Kürtaj Etiği – Nathan Nobis

/
1068 Okunma
Okunma süresi: 7 Dakika

Kürtaj, hamileliği bitirmek için kasıtlı olarak fetüsün öldürülmesini gerektirir. Bu fetüsler, biyolojik olarak (1) insandır. Öyle görünür ki bu fetüsler tamamen bağımlı varlıklar olmalarına rağmen canlıdırlar: Başka ne olabilirler ki? 

Öyleyse kürtaj, kasıtlı olarak canlı bir insanı öldürmektir. İnsan öldürmek genellikle son derece yanlıştır öyleyse kürtaj da yanlış mıdır? Eğer öyleyse, ne zaman ya da neden yanlıştır? Bu metinde, bu sorulara verilmiş bazı yaygın cevapları ele alacağız.

1. İnsan organizmaları?

Fetüsler, hücreler veya organlar gibi yalnızca biyolojik olarak canlı değildir. Bazıları buna karşı çıkar çünkü fetüsler organizmadır: kalp bir canlının parçasıyken; canlı, organizmanın bütünüdür. 

Fetüsler bu tanımda “canlı” olarak görünebilir: karmaşıktırlar ve gelişmektedirler. Bazı düşünürler bizim canlı insan organizmalarımızın, insan organizması olan fetüsler ile fiziksel olarak devam etmesinden ötürü kürtajın yanlış olduğunu ileri sürerler. (2) Bunu, bizleri şu anda öldürmenin yanlış olmasından yola çıkarak tartışıyor gibi görünüyorlar, örneğin, bizleri şu anda öldürmeyi yanlış kılan niteliklerimiz var (karşıtı ispatlanana kadar öldürmenin yanlışlığı: öldürmeyi haklı gösteren olağanüstü durumlar yoksa öldürmek yanlıştır.), varoluşumuz boyunca aynı organizma ve aynı canlı olduğumuz sürece gelişimimizin herhangi bir aşamasında öldürmek yanlıştır. 

Bu argüman bazı çevrelerce etkili olsa da, yine de şüphelidir. Şu anda yaklaşık olarak 90 cm olabilirsiniz ama bu her zaman aynı kalamaz. Ahlak çerçevesinde akıl yürütebilirsiniz ama bunu her zaman başaramazsınız. Kendi yaşamınız hakkında özerk kararlar verebilirsiniz ama her zaman yapmamışsınızdır. Birçok örnek, şu anda bazı özelliklere ya da haklara sahip olmamızın her zaman bu haklara sahip olmamızı gerektirmeyeceğini gösterir. Bu argümanı savunanlar nedenlerini makul biçimde açıklamalı, yaşama hakkının bu kuralın bir istisnası olduğunu söylemelidirler. (3)

2. (İnsan) Bireyler?

Biz, bu metnin okuyucuları, canlı ya da yaşayan insanlarız (eğer aramızda dünya dışından okuyucular yoksa!), karşıtı ispatlanana kadar bizi öldürmek yanlıştır. Bizi öldürmenin yanlışlığı canlı ya da yaşayan insanlar olmamızdan ötürü müdür?

Muhtemelen hayır. Bizi öldürmek tartışılır şekilde yanlıştır çünkü bizi öldürmek, bizi geleceğin getireceklerini (başarılar, ilişkiler, hayatın tadını çıkarmak vs.) deneyimlemekten alıkoyar, bunlar da insan olmamızdan ayrı şeylerdir.

Çoğu filozof hayatımızı, bugünü ve geleceği deneyimlemek için gerekli olan bu kabiliyetleri birey oluşumuzla açıklar. (4) En azından John Locke zamanından itibaren sunulan teori yaklaşık olarak şu şekilde ifade edilebilir: bireyler kişilikleri olan canlılardır: bireyler, düşünceleri, hisleri, hafızaları, öngörüleri ve diğer psikolojik durumları olan bilinçli canlılardır. (İnsanlar, hatalı olarak fetüslerin insan olmadığında ısrar ettiklerinde, birey olmadıklarını iddia ediyor olabilirler.) Eğer ölürsek veya kalıcı olarak komaya girersek, bilincimizi yitirdiğimiz için birey oluşumuz son bulur.

Birey olma durumuyla ilgili bu teorinin açıklayıcı bir gücü var: bizim neden birey olduğumuzu ve (bedenlerimizin) nasıl birey olmaya son verdiğini anlamamıza yardımcı oluyor. İnsan olmayan bazı hayvanların (insan olmayan) birey olduğu inancını savunuyor. Bu, (eğer varlar ise) akıl sahibi uzaylıların neden (insan olmayan) bireyler olduğunu açıklıyor. Yine bu, ilahi ya da ruhsal varlıkların niçin (insan olmayan) birey olduklarını ya da olabileceklerini açıklıyor.

Birey olma durumuyla ilgili bu teoride, varoluşlarının başlangıcında olan fetüsler birey değildir. Çünkü beyinleri ve sinir sistemleri bilinç ve kişilikleri için yeteri kadar gelişmiş değildir ve bu kısımları, karmaşık şekilde birbirine bağlanmamıştır. Tıbbi ve bilimsel araştırmalar bu gelişim sürecine ilk üç aylık dönemden sonra ya da daha muhtemel olarak hamileliğin ortasında ulaşılacağını aktarmıştır. (5) Birey olma durumuyla ilgili bu teoride, neredeyse bütün kürtajlar henüz bilinçleri olmayan yani birey olmayan fetüsleri hamileliğin erken döneminde öldürmekle gerçekleşir.
Geç yapılan kürtajlar, birey ya da birey olmaya yakın fetüslerin bilinç ve hislerini etkiler, buna rağmen, eğer doğrulanmış tıbbi bir sebebi yoksa yanlış olmaları muhtemeldir.

3. Potansiyel Birey Olma Durumu?

Ancak bir şeyin ya da birinin birey olmaması, onu öldürmenin açıkça yanlış olduğu anlamına gelmez.

Fetüsler birey olmasalar da, potansiyel birey olma ihtimalini taşırlar. (Salt potansiyel bireyler hakiki bireyler değillerdir) Bu potansiyel, fetüslere yaşam hakkı verir mi ya da onları öldürmeyi yanlış kılar mı?

Eğer potansiyel şeyler, gerçek şeylerin haklarına sahipse o zaman potansiyel yetişkinler, eşler, suçlular, doktorlar ve yargıçlar da gerçek yetişkinler, eşler, suçlular, doktoralr ve yargıçların haklarına sahip olmalıdır. Bu böyle olmadığı için, potansiyel birey olma durumunun, gerçek birey olma durumunun haklarını sağlamaması makul görünmektedir. En azından, potansiyellik başka hiçbir şey için bu hakları sağlayamıyorken neden yaşama hakkını sağladığına dair bir açıklamaya muhtacız.

4. Değerli Gelecekler?

Kürtaj, fetüsün kendi değerli geleceğini deneyimlenesini, fetüs bir birey olmasa da tıpkı bizi öldürünce olacağı gibi, engellemez mi? (6) Fakat, geleceklerimiz, şu anda onları hevesle bekleyebildiğimiz için kısmen de olsa, değerli değil midir? Fetüslerin, kendi gelecekleri hakkında herhangi bir farkındalıklarının olmaması, onların ve bizim geleceklerimizi ayıran en önemli özelliklerdendir.

Ayrıca, döllenen bir yumurta ve sperm, muhtemelen fetüsünkine benzer bir geleceğe sahiptir. Doğum kontrolü (cinsel riyasette bile!) bu geleceği gerçekleşmekten alıkoyar. (8) Fakat, doğum kontrolü ve cinsel riyaset yanlış değildir. Bu nedenle, böyle bir geleceğin gerçekleşmesini önleyen eylemler yanlış değildir.

5. Yaşam Hakkı?

Son olarak, bütün bu argümanların yanlış olduğunu ve tüm fetüslerin yaşam hakkına sahip olduklarını varsayalım. Peki bu, kürtajı yanlış yapar mı?

Zaruri olmamakla birlikte, Judith Thomson bunu 1971’de meşhur “Kürtaj Savunması”nda savundu. (9) Eğer hayatta kalmak için böbreğini kullanmam gerekliyse, böbreğinin hakkı benim midir? Hayır, ve eğer böbreğini kullanmama izin vermezsen ve ölürsem haklarımı ihlal etmiş olmazsın. Bu da, yaşam hakkının, yaşamlarımızı devam ettirmek için gerekli olsa bile, başkalarının bedenleri için bir hak olmadığını gösterir.

Judith Thomson ve 1971’de yayınlanan meşhur “Kürtaj Savunması”.

O halde, fetüsün, hamile kadının vücudunda hakkı yoktur ve öyleyse, hamile kadın, fetüsün, vücudunu kullanmasına izin vermeyerek fetüsün hakkını ihlal etmiş olmaz. Yani fetüsler, kadın vücudundan çıkarılıp yeni rahimlere yerleştirilemediği müddetçe kürtaj fetüslerin hakkını ihlal etmez ve müsaade edilebilir.

6. Sonuç

Kürtajın ahlaki durumunun felsefesi karmaşıktır. Bunlar yalnızca kürtajın ahlaki durumuna ilişkin birkaç felsefi argümandır. Her biri daha fazla tartışmaya ve gerekçeli münakaşa etmeye değerdir.

Dipnotlar

  • (1) Veterinerliğin etiklerine değinmediğimiz ve kedi-köpek ya da diğer insan dışı fetüslerin varlığını sonlandırmayı düşünmediğimiz sürece.
  • (2) Bu argüman, Beckwith (2007), George ve Tollefsen (2008) tarafından geliştirildi. Buradaki bu sunu Beckwith’in fetüsler ve yetişkinlerin genellikle aynı canlı haline gelmesini vurgulamasına dayanır. Bu argümanlar, yine de, daha karmaşık şekilde yorumlanabilir, burada onların haklarının ya da haklarına neden olan özelliklerinin insanlar için çok önemli olduğunu, yani biz varolduğumuz sürece haklara da sahip olduğumuzu iddia eder (fetüs ve yetişkin varoluşları boyunca aynı canlı oldukları sürece haklara sahiptirler.) Bu daha sofistike argüman burada tartışılmıyor.
  • (3) Bu cevap, Boonin (2003) ve Noobis (2011) tarafından geliştirilmiştir.
  • (4) Bu etkin birey olma durumu teorisi, Warren (1973) tarafından geliştirilmiştir.
  • (5) Lee, Susan J., et al. (2005) ve Benatar ve Benatar (2001).
  • (6) Bu argüman, Marquis tarafından geliştirilmiştir. (1989)
  • (7) Bu argümanların gelişimi için: McMahan (2002)
  • (8) Bu argümanların gelişimi için: Norcross (1990)
  • (9) Thomson (1971)

Referanslar

  • Beckwith, Francis J. Defending Life: A Moral and Legal Case against Abortion Choice. Cambridge University Press, 2007
  • Benatar, David, and Michael Benatar. “A Pain in the Fetus: Toward Ending Confusion about Fetal Pain.” Bioethics 15 (2001): 57-76
  • Boonin, David. A Defense of Abortion. Cambridge University Press, 2003
  • George, Robert P. and Christopher Tollefsen. Embryo: A Defense of Human Life. Doubleday, 2008
  • Lee, Susan J., et al. “Fetal Pain: A Systematic Multidisciplinary Review of the Evidence.” Jama 294.8 (2005): 947-954
  • Marquis, Don. “Why Abortion is Immoral.” The Journal of Philosophy 86.4 (1989): 183-202
  • McMahan, Jeff. The Ethics of Killing: Problems at the Margins of Life. Oxford University Press, 2002
  • Nobis, Nathan. “Abortion, Metaphysics and Morality: A Review of Francis Beckwith’s Defending Life: A Moral and Legal Case Against Abortion Choice.” Journal of Medicine and Philosophy 36.3 (2011): 261-273
  • Norcross, Alastair. “Killing, Abortion, and Contraception: A Reply to Marquis.”The Journal of Philosophy (1990): 268-277
  • Thomson, Judith Jarvis. “A Defense of Abortion.” Philosophy & Public Affairs(1971): 47-66
  • Warren, Mary Anne. “On the Moral and Legal Status of Abortion.” The Monist(1973): 43-61

Bağlantılı Metinler


Nathan Nobis– “The Ethics of Abortion”, (Erişim Tarihi: 25.07.2020), Erişim Kaynağı: https://1000wordphilosophy.com/2016/03/07/the-ethics-of-abortion/

Çevirmen: Damla Belemir Aydın

Çeviri Editörü: Talha Gülmez

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Önceki Gönderi

Zaman, Uzay ve Tanrı – Edwerd Feser

Sonraki Gönderi

Çünkü Tanrı Öyle Söylüyor: İlahi Buyruk Teorisi Üzerine – Spencer Case

En Güncel Haberler Analitik Felsefe:Tümü