Ahlaki Vejetaryenizm – Tyler Doggett (Stanford Encyclopedia of Philosophy)

//
2389 Okunma
Okunma süresi: 80 Dakika

Milyarlarca insan et yiyor. Bunu temin etmek için de hayvan yetiştiriyoruz. Her yıl yüz milyonlarca kazı, milyara yakın sığırı, milyarlarca domuz ve ördeği ve on milyarlarca tavuğu kontrol ediyor, avlıyor ve öldürüyoruz. Bu hayvanları beslemek içinse ekip biçiyoruz. Mahsul yetiştirmek için ormanları yok ediyor ve yüksek miktarlarda su kullanıyoruz. Hayvanlara su vermek için daha da çok su kullanıyoruz. Bunun karşılığında hayvanlar inanılmaz derecede suları ve toprağı zehirleyen atık üretiyor. Bir o kadar fazla miktarda sera gazı üretiyorlar. Bu hayvanları yetiştirip et üretebilmek için çiftçiler ve mezbaha çalışanları zahmetli koşullardan vahşi koşullara uzanan şartlar altında çalışıyorlar. Eğer bu hayvanlar üzerinde tahakküm kurmak, yaralamak ya da öldürmek yanlışsa ya da eğer bu gibi çevre koşullarını ve insanlar üzerindeki etkilerini yaratmak yanlışsa veya eğer üretilmiş et tüketimi yanlışsa bu demek oluyor ki her gün olağanüstü miktarda bir yanlışlık yapılıyor.

Bir milyardan biraz az sayıda insan et içermeyen diyetlere sahip birer vejetaryen. Bu insanlar birçok sebepten ötürü vejetaryenler: Çünkü vejetaryen olmak sağlıklı, çünkü aileleri öyle olmalarını istiyor, çünkü etten hoşlanmıyorlar. Bazılarıysa ahlaki temellerden ötürü vejetaryen. Ahlaki vejetaryenizm et tüketmenin ahlaken yanlış – dolayısıyla, ”yanlış” – olduğu yönündeki görüştür.

Bu yazının konusu ahlaki vejeteryanizm ve onu destekleyen argümanlardır. Çarpıcı olarak, ahlaki vejetaryen hakkındaki çağdaş argümanların çoğu et üretmenin yanlış olduğu önermesinden yola çıkarak bunun tüketiminin yanlışlığı sonucuna varır. Ete içsel bir özellik atfedip bunun gibi bir özelliğe sahip şeyleri tüketmenin yanlış olduğunda ısrar etmezler. Eti yiyen kişi üzerinde et yemenin oluşturduğu bir etkiye bağlayıp bu etkiyi yaratmanın yanlış olduğunda ısrarcı değillerdir. Bunun yerine et üretmenin yanlış olduğunu, bunun tüketiminin üretimle belli bir ilişki içinde olduğunu ve bu gibi yanlış bir şeyle ilişki içinde olmanın kendisinin de yanlış olduğunu iddia ederler. Dolayısıyla bu girdi üretimi ve tüketimi bağlamanın çetrefilli meselesinin yanı sıra önemli ölçüde gıda üretimine de yer verecek.

§1 ilgili terminolojiyi ve temel pozisyonların genel bir bakışını tanıtır. §2 et üretimini, buna karşı temel ahlaki argümanları ve bu argümanlara gelen bazı cevapları açıklar. Bu bölüm – metnin geri kalanında olduğu gibi – orta boyutlu kara hayvanları üzerine odaklanır. Ancak kara hayvanlarının öldürülme sayısı balıkların ve böceklerin öldürülme sayısının yanında devede kulak kalır. Bu ölümlerle ilgili bazı meseleler §3’te açıklanır.

Bu bölümden sonrası hayvan tüketimi hakkında değil. §4 et üretimi hakkındaki öncüllerden yola çıkarak et tüketimi hakkında sonuçlara varan ahlaki argümanları inceler. §5, §2deki bazı argümanlarla ilgili detaylara girer. Eğer argüman sağlamsa, et üretimine karşı argümanların hangilerinin hayvansal ürün üretiminin ya da bazı bitki üretimlerinin dahi ahlaken yanlış olduğuna dair genişletilebilir olduğu hakkındadır. Son bahsedilen fikir göreceli olarak yenidir. §6 ahlaki vejetaryanizm literatüründeki bazı diğer yeni meseleleri kısaca özetler.

1. Terminoloji ve Pozisyonların Genel Değerlendirmesi

2. Et Üretimi

  • 2.1 Hayvan Çiftliği
  • 2.2 Et Üretimine Karşı Şematik Değerlendirme
  • 2.2.1 Acı Çekmek
  • 2.2.2 Öldürmek
  • 2.2.3 Çevreye Zarar Vermek
  • 2.2.4 Genel Ahlak Teorileri

3. Balıklar ve Böcekler

4. Üretimden Tüketime

  • 4.1 Açığı Kapamak
  • 4.2 Açığı Kapamaya Karşı

5. Ahlaki Vejetaryen Argümanları Genişletmek: Hayvansal Ürünler ve Bitkiler

  • 5.1 Hayvansal Ürünler
  • 5.1.1 Yumurtalar
  • 5.1.2 Süt Ürünleri
  • 5.2 Bitkiler
  • 5.2.1 Bitkilerin Kendisi
  • 5.2.2 Bitki Üretimi ve Hayvanlar
  • 5.2.3 Bitki Üretimi ve Çevre
  • 5.3 Hayvansal Ürünler ve Bitki Altbölümünün Özeti

6. Sonuç: Vejetaryanizm Hakkındaki Tartışma Nerede Duruyor ve Nereye Gidiyor


1. Terminoloji ve Pozisyonların Genel Değerlendirmesi

Ahlaki vejetaryenizme et tüketmenin (ve ayrıca hayvansal ürünlerin, mantarların, bitkilerin vs.) izin verilebilir olduğu yönünde bir görüş olan ahlaki omnivorizm tarafından karşı çıkılır.

Ahlaki veganlık ahlaki vejetaryenlığı kabul eder ve üstüne hayvansal ürünleri tüketmenin de yanlış olduğu görüşünü ekler. Günlük hayatta ”vejetaryenlık” ve ”veganlık” kişinin ne yiyebileceği yönündeki görüşleri içerse de bu yazıda yalnızca kişinin ne yiyemeyeceği hakkındaki görüşlerden bahsedilecek. Her ikisi de hayvanların yenilemeyecek şeyler arasında olduğunda hemfikirdir.

Bu yazıda, ”hayvanlar” insan olmayan hayvanlar için kullanılmıştır. Yazının büyük bölümünde, tartışmadaki hayvanlar Batı’da yiyecek için yetiştirilen sığır, tavuk ve domuz gibi kara hayvanlarıdır. İleride böcekler ve balıklar hakkında bazı tartışmalar olacak ancak köpekler, yunuslar ve balinalar bu tartışmalara dahil değil.

Öncelikle, bu yazı ahlaki vejeteryanların et yemenin yanlış olduğu konusunda haklı olup olmadığıyla ilgilenir. İkincil olarak da – ancak daha uzun bir incelemeyle – et üretiminin izin verilebilir olup olmadığıyla ilgilenir.

Öncelikli olarak, bu yazı bolluk zamanlarında ve bolca seçenek varken ne yapılması gerektiğiyle ilgilenir. Ahlaki veganlar yumurta yemek hayatını kurtarmanın tek yoluyken dahi bunun yanlış olduğunu iddia etmek zorunda değildir. Ahlaki vejeteryanlar onlarca kilometredeki tek yiyecek fok etiyse bunu yemenin yanlış olduğunu savunmak zorunda değiller. Ahlaki omnivorlar ev köpeğini yemenin izin verilebilir olduğunu savunmak zorunda değil. Bu gibi senaryolar önemli meseleler olabilir ancak bu yazıdaki argümanlar onlar hakkında değildir.

Bu yazı neredeyse tamamen yalnızca çağdaş argümanlarla ilgilenir. Şaşırtıcı olarak, et yemeye karşı birçok tarihi ve çoğu çağdaş argüman et üretiminin yanlışlığı hakkında öncüllerle başlayarak et tüketiminin yanlışlığı sonucuna ulaşmıştır. Yani öncelikle şunu iddia ederek:

  • Et üretmek yanlıştır.

Bunu iddia ederler:

  • Et yemek yanlıştır.

Üretim hakkındaki görüşler §2’nin konusudur.

2. Et Üretimi

İnsanların yediği etin çoğunluğu çok sayıda hayvanı oldukça sıkışık bir şekilde tutması yönünden ayrışan endüstriyel hayvan çiftliklerinden gelir. Kuşları ve memelileri bu şekilde yetiştiriyoruz. Artan bir biçimde, balıkları da bu şekilde yetiştiriyoruz.

2.1 Hayvan Çiftliği

Çok sayıda hayvanı bir arada yetiştirmek çiftçilere ölçek ekonomisinden faydalanma imkanı tanır ancak aynı zamanda yüksek miktarda atık, sera gazı ve genel olarak çevresel zarara yol açar (FAO 2006; Hamerschlag 2011; Budolfson 2016). Bu kadar fazla sayıda hayvanı otlaklarda yetiştirmek gibi bir imkan yok – buna yeterli alanımız yok. Ayrıca hayvanları içeride ya da dışarıda kısıtlı olarak beslemek maliyeti azaltır ve hayvanları iklimle yırtıcılardan korur. Ancak bunun sonucunda çok fazla hayvanın iç mekanlarda sürekli olarak sıkışık bir şekilde beraber yaşaması hastalıkların üremesi ve hızlıca yayılması riskini doğurur. Bu riski azaltmak için çiftçiler yoğun olarak koruyucu antibiyotikler kullanır. Bu sıkışık yaşam hali ayrıca domuzların yer deşme ya da tavukların toz banyosu gibi türlerin tipik hareketlerini kısıtlar ve hayvanları birbirinden kaçamaz hale getirerek stresle beraber domuzlarda kuyruk ısırma veya tavuklarda gagalama gibi anti-sosyal hareketlere neden olur. Çiftçiler bu problemleri halletmek için tipik olarak kuyruk kısaltma ve gaga düzeltme gibi eylemlere giderler ve yine tipik olarak (en azından A.B.D’de) bunları anestezi uygulamadan yaparlar. Hayvanlar kısıtlı sayıda antibiyotik, yem ve hormonlarla beraber hızlıca büyüyecekleri şekilde ürerler ve bu büyüme hızı çiftçilerin tasarruf etmesini sağlar ancak bu şekilde üremek kendi başına sağlık problemlerine neden olur. Örneğin, tavuklar öyle bir şekilde beslenir ki bedenleri kemiklerinin destekleyebileceğinden daha ağır hale gelir. Bunun sonucunda tavuklar ”hayatlarının son %20’lik bölümünde kronik olarak acı içindedirler” (John Webster, Erlichman 1991’den alıntılanmıştır). Hayvanlar gençken – bu şekilde daha lezzetli oluyorlar – ve yüksek ölçekte hızla çalışan mezbahalarda öldürülür. Hayvan çiftlikleri örneğin ihtiyaç duymadıkları yumurta çiftliklerinde erkek tavukları doğumda ya da hemen sonrasında öldürür. [2]

  • Hayvanları bu şekilde yetiştirmek düşük etiket fiyatları üretmiştir (BLS 2017). Bu bizim ete olan iştahımızı doyurmamızı sağlar. (OECD 2017).
  • Hayvanları bu şekilde yetiştirmek aynı zamanda birçok açıdan ahlaken rahatsız edicidir.

Bu durum insanlara olan etkileri açısından endişeler doğurur. Bu kadar yüksek miktarda hayvanla yüksek hızda çalışan mezbahalar çalışanları için yaralanma ve ölüm riski taşır. Mezbaha sömürücü bir iştir. Dağılımı sınıfçı, ırkçı ve cinsiyetçidir; bazı işler yoksulların, Latinlerin ya da kadınların işi olarak ayrılmıştır (Pachirat 2011).

Endüstriyel et üretimi aşırı kalabalık hayvan topluluklarının bağışıklık sistemini rutin antibiyotik kullanımı ve antibiyotiğe dirençli bakteri üretimi yoluyla zayıflatarak patojenlerin üreyip yayılmasına neden olur ve bu şekilde kamu sağlığına bir tehdit teşkil eder. Anomaly (2015) ve Rossi & Garner (2014) bu riskleri almanın hatalı olduğunu iddia eder çünkü rızamız dışında gerçekleşmiştir ve bunları üstlenmenin bize sağladığı faydalarla haklı çıkarılamaz.

Endüstriyel et üretimi hayvanlardan ve bu miktarlarda yoğunlaştırıldığında su kaynaklarını kirletebilecek muazzam miktarda atık yoluyla doğrudan sera gazı emisyonu formunda atık üretir. The Böll Foundation (2014) hayvan çiftiklerinin sera gazı emisyonuna %6 ila %32 arasında katkıda bulunduğunu tahmin etmektedir. Bu aralık kısmen hayvanların katkısı olarak neyin sayılması gerektiği hakkındaki farklı fikirlerin sonucudur: Basitçe hayvanların bedenlerinden ne gelir? Ya da onları beslemek için yetiştirilen mahsüller için girişilen ağaç yıkımları ve diğer dolaylı emisyonları saymalı mıyız?

Endüstriyel hayvan çiftlikleri atıklar hakkında iki endişeye neden olur. Bunlardan biri ürettiği yiyecek miktarı için çok fazla kaynak harcadığı ve çok fazla atık ürettiğidir. Diğeriyse insanları etle beslemenin tipik olarak önce mahsül yetiştirmeyi, sonra bunlarla hayvanları beslemeyi ve sonra da hayvanları yemeyi gerektirmesidir. Yani tipik olarak basitçe tarım yapıp mahsülleri bizim yediğimiz senaryoya göre daha fazla kaynak harcamayı ve daha fazla emisyona neden olmayı gerektirir (PNAS 2013).

Endüstriyel hayvan çiftikleri hayvanlara yapılan muamele hakkında endişelere neden olur. Diğerleri arasında sığır, tavuk ve domuz yetiştiriyoruz. Allen 2004, Andrews 2016 ve Tye 2016’nın bu hayvanların davranışlarından, beyinlerinden ve evrimsel kökenlerinden öne sürdükleri kanıtlar onların zihinsel birer yaşamları olan ve daha önemlisi sevdikleri ve sevmedikleri şeylere sahip hissedebilen yaratıklar oldukları görüşünü destekliyor. Tavuklar ve diğer ”kuşbeyinliler” dahi ilginç zihinsel yaşamlara sahip. Marino 2017 kapsamlı çalışmasında tavukların diğer varlıkların görsel perspektiflerini benimseyebildiklerine, aldatıcı bir şekilde iletişim kurabildiklerine, aritmetik ve basit mantıksal düşünce geliştirebildiklerine ve gagalama düzeniyle kısa zaman artışlarının farkına varabildiklerine dair kanıt topladı. Kişilikleri cesaretlilik, öz kontrol ve uyanıklılık gibi değişiklikler gösteriyor.

Her yıl milyarlarca hayvanı endüstriyel olarak yetiştiriyoruz (Böll Foundation 2014: 15). Aynı zamanda çok daha az sayıda serbest dolaşıma sahip çiftliklerde de hayvan yetiştiriyoruz. Bu yazıda ”serbest dolaşım” darca tanmlanmış, yanıltıcı, hukuki anlamında olduğu gibi yalnızca kümes hayvanlarını içerecek şekilde ve basitçe dışarıya ”erişimi” kapsayacak şekillde kullanılmıyor. Bunun yerine, bu yazıda serbest dolaşım çiftlikleri ideal olarak hayvanlara doğal yaşamlarını yaşama imkanı sunarken yırtıcı hayvanlara ve doğa şartlarına karşı korumayla beraber bazı sağlık hizmetleri sağlayan çiftlikler olarak kullanılıyor. Bu yaşamlar hayvanlar için birçok farklı açıdan endüstriyel çiftliklerde yaşamaktan çok daha tatmin edicidir ancak daha az koruma içerir ve hala kontrol altında erken bir ölüme mahkumlardır. Bu çiftlikler bir açıdan hayvanlara daha iyi bir yaşam sağlamak için dizayn edilmişlerdir ve dizaynları diğer her şey eşit olduğu takdirde doğal yaşamın doğal olmayan yaşamdan daha iyi olduğu varsayımına dayanır. Hayvan refahı literatürü bu konuda ve hayvanların iyiliği hakkındaki diğer bileşenlerde söylenenlere yakınsar. Bu literatürün bir kısmını özetlemek üzere David Fraser şöyle yazar:

İnsanlar kendilerinin gözetimindeki hayvanlar için neyin tatmin edici bir yaşam oluşturduğu hakkında çeşitli formülasyonlar geliştirmiş ve önerilerde bulunmuşlardır. Üç ana endişe yükselmiştir: (1) hayvanlar negatif etkilerden mümkün olduğunca kurtarıldıklarında (acı, korku, açlık vb.) ve memnun olacakları formlarda normal zevkleri deneyimlediklerinde iyi hissetmelidirler; (2) hayvanlar önemli tipte normal davranışları sergileyebilmek, çevrelerinde temiz hava gibi bazı doğal elementlere sahip olmak ve diğer hayvanlarla normal yollarla sosyalleşebilmek gibi imkanlara sahip olarak makul derecede doğal bir yaşama erişebilmelidirler; ve (3) hayvanlar iyi bir sağlıkla fonksiyon gösterebilmeli, normal bir büyüme ve gelişmenin yanında bedenlerinin normal işleyişine sahip olabilmelidir. (Fraser 2008: 70-71)

Bu söylenenlerin ışığında baktığımızda neden hayvan refahı için endüstriyel çiftliklerin serbest dolaşım çiftliklerinden daha az elverişli oldukları açıktır: İkincisi hayvanların sağlıklı kalabilmesine imkan tanır. Hayvanlar için mutlu olabilecekleri durumlara (”pozitif efektler”) olanak sağlar ve acı çekmelerine karşı bazı korumalar sağlar. Örneğin, eğer hayvanların birbirinden uzak kalabilecek yeterli alanları varsa serbest dolaşımdaki domuzların kuyruklarını kesmeye ya da serbest dolaşımdaki tavukların gagalarını düzeltmeye gerek kalmaz. Hayvanların sosyalleşmesine ve makul doğal yaşamlar sürebilmelerine şans tanır. Serbest dolaşabilen bir domuzun hayatı endsütriyel çiftliklteki bir domuzun hayatından birçok şekilde daha iyidir.

Yine de serbest dolaşım çiftlikleri dışarıda olmayı gerektirdiğinden çeşitli riskler içerir: Örneğin yırtıcı hayvanlar – ve iklime bağlı riskler. Bunlar da hayvanların iyiliği hesaplamalarına dahildir.

Vahşi yaşamdaki hayvanlar çok daha ciddi yırtıcı hayvan ve iklime bağlı risklere tabidirler, üstelik sağlık hizmetleri de yoktur. Yine de doğal davranışlar sergileme konusunda oldukça yüksek skorlara sahiptirler ve kimsenin kontrolü altında değildirler. Ne kadar iyi durumda oldukları pozitif ve negatif etkilerle beraber normal büyüme kriterlerine göre durumdan duruma değişiklik gösterir. Et üretiminin bir kısmı bu hayvanları avlayarak sağlanır. Pratikte, avcılık hayvanlara hatalı atışlar nedeniyle acı çektirir ve kovalanıp yaralanma dehşetini yaşatır ancak ideal olarak ne acı ne de sınırlanma içerir. Elbette her durumda bu hayvanlar için ölüm demektir.[3]

2.2 Et Üretimine Karşı Şematik Argüman

Bu pratikler hakkındaki ahlaki vejetaryen argümanlar belli bir şemayı izler. Belli türden eylemlerin – örneğinihtiyacımız olmayan yiyecekler için hayvan öldürmek – yanlış olduğunu iddia ederler ve bazı et üretim türlerinin de – eğlence amaçlı avlanma gibi – öyle olduğunu eklerler. Bunun sonucu bu türden et üretiminin yanlış olduğudur.

Şematik olarak;

  • X yanlıştır.
  • Y X’I içerir. Dolayısıyla,
  • Y yanlıştır.

X olmaya aday eylemler:

  • Ortada başka türden alternatifler varken hayvanlara acı vererek yiyecek haline getirmek.
  • Hayvanları …. niyetiyle öldürmek
  • Hayvanları … tahakküm altına almak
  • Hayvanlara yalnızca araç olarak muamele etmek…
  • Hayvanların varoluş nedenlerini yiyecek olarak görmek…
  • İnsanlara zarar vermek…
  • Çevreye zarar vermek…

Ve Y’ye aday eylemler:

  • Endüstriyel hayvan çiftlikleri
  • Serbest dolaşım çiftlikleri
  • Eğlence amaçlı avcılık

Buradaki alanımız kısıtlı ve bu şemanın farklı türden örnekleri üzerinden gitmek sıkıcı olabilir. Bu bölüm hayvanlara acı çektirmek, onları öldürmek ve hayvan yetiştirirken çevreye zarar vermek üzerine odaklanacak. Hayvan tahakkümü üzerine, Francione 2009, DeGrazia 2011 ve Bok 2011’e bakılabilir. Hayvanlara yalnızca birer araç olarak muamele etmek üzerine Kant’ın Etik Üzerine Dersler’ine, Korsgaard 2011’e ve 2015’e, Zamir 2007’ye bakılabilir. Hayvanların var oluşunu yiyecek olma üzerinden kurmak üzerine Diamond 1978, Vialles 1987 [1994] ve Gruen 2011, Bölüm 3’e bakılabilir. İnsanlara verilen zararlar için Pachirat 2011, Anomaly 2015 ve Dogget & Holmes 2018 incelenebilir.

2.2.1 Acı Çekmek

Bazı ahlaki vejetaryenler şu argümanı kullanır:

  • Ortada başka mevcut alternatifler varken hayvanları yemek için yetiştirirken onlara acı çektirmek yanlıştır.
  • Endüstriyel hayvan çiftlikleri ortada başka mevcut alternatifler varken hayvanları yemek için yetiştirirken  onlara acı çektirir. Dolayısıyla,
  • Endüstriyel hayvan çiftliği yanlıştır.

Buradaki kritik nokta ”ortada başka mevcut alternatifler varken hayvanları yemek için yetiştirmek” kısmıdır. Hayvanlara bazı durumlarda acı çektirmek kabul edilebilir: Kedine aşı yaparken acı verici bir enjeksiyonda bulunabilirsin ya da köpeğini bir bebeğe saldırmaktan alıkoymak için acı verici şekilde boğazından çekebilirsin. İlk öncül belirli başka koşullar altında acı çektirmenin kabul edilemez olduğunu ortaya koyar. ”Ortada başka mevcut alternatifler varken” ortada alternatif seçeneklerin olduğuna vurgu yapar. Tavukları kendi haline bırakıp pirinç ve lahana yiyebiliriz. İlk öncül ortada başka alternatifler varken hayvanları yemek için yetiştirirken acı çektirmenin yanlış olduğunu savunur.

Bunun neden yanlış olduğu hakkında herhangi bir şey sunmaz. Belki de bu yanlıştır çünkü yemek için kendimize acı çektirmek de yanlış olurdu ve hayvanlarla aramızda hayvanlara acı çektirmemizi meşrulaştıracak kadar bir fark yoktur (Singer 1975 ve yarattığı devasa literatürden). Ya da, bunun yerine, bunun yanlış olduğunu çünkü saygısızca olduğunu (Scruton 2004) veya acımasızca olduğunu (Hursthouse 2011) söyleyebiliriz.

Hayvanların hislere sahip olduklarını kabul ettiğimiz sürece – bunun güncel bir felsefi savunusu için, Tye 2016’ya göz atın – endüstriyel çiftliklerin hayvanlara acı çektirdikleri olgusu tartışmaya kapalıdır. Çağdaş literatürdeki hiç kimse ikinci öncülü reddetmez ve Norwood ve Lusk (2011:113) şunu söyleyecek kadar ileri giderler;

hayvanları yiyecek olarak yetiştirirken bir çeşit geçici acı çektirmemek imkansızdır ve bazı durumlarda bu acıyı kendi ellerinizle çektirmeniz gerekir. Hayvanların hadım edilmesi, boynuzlarının kesilmesi, markalanması ve diğer küçük çaplı operasyonlardan geçirilmesi gerekir. Bu tür geçici türden acılar genellikle uzun vadeli faydalar doğurur. Tüm bunlar anestezinin çektirilen acıyı hafifleteceğini bilerek ancak çok pahalı oldukları düşünülerek yapılır.

Tüm bu kuyruk kısaltmaların, gaga düzeltmelerin, boynuz kesmelerin ve hadım etmelerin anestezi olmadan fiziksel bir acısı mevcuttur. Bunun dışında, endüstriyel çiftlikler hayvanları kalabalık ortamlarda sıkıştırarak ve ilgilendikleri çevrelerinden mahkum ederek psikolojik acı çekmelerine de neden olur. Hayvanlar minimum yiyecekle hızlı büyümeye programlı bir şekilde üretilir. Çeşitli kümes çiftliği endüstrisi kaynakları bu seçici çiftleştirmenin sonucu olarak et için üretilen hayvanların ciddi bir oranının acı çektirici bozukluklardan muzdarip olduklarını kabul eder (HSUS 2009’daki alıntılara bakabilirsiniz).

Bu – ve çok daha fazlası Singer & Mason 2006 ile Stuart Rachels 2011’de belgelenmiştir – endüstriyel çiftliklerin ortada başka mevcut alternatifler varken hayvanları yemek için yetiştirirken acı çektirdikleri yönündeki ikinci öncülü kanıtlar niteliktedir.

Aynı argüman serbest dolaşım çiftlikleri ve avcılığa uygulanmak için de adapte edilebilir. Serbest dolaşım çiftlikleri ideal olarak acı çektirmezler ancak Norwood ve Lusk alıntısının ima ettiğine göre aslında çektirirler: Her şey bir yana, hayvanlar tipik olarak tıpkı endüstriyel olarak üretilmiş hayvanlar gibi mezbahalara giderler. Hem kesilme işlemi hem de ulaşım acı verici ve stresli olabilir.

Aynı durum avcılık için de geçerlidir: İdeal olarak, acı çektirilmez ancak gerçekte avcılar hayvanları ölümcül olmayan acı verici vuruşlarla avlarlar. Bu hayvanlar çoğunlukla – ancak her zaman değil – eğlence ya da avcıların ihtiyacı olmayan bir yiyecek uğruna öldürülür.[4]

Argümanları bir arada düşündüğümüzde iddia ettikleri şey her türlü et üretiminin aslında düşük maliyetli yiyecek için acı çekmeye neden olduğu ve tipik olarak bunu ihtiyaç duymadığımız bir yiyecek için yaptığı ve devamında bu acıyı üretmek için yapılan meşrulaştırmaların yetersiz olduğudur. Bu argümanlara karşı, bir kişi çiftliklerin hayvanlara acı çektirdiğini kabul edebilir ama böyle olsa bile hayvanların ahlaki statüden yoksun olduğu ve bu sebepten ötürü içsel olarak onlara acı çektirmenin yanlış olmadığı (ya da öldürmenin, tahakküm kurmanın veya yalnız birer araç olarak muamele etmenin) temeline dayanarak belli bir raddeye kadar bunun yanlış olduğu fikrini reddedebilir (Carruthers 1992 ve 2011; Hsiao 2015a ve 2015b). Bu görüşlere meydan okumanın bir yolu bir evcil hayvanı öldüresiye dövmekle ilgili eğer yanlış bir şey varsa ne olduğunu açıklamaktır. Tıpkı Kant gibi Carruthers ve Hsiao da hayvanlara acı çektirmenin insanlara acı çektirmeye neden olduğu durumlarda bu sebepten ötürü yanlış olabileceğini kabul eder. Bu görüş Reagan 1983: Bölüm 5’te tartışılmıştır. İki farklı cevapla karşılaşır. Bunlardan ilki, eğer bir hayvana acı çektirmenin kötü olmasının tek nedeni insanlar üzerindeki etkileriyse o zaman bir evcil hayvana acı çektirmenin tek nedeni de bunun insanlar üzerindeki etkisidir. Buna inanmak zor gibi duruyor. Bu gibi görüşlere gelen ikinci cevap Carruthers 1992 ve 2011’de uzunca işlendiği üzere örneğin bir domuzun zihinsel yaşamına benzer zihinsel yaşamlara sahip insanların yaşamlarının neden ahlaki statüye sahip olduğunun ya da olup olmadığının ve neden bu insanlara acı çektirmenin yanlış olacağının ya da yanlış olup olmayacağının açıklanmasıdır.

2.2.2 Öldürmek

Farklı bir argümanı ele alalım:

  • Ortada başka alternatifler mevcutken hayvanları yiyecek olarak yetiştirirken öldürmek kötüdür.
  • Hayvan çiftliklerinin çoğu formu ve eğlence amaçlı avcılık ortada başka alternatifler mevcutken hayvanları yiyecek olarak yetiştirirken öldürmeyi içerir. Dolayısıyla,
  • Hayvan çiftliklerinin çoğu formu ve eğlence amaçlı avcılık yanlıştır.

İkinci öncül oldukça düz ve tartışmaya kapalı. Tüm et çiftlikleri ve avcılık hayvan öldürmeyi gerektirir. Doğal nedenlerden ölmüş yaşlı hayvanları toplama yoluyla yapılan geniş çaplı bir çiftçilik türü yok. Nadiren görülen çiftçilik ve avcılık vakaları dışında endüstriyel dünyada üretilen et alternatifleri mevcutken üretilen ettir.

İlk öncül daha tartışmalı duruyor. Bunu destekleyenler arasında bunun neden doğru olduğu hakkında bir anlaşmazlık vardır. Eğer bu öncül doğruysa doğruluğunun nedeni hayvanları öldürmenin yaşama haklarını ihlal etmesinden kaynaklı olabilir. (Reagan 1975). Bu öncül hayvanları öldürmenin onları yaşamaya değer hayatlardan mahrum bırakmasından ötürü doğru olabilir (McPherson 2015). Bu öncül hayvanlara yalnızca birer araç olarak davranıldığı için doğru olabilir (Korsgaard 2011).

İlk öncülün doğru olup olmadığı konusunda tartışmalar mevcuttur. ”Kolayca ulaşılabilir alternatifler” koşulu önemlidir: Herkes tüm şartlar göz önüne alındığında bazı durumlarda hayvan öldürmenin izin verilebilir olduğu konusunda hemfikirdir, örneğin eğer bunu yapmak çocuğunun hayatını bozayı tarafından yapılan bir sürpriz saldırıdan koruyacaksa ya da bunu yapmak evcil kedini daimi bir acıdan kurtarmanın tek oluysa. (Hayvanları uzaklaştırma amacıyla ya da biyoçeşitliliği koruma amacıyla hayvanları öldürmenin meşru olup olmadığı burada tartışmayacağımız zor bir meseledir. Bu konu – ve bunun hayvancılığın meşruiyetiyle olan bağlantısı – Scruton 2006b’de tartışılmıştır.) Yine de, hayvan çiftlikleri hayvanları basitçe yalnızca onları yemek istediğimiz ve onları yemek yerine bitki de yiyebileceğimiz halde hayvan eti için ödemeye istekli olduğumuz temeliyle çevrili bir endüstirinin parçasıdır.

İlk öncüle gelen temel itiraz hayvanların öldürülmelerini yanlış yapacak derecede bir zihinsel yaşama sahip olmadıklarıdır. Ahlaki vejetaryenizm literatüründe bazı kimseler hayvanları öldürmenin yanlışlığının ne tür bir zihinsel yaşama sahip olduklarına dayandığını iddia eder ve hayvanların onlara zarar vermemizi yanlış yapmaya yetecek bir zihinsel yaşama sahip olduklarını ancak öldürmemizi yanlış yapacak bir zihinsel yaşama sahip olmadıklarını savunur (Belshaw 2015 bunu destekler; McMahan 2008 ve Harman 2011 ilk söyleneni kabul eder ancak ikincisini reddeder; Velleman 1991 hayvanları öldürmemizin hayvanlara zarar vermeyecek şekilde bir zihinsel yaşama sahip olduklarını destekler). Hayvanların onları öldürmemizi yanlış kılacak bir zihinsel yaşamdan mahrum oldukları doğru olabilir çünkü bir canlıyı öldürmenin yanlış olmasının gerekli koşulu o canlının uzun vadeli amaçlarının olmasıdır ve hayvanların böyle planları yoktur ya da bir canlının bu planları oluşturabilecek kapasiteye sahip olması gerekli koşuldur ve hayvanlar bu kapasiteye sahip değildir ya da bir canlının hayatında hikayesel bir yapının varlığı gerekli koşuldur ve hayvanların hayatında bu yoktur ya da…[5]

Ya da, ilk öncül belki de yanlıştır ve yiyecek için yetiştirdiğimiz hayvanları öldürmek belki de izin verilebilirdir çünkü;

evcilleştirilmiş hayvanların oluşumu…bir çeşit…üstü kapalı sosyal sözleşmedir – Stephen Budiansky’nin…’vahşi doğanın bir sözleşmesi’ olarak adlandırdığı şey… İnsanlar evcil sığır ve domuzun vahşi ataları gibi hayvanları yırtıcılıktan koruyup, doğaya karşı barınak sağlayıp ve öbür türlü açlıktan ölecekleri durumlarda besleyip kollayabildiler. Hayvanların bakış açısından bu tür bir anlaşma daha kısa bir yaşam bedeliyle daha iyi bir yaşama kavuşmak olmuş olabilir… (Callicott 2015: 56-57)

Buradaki fikir bizim hayvanlarla ”anlaşma” yaparak onları yetiştirip, yırtıcılardan ve doğadan koruyup onlara ilgi gösterip karşılığında onları öldürdüğümüzdür. Bunun ötesinde, yapılan ”anlaşma” bize hayvanları öldürme izni tanımış olur (Hurst 2009’da, internetteki diğer kaynaklarda savunulmuş ve Midgley 1983’te tasvir edilmiştir). Bu tür bir argüman hayvanlara zarar vermeyi ya da onlara yalnızca birer araç olarak muamele etmeyi de izin verilebilir hale getirebilir. Bununla ilintili olarak, her şey düşünüldüğünde ortada başka türden alternatifler varken dahi çiftlik hayvanlarını öldürmenin izin verilebilir olduğuna dahi genişletilebilir çünkü hayvanların iyi bir yaşama sahip olmaları bir grup çiftlik hayvanının iyi bir yaşama sahip olmasıyla takas edilmiş olur (Tännsjö 2016). Çiftlikler bir grup tavuğu öldürür ve onların yerine yetiştirmek için başka bir grup tavuk getirir (ve sonra onları da öldürür). Ortadaki toplam iyi durumda olma hali, bu iyi duruma sahip olanların kimlikleri devamlı değişse de sabitlenmiştir.

Yukarıdaki iki paragrafta savunulan görüşleri savunan kimselerin bu görüşlerin hayvanlara uygulanıp neden insanlara uygulanamayacağını ya da uygulanıp uygulanamayacağı hakkındaki görüşlerini açıklamaları gerekir. İnsanları organlarını toplama amacıyla yaratıp organ çiftliklerinde yetiştirmeyi bu insanların organlarını alma planı olmasaydı var olmayacaklarını ve bu ”anlaşmanın” bir parçasının da insanları öldürüp organlarını almak olduğunu söyleyerek meşrulaştırmak ahlaken geçerli olmazdı. Ya da organ çiftliklerindeki insanların başka mutlu insanlarla değiştirileceğini söyleyerek organ çiftlikleri kurmayı ahlaken meşrulaştıramazdınız.[6]

2.2.3 Çevreye Zarar Vermek

Son olarak, şunu düşünün:

  • Ortada açıkça başka alternatifler varken yiyecek yetiştirerek çevreye zarar vermek kötüdür.
  • Endüstriyel hayvan çiftlikleri ortada açıkça başka alternatifler varken çevreye zarar verir. Dolayısıyla,
  • Endüstriyel hayvan çiftliği yanlıştır.

Belki daha ikna edici bir öncül ”çevreye aşırı derecede zarar vermek…” şeklinde olabilirdi. Budolfson 2018, Hamerschlag 2011, Rossi & Garner 2014 ve Ranganathan et al. 2016’da detaylıca açıklanan zararlar aşırı boyutlardadır ve ormanların yok edilmesi, sera gazı salınımı, toprak bozulması, su kirliliği, su ve fosil yakıt tüketimi gibi durumları içerir. Argümanın temel noktası çevreye zarar vermenin yanlış olduğu yönündedir. Bunun sebebinin verilen zararların duyusal canlılara zarar vermede araçsallığı mı yoksa çevreye ya da ekosisteme ya da duyularından bağımsız olarak canlılara zarar vermenin içsel olarak kötü olması mı tartışmaya açıktır.[7]

Argüman çevreye verilen bu zararların endüstriyel hayvan çiftliklerinin kaçınılmaz sonuçları olduğunu iddia etmez. Bu meselede önemli tartışmalar vardır, verilen zararların endüstriyel hayvan üretiminden sıyrılıp sıyrılamayacağı ve nasıl bunun kolayca sağlanabileceği meseleleri PNAS 2013’te tartışılmıştır. Ek olarak bu türden bir argümanın serbest dolaşım hayvan çiftliklerine de uyarlanıp uyarlanamayacağı şeklinde Budolfson 2018’te tartışılmış önemli bir tartışma da vardır. Son olarak, bu gibi zararların duyusal canlılara diğer herhangi bir seçeneğe kıyasla daha iyi koşullar yaratan bir paketin parçası olduğu iddiasından yola çıkılarak ilk öncüle karşı yapılan güçlü bir itiraz mevcuttur.

2.2.4 Genel Ahlak Teoriler

Buraya kadar genel ahlak teorileri ve et üretimi hakkında bir şey söylenmedi. Bu teorilerin et üretimi hakkında ne ima ettiği konusunda kayda değer bir anlaşmazlık var. Yani, örneğin faydacılar mutluluğu maksimize etmemiz gerektiği konusunda hemfikirdir. Bunu hangi zirai pratiklerle gerçekleştireceğimiz konusunda anlaşmazlık yaşarlar. Olası bir seçenek endüstriyel çitfçiliğin öbür türlü var olmayacak ancak yaşamaya değer hayatlara sahip trilyonlarca hayvanın var olmasını sağladığı için mutluğu maksimize etmesidir (Tännsjö 2016). Bir diğer seçenek serbest dolaşım çiftliklerinin mutluğu maksimize etmesi olabilir (Hare 1999; Crisp 1988). Ya da, belki de hiçbir hayvansal tarım bunu sağlamıyordur (Singer 1999 Hare’yle hemfikir gibi görünse de Singer 1975).

Kantçılar kendi içinde amacı olanlara yalnızca birer araç olarak muamele etmenin yanlış olduğunda hemfikirdir. Hangi zirai pratiklerle bunun sağlanacağı konusunda anlaşmazlık yaşarlar. Kant’ın (Etik Üzerine Dersler) kendisi hiçbir tarım faaliyetinin bunu sağlamayacağını söyler – hayvanlar yalnızca birer araçtır ve bu sebepten onlara birer araç olarak davranmakta bir sorun yoktur. Buna karşın bazı Kantçılar hayvanların kendi başlarına birer amaç olduklarını ve tipik olarak hayvan çiftliklerinin hayvanlara yalnızca birer araç olarak davrandıklarını ve dolayısıyla yanlış olduklarını savunur (Korsgaard 2011 ve 2015; Regan 1975 ve 1983).

Sözleşmeciler bir grup belirli insanın makul bir şekilde reddedeceği herhangi bir şeyi yapmanın yanlış olduğunda hemfikirdirler. (Kimlerin bu grupta olduğu konusunda hemfikir değildirler.) Aynı zamanda sözleşmeciliğin hangi zirai pratiklere izin vereceği konusunda da anlaşmazlıklar yaşarlar. Belki de her türden hayvan çiftliğine izin verir (Carruthers 2011; Hsiao 2015a). Ya da belki de hiçbirine izin vermez (Rowlands 2009). Ara pozisyonlar da mümkündür.

Erdem etikçileri erdemli bir insanın yapmayacağı ya da yapılmasını tavsiye etmeyeceği her şeyin yanlış olduğu konusunda hemfikirdir. Belki de bu avcılığı ve hayvanları öldürmeyi yasaklıyordur, dolayısıyla her türden hayvan çiftliği olduğu gibi avcılık da izin verilemez eylemlerdir (Clark 1984; Hursthouse 2011). Ya da, belki de yalnızca hayvanlara zarar vermeyi yasaklıyordur ve serbest dolaşım çiftlikleri olduğu gibi uzmanları tarafından yapılan, acı içermeyen avcılık da izin verilebilirdir (Scruton 2006b).

İlahi buyruk etikçileri Tanrı tarafından yasaklanan her şeyin yanlış olduğu konusunda hemfikirdir. Belki de en azından endüstriyel hayvancılık yasaklanmıştır (Halteman 2010; Scully 2002). Lipscomb (2015) serbest dolaşım çiftliklerinin Tanrı tarafından yasaklanmayacağını savunuyor gibi görünmektedir. Standart Hristiyan görüşü hiçbir türden hayvancılığın yasaklanmayacağını çünkü Tanrı’nın hayvanları insanların hükmüne bıraktığını ve onlara her tür eski şekilde davranabileceğimiz yönündedir. İslami ve Musevi argümanlar her ne kadar ikisi de endüstriyel hayvan çiftliklerini dahi yasak görmese de neyin yenilebileceği ve hayvanlara nasıl muamele edileceği konusunda daha katı içeriklere sahiptir (Regenstein, et al. 2003).

Rossçu çoğulcular zarar vermenin prima facie yanlış olduğu konusunda hemfikirdir. Hangi zirai pratiklerin – tahakküm kurma, avlama, öldürme – zarar verdiği konusunda bir anlaşmazlığa yer yoktur ve aynı şekilde hangi hayvancılık pratiklerinin prima facie yanlış olduğu konusunda da bir anlaşmazlığa açık kapı bırakılmamıştır. Curnutt (1997) hayvanları öldürmenin prima facie yanlışlığının bunun tersini savunan tipik meşrulaştırmalar tarafından geçersiz kılınmadığını savunur.

3. Balıklar ve Böcekler

Domuz ve dana etine ek olarak somon ve cırcır böceği etleri de var. Kuzu ve tavuğun yanında midye ve karides de var. Felsefi literatürde böcekler ve deniz canlıları hakkında pek bir şey yok ve bu yazıda da bu yansıtılıyor.[8] Yine de bu konular önemli. Fish Count organizasyonunun tahminine göre her yıl bir trilyona yakın deniz canlısı yabani ortamında yakalanıyor ya da balık çiftliklerinde yetiştiriliyor (Mood & Brooke 2010, 2012, diğer internet kaynaklarında). Global olarak, insanlar kişi başına 20 kilodan fazla balık tüketiyor (FAO 2016). A.B.D’de yıllık kişi başı 680 gram bal tüketiyoruz (Bee Culture 2016). Böcek tüketimi hakkındaki tahminler elbette daha muğlak. UN FAO tahminlerine göre böcekler yaklaşık iki milyar insanın geleneksel diyetlerinin bir parçası ancak bunların yenilip yenilmediği – bu diyetlere bağlı kalınıp kalınmadığı – ve hangi miktarlarda olduğu belirsiz (FAO 2013).

Denizden gelen yiyecekler çiftlikler ve balık avlama yoluyla üretiliyor. Balık avlama teknikleri teknede olta kullanımından büyük çaplı trol tekneleriyle ağı okyanus zeminine bırakmaya kadar değişiklik gösterebiliyor. Deniz yiyecekleri lehinde ve karşısında kullanılan argümanlar büyük oranda et üretimi lehinde ve karşısında kullanılan argümanlara benzerlik gösteriyor: Bazıları bunun insanlar üzerindeki etkisinden endişeleniyor. (Örneğin bazı işçiler karides teknelerinde köleleştirilmiş vaziyette.) Bazıları bunun çevre üzerindeki etkisinden endişe duyuyor. (Örneğin bazı mercan kayalıkları trol tekneleri tarafından yok ediliyor.) Bazılarıysa deniz canlılarına yalnızca birer araç olarak muamele edilmesinin ya da onları öldürmenin, zarar vermenin ya da üzerlerinde tahakküm kurmanın izin verilebilir olup olmadığı konusunda endişe besliyor. Bu son endişeye dikkat verilmeli: Yine, Mood ve Brooke (2010, 2012, diğer internet kaynaklarında) tahmin ediyor ki 970 milyarla 2.7 trilyon arasında balık her yıl yabani ortamlarda yakalanıyor ve 37 ila 120 milyar arası balıksa çiftliklerde üretilip öldürülüyor. Eğer bu canlıları öldürmek, avlamak, üzerlerinde tahakküm kurmak ya da yalnızca birer araç olarak muamele etmek yanlışsa deniz canlılarına karşı yaptığımız kötülüklerin büyüklüğü inanmak istemeyeceğimiz derecede büyük.

Peki bu eylemlerimiz yanlış mı? Soruyu komplike hale getirecek şekilde diyebiliriz ki deniz canlılarının mental yaşamlarının olup olmadığı ve bu mental hayatların neye benzediği hakkında açık bir şekilde çok daha büyük şüpheler var. Her ne kadar karideslerin duyarlı olup olmadığı meselesinin onları yakalayacak işçileri köle haline getirmenin izin verlebilir olup olmamasıyla alakası olmasa da konu karidesleri öldürmeye geldiğinde bu mesele de önemli hale geliyor. Bu konudaki şüphe, konu böceklerin mental yaşamlarına geldiğinde çok daha büyük boyutlara ulaşıyor. Bazı konuşmalarda insanlar arıların mental yaşamının öyle olduğunu ki arıları yetiştirmekle onlara karşı hiçbir yanlış yapmadığımızı söyler. Arıları öldürmekte yapılmış hiçbir yanlışlık yoktur. Çünkü onlar duyarlı değildir ve onlara zarar veriyor olmayız. Arıların mental yaşamları hakkındaki bu bilgilerden yola çıkarak argüman arıların balını ”almanın” ağaçtan elma ”almaktan” ahlaken daha problemli olmadığı şeklinde devam eder. (Bal üretiminin ya da (insan) işçilerle balın çevre üzerinde çok az etkisi vardır. Dolayısıyla çevre – ve insan – temelli endişelerin ne kadar güçlü olduğu pek açık değil.)

Bal üretimini destekleyen bu argüman arıların mental yaşamı hakkındaki bazı empirik iddialara yaslanır. Arıların mental yaşamı hakkındaki güncel bir değerlendirme için arılar hakkında ”zengin bir kavrayışsal bilince sahiptir” ve ”bazı duyguları hissederler” ve ”genel anlamda en uygun hipotez…arıların acıyı hissettiği yönündedir” (2016: 158-159) gibi iddialarda bulunan Tye 2016’yı ve böceklerin genel anlamda bilinçli olma kapasitelerinin bulunduğunu savunan Barron & Klein 2016’yı inceleyebilirsiniz. Bal üretimini destekleyen argümanlar bu empirik dayanaklara yaslanarak eleştirilebilir. Ya da arıların mental yaşamının ne olduğu hakkında bilgimiz kesin olmadığı yönünde bir temelden yola çıkarak da itiraz getirilebilir. Belki de farkında olduğumuzdan çok daha zengin bir mental yaşamları vardır. Eğer öyleyse, arıları öldürmek ya da aşırı miktarda bal almak – ve onlara ciddi zararlar vermek – ahlaki anlamda yanlış olabilir. Eleştiri, bunları yapmayıp arıları kendi haline bırakmanın maliyeti küçük olurdu, diyerek devam eder… Eğer öyleyse, dikkatli olmak arıların balını almamayı, onları öldürmemeyi ya da zarar vermemeyi gerektirir. Bu gibi argümanlar bazen daha büyük çaplı canlılar için kullanılır. Bu gibi argümanlar için Guerrero 2007’ye bakabilirsiniz.

4. Üretimden Tüketime

Yukarıda konuştuklarımızın hiçbiri tüketim hakkında değildi. Buraya kadar kiahlaki vejetaryenizm argümanlarının çoğu et üretiminin çeşitli yollarının yanlışlığı üzerine kuruluydu. Bu gibi argümanların geçerli olduklarını varsayarsak et üretmenin yanlışlığından et tüketiminin yanlışlığı sonucuna nasıl varabiliriz?

Bu soru her zaman ciddiye alınmıyor. Ahlaki vejetaryenizm literatürünün klasiklerinden Singer 1975, Regan 1975, Engel 2000 ve DeGrazia 2009 bu soruya pek alan ayırmış değil. (C. Adams 1990 tüketim etiğine ciddi anlamda alan ayırmış nadir standart kabul edilen vejetaryen metinlerden biri.) James Rachels şöyle yazıyor:

Bazen filozoflar mantıksal bir boşluk içerdiği için [vejetaryenizm için argümanlarımın] ikna edici olmadığını açıklıyorlar. Hepimiz acımasızlığa karşıyız, diyorlar, ancak bunu hepimizin vejetaryen olması gerektiği sonucu takip etmiyor. Yalnızca daha az zulüm içeren et üretim metotlarını tercih etmemiz gerektiği sonucu çıkıyor. Bu itiraz öyle cılız ki [vejetaryenlik lehine] temel argümanlara karşı bir direnç açıkladığına inanmak oldukça güç. (2004: 74)

Yine de eğer itiraz et üretmenin yanlışlığından et tüketmenin yanlışlığı çıkmadığıysa o zaman bu itiraz cılız değildir ve açıkça doğrudur. Vejetaryen sonuca geçerli bir şekilde ulaşmak için eklenmesi gereken öncüller var. Öyle görünüyor ki Rachels’ın eklediği öncüller var ve belki de yakındığı noktayı bu öncüllerin gayet açık olduğunu söylediği şeklinde yorumlamalıyız. Belki de öyledir. Ancak bu ekstra öncüllerin ne oldukları hakkında oldukça ciddi bir ayrılık var ve makul adaylar birbirinden büyük ölçüde farklılık gösteriyor.

4.1 Açığı Kapamak

Yanlış şekilde üretilmiş malların tüketiminin kötü olduğunu çünkü daha fazla yanlış şekilde üretime neden olacağından yola çıkarak üretimle tüketim arasındaki bağlantıyı ileri süren üretimci fikri bir düşünelim. Bu fikrin ortaya koyduğu argüman taslak halinde şudur:

  • P ürününü tüketmek Q’nun üretimine neden oluyor.
  • Q üretimi yanlıştır.
  • Yanlışlığın üretilmesi yanlıştır. Dolayısıyla,
  • P’yi tüketmek yanlıştır.

Ya da gerçek üretimi boşverin. Bir üretimci şunu savunabilir:

  • P ürününün tüketilmesi Q ürününün üretilmesi için makul bir beklenti yaratır.
  • Q üretimi yanlıştır.
  • Yanlış bir şeyin üretilmesi hakkında makul bir beklenti yaratacak bir şey yapmak yanlıştır. Dolayısıyla,
  • P’yi tüketmek yanlıştır. (Singer 1975; Norcross 2004; Kagan 2011 (Tüketim ve üretim arasındaki bağlantı hakkındaki ana fikirler de beklenti üzerinden açıklanabilir.)

Ahlaki vejetaryen etin hem P hem Q değerleri arasında olduğunu savunabilir: Et tüketmenin et üretimine neden olacağı makul bir şekilde beklenebilir. Ya da ahlaki vejetaryen et tüketiminin hayvanlara karşı kötü davranışların daha çok normalleştirilmesine neden olacağını ve bunun yanlış olduğunu savunabilir. Bunlar elimizdeki çeşitli olasılıklar.

Et tüketiminin et üretimine neden olduğu hakkındaki ilk fikri ele alalım. Bu en çok satın almayla açıklandığında makul gözüküyor. Yanlış bir şekilde üretilmiş bir malın alınması ondan daha çok üretilmesine neden olur. Et yemek daha çok et ürettirir ve eğer öyleyse bu daha çok satın almayla gerçekleşir. Ninemiz yanlış bir şekilde üretilmiş leziz bir yiyecek satın aldığında daha fazla yanlışlık üretmiş olur diye devam eder bu iddia. O leziz yiyeceği satın aldığınız şirket siz elinizdekini yeseniz de çöpe atsanız da daha fazla mal üretecektir.

Bu argümanlar üretim hakkındaki empirik iddialara ve yanlışlık üretmenin yanlışlığı hakkındaki ahlaki iddialara dayanır. Ahlaki iddianın çok daha ileri uzanan imaları vardır (DeGrazia 2009 ve Warfield 2015). Şu kiralama örneğini düşünün:

  • Ev sahibine kira ödüyorsun. Biliyorsun ki ev sahibin aldığı kirayla yanlış bir şekilde üretilmiş et satın alıyor.

Eğer yanlış şekilde üretilmiş eti satın almak daha fazla üretilmesine neden olduğu için kötüyse bu senaryoda kirayı ödemek de kötü müdür? Paranı aldıktan sonra bunu yanlış şekilde üretilmiş bir biftek satın almaya harcayan bir restorandan vejetaryen yemek satın almak yanlış mıdır? Bu gibi sorular üretimcinin ahlaki iddiaları içindir. Bir kişi niyetlenmese ya da öngöremese de yanlışlık üretmesinin yanlış olup olmadığı, kişi niyetlenmese ama bunu öngörse yanlışlık üretmesinin yanlış olup olmadığı ve ayrıca yanlış olan şeyin yanlışlık üretmek mi yoksa basitçe kötü bir sonuca neden olmak mı olduğu hakkında daha ileri giden tanıdık sorular da vardır (çift etki prensibi ve zarar vermek vs. zarar verilmesine izin vermek hakkındaki yazılara bakabilirsiniz).

Üretimci argümanlara karşı yapılan bir itiraz sunulan empirik iddiaları reddeder ve onların aksine yiyecek endüstrisi çok büyük olduğu, çok fazla tüketici tarafından beslendiği ve çok yüksek miktarda parayla doldurulduğu için bizim yememizin ya da satın almamızın tipik olarak üretimi doğrudan ya da diğerlerini etkileme yoluyla dolaylı yoldan etkilemediği fikrini kabul eder (Budolfson 2015; Nefsky 2018). Buradaki fikir örneğin McDonalds’tan bir burger yemenin yeni ölümlere neden olmadığı ya da hayvanlara yapılan muamelelerde bir farklılık yaratmadığıdır. McDonald’s biri onlardan burger alsa da almasa da aynı miktarda et üretecek-ve hayvanları aynı şekilde yetiştirecek. Bunun ötesinde, sunulan fikir biri bunu makul bir şekilde bekleyebilir diye devam ediyor. Yiyecek tüketimi sisteminin tipik olarak böyle işleyip işlemediğine dair doğru bir açıklama sunup sunmadığından bağımsız olarak bu olası bir sistemin açıklamasıdır. Chef in Shackles örneğini düşünelim, McPherson 2015 tarafından bu örneğin modifiye edilmiş bir hali:

Alma şefin kendi iradesi dışında tutulduğu bilinen bir restorant olan Chef in Shackles’ı işletiyor. Bu bir gösteriş projesi ve Alma ne kadar insan geldiğinden bağımsız olarak restoranı işletmeye devam edecek. Aslında, Alma kazandıkları parayı doğrudan yakıyor. Köleleştirilmiş şef harika iş çıkarıyor; yemek oldukça lezzetli.

Üretimci fikir Chef in Shackles’tan yiyecek satın almanın ya da yemenin kötü olduğunu ima etmiyor. Eğer bu yanlışsa, farklı bir fikir yanlışlığını açıklamalı.

O yüzden bunun yerine yanlış şekilde üretilmiş malların tüketiminin kötü olduğunu çünkü bunun yanlışlıktan fayda elde etmek olduğunu savunan ekstraksiyonist fikri ele alalım (Barry & Wiens 2016). Bu fikir Chef in Shackles’tan yemenin neden kötü olduğunu açıklayabilir – buradan her lezzetli bir yemek yediğinizde şefin yanlış bir şekilde tutsak edilmesinden faydalanmış oluyorsunuz. Taslak halinde ekstraksiyonist argüman şudur:

  • Bir P ürününü tüketmek P’nin üretiminden fayda sağlar.
  • P’nin üretimi yanlıştır.
  • Yanlışlıktan fayda elde etmek kötüdür. Dolayısıyla,
  • P’yi tüketmek kötüdür.

Ahlaki vejetaryenler et tüketmenin P değerleri arasında olduğunu söyleyebilir. Üretimci argümandan farklı olarak bu argüman satın almaktan ziyade yemeye dayandığı için daha ikna edicidir. Tipik olarak bize fayda sağlayan eylem satın alma değil yemek oluyor. Üretimci argümanın aksine Chef in Shackles örneğinde neyin yanlış olduğunu açıklamada bir problemle karşılaşmıyor. Üretimci argümanın aksine yanlış şekilde üretilmiş yiyeceğe para ödeyen ev sahibimize kirasını ödemenin yanlış olduğunu ima etmiyor – ev sahibine kira ödemek yanlışlıktan fayda elde etmek değil.

Üretimci argümana benzer olarak ekstraksiyonist argüman da fayda elde etmenin etiği hakkında ahlaki bir iddia ve tüketici faydası hakkında empirik iddialara dayanıyor.

Yine de fayda elde etme kavramı biraz belirsiz. Chef in Shackles’a gidip oldukça iğrenç bir yemek yiyip ardından şiddetli bir hastalık geçirdiğinizi düşünün. Bir yanlışlıktan fayda elde etmiş mi oldunuz? Eğer cevap hayırsa ekstraksiyonist argüman restorana gitmekle ilgili neyin yanlış olduğunu açıklayamıyor demektir.

Açıkça ortaya koyarsak ekstraksiyonist ahlaki iddiaya inanması oldukça zor. Barry & Wiens 2016’nın Garret Cullity sayesinde modifike ettiği terör-aşk örneğini düşünelim:

Bir terörist bombası Bob ve Cece’yi acı verici şekilde yaralıyor. Saldırı kurbanları için bir destek grubuna katılıyor, burada birbirlerine aşık oluyor ve saldırıdan öncekine göre çok daha iyi bir durumda olmalarını sağlayacak şekilde mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar.

Bob ve Cece bir yanlışlıktan faydalanıyor gibi görünüyorlar ancak beraber olarak yanlış bir şey yapıyor gibi durmuyorlar. Üretimci argüman Chef in Shackles’ta yemenin neden kötü olduğunu açıklamakta güçlük çekiyorken ekstraksiyonist argüman da Bob ve Cece’nin yanlışlıktan fayda elde etmesinin neden izin verilebilir olduğunu açıklamakta güçlük çekiyor.

Katılımcı argüman terör-aşk örneğindeki gibi bir hataya düşmüyor. Bu argümana göre, yanlış şekilde üretilmiş malları tüketmek kötüdür çünkü bir yanlışlıkla iş birliği içine girer ya da ona katılımda bulunur veya Hursthouse’ın deyişiyle yanlışlığa taraf olur (2011). Bob ve Cece teröre katılmadılar ve dolayısıyla bu fikir onların hatalı olduğunu ima etmiyor. Bu fikir taslak olarak şu argümanı sunuyor:

  • Bir P ürününü tüketmek P’nin üretimine katılımda bulunmaktır.
  • P’nin üretimi kötüdür.
  • Yanlış şekilde üretilmiş şeylere katılımda bulunmak kötüdür. Dolayısıyla,
  • P’yü tüketmek kötüdür (Kutz 2000; Lepora & Goodin 2013).

Ahlaki vejetaryenler etin P değerleri arasında olduğunu savunabilir. Üretimci ya da ekstraksiyonist argümanlardan farklı olarak katılımcı argüman hem yemeyi hem de satın almayı bir çeşit yanlışlığa katılımcılık yapmak olduğundan yola çıkarak ikna edici bir şekilde kapsayabilir. Üretimci argümandan farklı olarak Chef in Shackles’tan yemenin neden kötü olduğunu açıklamakta ve yanlış şekilde üretilmiş et satın alan ev sahibimize kira ödemenin kötü olduğunu ima etmemekte bir problem yaşamıyor. Ekstraksiyonist argümandan farklı olarak katılımcı argüman yanlış bir şekilde Bob ve Cece’nin yanlışlıktan fayda elde ederek kötü bir şey yaptığını iddia etmiyor – sonuçta bu ikisinin aşık olması yanlışlığa katılımda bulunmak için bir yol değil.

Yine de bir yanlışlığa katılımcı olmanın ne olduğu tam olarak açık değil. Kendilerini himsasız (şiddet) bir yaşama adamış Jains topluluğunu düşünelim. Yiyecek üretimi himsaya neden olur. Bu yüzden Jains topluluğu çoğu bitkiyi yemekten kaçınır, yemek için kökünden sökmez ve hatta mikroorganizmalarla dolu arıtılmamış suyu öldürülen canlıları minimuma indirmek için içmekten bile kaçınır. Yine de Jaina keşişleri Jaina halkından insanlar tarafından desteklenir. Keşişler kendi suyunu kaynatamaz – bu şiddet gerektirir – ve bu yüzden suyun kaynaması için halktan birine ihtiyaç duyar. Hayvan öldürmezler ama halktan insanlardan et de içeren sadakalar alırlar. Keşişlerin şiddete katılımcı olduğunu söyleyebilir miyiz? Suç ortağı olduğu için katılımcı mıdır (Kutz 2000; Lepora & Goodin 2013)? Yanlışlık yapan bir grubun parçası mıdır (Parfit 1984: Bölüm 3)? Darryl yanlış şekilde üretilmiş et satın almayı reddettiğinde ama üretimin sonlandırılmlası için siyasi bir çalışmaya girişmediğinde yanlış üretime taraf mı olmuş oluyor? Üretime katılımcı mı olmuş oldu yoksa iş birliğine mi girdi? Bu yanlışlığı yapan grubun bir üyesi mi? Eğer öyleyse, bu grubun seçim prensipleri ne?

Olumsal bir gerçek olarak, et üretimini siyasi olarak protesto etmede başarısız olmak çağdaş ABD toplumunda hiçbir eleştirilebilir tutum sergilemiyor. Yine de bu yiyeceğin üretimine dahil edilmiş olan canlılar için bazı yiyecekleri tüketmek onlara karşı hakaret anlamına gelebilir ya da onlara karşı saygısızlık olabilir. (R.M Adams 2002; Hill 1979). Hurka (2003) erdemli olmanın iyi ve kötü karşısında doğru tavır takınmayı sergilemeyi gerektirdiğini savunur ve eğer tüketmek üretim karşısında bir tavır sergilemek oluyorsa yanlış şekilde üretilmiş etleri yemenin onlara karşı yanlış tavrı takınmak olduğu makul bir şekilde söylenebilir. Bunların tamamı tüketim karşısında tavırsal argümanlardı. Şu şekilde bir argüman olarak sunulabilirler:

  • bBir P ürününü tüketmek P ürününün üretimine karşı bir tavır ortaya koymaktır.
  • P üretimi yanlıştır.
  • Yanlışlık karşısında bu tavrı sergilemek kötüdür. Dolayısıyla,
  • P’yi tüketmek yanlıştır.

Öyleyse ahlaki vejetaryenler etin bu P değerleri arasında olduğunu söyleyebilir. Tıpkı katılımcılık fikri gibi tavır fikri de çeşitli malları yemenin ya da satın almanın yanlışlığını açıklar-her ikisi de bir tavır sergileme yoludur. Katılımcılık fikrinde olduğu gibi Chef in Shackles, kira örneği, zehirleme örneği, terör-aşk örneği gibi meselelerde sorun yaşamaz. Tavır sergileme hakkındaki empirik iddialara dayanır – belli malları tüketmek bir tavır sergilemektir – ve sonrasında bu sergilemeye izin verilmemesi hakkında ahlaki bir iddia ortaya koyar. Bir kişi her ikisi hakkında da şüpheli olabilir. Neden et satın almanın bu girişime destek sergilemek olduğunu ama aynı eti satın alacak birine kira ödemenin destek olmadığını düşünebilir. Ya da yanlış şekilde üretilmiş eti gizli bir şekilde tüketmenin aynı desteği sergilemek olup olmadığını ve bunun yanlış olup olmayacağını düşünebilir. Ayrıca, üretime sergilenen tavırların dışında düşünülmesi gereken başka tavırlar da vardır. Bir misafire et teklif etmemek saygı gösterme konusunda başarısızlık sergilemek olabilir (Fan 2010). Çağdaş Hindistan’da, Müslümanlara karşı göründüğü kadarıyla Müslümanların et yemesinden kaynaklı olarak Hindular tarafından işlenen ”et cinayetlerinin” ışığında denilebilir ki et yemeyi reddetmek dini ayrımcılığa destek sergilemek anlamına gelebilir (Doniger 2017).

Üretimci, ekstraktivist, katılımcı ve tavırsal argümanlar birbirini dışlamaz. Birileri birden fazlasını aynı anda kullanabilir. Örneğin Driver şöyle yazıyor,

[Yanlış şekilde üretilmiş] eti ortada birçok daha iyi seçenek varken tüketmek bu endüstriyi desteklemektir… Yiyen kişiyi suçlu yapan şey onun bir katılımcı olmasıdır. Katılımı ahlaken problematik yapan ise…bu eti yemenin büyük miktarlarda acıya neden olarak üretilen bir ürünün üretcisiyle işbirliği yapmaya olan istekliliktir. (2015: 79; italikler bana aittir)

Bu en azından katılımcı ve tavırsal argümanları birleştirmek gibi görünüyor. Lawford-Smith (2015) tavırsal ve üretimci argümanları birleştirir. McPherson (2015) de ekstraksiyonist ve katılımcı argümanları birleştirir. James Rachels (2004) katılımcı ve üretimci argümanları birleştirir. Ve, elbette, burada tartışılmayan fikirler de vardır, örneğin, yanlış yapanları ve yaptıkları yanlışlar için ödüllendirmek kötüdür ve yanlış şekilde üretilmiş eti tüketmek bunu yapar. Belli malları tüketmenin neden kötü olduğunu açıklamak oldukça karmaşık olabilir.

4.2 Açığı Kapamaya Karşı

Driver, Lawford-Smith, McPherson ve James Rachels yanlış şekilde üretilmiş yiyecekleri tüketmenin kötü olduğunu iddia eder ve neden öyle olduğunu açıklamaya çalışır. Üretimci, ekstraksiyonist, katılımcı ve tavırsal argümanlar da bunu açıklamaya çalışır. Ancak belki de ortada açıklanacak bir şey yoktur.

Belki de belli üretim tipleri yanlıştır ancak bu malları tüketmeye izin verilebilir. Eğer belli malların tüketimi yanlışsa bu yanlışlığın kısmen bu malların tüketiminin yanlışlığıyla açıklanabileceğini ve sonrasında et üretmeme gerekliliğinden et tüketmeme gerekliliğine geçmemizi sağlayacak sağlam bir rota olmadığını varsayabiliriz (Frey 1983). Bu tüketicilerin bir şey yapma yükümlülüğü olma olasılığını açık bırakır – örneğin, bu yanlış sistemi sona erdirmek için politik değişimlere çabalamak – ancak yanlış şekilde üretilen eti yemeye izin verilebilir olarak bakar.

§4.1’de tartışıldığı gibi, Warfield et yiyen kişilere kira ödemek ya da et servis eden bir restoranda salata yemek gibi ahlaken izin verilebilir aktivitelerin yanlış bir şekilde kötü olduğunu ima eden üretimci fikirlere karşı bir problem yöneltmişti (2015). Eğer tüketim yanlışsa bunun bazı üretimci fikirlerin doğru olduğundan kaynaklandığı varsayımını ekleyelim ve bunun sonucu olarak yanlış şekilde üretilen malların tüketiminin kötü olmak zorunda olmadığına ulaşırız. (Warfield bunu varsaymıyor ancak onun yerine üretim ve tüketim arasındaki bağlantı hakkındaki ”en iyi tartışmanın” ”geniş anlamda sonuçsalcı” olduğunu söylüyor. (aynı yazı., 154).)

Bunun yerine, ekstraksiyonist ya da katılımcı veya tavırsal fikirlerin eğer herhangi biri doğruysa doğru olduğunu varsayıp sonra bu görüşlerin hiçbirinin doğru olmadığını savunabiliriz. Örneğin, bu tüketim karşıtı görüşlerin çok fazla şeyi yasaklama tehditine sahip olduğunu savunabiliriz. Eğer tüketmenin yanlışlığıyla üretmenin yanlışlığı bağlantılıysa başka neler bağlantılıdır? Eğer et yemek kötüyse çünkü bu hayvanlara karşı yanlış bir tavrın sergilenmesi anlamına geliyorsa et yiyen insanlarla arkadaş olmak izin verilebilir midir – yoksa bu da hayvanlara karşı yanlış tavırlar göstermek mi olur? Eğer hayvanları yemek için öldürmek kötüyse yalnızca yemekten kaçınmak mı gerekir yoksa bu ölümleri durdurmak için bir şeyler yapmak mı lazımdır? Hayvanları ve hayvansal ürünleri tüketmenin karşısındaki çeşitli argümanların imaları oldukça öteye uzanabilir. Birileri bunu ahlaki vejetaryen argümanlarla ilgili bir şeylerin yanlış olduğunun kabulü olarak görecektir. Gruen ve Jones (2015)’in ortaya koyduğu üzere, bu gibi argümanların ortaya koyduğu hayat tarzları bizim gibi canlılar tarafından uygulanabilir değildir. Ancak onlar bunu argümanların reddedilmesi için bir zemin olarak değil bu argümanları kendimizi yönlendirebileceğimiz arzulanabilir bir yaşam olarak kabul eder (cf. Curtin 1991’in ”bağlamsal vejetaryenizm” üzerine §4’ü).

Her şey göz önüne alındığında et yenilmesinin izin verilebilir olduğu lehine gelen farklı bir argüman hayvanları yemenin ve satın almanın aslında oldukça büyük bir kültürel güzellik yarattığı fikrinden gelir (Lomasky 2013). Bu hayvanları üretmenin yanlış olduğunu kabul etsek bile bunun yarattığı muazzam iyilik bunu yapmamızı meşru kılabilir. (İlgili olarak, tüketmeyi reddetmenin kötü olmasının tüketimi meşrulaştırdığıyla ilgili bir örnek olarak ev sahibinin barbekü edilmiş tavuk için saatlerce uğraşması ve senin bunu yemeyi reddetmenin onu yıkması olabilir.) Ancak bu her türden korkunç eylemin bazı büyük kültürel güzelliklerin temel parçası olması nedeniyle izin verilebilir olması ihtimalini açık bırakıyor gibi görünüyor. Ortada gereğinden fazlasına izin verme tehdidi var.

5. Ahlaki Vejetaryen Argümanları Genişletmek: Hayvansal Ürünler ve Bitkiler

Ahlaki veganizm ahlaki vejetaryenizmi kabul eder ve üstüne hayvansal ürünleri tüketmenin de yanlış olduğunu ekler. Sırf ahlaki vejetaryen olanlar bunu reddeder ve ahlaki vejetaryanizme hayvansal ürünlerin tüketiminin izin verilebilir olduğunu ekler. Ahlaki veganları ve ahlaki vejetaryenleri ayıran bir diğer meseleyse hayvansal ürün üretiminin yanlış olup olmadığıdır. Bu ortaya genel bir soru çıkarır: Eğer §2’de ileri sürülen nedenlerden ötürü et üretmek yanlışsa hangi diğer yiyecekler yanlış şekilde üretiliyordur? Tavuklara et için zarar vermek yanlışsa onlara yumurtaları için zarar vermek de yanlış değil midir? Eğer çalışanlara et üretiminde zarar vermek yanlışsa çalışanlara hayvansal ürün üretiminde zarar vermek de yanlış değil midir? Eğer et için yüksek miktarlarda metan üretmek yanlışsa bunu süt için üretmek de yanlış değil midir? Bunlar ahlaki veganizm tarafından ortaya sürülen problemlerdir.

Ancak çeşitli vegan diyetleri ahlaki sorular yükseltir. Eğer tavuklara et için zarar vermek yanlışsa mahsülleri hasat etme esnasında farelere ve köstebeklere zarar vermek de yanlış mıdır? Eğer işçilere et üretimi sırasında zarar vermek yanlışsa işçilere domates üretimi esnasında zarar vermek de yanlış değil midir? Eğer et üretimi için büyük miktarlarda su kullanmak yanlışsa aynı miktarda suyu badem üretmek için kullanmak da yanlış değil midir?

5.1 Hayvansal Ürünler

Et çiftliklerinin yanlış olabileceği gibi hayvansal ürün çiftlikleri de benzer sebeplerden ötürü yanlış olabilir. Bu nedenler bitkiler, hayvanlar, insanlar ve çevre hakkındaki endişelerden kaynaklanır. Bu yazıda ilkine, ikincisine, dördüncüsüne ve yumurtalarla süt ürünlerine odaklanılacaktır.

5.1.1 Yumurtalar

Tıpkı et için beslenen tavuklar gibi endüstriyel çiftliklerde yumurtası için beslenenler de sıkı bir şekilde sınırlandırılmış ve ortalama olarak mektup büyüklüğünde bir boşluk verilmiştir. Bu tavukların da gagaları kesilir. Bu tavuklara da birçok antibiyotik verilir. Erkek olanlar, yumurta verme konusunda işlevsiz olduğu için derhal öldürülür: ezilir, kurutulur, açlığa bırakılır, boğulur. Yaşlandıklarında ve kuluçka oranları yavaşladığında dişiler aç bırakılırarak tüy dökmeye zorlanır ve daha fazla kuluçkaya teşvik edilir. Birkaç yıl içinde öldürülürler (HSUS 2009; cf. Norwood & Lusk 2011: 113-127, kuluçka tavuklarının yaşamını yaşamaya değmez olarak değerlendiren bir çalışma).

Serbest dolaşım yumurta çiftlikleri ideal olarak bunların çoğundan kaçınır. Yine de genç ve harcanmış tavuklarla bebek horozları öldürmeyi içerir. Çoğunlukla endüstriyel mezbahalara acı dolu, stresli yolculukları içerir. Sonuç olarak, endüstriyel ve serbest dolaşım çiftliklerinin et için beslenen tavukların acı çekmesine neden olmasının makul olduğu gibi endüstriyel ve serbest dolaşım çiftliklerinin yumurta için beslenen tavukların acı çekmesine neden olması da makuldur. Aynısı öldürme için de geçerlidir.

Çevreye yöneltilen tehditler de aynı şekilde et ya da yumurta tüketmesinden bağımsız olarak endüstriyel çiftliklerin kendisinden kaynaklanır. Tavuklar et ya da yumurta için beslenmesinden bağımsız olarak sera gazı üretir. Araziler onlara yiyecek sağlamak için ormanlardan arındırılır ve kaynaklar et ya da yumurta için beslenmelerinden bağımsız olarak onlar için tüketilir.

Özetle, tavuk üretimine karşı üretilen argümanlar büyük oranda yumurta üretimine güçlü bir şekilde uygulanabilir. Öldürme, acı çektirme ve çevreye zarar verme öncüllerinden kurulan argümanlar tipik bir tavuk üretimine uygulanabildiği gibi tipik bir yumurta üretimine de uygulanabilir gibi görünmektedir.

5.1.2 Süt Ürünleri

Tıpkı sığır eti için beslenenler gibi, süt ürünleri için endüstriyel çiftliklerde beslenen inekler de sıkı bir şekilde sınırlandırılmıştır ve çoğu dürtüden yoksundur. Ancak süt ürünü inekleri olarak rutin bir şekilde hamile bırakılır ve devamlı olarak sağılırlar. Erkek olanlar, süt verme açısından işlevsiz oldukları için tipik olarak aylar içinde dana etine dönüştürülür. Dişi olanlarsa belki beş sene kadar yaşayabilir. (HSUS 2009; cf. Norwood & Lusk 2011: 145-150).

Serbest dolaşım süt üretimi bunların çoğundan kaçınamaz. İdeal olarak, daha az acı içerir ancak tipik anlamda zor yoluyla hamilelik, anne ve buzağının ayrılması ve tipik olarak endüstriyel bir mezbahada erken bir ölümü içerir. İneklerin et için yetiştirilmesinin öldürülmelerine ve acı çekmelerine neden olduğu temel alınarak kurulan argümanlar makul olduğu sürece süt için inek yetiştirmeye karşı oluşturulan benzer argümanlar da makuldur.

Çevreye verilen zarar da ineklerin et ya da süt için yetiştirilmesinden bağımsız olarak benzerdir. İnekleri et için yetiştirmeye karşı çevreye zarar verdiğini temel alarak kurulan argümanlar makul olduğu sürece süt için inek yetiştirilmesine karşı kurulan benzer argümanlar da makuldur. İnekleri et ve süt için yetiştirmek sera gazı ve atık üretir; ormanlık alanları yok eder ve kaynakları yüketir. Doğrusu, yalnızca bir örnek olarak süt ürünlerine sera gazı temelli karşı çıkış kümes hayvancılığına ve domuz etine sera gazı temelli karşı çıkıştan daha kuvvetlidir (Hamerschlag 2013).

Özetle, dana eti üretimine karşı kullanılan argümanlar süt ürünlerine karşı da güçlü bir şekilde uygulanabilir. Öldürme, acı çektirme ve çevreye zarar verme öncüllerinden kurulan argümanlar tipik bir dana eti üretimine uygulanabildiği gibi tipik bir süt ürünleri üretimine de uygulanabilir gibi görünmektedir.

5.2 Bitkiler

Hayvan, süt ürünleri ve yumurta çiftliklerinin yanlış olabileceği gibi bitki çiftlikleri de benzer sebeplerden yanlış olabilir. Bu gibi sebepler bitkiler, hayvanlar, insanlar ve çevre hakkındaki kaygılardan kaynaklanır. Bu yazıda ilkine, ikincisine ve dördüncüsüne odaklanılacaktır.

5.2.1 Bitkilerin Kendileri

Ed, Fatima’nın ödüllü kaktüsünü izin almadan böcek ilacıyla sırılsıklam eder. Bu tartışmasız bir şekilde yanlıştır ancak yalnızca kaktüs Fatima’nın ise tartışmasızdır. Eğer kaktüs Ed’in bahçesinde büyüseydi ve sırf zevk için Ed bitkiyi böcek ilacıyla sulayıp öldürseydi bu yanlış olur muydu? Ortada bitkilere yapılan muamele hakkında ortodoks olmayan ancak artan şekilde yaygın fikirler vardır. Buna göre herhangi bir bitkinin öldürülmesi en azından bu ölçüde yanlıştır ve onlara yalnızca birer araç olarak davranmakta öyledir (Marder 2013; Stone 1972, Goodpaster 1978, ve Varner 1998 erken tartışmalardır ve Tinker 2015 daha erken tartışmaları konuşur). Bu düşünceyi geliştirmenin doğal bir yolu bitkilere bu şekilde davranmanın basitçe bunun bitkiler üzerindeki etkilerinden ötürü yanlış olduğudur. Alternatif olarak bitkilere bu şekilde davranmak bunun biyosfere olan etkisinden ötürü yanlıştır. Her iki durumda da duyusal olmayan canlılara karşı içsel bir yanlışta bulunabiliriz.

Bir itiraz çıkarlar hakkında önemli bir meseleyi dile getirir. Singer, Porphyry ve Bentham’ı takip ederek tamamının ve yalnızca duyusal canlıların çıkarları olabileceğini varsayar. Marder, et al.’ın öne sürdükleri meydan okuma bitkilerin en azından daha iyi ya da daha kötü durumda olabiliyor gibi göründükleridir, güzelleşir ya da solarlar çünkü belli miktarda ışıkta, besinde ve suda çıkarları var gibi görünmektedir. Poprhyry, et al.’ın pozisyonlarını yorumlamanın bir yolu şeylerin burada göründüğü gibi olmadığını ve esasında bitkilerin duyudan yoksun oldukları için çıkarları olamayacağıdır. Bu çıkarlara sahip olmak için neden duyuların gerektiği hakkında bir soru ortaya çıkarır (Frey 1980 ve 1983). Poprhyry, et al.’ın pozisyonlarını yorumlamanın bir diğer yolu bitkilerin çıkarlara sahip olduğu ancak bunun ahlaki bir anlamı olmadığıdır. Bu bitkileri çıkarlarından ne zaman ve neden alıkoymanın izin verilebilir olduğu sorularını ortaya koyar. Marder’ın görüşü bitkilerin çıkarlara sahip olduğu ve bu çıkarların birinin düşünebileceğinden çok daha fazla ahlaki ağırlığa sahip olduğudur. Yani, örneğin tıpkı bir köpeği zevk uğruna öldürmek yanlış olduğu gibi bir karahindibayı zevk için öldürmek de yanlıştır. Eğer ihtiyacımız olmayan bir yiyecek için tavuk öldürmek kötüyse bazı havuçları öldürmek de öyledir.

Eğer ihtiyacımız olmayan bir yiyecek için bitkileri öldürmek izin verilemez bir şeyse öldürmeye getirilen kısıtlama nereye kadar genişletilebilir: Bakterilere kadar? Bu konuda Gary Francione tarafından baskılanan Marder açık fikirlidir: ”Meseleyi ciddi bir şekilde analiz etmeden bakteri topluluklarına saygı gösterme olasılığımızı reddetmemeliyiz.” (2016: 179).

5.2.2 Bitki Üretimi ve Hayvanlar

Marder’ın görüşü bitki biliminin ve kısmen bitkilerin uyarılara tepki verdiği tartışmalı fikrinin – örneğin ”kökler…gelişme şekillerini kaynak bakımından zengin topraklara yönelterek değiştirmeye ya da aynı türün diğer üyelerinin yakınlardaki köklerinden uzağa değiştirmeye muktetirdi.r” (2016: 176) – bitkilerin çıkarlara sahip olduğunu, kendi içlerinde amaç olduklarını ve bir ölçüde onları öldürmenin ve araç olarak kullanmanın yanlış olduğunu göstermeye yettiği yönündeki tartışmalı bir yorumuna dayanmaktadır.

Tartışmasız olarak, çoğu mevcut bitki üretiminin hayvanlar açısından çeşitli kötü sonuçları vardır. ABD’deki mevcut bitki üretimi büyük oranda büyük ölçeklidir. Büyük ölçekli bitki üretimi – kasıtlı olarak ya da diğer türlü – çok sayıda duyusal canlının ölümüne neden olur. Hayvanlar traktörler ve tarım ilaçlarıyla öldürülür. Öldürülürler ya da toprak kaybıyla ölüme terkedilirler (Davis 2003; Archer 2011). Ölümlerin ölçeği Lamey 2007 ve Matheny 2003’te tartışılmıştır ancak hepsi yüksek miktarda olduğunda hemfikirdir (cf. Saja 2013 çok sayıda hayvanı öldürmenin ahlaki imperatifi üzerine).

”Kasıtlı olarak ya da diğer türlü” kısmı bazıları için önemlidir. Bu zararlar çiftlik üretiminin zararlarını öngörseler de kasıtlı değildir. Bazılarına göre Iowa’da mısır üretiminden dolayı zarar gören hayvanların kasıtsız şekilde zarar görmüş olmaları bu zararları izin verilebilir yapmaya katkı sağlamaz (çifte efekt doktrini üzerine olan yazıya bakınız). Bunun aksine Iowa’da çiftlik domuzları kasıtlı olarak öldürülür. Tavuklar ve inekler de öyle. (Kasıtlı olarak zarar verilen var mıdır? Tipik olarak hayır. Hayvan çiftlikleri sadistik değildir.)

Üretim ölçeği de ayrıca önemlidir. Davis (2003) ve Archer (2011) et üretiminin bazı formlarının bitki üretiminden daha az ölüme neden olduğunu ve bu yüzden bitki üretimine göre tercih edilebilir olduğunu savunur.

Buradaki fikir eğer hayvan çiftlikleri ihtiyacımız olmayan bir yiyeceğin üretimi esnasında hayvanların öldürülmesinden ötürü yanlışsa o zaman aynı sebeple bazı bitki üretim çeşitleri da yanlış olabilir. Daha zayıf olarak, eğer hayvan çiftlikleri ihtiyacımız olmayan bir yiyeceğin üretimi esnasında yüksek miktarda hayvanın ölümüne neden olduğu için yanlışsa o zaman bazı bitki üretim çeşitleri de aynı sebepten ötürü yanlıştır.

Buradaki asıl mesele bu zararların bitki üretiminin zorunlu bileşenleri mi olduğu yoksa koşullu sonuçları mı olduğudur. Daha ilerideki meseleyse insanların ödemeyi kabul edecekleri fiyatlarda yemek istedikleri yiyeceklerin üretimini sağlamaya devam ederken bitki üretimindeki bu zararlardan kurtulmanın ne kadar kolay olduğudur.

5.2.3 Bitki Üretimi ve Çevre

Bitki üretiminin izin verilebilirliğine getirilen son itiraz: Bitki üretiminin açıkça çevresel maliyetleri vardır. Açıkçası, bitki üretiminin çevresel maliyetleri oldukça yüksektir: Toprağın üst tabakasının kaybı, erozyon, ormansızlaşma, yüzey akışı, kaynak tüketimi, sera gazı emisyonları. Sadece son iki örneğe bakarsak, Budolfson (2016: 169) brokoli üretiminin bin kalori başına domuz üretiminden daha fazla CO2 ürettiğini ve bademlerin bin kalori başına tavukların iki buçuk katı su tükettiğini tahmin etmektedir.

  • Eğer hayvan çiftliklerinin bazı türleri çevresel nedenlerden ötürü yanlışsa o zaman aynı sebeplerden ötürü bitki üretiminin bazı çeşitleri de yanlıştır (Budolfson 2018).

Yine, önemli olan mesele bu zararların bitki üretiminin zorunlu bir bileşeni mi olduğu yoksa koşullu sonuçları mı olduğudur. Daha ilerideki meseleyse insanların ödemeyi kabul edeceği fiyatlarda yemek istedikleri yiyecekleri üretmeye devam ederken bitki üretimindeki bu zararlardan kurtulmanın ne kadar kolay olacağıdır.

5.3 Hayvan Üretim ve Bitki Altbölümlerinin Özeti

Ahlaki vejetaryen argümanlar standart olarak hayvanları hayatta kalmak için yemeye ihtiyacımız olmayan yiyecek için yetiştirirken hayvanlara yapılan çeşitli muamelelere karşı çıkar. Bu standart olarak argümanların hayvanları yemenin yanlış olduğu kısmını oluşturur.

Et üretimine karşı argümanlar gerekli değişiklikler yapılarak hayvansal ürün üretimine genişletilebilir.[9] Ayrıca bazı bitki üretimi türlerine de genişletilebilir. Bu şu anlama gelir:

  • Endüstriyel bitki üretimine ve hayvansal ürün üretimine karşı kullanılan argümanlar et üretimine karşı kullanılanlar kadar güçlüdür.
  • Et üretimine karşı kullanılan argümanlar et üretiminin yanlış olduğunu gösterir. Sonuç olarak;
  • Endüstriyel bitki üretimine ve hayvansal ürün üretimine karşı kullanılan argümanlar bu eylemlerin yanlışlığını gösterir.
  • Bir olasılık ilk öncülün yanlış olması ve bazı argümanların diğerlerinden daha güçlü olmasıdır.

Bir diğer olasılık ilk öncülün doğru olması ve tüm argümanların eşit derecede güçlü olmasıdır. Öyleyse bizim ikinci öncülü kabul etmekle – ve böylece sonucu kabul etmekle – et üretiminin yanlışlığı arasında seçim yapmamız gerekir.

Bir diğer olasılık ise argümanın sağlam olması ancak ölçüsünün endüstriyel Batı’da endüstriyel bitki, hayvansal ürün ve et üretimine alternatif olabilecek birkaç seçenek – eğer hiç varsa – tarafından kısıtlanmış olduğudur.

Son bir olasılık ise argümanların eşitliği ve endüstriyel bitki üretimine karşı argümanların açıkça sağlam olmayışı bu argümanların arkasında yatan fikirlerin yanlış ifade edilmiş olmasıdır. Doğru anlaşıldığında, bu uygulamaların yanlışlığını doğrudan göstermeye çalışmıyorlar. Onun yerine, doğru anlaşıldığında çeşitli pratiklerin çeşitli şekillerde kötü olduğunu gösterirler. Eğer öyleyse şunu sorabiliriz: Hangisi daha kötüdür? Ve hangi şekillerde? Literatür tipik olarak fabrika üretimini hayvanlar için endüstriyel bitki üretiminden daha kötü olarak sıralar çünkü ilki ikincisine ihtiyaç duyar ve ikincisinin yaratmadığı çeşitli zararlar – milyarlarca tavuğun acı çekmesi – yaratır. Ya da endsütriyel bitki çiftlikleriyle serbest dolaşım çiftliklerinin göreceli olarak verdiği zararlar hakkındaki tartışmayı düşünelim. Hangisi daha çok hayvan ölümü ya da acısı yaratır? Bu acıları minimize etmeli miyiz? Ya da serbest dolaşım ve endüstriyel hayvan çiftliklerinin göreceli olarak zararlarını düşünelim. Bazıları ilkinin çevre için daha kötü ancak hayvanlar için daha iyi olduğunu savunur. Eğer öyleyse, hangisini tercih etmemiz gerektiği ya da herhangi birini tercih edip etmememiz gerektiği hakkında kolay olmayan bir soruyla karşılaşırız.

6. Sonuç: Vejetaryenizm Hakkındaki Tartışma Nerede Duruyor ve Nereye Gidiyor

Uzunlukla ilgili kısıtlamalardan ötürü bu yazı ahlaki vejetaryenizm literatürünün muazzam boyutunu iletemez. Popüler baskılar arasında bazı harika çalışmalar var. Between the Species, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, Journal of Animal Ethics, Environmental Ethics, and Journal of Food Ethics dergileri yıllık makaleler yayımlıyor. Onlarca kaliteli makale bu yazıda ihmal edildi.

Bu yazıda et yemeye karşı bunu üretmenin yanlışlığı öncülünden devşirilmemiş oldukça doğrudan argümanlara yer verilmedi. Örneğin domuz üzerine getirilen Yahudi-İslami kısıtlamalar üretimle ilgili olmaktan çok ürünün temiz olmamasından devşirilir. Bir diğer örnek olarak et yeme üzerine olan Rastafaryan kısıtlamalar kısmen et tüketiminin doğal olmayışı görüşünden devşirilir. Tarihsel olarak, bu gibi kısıtlamalar ve meşrulaştırmalar et tüketimine getirilenlerle sınırlanmamıştır. Manu Yasaları’nın soğan yeme üzerine getirdiği kısıtlamalar soğan üretiminden ziyade soğan tüketiminin tüketen kişiye olan sonuçlarından devşirilir (Doniger & Smith (trans.) 1991: 102). Kuran’ın alkol tüketimi üzerine getirdiği kısıtlamalar alkol üretiminden değil alkol tüketiminin tüketiciye ne yapacağından devşirilir (5:90-91).

Bu gibi tüketime karşı öncüllerini tüketilene ait içsel değerlerden ya da tüketilenin tüketiciler üzerindeki etkilerinden alan argümanlar büyük oranda çağdaş felsefi literatürde yer almaz. Şu an elimizde olan argümanlar belirli ürünlerin yanlış şekilde üretilmesine ve bu gibi ürünlerin tüketiminin yanlışlıkla belli bir ilişki taşıdığına ve dolayısıyla sırf bu nedenle yanlış olduğuna dayanır. Ahlaki vejetaryenler etin bu gibi ürünler arasında olduğunu savunur: Et tipik olarak yanlış bir şekilde üretilir ve tüketimi tipik olarak bu yanlışlıkla belirli bir ilişki taşır. Öyleyse bu ahlaki vejetaryenleri iki türden itirazla baş başa bırakır: Üretimle ilgili iddialara itirazlar – et gerçekten de böyle mi üretilir? Bu gibi bir üretim yanlış mıdır? – ve üretimle tüketimi birbirine bağlayan iddialara itirazlar – et tüketmek yanlış üretimle konuyla ilgili bir açıdan mı ilişkilidir? Bu şekilde bir ilişkide olmak yanlış mıdır? Ahlaki vejetaryenlerin bu sorulara olan cevaplarını açıklamak §2 ve §4’ün konusuydu.

Bunun ötesinde de sorular vardır. Eğer et tüketimine karşı ahlaki vejetaryen argümanlar sağlamsa o zaman hayvansal ürün tüketimine karşı argümanlar da aynı şekilde sağlam mıdır? Süt ürünleri, yumurtalar ve bal ahlaki vejetaryenlerin et için savundukları gibi yanlış şekilde üretiliyor olabilir mi? Bunları tüketmek tüketiciyi yanlış şekilde üretimle ilişkilendiriyor olur mu? Bu cevapların ”evet” olduğuna dair bir açıklama §5’in konusunun bir kısmıydı.

İlgili olarak, bazı bitkiler, meyveler, yemişler ve diğer varsayılan olarak vejetaryen yiyecekler yanlış şekilde üretiliyor olabilir. Bazı domatesler kölelikten hallice şartlar altında çalışan işçiler tarafından toplanır (Bowe 2007); endüstriyel elma üretimi büyük miktarda su sömürür (Budolfson 2016); endüstriyel mısır üretimi çok sayıda küçük hayvanı ezerek öldürür (Davis 2003). Bu yiyecekler yanlış şekilde mi üretilmiştir? Belki de bunları tüketmek tüketiciyi yanlış şekilde üretimle ilişkili hale getiriyordur? Bu noktada da ”evet” cevabını açıklamak §5’in konusunun bir kısmıydı.

Fischer (2018) bu soruların bazılarına verilen son iki paragraftaki cevaplar ”alışık olmadık şekilde yemek” ve eklenilebecek bir şekilde alışık olmadık şekilde üretmek gibi gereklilikleri destekler. Örneğin, eğer et genelde yanlış şekilde üretiliyorsa bu üretimin izin verilebilir olma ihtimali için alışık olmadık şekilde üretiliyor olması gerekir. Mesela hata sonucu olmayan bir yol kazası (Koelle 2012; Bruckener 2015) ya da doğal sebeplerden ötürü ölmüş bir hayvanın cesedi (Foer 2009) ya da test üretimi şeklinde olabilir (Milburn 2016; Pluhar 2010; Donaldson & Carter’ın denemelerine bakabilirsiniz (eds.) Bitki temelli ”et” hakkındaki tartışmalar için 2016).

Eğer et tüketmek genel olarak üretimle bir bağ taşıdığı için yanlışsa izin verilebilir olma ihtimali olması için alışılmışın dışında bir şekilde tüketilmelidir. Bazı insanlar yalnızca öbür türlü atığa dönüşecek olan çöpteki yiyecekleri yer. Bazı insanlar yalnızca herhangi bir yiyecek istemeden kendilerine verilen yiyeyeceği yer. Eğer tüketim yalnızca daha fazla üretime neden olduğu için yanlışsa bu gibi tüketim türleri yanlış olmaz.

Bu yazıda ele alınan bazı argümanların ışığında bazı alışılmadık tüketim türlerinin ahlaken itiraz edilemez olduğunu ve bazı mükemmel derecede alışılmış pratiklerin tüketimle ilgisi olmasa da ahlaken itiraz edilebilir olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin ahlaki vejetaryenlığın ışığında eğer et yemeyi bırakırsanız endüstriyel olarak üretilen hayvanlar için yapmanız gereken her şeyi yapmış olur musunuz? Açık bir şekilde hayır. Eğer fabrika üretimi ineği yemek yanlışsa benzer sebeplerden ötürü bu ineğin derisini giymek de yanlıştır. Bu yanlışlıklar geniş bir şekilde çözümlenen ve satın almayı, yemeyi ya da diğer şekilde kullanımları içeren bir tüketimle mi sınırlıdır? Yoksa tüketiciler yanlış şekilde üretilmiş ürünleri tüketmemekten daha mı fazlasını yapmalıdır? Basitçe et almamanın ötesinde paralarını nasıl harcadıkları konusunda daha seçici mi olmalıdırlar mesela hiçbir et servis etmeyen restoranları tercih ederek? Protesto edip lobicilik mi yapmalıdırlar? Çiftliklere karşı daha doğrudan aksiyonlara mı girişmelidirler? Ya da devlet karşısında daha doğrudan aksiyonlarda mı bulunmalılar? Yanlış şekilde üretilmiş et satın alan ev sahiplerine kira ödemeyi reddetmeliler mi? Tıpkı ahlaki yolun üretimden tüketime geçip geçmediği hakkında olan sorular gibi bu yolun tüketimle sınırlı mı kaldığı yoksa daha mı ileri gittiği konusunda da sorular vardır.

§5’te tartışıldığı üzere, yiyecek için öldürülen, zarar verilen ya da yetiştirilen hayvanlara karşı kullanılan ahlaki vejetaryen açıklama muhtemelen hayvanların diğer koşullarda öldürülmesine, zarar verilmesine ya da yetiştirilmesine karşı kullanılacak şekilde genişletilebilir. Bunlar, eğer bir şey gösteriyorsa, evcil hayvanlara karşı ahlaki muamele hakkında ne gösterir (Bok 2011; Overall (ed.) 2017; Palmer 2010 ve 2011)? Hayvanat bahçesi canlıları için ne gösterir (DeGrazia 2011; Gruen 2011: Chapter 5; Gruen 2014)?

Vahşi hayvanlara karşı görevlerimiz hakkında, eğer bir şey gösteriyorsa, ne gösterir? Palmer 2010 2007’den iki örnekle tartışmayı açar. Bunlardan biri Kenya’daki 10,000 yaban arısının kazara ölümünü; diğeriyse İngiltere’de 150 ata gösterilen yanlış muamele sonucu ölümlerini içerir. Palmer’ın ortaya koyduğu üzere evcilleştirilmiş hayvanlardan bizlerin ilgilenmekle yükümlü olması makuldur – bizim gözetimimiz altındaki atların acı çekmesine göz yummamızın makul bir şekilde yanlış olduğunun söylenebilme nedeni budur – ancak benzer problemleri yaşayan vahşi hayvanları kendi haline bırakmamız izin verilebilirdir – işte bu nedenle yaban arılarının acı çekmesine ve ölmesine göz yummak makul bir şekilde izin verilebilirdir. Ve yine de benzer kapasitedeki hayvanların – at ve yabanarısı gibi hayvanlar – benzer şekilde muamele görmesi de ayrıca makuldur diye devam eder Palmer. Öyleyse 10,000 yaban arısının ölümüne tolerans gösterilmesi izin verilebilir midir? Yoksa bu gibi olaylara müdahale etmeyerek ahlaki bir hatada mı bulunuruz? İlgili olarak, ahlaki vejetaryenler tavuk ölümüne ve tüketimine karşı çıkar ancak evcil kedilerin her yıl yalnızca Amerika’da milyarlarca kuşun ölümüne neden olmasına yardım eder ve suç ortaklığı yapar (Loss, et al. 2013; Pressler 2013). Buna izin verilebilir mi? Eğer öyleyse neden (Cohen 2004; Millburn 2015; Sittler-Adamczewski 2016)? McMahan (2015)’e göre ölüm ve acı çekmeye karşı olan standart ahlaki vejetaryen argümanlar (eninde sonunda) bizi vahşi yaşamdaki yırtıcılığı azaltma sonucuna götürür.

Ahlaki vejetaryen argümanlar fetüsler bağlamında, eğer bir şey gösteriyorsa, ne gösterir? Eğer kürtaj yanlışsa ihtiyacımız olmayan yiyecekler için hayvanları öldürmenin yanlış olduğu yönünde kuvvetli argümanlar vardır (Scully 2013). Bunun tersi daha sık şekilde tartışılmıştır ancak daha az ikna edicidir (Abbate 2014; Colb & Dorf 2016; Nobis 2016).

Son olarak, yiyecek etiği literatüründe yiyecek adaleti hakkındaki sorular yiyecek tüketimi hakkındaki en yaygın sorulardandır. Cinsiyetçilik, ırkçılık ve sınıfçılık adil değildir. Yiyecek adaletinin meseleleri arasında eğer öylelerse vejetareyenlik pratikleri ve omnivorizm ya da bunların desteklenmesinin nasıl cinsiyetçi olduğu (C. Adams 1990) ya da ırkçı olduğu (Alkon & Agyeman (eds.) 2011) ya da sınıfçı olduğu (Guthman 2011) vardır. Endüstriyel hayvan tarımı adalet hakkında birtakım sorular ortaya koyar: Bu çevreye zarar verir – bu zarar görmüş çevreyi miras alacak gelecek nesillere bir haksızlık mıdır? Ayrıca bunu çevresel anlamda zararlı yapan ölçeğidir. Bu ölçek kısmen gelişmekte olan ülkelerdeki et talebiyle bol miktarda yükselmektedir (Herrero & Thornton 2013). Bu talebi karşılamayı reddetmek – uzun bir süre zengin Batılı damaklara servis sağladıktan sonra – bir tür sınıfçılık ya da ırkçılık mıdır?

Yediğimiz hayvanlar ahlaki vejetaryen literatürü domine eder ve ahlaki vejetaryen literatür olduğundan beri de domine etmektedir. Son birkaç paragraf hakkında düşünmenin bir yolu ne yediğimiz hakkındaki soruların doğal olarak diğer, oldukça farklı konular hakkında sorulara yönlendirdiğidir: Yediğimiz hayvanlar ancak aynı zamanda yemediğimiz hayvanlar; bu hayvanları yemek ancak aynı zamanda bitki yemek; bu hayvanları yemeyi reddetmek ancak aynı zamanda evcil hayvan yetiştirmek ve vahşi doğadaki yırtıcılarla avlara müdahale etmeyi reddetmek; et yemeyi reddetmek ancak çeşitli adaletsizlikleri protesto etmede ya da düzeltmede başarısız olmak. Her ne kadar hayvanlar hakkındaki sorular – ve onlar hakkındaki en popüler argümanlar – oldukça eski olsa da ortada daha yeni sorular ve bu soruları cevaplama konusunda ciddi bir gelişim de vardır.

Bibliyografya

  • Abbate, Cheryl E., 2014, “Adventures in Moral Consistency”, Ethical Theory and Moral Practice, 18(1): 145–164. doi:10.1007/s10677-014-9515-y
  • Adams, Carol, 1990, The Sexual Politics of Meat, New York: Continuum.
  • Adams, Robert Merrihew, 2002, Finite and Infinite Goods: A Framework for Ethics, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/0195153715.001.0001
  • Alkon, Alison Hope and Julian Agyeman (eds.), 2011, Cultivating Food Justice: Race, Class, and Sustainability, Cambridge, MA: MIT Press.
  • Allen, Colin, 2004, “Animal Pain”, Noûs, 38(4): 617–643. doi:10.1111/j.0029-4624.2004.00486.x
  • Andrews, Kristin, 2016, “Animal Cognition”, The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Summer 2016 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <https://plato.stanford.edu/archives/sum2016/entries/cognition-animal/>.
  • Anomaly, Jonny, 2015, “What’s Wrong with Factory Farming?”, Public Health Ethics, 8(3): 246–254. doi:10.1093/phe/phu001
  • Archer, Michael, 2011, “Ordering the Vegetarian Meal? There’s More Animal Blood on Your Hands”, The Conversation, 15 December 2011, Archer 2011 available online.
  • Barnhill, Anne, Mark Budolfson, and Tyler Doggett (eds.), 2016, Food, Ethics, and Society: An Introductory Text with Readings, New York: Oxford University Press.
  • ––– (eds.), 2018, The Oxford Handbook of Food Ethics, New York: Oxford University Press.
  • Barnhill, Anne and Tyler Doggett, 2017a, “Food Ethics I: Food Production and Food Justice”, Philosophy Compass 13(3): e12479. doi:10.1111/phc3.12479
  • –––, 2017b, “Food Ethics II: Consumption and Obesity”, Philosophy Compass 13(3): e12482. doi:10.1111/phc3.12482
  • Barron, Andrew and Colin Klein, 2016, “What Insects Can Tell Us About the Origins of Consciousness”, Proceedings of the National Academy of Sciences, 113(18): 4900–4908. doi:10.1073/pnas.1520084113
  • Barry, Christian and David Wiens, 2016, “Benefiting from Wrongdoing and Sustaining Wrongful Harm”, Journal of Moral Philosophy, 13(5): 530–552. doi:10.1163/17455243-4681052
  • Beauchamp, Tom L. and R.G. Frey (eds.), 2011, The Oxford Handbook of Animal Ethics, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/oxfordhb/9780195371963.001.0001
  • Bee Culture, 2016, “U.S. Per Capita Consumption of Honey Drops 3%, Imports Climb to 80% of Consumed Honey and Prices Drop 4%”, Bee Culture, 31 March 2016, <çevrimiçi erişilebilir>.
  • Belshaw, Christopher, 2015, “Meat”, in Bramble and Fischer (eds.) 2015: 9–29. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.003.0002
  • BLS (Bureau of Labor Statistics), 2017, “Average Retail Food and Energy Prices, U.S. and Midwest Region”, çevrimiçi erişilebilir.
  • Bok, Hilary, 2011, “Keeping Pets”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 769–795.
  • Böll Foundation, 2014, Meat Atlas: Facts and Figures About the Animals We Eat, second edition, Berlin: Böll Foundation. [Böll Foundation 2014, çevrimiçi erişilebilir].
  • Bowe, John, 2007, Nobodies: Modern American Slave Labor and the Dark Side of the New Global Economy, New York: Random House
  • Bradley, Ben, 2015, “Is Death Bad for a Cow?”, in Višak and Garner (eds.) 2015: 51–64. doi:10.1093/acprof:oso/9780199396078.003.0004
  • Braithwaite, Victoria, 2010, Do Fish Feel Pain?, New York: Oxford University Press.
  • Bramble, Ben and Bob Fischer (eds.), 2015, The Moral Complexities of Eating Meat, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.001.0001
  • Bruckner, Donald W., 2015, “Strict Vegetarianism is Immoral”, in Bramble and Fischer (eds.) 2015: 30–47. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.003.0003
  • Budolfson, Mark Bryant, 2015, “Is It Wrong to Eat Meat from Factory Farms? If So, Why?”, in Bramble and Fischer (eds.) 2015: 80–98. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.003.0006
  • –––, 2016, “Consumer Ethics, Harm Footprints, and the Empirical Dimensions of Food Choices”, in Chignell, et al. (eds.) 2016: 163-181. [Budolfson 2016 ilişkili Excel dosyasına çevrimiçi erişilebilir]
  • –––, 2018, “Food, the Environment, and Global Justice”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 67–94.
  • Callicott, J. Baird, 2015, “The Environmental Omnivore’s Dilemma”, in Bramble and Fischer (eds.) 2015: 48–64. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.003.0004
  • Carruthers, Peter, 1992, The Animals Issue, Cambridge: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9780511597961
  • –––, 2007, “Invertebrate Minds: A Challenge for Ethical Theory”, Journal of Ethics, 11(3): 275–297. doi:10.1007/s10892-007-9015-6
  • –––, 2011, “Animal Mentality: Its Character, Extent, and Moral Significance”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 373–406.
  • Cerulli, Tovar, 2012, The Mindful Carnivore: A Vegetarian’s Hunt for Sustenance, New York: Pegasus Books.
  • Chignell, Andrew, Terence Cuneo, and Matthew C. Halteman (eds.), 2015, Philosophy Comes to Dinner: Arguments About the Ethics of Eating, New York: Routledge.
  • Clark, Stephen, 1984, The Moral Status of Animals, Oxford: Oxford University Press.
  • Cohen, Carl, 2004, “A Critique of the Alleged Moral Basis of Vegetarianism”, in Sapontzis (ed.) 2004: 152–166.
  • Colb, Sherry F. and Michael C. Dorf, 2016, Beating Hearts, New York: Columbia University Press.
  • Crisp, Roger, 1988, “Utilitarianism and Vegetarianism”, International Journal of Applied Philosophy, 4(1): 41–49. doi:10.5840/ijap19884118
  • Curnutt, Jordan, 1997, “A New Argument for Vegetarianism”, Journal of Social Philosophy, 28(3): 153–172. doi:10.1111/j.1467-9833.1997.tb00393.x
  • Curtin, Deane, 1991, “Toward an Ecological Ethic of Care”, Hypatia 6(1): 60–74. doi:10.1111/j.1527-2001.1991.tb00209.x
  • Davis, Steven, 2003, “The Least Harm Principle May Require that Humans Consume a Diet Containing Large Herbivores, Not a Vegan Diet”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 16(4): 387–394. doi:10.1023/A:1025638030686
  • DeGrazia, David, 2009, “Moral Vegetarianism from a Very Broad Basis”, Journal of Moral Philosophy, 6(2): 143–165. doi:10.1163/174552409X402313
  • –––, 2011, “The Ethics of Confining Animals: From Farms to Zoos to Human Homes”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 738–768.
  • Delon, Nicolas, 2016, “The Replaceability Argument in the Ethics of Animal Husbandry”, in Encyclopedia of Food and Agricultural Ethics, Living Edition, Paul B. Thompson and David M. Kaplan (eds.), Dordrecht: Springer Netherlands. doi:10.1007/978-94-007-6167-4_512-1
  • Diamond, Cora, 1978, “Eating Meat and Eating People”, Philosophy, 53(206): 465–479. doi:10.1017/S0031819100026334
  • Doggett, Tyler and Seth M. Holmes, 2018, “Food Labor Ethics”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 494–520.
  • Dombrowski, Daniel, 2004, “A Very Brief History of Vegetarianism”, in Sapontzis (ed.) 2004: 22–33.
  • Donaldson, Brianne and Christopher Carter (eds.), 2016, The Future of Meat Without Animals, Lanham, MD: Rowman and Littlefield.
  • Doniger, Wendy, 2017, “Hinduism and Its Complicated History with Cows (and People Who Eat Them)”, The Conversation, 16 July 2017, Doniger 2017 çevrimiçi erişilebilir.
  • Doniger, Wendy and Brian Smith (eds.), 1991, The Laws of Manu, Hamondsworth: Penguin Classics. Translation of the Manavadharmasastra.
  • Driver, Julia, 2015, “Individual Consumption and Moral Complicity”, in Bramble and Fischer (eds.) 2015: 67–79. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.003.0005
  • Engel, Mylan Jr, 2000, “The Immorality of Eating Meat”, in Louis P. Pojman. (ed.), The Moral Life: An Introductory Reader in Ethics and Literature, first edition, New York: Oxford University Press.
  • –––, 2015, “Vegetarianism”, in Encyclopedia of Global Bioethics, Henk ten Have (ed.), Cham: Springer International Publishing, 2925–2936. doi:10.1007/978-3-319-09483-0_434
  • Erlichman, James, 1991, “Cruel Cost of Cheap Pork and Poultry: The Meat Factory”, The Guardian, 14 October 1991, p. 4.
  • Estabrook, Barry, 2011, Tomatoland, Kansas City, MO: Andrews McMeel.
  • Fan, Ruiping, 2010, “How Should We Treat Animals? A Confucian Reflection”, Dao, 9(1): 79–96. doi:10.1007/s11712-009-9144-7
  • FAO, 2006, Livestock’s Long Shadow: Environmental Issues and Options, Rome: Food and Agriculture Organization of the United Nations. [FAO 2006 çevrimiçi erişilebilir]
  • –––, 2013, Edible Insects: Future Prospects for Food and Feed Security, FAO Forestry Paper 171, Rome: Food and Agriculture Organization of the United Nations. [FAO 2013 çevrimiçi erişilebilir]
  • –––, 2016, The State of World Fisheries and Aquaculture 2016: Contributing to Food Security and Nutrition for All, Rome: Food and Agriculture Organization of the United Nations. [FAO 2016 çevrimiçi erişilebilir]
  • Fischer, Bob, 2016, “Bugging the Strict Vegan”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 29(2): 255–263. doi:10.1007/s10806-015-9599-y
  • –––, 2018, “Arguments for Consuming Animal Products”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 241–266.
  • Foer, Jonathan Safran, 2009, Eating Animals, New York: Little, Brown.
  • Francione, Gary L., 2009, Animals as Persons: Essays on the Abolition of Animal Exploitation, New York: Columbia University Press.
  • Fraser, David, 2008, Understanding Animal Welfare: The Science in its Cultural Context, Cambridge, MA: Wiley-Blackwell.
  • Frey, R.G., 1980, Interests and Rights: The Case Against Animals, Oxford: Clarendon.
  • –––, 1983, Rights, Killing, and Suffering: Moral Vegetarianism and Applied Ethics, Oxford: Blackwell.
  • Goodpaster, Kenneth, 1978, “On Being Morally Considerable”, Journal of Philosophy, 75(6): 308–325. doi:10.2307/2025709
  • Gruen, Lori, 2011, Ethics and Animals: An Introduction, New York: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9780511976162
  • ––– (ed.), 2014, The Ethics of Captivity, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:oso/9780199977994.001.0001
  • Gruen, Lori and Robert Jones, 2015, “Veganism as an Aspiration”, in Bramble and Fischer (eds.) 2015: 153–171. doi:10.1093/acprof:oso/9780199353903.003.0010
  • Guerrero, Alexander A., 2007, “Don’t Know, Don’t Kill: Moral Ignorance, Culpability, and Caution”, Philosophical Studies, 136(1): 59–97. doi:10.1007/s11098-007-9143-7
  • Guthman, Julie, 2011, Weighing In: Obesity, Food Justice, and the Limits of Capitalism, Berkeley, CA: University of California Press.
  • Halteman, Matthew C., 2010, Compassionate Eating as Care of Creation, Washington, DC: Humane Society of the United States.
  • Hamerschlag, Kari, 2011, The Meat-Eater’s Guide to Climate Change and Health, July, Environmental Working Group, Washington, DC. [Hamerschlag 2011 çevrimiçi erişilebilir]
  • Hare, R.M., 1999, “Why I Am Only a Demi-Vegetarian”, in Jamieson (ed.) 1999: 233–246.
  • Harman, Elizabeth, 2011, “The Moral Significance of Animal Pain and Animal Death”, in Beauchamp and Frey (eds.), 2011: 726–737.
  • Harris, Craig K., 2016, “Seafood Ethics: The Normative Trials of Neptune’s Treasure”, in Rawlinson & Ward 2016: 315–328.
  • Herrero, Mario and Philip K. Thornton, 2013, “Livestock and Global Change: Emerging Issues for Sustainable Food Systems”, Proceedings of the National Academy of Sciences, 110(52): 20878–20881. doi:10.1073/pnas.1321844111
  • Hill, Jr., Thomas. E, 1979, “Symbolic Protest and Calculated Silence”, Philosophy and Public Affairs 9(1): 83–102.
  • Holmes, Seth M., 2013, Fresh Fruit, Broken Bodies: Migrant Farmworkers in the United States, Berkeley, CA: University of California Press.
  • Hsiao, Timothy, 2015a, “In Defense of Eating Meat”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 28(2): 277–291. doI:10.1007/s10806-015-9534-2
  • –––, 2015b, “A Carnivorous Rejoinder to Bruers and Erdös”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 28(6): 1127–1138. doi:10.1007/s10806-015-9582-7
  • –––, 2017, “Industrial Farming is Not Cruel to Animals”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 30(1): 37–54. doi:10.1007/s10806-017-9652-0
  • [HSUS] Humane Society of the United States, 2009, “An HSUS Report: The Welfare of Animals in the Meat, Egg, and Dairy Industries”, Humane Society of the United States. [HSUS 2009 çevrimiçi erişilebilir]
  • Hurka, Thomas, 2003, Virtue, Vice, and Value, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/0195137167.001.0001
  • Hursthouse, Rosalind, 2011, “Virtue Ethics and the Treatment of Animals”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 119–143.
  • Jamieson, Dale (ed.), 1999, Peter Singer and His Critics, Malden, MA: Wiley-Blackwell.
  • –––, 2008, Ethics and the Environment: An Introduction, New York: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9780511806186
  • Kagan, Shelly, 2011, “Do I Make a Difference?”, Philosophy and Public Affairs, 39(2): 105–141. doi:10.1111/j.1088-4963.2011.01203.x
  • Kant, Immanuel, 1775–1780, Lectures on Ethics, in Louis Infield (trans.), Kant: Lectures on Ethics, London: Methuen, 1930.
  • Keller, Julie C., Margaret Gray, and Jill Lindsey Harrison, 2016, “Milking Workers, Breaking Bodies”, New Labor Forum, 26(1): 36–44. doi:10.1177/1095796016681763
  • Kemmerer, Lisa, 2011, Animals and World Religions, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:oso/9780199790678.001.0001
  • Koelle, Alexandra, 2012, “Intimate Bureaucracies: Roadkill, Policy, and Fieldwork on the Shoulder”, Hypatia, 27(3): 651–669. doi:10.1111/j.1527-2001.2012.01295.x
  • Korsgaard, Christine, 2011, “Interacting with Animals: A Kantian Account”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 91–118.
  • –––, 2015, “A Kantian Case for Animal Rights”, in Višak and Garner (eds.) 2015: 154–177. doi:10.1093/acprof:oso/9780199396078.003.0010
  • Kutz, Christopher, 2000, Complicity: Ethics and Law for a Collective Age, Cambridge: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9780511663758
  • Lamey, Andy, 2007, “Food Fight! Davis versus Regan on the Ethics of Eating Beef”, Journal of Social Philosophy, 38(2): 331–348. doi:10.1111/j.1467-9833.2007.00382.x
  • Lawford-Smith, Holly, 2015, “Unethical Consumption and Obligations to Signal”, Ethics and International Affairs, 29(3): 315–330. doi:10.1017/S089267941500026X
  • Lepora, Chiara and Robert E. Goodin, 2013, On Complicity and Compromise, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:oso/9780199677900.001.0001
  • Lipscomb, Benjamin J. Bruxvoort, 2015, “‘Eat Responsibly’: Agrarianism and Meat”, in Chignell, et al. (eds.) 2015: 56–72.
  • List, Charles, 2018, “Local Food and the New Hunters”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 170–188.
  • Lomasky, Loren, 2013, “Is It Wrong to Eat Animals?”, Social Philosophy and Policy, 30(1–2: 177–200. doi:10.1017/S0265052513000083
  • Loss, Scott R., Tom Will, and Peter P. Marra, 2013, “The Impact of Free-Ranging Domestic Cats on Wildlife of the United States”, Nature Communications, 4: 1396. doi:10.1038/ncomms2380 [Loss, Will, and Marra 2013 çevrimiçi erişilebilir].
  • Marder, Michael, 2013, Plant Thinking: A Philosophy of Vegetal Life, New York: Columbia University Press.
  • –––, 2016, Grafts: Writings on Plants, Minneapolis, MN: University of Minnesota Press.
  • Mares, Teresa, forthcoming, The Other Border: Sustaining Farmworkers in the Dairy Industry, Berkeley, CA: University of California Press.
  • Marino, Lori, 2017, “Thinking Chickens:A Review of Cognition, Emotion, and Behavior in the Domestic Chicken”, Animal Cognition, 20(2): 127–147. doi:10.1007/s10071-016-1064-4
  • Matheny, Gaverick, 2003, “Least Harm: A Defense of Vegetarianism from Steven Davis’s Omnivorous Proposal”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 16(5): 505–511. doi:10.1023/A:1026354906892
  • McMahan, Jeff, 2008, “Eating Animals the Nice Way”, Daedalus, 137(1): 66–76. doi:10.1162/daed.2008.137.1.66
  • –––, 2015, “The Moral Problem of Predation”, in Chignell, et al. (eds.) 2015: 268–293.
  • McPherson, Tristram, 2015, “Why I Am a Vegan (and You Should Be One Too)”, in Chignell, et al. (eds.) 2015: 73–91.
  • –––, 2018, “The Ethical Basis for Veganism”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 209–240.
  • Meyers, C.D., 2013, “Why It Is Morally Good to Eat (Certain Kinds of) Meat: The Case for Entomophagy”, Southwest Philosophy Review, 29: 119–126. doi:10.5840/swphilreview201329113
  • Michaelson, Eliot and Andrew Reisner, 2018, “Ethics for Fish”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 189–206.
  • Midgley, Mary, 1983, Animals and Why They Matter, Athens, GA: University of Georgia Press.
  • Milburn, Josh, 2015, “Rabbits, Stoats, and the Predator Problem: Why a Strong Animal Rights Position Need Not Call for Human Intervention to Protect Prey from Predators”, Res Publica, 21(3): 273–289. doi:10.1007/s11158-015-9281-2
  • –––, 2016, “Chewing Over In Vitro Meat: Animal Ethics, Cannibalism and Social Progress”, Res Publica, 22(3): 249–265. doi:10.1007/s11158-016-9331-4
  • Nefsky, Julia, 2018, “Consumer Choice and Collective Impact”, in Barnhill, et al. (eds.) 2018: 267–286.
  • Nobis, Nathan, 2016, “Review of Sherry F. Colb and Michael C. Dorf, Beating Hearts: Abortion and Animal Rights (2016)”, Notre Dame Philosophical Reviews, 2016.06.25. [Nobis 2016 çevrimiçi erişilebilir].
  • Norcross, Alastair, 2004, “Puppies, Pigs, and People: Eating Meat and Marginal Cases”, Philosophical Perspectives, 18(1): 229–245. doi:10.1111/j.1520-8583.2004.00027.x
  • Norwood, F. Bailey and Jayson L. Lusk, 2011, Compassion, by the Pound: The Economics of Farm Animal Welfare, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:osobl/9780199551163.001.0001
  • OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development), 2017, “Meat Consumption (Indicator)”, Paris: OECD, available online.
  • Overall, Christine (ed.), 2017, Pets and People: The Ethics of Companion Animals, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:oso/9780190456085.001.0001
  • Pachirat, Timothy, 2011, Every Twelve Seconds: Industrialized Slaughter and the Politics of Sight, New Haven, CT: Yale University Press.
  • Palmer, Clare, 2010, Animal Ethics in Context, New York: Columbia University Press.
  • –––, 2011, “The Moral Relevance of the Distinction Between Domesticated and Wild Animals”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 701–725.
  • Parfit, Derek, 1984, Reasons and Persons, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/019824908X.001.0001
  • Plato, c. 380 BCE, Republic, in Plato: Complete Works, J. Cooper and D. Hutchinson (eds.), Indianapolis: Hackett, 1997.
  • Pluhar, Evelyn, 2010, “Meat and Morality: Alternatives to Factory Farming”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 23(5): 455–468. doi:10.1007/s10806-009-9226-x
  • PNAS (Proceedings of the National Academy of the Sciences of the United States of America), 2013, Special issue on sustainable intensification, December 24, 2013.
  • Porphyry, c. 300 CE [2000], De abstinentia, translated by Gillian Clark as On Abstinence from Killing Animals, London: Bloomsbury, 2000.
  • Pressler, Jessica, 2013, “Must Cats Die So Birds Can Live? Inside an Animal-Lover Civil War”, New York June 8, 2013. [Pressler 2013 çevrimiçi erişilebilir]
  • Rachels, James, 2004, “The Basic Argument for Vegetarianism”, in Sapontzis (ed.) 2004: 70–80.
  • Rachels, Stuart, 2011, “Vegetarianism”, in Beauchamp and Frey (eds.) 2011: 877–905.
  • Ranganathan, Janet, Daniel Vennard, Richard Waite, Brian Lipinski, Tim Searchinger, Patrice Dumas, Agneta Forslund, Hervé Guyomard, Stéphane Manceron, Elodie Marajo-Petitzon, Chantal Le Mouël, Petr Havlik, Mario Herrero, Xin Zhang, Stefan Wirsenius, Fabien Ramos, Xiaoyuan Yan, Michael Phillips and Rattanawan Mungkung, 2016, Shifting Diets for a Sustainable Food Future, Working Paper, Installment 11 of Creating a Sustainable Food Future, Washington, DC: World Resource Institute. [Ranganathan et al. 2016 çevrimiçi erişilebilir].
  • Rawlinson, Mary and Caleb Ward (eds.), 2016, Routledge Handbook of Food Ethics, New York: Routledge.
  • Regan, Tom, 1975, “The Moral Basis of Vegetarianism”, Canadian Journal of Philosophy, 5(2): 181–214. doi:10.1080/00455091.1975.10716107
  • –––, 1983, The Case for Animal Rights, Berkeley, CA: University of California Press.
  • Regenstein, J.M., M.M. Chaudry, and C.E. Regenstein, 2003, “The Kosher and Halal Food Laws”, Comprehensive Reviews in Food Science and Food Safety, 2(3): 111–127. doi:10.1111/j.1541-4337.2003.tb00018.x
  • Rossi, John and Samual A. Garner, 2014, “Industrial Farm Animal Production: A Comprehensive Moral Critique”, Journal of Agricultural and Environmental Ethics, 27(3): 479–522. doi:10.1007/s10806-014-9497-8
  • Rowlands, Mark, 2009, Animal Rights: Moral Theory and Practice, New York: Palgrave Macmillan. doi:10.1057/9780230245112
  • Saja, Krzysztof, 2013, “The Moral Footprint of Animal Products”, Agriculture and Human Values, 30(2): 193–202. doi:10.1007/s10460-012-9402-x
  • Sandler, Ronald, 2017, Environmental Ethics: Theory in Practice, New York: Oxford University Press.
  • Sapontzis, Steve (ed.), 2004, Food for Thought: The Debate over Eating Meat. Amherst, NY: Prometheus.
  • Schlottmann, Christopher and Jeff Sebo, forthcoming, Food, Animals, and the Environment: An Ethical Approach. New York: Routledge.
  • Scruton, Roger, 2004, “The Conscientious Carnivore”, in Sapontzis (ed.) 2004: 81–91.
  • –––, 2006a, Animal Rights and Wrongs, Revised Edition, London: Continuum.
  • –––, 2006b, “Thoughts on Farming, Hunting, and Fishing”, in Scruton 2006a.
  • Scully, Matthew, 2002, Dominion: The Power of Man, the Suffering of Animals, and the Call to Mercy, New York: St Martin’s.
  • –––, 2013, “Pro-Animal, Pro-Life: The Conscience of a Pro-Life, Vegan Conservative”, National Review, 7 October 2013. [Scully 2013 available online]
  • Singer, Peter, 1975, Animal Liberation, New York: Harper Collins.
  • –––, 1999, “A Response”, in Jamieson (ed.) 1999: 269–335.
  • Singer, Peter and Jim Mason, 2006, The Ethics of What We Eat, Emmaus, PA: Rodale.
  • Sittler-Adamczewski, Thomas M., 2016, “Consistent Vegetarianism and the Suffering of Wild Animals”, Journal of Practical Ethics, 4(2): 94–102. [Sittler-Adamczewski 2016 çevrimiçi erişilebilir]
  • Sorabji, Richard, 1993, Animal Minds and Human Morals, Ithaca, NY: Cornell University Press.
  • Stone, Christopher D., 1972, “Should Trees Have Standing?”, Southern California Law Review, 45: 450–501.
  • Tännsjö, Torbjörn, 2016, “It’s Getting Better All the Time”, in Barnhill, et al. (eds.) 2016: 362–366.
  • Tinker, Tink, 2015, “The Irrelevance of Euro-Christian Dichotomies for Indigenous Peoples: Beyond Nonviolence to a Vision of Cosmic Balance”, in Irfan A. Omar and Michael K. Duffey (eds.), Peacemaking and the Challenge of Violence in World Religions, Malden, MA: Wiley, pp. 206–225.
  • Tye, Michael, 2016, Tense Bees and Shell-Shocked Crabs: Are Animals Conscious?, New York: Oxford University Press.
  • Varner, Gary E., 1998, In Nature’s Interests? Interests, Animal Rights, and Environmental Ethics, New York: Oxford University Press.
  • Velleman, J. David, 1991, “Well-Being and Time”, Pacific Philosophical Quarterly, 72(1): 48–77. doi:10.1111/j.1468-0114.1991.tb00410.x
  • Vialles, Noëlie, 1987 [1994], Le sang et la chair : les abattoirs des pays de l’Adour, Paris: Editions de la Maison des sciences de l’homme. Translated by J.A. Underwood as Animal to Edible, New York: Cambridge University Press, 1994.
  • Višak, Tatjana and Robert Garner (eds.), 2015, The Ethics of Killing Animals, New York: Oxford University Press. doi:10.1093/acprof:oso/9780199396078.001.0001
  • Wallace, David Foster, 2004, “Consider the Lobster”, Gourmet, August 2004, pp. 50, 55–56, 60, 62–64. [Wallace 2004 çevrimiçi erişilebilir]
  • Warfield, Ted, 2015, “Eating Dead Animals: Meat Eating, Meat Purchasing, and Proving Too Much”, in Chignell, et al. (eds.) 2015: 151–162.
  • Zamir, Tzachi, 2007, Ethics and the Beast: A Speciesist Argument for Animal Liberation, Princeton, NJ: Princeton University Press.
  • Diğer İnternet Kaynakları
  • Adamson, P., 2012, “King of Animals: Porphyry”, podcast Episode 92 of History of Philosophy Without Any Gaps, LMU/Munich and Kings College London.
  • Adamson, P. and J. Ganeri, 2016, “Mostly Harmless: Non-Violence”, podcast Episode 15 of History of Philosophy Without Any Gaps, LMU/Munich and Kings College London.
  • Hurst, Blake, 2009, “The Omnivore’s Delusion: Against the Agri-intellectuals”, in The American, 30 July 2009, American Enterprise Institute.
  • CIW (Coalition of Immokalee Workers), 2010, “Slavery in the Fields and the Food We Eat”.
  • Kaplan, David, Philosophy of Food Project, University of North Texas
  • Mood, A. and P. Brooke, 2010, “Estimating the Number of Fish Caught in Global Fishing Each Year, at fishcount.org.uk.”
  • –––, 2012, “Estimating the Number of Farmed Fish Killed in Global Aquaculture Each Year”, at fishcount.org.uk.

Bağlantılı Diğer İçeriklerimiz


Tyler Doggett- Moral Vegetarianism”, (Erişim Tarihi: 01.09.2020

Çevirmen: Yiğit Aras Tarım

Çeviri Editörü: Can Kalender

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Bilim + Din – Tom McLeish

Sonraki Gönderi

Dilbilimin Ontolojisi, Epistemolojisi ve Metodolojisi – David Pereplyotchik