleştirilmiş olduğu iddiaları gibi. Aslında, eğer birilerine yakın zamanda katıldığınız bir sürpriz partiden bahsettiyseniz bu durumda küçük bir grubun gizlice çalışarak ortaya getirdiği bir olayı açıklayarak bir komplo teorisi ortaya koymuş oldunuz demektir!

Komplo teorilerinin herhangi bir ”resmi anlatı” ile ya da çoğu insanın kabul ettiği açıklamalarla çelişmesine gerek yoktur.[10] Eğer çelişiyorsa, o zaman komplo teorisi tek bir komplo teorisi olmaktan çıkar, örneğin, eğer resmi kaynaklar çelişkili hikayeler anlatıyorsa, ortada tek bir resmi anlatı yoksa ya da komplo teorisi resmi çalışanlar tarafından benimseniyorsa.[11]

3. Komplo Teorilerini Değerlendirmek

Öyleyse komplo teorileri bazen doğrudur; bazen kabul edilebilecek kadar akla yatkındırlar. Ancak ne zaman?[12]

Komplo teorileri bir komplonun varlığı iddiasında bulunur. Komplocularun aktivitieleri hakkında açıkladıkları ya da ”sızdırdıkları” bilgiler komplo teorileri için iyi kanıtlar olabilir. Ancak az sayıda insan doğrudan bir komploya dahil olduğunu kabul eder, dolayısıyla komplo teorileri tipik olarak bu gibi bir destekten yoksundur.[13]

Kimileri başarılı komploların sızıntılara sahip olmayacağını iddia eder.[14] Ancak bu gibi bir kanıtın yoksunluğu kanıt bulma yönündeki eforlar boşa çıktığında teorinin değerini düşürür. Bir komplo daha hırslı oldukça aktivitelerinin gizli kalma ihtimali azalır. İnsanları uzun dönemli kompleks projelerde beraber çalışmak için bir araya getirmek zordur – bu gizli olacağı zaman çok daha zordur.

Komplo teorileri genellikle resmi anlatıyla çelişen ya da boşluk olarak bırakılan verileri açıklama iddiasında bulunur. Ancak nadiren rakiplerinden daha fazla veriyi açıklamayı başarırlar çünkü uyum sağlayamadıkları kendi ”hatalı verilerine” sahip olmaya meyillidirler:[15] örneğin, 9/11 hakkındaki komplo teorileri genellikle neden Osama Bin Laden’in saldırılardaki sorumluluğu üstlendiği bir video olduğunu açıklayamaz.[16] Yani komplo teorileri genellikle daha fazla veri ortaya koymaz.[17]

Birçok nedenden ziyade tek bir nedene (yani, komplonun amacı) başvurduklarından dolayı komplo teorileri rakiplerinin teorilerinden daha basit görünebilir – örneğin, bir uluslararası serbest ticaret anlaşması birçok ulusal çıkarın rekabeti yerine liderlerin dünya hükümeti yönündeki gizli isteğiyle açıklandığında olduğu gibi.

Yine de, komplo teorileri genelde komplocu olmayan rakip teorilerce önerilen açıklamalara nedenler – komplocu türden – ekler: örneğin, ”Pizzagate” komplo teorisi[18] pizza dükkanında çocukların olmasını çocuk kaçakcısı bir çetenin aktiviteleriyle açıklama iddiasında bulunuyordu. Bu, çocukların orada pizza için ve kötü niyetli bir kartelin eylemlerinden ötürü bulunduğunu varsayar. Dolayısıyla bu komplo teorisi, diğer çoğu komplo teorisi gibi, daha basit değildir.[19]

Kimileri problemi komplo teorilerinden ziyade bu teorilerin savuncusu olan ve nadiren yeni tahminlerde bulunup teorilerinde ad hoc değişiklikler yaparak başarısız olmuş tahminlerine ayak uydurtmayı bu teorileri terk etmeye tercih eden kişilerde görür.[20] Bazıları komplolarının faaliyet alanını şişirerek teorilerini kurtarmaya çalışır:[21] örneğin, bir gazete makalesi komplo teorisiyle çeliştiğinde bu gazetenin ekibinin de komplonun bir parçası olduğu sonucuna varırlar.[22]

Bazı eleştiriler komplo teorilerini uzmanlara saygı göstermede başarısız olmakla suçlayarak bunun sonucunda teorilerin uzman görüşleriyle çeliştiğinden bahseder.[23] Komplo teorisyenleri genelde güvensizliklerini bu uzmanların da komplonun bir parçası olduğu ya da komplocular tarafından tutulduğu yönündeki iddialarla meşrulaştırır.[24] Ancak bu da komplonun alanını şişirmenin bir başka yoludur ki bu da komplonun varlığını daha az olası kılar.

Diğer eleştiriler uzmanlara duyulan güvensizliğin komplo teorisyenliğinin nedeni olmaktan çok onun zararlı etkisi olduğunu iddia eder. Bildiğimiz çoğu şey uzmanlardan[25] ve kamu kurumlarından (yani, hükümet, medya, akademi ve profesyonel organizasyonlar) geldiği için komplo teorilerini kabul etmek bizleri temel bilgi kaynaklarımızdan mahrum etmiş oluyor.[26] Elbette, yalnızca kamu kurumlarımız üzerinde nüfuzlu bir etki iddiasında bulunan komplo teorileri bu kadar yaygın bir şüpheciliği gerektiriyor.

Dolayısıyla, komplo teorileri kaçınılmaz olarak irrasyonel ya da yanlış olmasa da çok azı rakip teorilerden daha iyi açıklamalar sunuyor.

4. Neden Komplo Teorileri?

Yine de çoğu insan komplo teorilerini anlamlı buluyor. Bu teoriler bizi ”kırıntıları takip etmek” ve ”kendimiz için düşünmek” konusunda uyararak[29] bizlere kompleks bir dünyayı uzmanlaşmış bir eğitim ya da uzman bilgisi olmaksızın anlama vaadinde bulunuyor. Küçük bir grup kötü insanın trajik olayların arkasında olduğu iddiasında bulunarak karmaşık problemlere basit çözümler sunuyorlar.[30]

Ne kadar çekici olurlarsa olsun komplo teorilerine de diğer her teoriye yaklaştığımız gibi yaklaşmalıyız – yani, açıklamadaki başarılarını rakip teorilerinkilerle karşılaştırarak. Abartılı komplolar nadiren başarıya ulaşır, dolayısıyla daha makul komplo teorileri daha küçük çapta olayları komplo teorilerine başvurarak açıklamaya çalışırken daha sınırlı amaçlara sahip olanlar olabilir.[31] Ayrıca teoriler yeterli seviyede kanıta sahip olmadan uzmanların söylediklerinin güvenilirliğine meydan okumamalıdır.

Günümüzün etkili komplo teorilerinden bu gereklilikleri karşılayan var mıdır? Muhtemelen hayır.[32]

Notlar

[1] Exposed: Apollo 11 Moon Landing Conspiracy Theories, (2019, 28 Haziran)’a bakınız. Bu teorinin bazı versiyonları ünlü yönetmen Stanley Kubrick’in sahte aya inme görüntülerine yardımcı olduğunu ve The Shining filminin şifreli bir ”itiraf” olduğunu dahi iddia etmiştir (Lamb, 2010).

[2] Bu teorinin çeşitli versiyonları vardır. Belli başlılarına bakmak için Was 9/11 an Inside Job?’a bakınız (2016, 8 Eylül).

[3] QAnon komplo teorisi muhtemelen ABD siyaseti tarihinin en etkili komplo teorilerinden birisidir. Ancak kesinlikle ilki denemez. Watergate Hotel hırsızlığı (Perlstein, 2020) ve Iran-Contra-Affair (”The Iran-Contra Affair,” 2020), gibi iyi desteklenmiş teorilerin yanısıra bir tür Illuminati komplo teorisi versyionu erken dönem Amerikan siyasetinde önemli bir rol oynadı (Fea, 2020). QAnon teorisinin bir özeti için What is QAnon? How the Conspiracy Theory Gained Traction in the 2020 Campaign, (2020, 12 Ağustos)’a bakınız.

Bu gibi iddialar sosyal medya kullanımıyla muhtemelen artmış olsa da ”komplo teorisi” kullanımı uzun zamandır bizimleydi. Bu kullanım ilk kez 1863’teki bir New York Times makalesinde ortaya çıkmış gibi görünüyor (Caulfield, 2018).

[5] Komplo teorileri hakkındaki felsefi düşüncenin kısa bir özeti için Pauly (geri çekildi, 2020)’ye bakınız. Daha detaylı incelemeler için Dentith (2014), Coady (2006) ve Uscinski (2018)’e bakınız. Komplo teorilerinden açıkça ve belli bir uzunlukta bahseden ilk filozof Karl Poper’dır (1966; 1972).

[6] Muirhead ve Rosenblum (2019) son dönem komplo teorilerinin, kendi adlandırmalarıyla komploculuğun, gerçekten birer ”teori” olmadıklarını çünkü nedenler için açıklamalar ya da iddialar önermediklerini savunuyor: yalnızca komplolar hakkında imalardan ibaretlerdir. Clarke (2002; 2007) ayrıca komplo teorilerinin teori olarak adlandırılmaya yetecek derecede geliştirilmediklerini iddia eder.


[7] Bu Dentith (2014; 2018a) ve Keeley (1999) tarafından önerilen tanıma benzerdir. Bu tanımın bazı açık uçlu unsurları vardır.

Komplo olabilmesi için grup ne kadar küçük olmalıdır? Komplonun bir üyesi olmak genelde kişinin grubun planları hakkında ne kadar bilgiye sahip olduğu ve bunlar üzerinde ne derecede etkisi olduğuna dayanır.

Ne gizli çalışmak olarak kabul edilir? Gizlilik içinde çalışmak için ortada saklamaya çalıştığınız birinin olması gerekir. Ancak gizlilik kimsenin planlarınızı bilmemesi anlamına gelemez, çünkü siz biliyorsunuzdur. Genel olarak, komplocular planlarının toplum tarafından minimum derecede fark edilmesini hedeflemek açısından gizlilik içinde çalışırık. Bu konuda daha fazlası için Mandik (2007) ve Dentith (2014)’e bakınız.

[8] Keeley (1999)’un belirttiği gibi komplo teorilerine tanımı gereği epistemik anlamda şüpheli olarak yaklaşmak Hume’un mucizeleri doğa yasalarına karşı gelen ve sonuç olarak, tanımları gereği inanmanın irrasyonel oldukları şeklinde tanımlamasına benzer.

[9] Nötr bir tanımı tercih etmek için başka nedenler de vardır. Bir şeyi komplo teorisi olarak adlandırmak içerdiği ya da içermediği destekleyici kanıtlardan ziyade teorinin ne konusunda olduğu hakkında bir iddiada bulunmakmış gibi görünür. Benzer şekilde, nötr bir tanıma sahip olmak teorinin epistemik başarılarını değerlendirmemizle onu ne olarak adlandıracağımız meselelerini ayırmamıza olanak tanır.

”Komplo teorisi” için başarılı bir tanım yapma tartışması felsefi literatürdeki komplo teorilerinin içsel olarak epistemik anlamda şüpheli olması gerektiğini düşünenler -genellemeciler olarak bilinen- ve her bir komplo teorisinin kendi faziletleriyle değerlendirilmesi gerektiğini düşünenler -tekilciler olarak bilinen- arasındaki ayrımı yansıtır. Buenting, & Taylor (2010), Dentith (2014; 2018a), Coady (2006), Pigden (2006; 2016)’ya bakınız. Terimin pejoratif çağrışımlarını karşılaması adına bazıları epistemik başarılarından bağımsız olarak komplo teorilerine inanma yönünde patoljik bir yönelimi olan kimseler için ”komploculuk” etiketini önermiştir. (Dentith, 2014; 2018a).

[10] Buna karşın, Coady (2003) resmi açıklamayla ters düşen bir tanımın gerekliliğini savunmuştur. Eleştiriler için Dentith (2014) ve Pigden (2007)’ye bakınız.

[11] Örneğin, Woodward ve Bernstein’ın iddiaları -Nixon yönetiminin Watergate hırsızlığının arkasında olduğu yönündeki komplo teorisi- başlangıçta yönetimin kendi açıklamasıyla çelişmiştir ancak sonradan resmi açıklama tarafından kabul edilmiştir. Woodward ve Bernstein’ın hikayesinin bir kez resmi görevliler tarafından desteklendiğinde komplo teorisi olmayı bıraktığını söylemek garip görünür çünkü hiçbir iddiaları değişmemiştir. Dolayısıyla, teoriler genel kabul görüp yine de komplo teorileri olabilirler. Watergate skandalı için daha fazlası için Perlstein (2020)’ye bakınız.

[12] Bu bölüm komplo teorilerinin belli ”teorik erdemlere” göre -bilim insanlarının en azından üstü kapalı bir şekilde çeşitli seçenekler arasından en iyi teoriyi seçmek için kullandığı kriterler- rakip açıklamalarla kıyaslandıklarında nasıl bir performans gösterdiği üzerinedir. Bu teorik erdemler diğerleri arasından içsel tutarlılık, diğer kabul görmüş teorilerle uyum, kanıtsal destek, basitlik ve birleştiriciliği içerir.

Bu kısım son üçünden bahseder. Bir teorinin kanıtsal desteği büyük oranda eldeki veriyle ne kadar uyumlu olduğuna bağlıdır. Basitlik ise bir teorinin aynı verileri bir başka teoriye kıyasla daha az nedenle açıklayabilmesidir. Tersine, bir teori aynı kaynaklarla diğerinden fazlasını açıklayabiliyorsa daha birleştiricidir. Bazıları komplo teorilerinin bu standartlarla yargılandığında özellikle kötü bir performans gösterdiğini ileri sürer- örn, Bashham (2001) ve Räikkä (2009).

[13] Mandik (2007) ve Clark (2002) komplo teorisyenlerinin komplocuların zihinsel durumlarına (örn. inançları, arzuları, niyetleri) başvurmalarıyla ilgili sorunlara işaret etmektedir. Mandik için, bu itiraz komplocuların beyanlarının güvenilmez olduğu iddiasıyla birleştiğinde komplo teorilerinin kasıtlı açıklamalarla ilişkili sorunları aşmasını zorlaştırmaktadır. Clark, komplo teorisyenlerinin “temel yükleme hatasından”, yani insanların diğerlerinin davranışlarını açıklamada mizaçsal faktörleri abartma ve durumsal faktörleri hafife alma eğiliminden suçlu olduğunu düşünüyor. Ancak bu iddiaya Pigden (2006) ve Coady (2003) tarafından itiraz edilmiştir.

[14] Gerçekten de, eğer faaliyetlerini gizli tutmak için çalışan bir komplo varsa tam olarak bekleyeceğimiz şey kanıt eksikliği olur. Keeley (2003), bundan yanlışlanamazlığın (yani, teorinin yanlış olduğunu gösterecek bir kanıt türünü tanımlayamamanın) komplo teorilerini reddetmek için iyi bir neden olmadığı sonucuna varır. Basham (2003), benzer bir iddiada bulunmaktadır. Keeley (2003), kanıtın yokluğunun, yalnızca kanıt bulmak için gösterilen gayretli çabalar  benzer durumlarda kanıt bulmada başarılı olan çabalar başarısız olduğunda, kanıt yokluğunun kanıtı olarak yorumlanabileceğini düşünmektedir.

[15] Keeley (1999), komplo teorilerini “hatalı verilere” (kendi terimi) aşırı güvendiği için eleştiren ilk kişiydi.

[16] Clarke (2002) ve Dentith (2019), Keeley’in “hatalı veriler” konusundaki eleştirisine yanıt olarak buna işaret ediyor.

[17] Bir komplo teorisi, alternatiflerinden daha fazla veriyi açıklasa veya birleştirse dahi bu onu daha iyi hale getirmeyebilir. Daha fazla veriyi birleştirmek, yalnızca açıklanan veriler doğru olduğunda avantajlıdır ve tüm veriler doğru olmayacaktır. Dolayısıyla, 11 Eylül saldırıları gibi bir olayla ilgili daha fazla görgü tanığı raporlarını açıklayan bir teori, her şey düşünüldüğünde kesin olarak rakiplerinden daha iyi değildir, çünkü görgü tanığı ifadesinin çoğu zaman bilinçsiz önyargının, hatalı hafızanın ve önerinin gücünün etkileri nedeniyle tehlikeye atılır. Bu, Keeley’in (1999) hatalı verileri açıklamakla meşgul olmanın birçok komplo teorisi için kanıtsal desteği tehlikeye attığını düşünmesinin nedenlerinden biridir.

[18] Detaylı bir ”Pizzagate” komplo teorisi açıklaması için Robb (2017)’ye bakınız.

[19] Bazıları, -diğer her şey eşitken- daha az neden açıklayabilecekken olayları daha fazla nedenle açıklamaktan kaçınmamız gerektiği gibi yetersizlik açıklayabilirken de kötülüğe başvurarak açıklama yapmaktan kaçınmamız gerektiğini öne sürer. Bu temel kurala bazen Hanlon’un Usturası (Hanlon’s Razor, 2020) denir – bu bize diğer her şey eşit olmak üzere, çok sayıda neden içerenler yerine daha az neden içeren açıklamaları seçmemizi söyleyen Ockham’ın Usturası’na bir selamlamadır.

[20] Bu Clarke’ın (2002; 2007) eleştirisidir. Komplo teorilerinin ”dejenere edici araştırma programları” olduğunu Lakatos’çu (1970) bir şekilde iddia etmektedir. Ancak Pigden (2006), bu iddia için gerçek bir destek olup olmadığını sorgulamaktadır.

[21] Komplo teorisyenlerini, kehanet edilen ve gerçekleşemeyen bir “İkinci Geliş”in ardından, bu kehanetleri gelecekte daha ileri bir tarihe atıfta bulunarak yeniden yorumlamak için ustaca yollar bulan binyılcılığın takipçilerine benzetebiliriz (Barken, 2018).

[22] Komplo gazete personelini de kapsayacak şekilde genişledikçe, daha büyük komploları gizli tutmak daha zor olduğundan ve soruşturmacılara onların varlığına dair kanıt bulmaları için daha fazla fırsat sunduğundan, birinin var olma olasılığı daha düşük görünebilir. Bu endişe, komploların genel olarak ne kadar olası olduğuna ilişkin diğer eleştirilerle – yani önceki olasılıklarıyla ilgilidir. Dentith (2014; 2016), tarafsız olarak tanımlanmış şekilde komploların tarihsel olarak oldukça yaygın olduğunu iddia ediyor.

[23] Levy (2007), ilgili “epistemik otoritelerin” yargılarıyla çelişen bir komplo teorisinin ilk bakışta yersiz olduğunu öne sürerek bu doğrultuda bir iddiada bulunmaktadır.

Bu iddiaya yanıt olarak Dentith (2018b), komplo teorilerinin çoğu zaman birçok farklı disiplini içeren iddialarda bulunduğunu gözlemler. Örneğin, “11 Eylül içeriden yapılan bir işti” teorisinin bazı versiyonları, yalnızca uluslararası siyasetteki uzmanların -örneğin İsrail istihbarat servislerinin operasyonları hakkında- doğrulayabileceği iddialarını ileri sürmekle kalmaz, aynı zamanda yalnızca inşaat mühendisleri ve kimyagerlerin bunu değerlendirebileceğini  iddia eder —örneğin, binaların nasıl çöktüğü ve yalıtımlı çelik kirişlerin aşırı ısı altında nasıl davrandığı konularında.

Sonuç olarak, komplo teorileri konusunda kendi başına hiçbir uzman veya “epistemik otorite” yoktur ve bu nedenle inşaat mühendisliği, kimya ve uluslararası politika gibi alanlarda olduğu gibi ilgili, yetki sahibi  bir araştırmacı topluluğu yoktur. Hükümetin saldırıları araştırmak için bir uzmanlar komisyonu topladığı 11 Eylül gibi vakalar dışında, bir komplo teorisini değerlendirirken kararına başvurulabilecek tek bir grup yoktur. Böyle bir topluluğun yokluğunda, komplo teorisyenleri Dentith’in (2018b) “doğaçlama uzmanlık” dediği şeyi bir araya getirmeye çalışır.

[24] Bu açmazın bir nedeni, uzmanlara duyulan güvenin komploların ilk bakışta ne kadar olası olduğunu düşündüğümüze, yani onların önceki olasılıklarına bağlı olmasıdır. Oldukça yaygınlarsa, uzmanlara güvenmemek için iyi nedenler olabilir, çünkü uzmanların bir komplonun parçası olma olasılığı daha yüksektir. Bkz. Basham (2001) ve Dentith (2016).

[25] Jamie Carlin Watson tarafından yazılan Expertise’a bakınız.

[26] Bu eleştiri, Keeley (1999) ve Levy (2007) tarafından farklı biçimlerde tesviye edilmiştir.

[27] Bu, Clarke’ın (2002) Keeley’in (1999) eleştirisine verdiği yanıttır.

[28] Klasik çocuk masalında Hansel’in bıraktığı kırıntıların izini ifade eden bu ifade, QAnon komplo teorisinin savunucularının faaliyetlerini tanımlamak için kullandıkları şeydir. Hükümetin içinden  biri olduğu varsayılan Q, çevrimiçi tartışma forumu gönderilerinde – “Q düşmek” olarak bilinen –  ve – kendilerini “fırıncılar” olarak tanımlayan –  takipçilerinin deşifre etmeye çalıştıkları ipuçları veya “kırıntılar” bırakıyor. QAnon teorisi ve savunucuları hakkında daha fazla bilgi için Schwartz’a (2018) bakın.

[29] Unutulmamalıdır ki uzmanlara güvenmek, “kendimiz için düşünmek” ile kast edilenin bir parçasıdır. Pek çok filozof, güvenilirliklerinden şüphe etmemiz için özel bir neden olmadığı sürece uzmanların ifadelerine güvenmeye her zaman hakkımız olduğunu düşünür. Bakınız Watson (2018, 25 Ekim).

[30] Bilim ve teknolojideki ilerlemeler, herhangi birimizin dünyamızın nasıl çalıştığını anlamasını zorlaştıran bilgi ve becerilerde sürekli artan bir uzmanlaşmayı gerektirir. Bu geniş tarihsel eğilim, kısmen, komplo teorilerinin neden popülerlik kazandığını açıklayabilir.

Elbette, insanların komplo teorilerini bu kadar çekici bulmasının daha birçok nedeni var, bunlar arasında bulmaca çözmenin heyecanı, “aydınlanmış azınlık” arasında olma arzusu ve birçoğunun alakasız veya rastgele şeyler arasında anlamlı kalıplar arama eğilimi de var. (apofeni olarak bilinir). Bir oyun tasarımcısının QAnon komplosunun cazibesini ele alması için bkz. Berkowitz (2020).

[31] Räikkä (2009), siyasi komplo teorileri arasında iddiaların yerel (örneğin Watergate), küresel (örneğin İran-Kontra Olayı) veya total (örneğin İlluminati) olup olmamasına göre faydalı bir ayrım sunar. Räikkä, yalnızca sınırlı tarihsel fenomenleri (yani yerel ve küresel olanları) açıklamayı amaçlayan komplo teorilerinin, genellikle kalıcı komplolar (yani, yüzyıllardır var olan) varsayan total olanlardan daha iyi desteklenme eğiliminde olduğunu iddia eder. Görünüşte yalnızca ABD siyasetindeki olayları açıklamayı amaçlayan QAnon teorisinin bu ayrımla yerel olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğini düşünmek ilginçtir.

[32] Sosyal medyada komplo teorilerinin yükselişi hakkında ve bunların nasıl tespit edileceğine dair ipuçları için bkz. Ellis (2018).


Jared Millson– “Conspiracy Theories“, (Erişim Tarihi:03.08.2021)

Çevirmen: Yiğit Aras Tarım

1 Yorum

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Mantıksal Olarak Karmaşık Niyetler – Alexander Pruss

Sonraki Gönderi

Platon: Yasalar – Nicholas R. Baima (Internet Encyclopedia of Philosophy)

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü